07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Ocak 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Ecevit’in sorgulanması’ mı? “TBMM”nin, “15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu” kapsamında, “10. Cumhurbaşkanı Sayın Necdet Sezer”e de, yanıtlaması için “18 soru” gönderildi. Bu sorulardan biri de ışıklar içinde yatmasını dilediğimiz “Bülent Ecevit”in, “F. Gülen” yapılanmasıyle ilgili tutumu üzerineymiş. Ne var ki, bu “Darbe Komisyonu”, Başbakan B. Ecevit’i soruşturduğu gibi, “Sayın Sezer”in ikinci Başbakanı Recep Tayyib’in, kendisine onay için gönderdiği yerel yönetimlerde “reform” isteyen “İl Özel İdareler Yasası”nın, “14. maddesi”ni “veto” etmesinin (10.7.2004) nedenini de sormalıydı. Çünkü bu “14. madde” ile “İl Genel Meclisleri”nden, özerklikten öte, “bağımsız” niteliğe kolayca dönüştürülecek “yerel bir meclis” oluşturulmaktaydı ki, bu “bağımsız meclis” bir süre sonra alacağı bir kararla, istedikleri bir ülkeye bağlanabiliyordu. Ve değerli dostlar, bu yöntem ülkemizde uygulanmıştı. “Sevr”e göre İzmir ve geniş çevresini içine alan bir “özerk yerel yönetim” kuruldu, ardından “bağımsız yerel yönetim”e geçildi; bir süre sonra da, bu yönetimin “il genel meclisi”nin alacağı kararla, “Yunanistan”a bağlanacaktı “İzmir ve havalisi”!.. İşte, Başbakan Recep Tayyib’in, “TBMM”den geçirtip onay için Cumhurbaşkanı Sezer’e götürdüğü yasanın “14. maddesi” ile bu sonuca götürecek yolun önü açılıyordu. Üstelik ülkenin türlü yerlerinde örneğin Güneydoğu’da, Diyarbakır’da oluşturulacak bir “yerel yönetim”in böyle bir kararı alacak “il genel meclisi”ne de yol gösterilmiş oluyordu ki, bu durum ülkeyi bölen parçalayan bir “darbe”, “sivil darbe” değilse neydi? Dolaysiyle günümüzün bu “Darbe Komisyonu”, 10. Cumhurbaşkanımız Sn. Sezer’e, Başbakanı Ecevit’i sorduğu gibi, yine Başbakanı Recep Tayyib’i de sorması gerekmiyor muydu? Gerekmez mi? Gerekmesine gerekir, ama soramaz. “O artık bir Cumhurbaşkanı!”... Dahası, “Başkan” olmak için Türkiye”de, tüm hukuku çiğneyerek “rejim”i değiştirme yolunda; ülkemiz, “Türk Tipi Başkanlık” adını verdiği Başkanlığı uğruna altüst olurken, artık “can dostumuz (!)” olmaktan çıkarılan “ABD”, bizi de kuşkusuz tüm dünyayı da ilgilendiren bir devinim içinde. Bir yandan “Trump”ın, yönetimi bütünüyle ele almasına sayılı günler kalmışken; seçildiğinde dünyanın “kara derili” bir “İsa” diyerek sevinç içinde karşıladığı “Başkan Obama”yı da “Beyaz Saray”dan uğurlama telaşı içinde. Bilmem ki anımsanır mı, Obama’nın seçimi kazanıp (2009) “Başkan” olduğunda, “Van”ın “Çavuştepe” köylüleri, tüm hayvanlarını (44 tane) kurban ederek, “Amerikan Başkanı”nı, bu denli candan, böyle bir boyutta kutlamaları? Başkan Obama’nın, “ilk” yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapmasının (5.4.2009) nedeni bu “kurbanlar (!)” mı dersiniz? Ya Obama’nın “Başkan” seçiminin hemen ardından, “Kuzey Irak”ı Türkiye’nin “Kürdistan” olarak anmasına ne dersiniz? (24.3.2009) Yine aynı yıl, Bitlis’in ilçesi “Güroymak”ın adının, “Norşin” olarak yönetimce dile getirilmesi ya da “34 PKK”lı teröristin, “Habur Sınır Kapısı”ndan girerek teslim olması, uçarak ayaklarına giden yargıçlarca “sınır mahkemelerinde” yargılanıp, yeri göğü oynatan törenlerle karşılanması da neredeyse “Obama yılı” denecek olan “2009”daydı... Bunlar ve daha beterleri sürdü gitti “Obama’nın Başkanlığı” dönemi boyunca; yine de insan merak ediyor, yazının başında sözü edilen Çavuştepe köylüleri ne durumda, bu “yedi yılın” sonunda? Ayrıca, Cumhurbaşkanı’nın bugünkü danışmanı “İ. Kalın” gibi olan hani “ABD” yetkililerine Başbakan Recep Tayyib için “kullanın” diyen (12.4.2006) danışmanı da merak ediyor insan; Cumhurbaşkanı’nın, “ABD”ye bu denli kızmasında, bu söylemin de “payı var mı”? diye... Ne dersiniz? 13 Ocak 2017 SAYI: 33336 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.49 06.32 06.53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.21 13.20 15.43 08.02 13.04 15.30 08.21 13.27 15.57 Akşam 18.06 17.54 18.21 Yatsı 19.31 19.17 19.42 Eski yıllarda özellikle kız liselerinin önünde sıkça görülen bir olaydı. Elleri, üzerindeki düğmeleri iliklenmemiş pardösüsünün ceplerinde bir adam son dersin bitimine doğru okulun önüne gelir, kızların çıkmalarını beklerdi. Öğrenciler dağılırken adam elleri ceplerinde, pardösüsünün önünü açar, kızlara çıplak edep yerini gösterir, onlar da sağa sola kaçışırlardı. O zamanlar okullarda güvenlik görevlileri bulunmadığından, okul önlerinde polis bekletilmesine de gerek görülmediğinden adam eylemini gerçekleştirdikten sonra rahatça çekip giderdi. Başına gelecek tek talihsizlik, eylemi sırasında semtin delikanlılarına yakalanmasıydı. Bu durumda tekme tokat dayak yer, kaşı gözü patlar, delikanlılar tarafından karakola teslim edilir, herif, karakolların henüz şeffaflaşmadığı o eski yıllarda bir de polislerden dayak yerdi. Merak edip araştırmıştım. Cinsellikle bağlantılı bu ruhsal sapıklığa tıpta, “teşhircilik/eksibisyonizm/göstermecilik” deniyordu. Bu sapık eylemin amacı, adamın cinsel organını göstererek karşısındakini korkutup kaçırması, böylece tatmin olmasıydı. HHH TBMM’de anayasa değişikliğine ilişkin oylamalar sırasında tanık olduğumuz tekmeliyumruklu kavgaların nedeni olan gizli oyaçık oy tartışmaları bende cinsel bağlantılı ruhsal bozukluk eylemlerini çağrıştırdı. Teşhircilik/ Göstermecilik Doğal ki saygıdeğer milletvekillerimizin yukarıda sözünü ettiğimiz cinsel bağlantılı davranış bozukluklarıyla bir ilgileri yok. Fakat ortada bir “bozukluğun” olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Anayasa hükümleri, TBMM İçtüzük’ü bir yana olayı çok daha basit bir örnekle açıklamaya çalışalım. Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) girecek memur adaylarına resmi bilgilendirme kitapçıklarında “TBMM’de Oylama Türleri” şöyle anlatılıyor: 1. İşaretle oylama, 2. Açık oylama ve 3. Gizli oylama. Gizli oylama ise şöyle açıklanıyor: “Üzerinde hiçbir işaret haber/yorum 13 bulunmayan üç ayrı renk yuvarlağın Meclis kürsüsündeki kutuya atılması.” Tartışmanın kaynağı bu kuralın ihlali. Çünkü anayasa değişikliğine ilişkin maddelerin oylanması sırasında kullanmadıkları yuvarlak pulları göstererek verdikleri oyun rengini teşhir ediyorlar, kural ihlali yapıyorlar. HHH TBMM’de milleti temsil eden bu saygıdeğer vekillerin, sözgelimi, devlet memuru adaylarına örnek olacakları yerde tam tersine kendilerini kural/usul ihlallerine iten kişisel sorunlarının üzerinde durmamız gerekmiyor mu? Onlar, bizlerin yaşamlarını düzenleyen, geleceğimizi çıkardıkları yasalarla planlayan siyasal mimarlar. Hayatlarımızı doğrudan etkileyen önemli kişilikler. Bir kişinin karşısındakinin boğazına sarılması, su şişesi, masasandalye fırlatması, karşısındakine yumruk, tekme atması duygularının şiddet olarak dışavurumu değil midir? Cinsellik bağlantılı bir sapıklık, failin bir akıl ve ruh hastalıkları hastanesine kapatılarak tedavi altına alınmasıyla önlenebilir. Fakat öfkesini denetim altına alamayan, liderine “yaranma”, çevresinde “güvenilirlik kazanma” gibi güdülerin etkisini şiddet olarak yansıtan bu teşhirci/ göstermeci saygıdeğer vekilleri ne yapacağız? Sanırım soru bu? İnsan Hakları İzleme Örgütü: KHK’ler ile işkence ve kötü muamele arttı ‘Türkiye en ağır krizine girdi’ KAYHAN AYHAN New York merkezli insan hakları kuruluşu Human Rights Watch (HRW/İnsan Hakları İzleme Örgütü) 2017 dünya raporunu yayımladı. Türkiye’ye geniş yer verilen 687 sayfalık raporda, darbe girişimi sonrası artan işkence ve kötü muamele iddialarına değinildi. HRW Avrupa ve Asya Direktörü Hugh Williamson, “Yüz binlerce insanın görevden atılması, tutuklanması, medyanın susturulması ve Kürt milletvekillerinin hapse atılmasıyla birlikte, Türkiye son kuşağın en ağır krizine girdi” ifadelerini kullandı. Türkiye’de darbe sonrası dönemde işkenceye karşı önlemlerin askıya alındığı belirtilen raporda, çıkartılan KHK’lerin temel insan hakları güvenceleriyle ve Türkiye’nin uluslararası ve iç hukuk altındaki yükümlülükleri ile çelişen önlemler içerdiği aktarıldı. 400 bin insan yerlerinden edildi Barış sürecinin sona ermesiyle birlikte 2016’da şiddettin arttığının aktarıldığı raporda, Güneydoğu şehirlerindeki operasyonlar sonucu 400 binden fazla insanın yerlerinden edildiği, Cizre’de silahsız bölge sakinlerinin öldürüldüğü kaydedildi. Diyarbakır, Şırnak, Nusaybin gibi kentlerde geniş alanların yerle bir edildiğinin belirtildiği raporda, askeri ve sivil devlet görevlileri ve polisler hakkında soruşturma açılmasını izine bağlayan bir yasayla güvenlik güçlerine fiilen dokunulmazlık tanındığı da belirtildi. Raporda, darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ile geniş çaplı bir tasfiye hareketi başlatıldığı belirtilerek hükümetin aldığı sert önlemlerin HDP’ye uzandığı, bu partinin iki eşbaşkanları, bazı milletvekillerinin ve belediye başkanlarının tutuklanmasıyla milyonlarca seçmenin temsilcilerinden mahrum bırakıldığı ifade edildi. Medyaya baskıda dünya lideri Raporda, hükümetin medyaya yönelik olarak uyguladığı baskılar da yer aldı. Gazeteciler hakkında açılan soruşturma ve tutuklamalar, medya şirketlerine kayyım atanması ve mal varlıklarına el konularak kapatma yoluyla ele geçirilmesi, gazetecilere yönelik fiziksel saldırı ve tehditler, eleştirel gazetecilerin işten çıkartılması ve basın akreditasyonlarının iptal edilmesi hükümetin basına yönelik uyguladığı baskılar arasında sıralandı. Raporda, darbe girişimi sonrasında hükümetin, 160’dan fazla medya organını KHK ile kapattığı aktarılarak, “Yazdıkları ya zılar ve gazetecilik faaliyetleri nedeni ile tutuklanmış gazeteci ve basın çalışanlarının sayısının Kasım ayının sonu itibarıyla 144’e ulaşmasıyla Türkiye gazetecileri hapseden ülkeler sıralamasında bir kez daha dünya lideri oldu” denildi. Gazetemize yönelik soruşturmaları da yer verilen raporda, “Yetkililer PKK ile bağlantılı olmakla itham ettikleri gazeteci ve yazarları hapse attılar ancak bu ithamlarını destekleyecek herhangi bir delil sunmadılar. Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül mahkum edildiler. Kasım ayında gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’yla birlikte gazetenin dokuz yazarı ve kurul üyesi de tutuklandılar” ifadeleri kullanıldı. HRW Avrupa ve Asya Direktörü Hugh Williamson, “Türk hükümeti, demokrasiyi güçlendirmek için partiler arasında oluşmuş darbe karşıtı birlikten yararlanmak yerine, eleştirel seslerin ve muhaliflerin üzerine acımasızca gitmeyi tercih etti. Yüz binlerce insanın hukuksal işlemleri ve yargı süreçleri işletilmeden görevden atılması ya da tutuklanması, bağımsız medyanın susturulması ve Kürt milletvekillerinin hapse atılmasıyla birlikte, Türkiye son kuşağın en ağır krizine girdi” ifadeleri kullanıldı. l İSTANBUL ‘Kürtler müttefikimiz’ABD’nin dışişleri bakanı olması beklenen Tillerson soruları yanıtladı Trump’ın dışişleri bakanlığına aday gösterdiği Exxon Mobil’in eski başkanı Rex Tillerson, Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki onay süreci oturumunda soruları yanıtladı. Kendi içinde çelişkili olan açıklamalar yapan Tillerson, Suriyeli Kürtler için “IŞİD’e karşı en iyi müttefikimiz” dedi. “ABD’nin, Rakka’ya ilerleme kapasitesi açısından onları desteklemeye devam edeceği ve IŞİD’in ülkenin diğer yerlerine geçme niyetini engelleyecek türden koalisyon güçleri oluşturacağı konusunda Suriyeli Kürtlere bağlılığını yeniden teyit etmesi gerekiyor” diye devam eden Tillerson, Türkiye’yle Suriyeli Kürtler arasında bir denge kuracaklarını savunup şöyle bir manzara çizdi: “Rusya, Türkiye ve İran, Suriye’de şartları bizim katılımımız olmadan dikte ediyor. Türkiye çok eski bir NATO müttefiki. Erdoğan’la yeniden temas kurmalıyız. Amerikan liderliğinin yokluğunda Suriye nedeniyle epey kaygılandı. Rusya’ya, döndü. Ona, Rusya’nın sürdürülebilir bir müttefik olmadığını, sürdürülebilir KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ittifakın ABD’yle olduğunu anlatmalıyız.” Bakan adayı Rusya’yı ABD için “tehlike” olarak betimlerken, ABD’nin Rusya ile açık ve dürüst bir diyaloğa ihtiyacı olduğunu vurguladı. “En acil adım IŞİD’i yenerek radikal İslamı püskürtmektir” dedi. “İkinci adım Esad’ın görevden ayrılması nasıl gerçekleşecek, Suriye’de idari yapı ne olacak ve bunlar üzerinde bir etkimiz olabilir mi? Bu konuda pek çok adım atılması gerekecek” diye konuştu. Tillerson [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CENTCOM aklını mı yitirdi ABD ordusunun ‘SDG’nin PKK ile ilgisi yok’ açıklamasına Kalın’dan tepki ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), YPG’nin öncülük ettiği id dia edilen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) “PKK’yle hiç bir ilişkimiz yoktur” açıklaması nı paylaştı. CENTCOM’un açık lamasına Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Bu bir şaka mı yoksa CENTCOM aklını Kalın mı yitirdi? ABD terörist grubu meşrulaştırma ça basına son vermeli” diye karşılık verdi. Ankara’nın “YPG’ye gönderilen silahlar PKK’ye gitmiş demektir” söylemine karşın CENTCOM’un Twitter hesabından SDG’nin resmi açıklaması paylaşıldı. Türkiye’ye üstü örtülü atıfta bulunulan açıklamada SDG, “Biz kendimizi Suriye halkının ve toprağının bir parçası olarak görüyoruz” de di. SDG uluslararası koalisyonla çalışmaya devam edeceğini de ilan etti. l ANKARA/Cumhuriyet Rusya ile uçuş mutabakatı imzalandı Rusya Federasyonu ile yaşanan uçak krizinin ardından yaşanan sorunlara karşı yeni adım atıldı. Rusya ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında Suriye’deki operasyonlar sırasında uçuş güvenliğinin sağlanması ve istenmeyen olayların önüne geçilmesi için Moskova’da gerçekleştirilen toplantı sonuçlarına göre, Rus ve Türk Genelkurmay heyetleri arasında Suriye’de yeni bir sorun yaşanmaması için mutabakat muhtırası imzalandı. Bu kapsamda Rusya HavaUzay Kuvvetleri ile Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçakların uçuş güvenliği için koordinasyon ve işbirliğine ilişkin mekanizmalar belirlendi. l ANKARA/Cumhuriyet Kayseri saldırısında 5 asker tutuklandı Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerleri taşıyan otobüse yönelik gerçekleşen ve 14 askerin şehit olduğu saldırı ile ilgili başlatılan soruşturma kapsamında 29 kişi gözaltına alınmıştı. Bu kişilerden 6’sı ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, mahkemeye çıkarılan 5 askerin, askerlerin tugaydan hareket saatlerini, geliş gidiş güzergâhlarını sosyal medyadan TAK mensuplarına bildirdiği iddia edildi. 5 asker, ‘terör örgütüne yardım etmek, bilgi taşımak, askerlik bilgilerini aktarmak’ suçlamasıyla tutuklandı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle