07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Adnan Azar Ankara’da anılıyor 10 Ocak 2014’te yaşama veda eden şair ve yazar Adnan Azar, bugün Ankara’da anılacak. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda saat 15.00’te başlayacak anma etkinliğinin sunumunu şair ve yazar Eren Aysan üstlenecek. Anmada Adnan Gerger, Ahmet Tel li, Deniz Bozkurt, Ercan Kesal, Ferruh Tunç, Gürsel Korat, Hazal Azar, Işık Kansu, İbrahim Karaoğlu, Kadriye Kansu, Kerim Akbaş, Mahmut Temizyürek ve Selçuk Özbek şairi anlatacaklar. Anma programı Mahir Karayazı imzalı belgesel gösterimiyle son bulacak. Cuma 13 Ocak 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] Kader değil hiçbir şey 15 İngiliz sinemacı Andrea Arnold imzalı ‘American Honey’ günümüz Amerika’sında üç beş kuruş kazanmak için yalanlar uyduran bir grup gencin peşine takılan Star’ın hikâyesini anlatıyor EMRAH KOLUKISA “American Honey”yi izlediğinizde şunu hemen fark ediyorsunuz: Amerika çok büyük. Öyle büyük ki, neredeyse 3 saatlik film süresince ve perdede günler süren hikâye boyunca gidilen onca yola rağmen bir de dönüp bakıyorsunuz ki bir arpa boyu yol gitmişsiniz. Hâlâ ıssızlığın ortasında, devasa bir coğrafyanın kıyısındasınız. Andrea Arnold da belli ki bitmek tükenmek bilmeyen bu yollardan, göz alabildiğine uzayıp giden manzaradan etkilenmiş en çok. Ve yoksulluktan... Sınıf sisteminin çok keskin olduğu İngiltere’de bile görmediği büyük yoksulluk ilk kez ülkesi dışında bir film çeken Arnold’a nasıl dokunmuşsa artık, çok iddialı cümleler kurmadan, bir grup genci merkezine yerleştirdiği filmiyle Amerikan rüyası denen o müphem kavramın bir yol kenarında farkında olmadan içine düştüğünüz kanlı bir bataklık kadar tekinsiz yüzünü anlatmaya yeltenmiş. Minibüsle başlayan yolculuk.... Yiyecek bir şeyler bulmak için üvey kardeşleriyle birlikte çöpleri eşeleyen Star (Sasha Lane) Amerikan toplumunun en alt tabakalarından birine mensup ama yaşı ve doğası gereği geleceğe dair tüm ümitlerini henüz tüketmemiş bir genç kızdır. Tesadüfen karşılaştığı Jake (Shia LaBoeuf) adlı genç ona kendisiyle gelmesi için bir iş teklif ettiğinde ikna olması çok uzun sürmez. Jake ve arkadaşları, kendisi gençlerden oluşan 1015 kişilik bir tayfa, bir minibüse doluşup şehir şehir, kapı kapı dolaşıp insanlara dergi aboneliği satarak para kazanmaya çalışmakta, işsizliğin en belalı dert olduğu ekonomik iklimde aslında ikna yöntemiyle dilenerek geçinmektedirler. Star da diğerleriyle bile minibüste bir koltuğa yerleşir ve Kansas yollarında belirsiz bir maceranın akışına kendini bırakıverir. Jake ile kapı kapı dolaşmaya başlayan Star, bir yandan dergi satı şının püf noktalarını öğrenir, bir yandan da Jake’in pervasız yalanlarına şaşarken, biz izleyiciler de aslında kültürü, yaşam biçimi ve insan ilişkileri bize çok da benzemeyen bir toplumun ekonomik disiplininin hangi baskı noktalarıyla manipüle edildiğine dair ilginç ipuçları görüyoruz. Kimi zaman inşa edilen yeni bir kafeteryaya, kimi zaman bedava eğitim hakkına, kimi zaman da bir kilise için toplanan yardım masalına tav oluyor insanlar. Ne kadar uzak olsa da bu kısmı çok tanıdık, çok yakın geliyor sonra; insanlar gerçeğe değil, duymak istedikleri yalanlara prim veriyorlar en çok ve bu durum dünyanın her köşesinde aynı ne yazık ki. Özgür ruhlu, hesapsız bir kadın... Star, bugüne kadar izlediğimiz birçok karakterden izler taşıyan ama son tahlilde benzersiz bir genç kadın. Özgür ruhlu, hesapsız, doğaya ait ve merhametli biri. Havuza düşmüş bir arıyı kurtardığını, omzundaki çekirgeyi hiç ürkütmediğini, Jake’in eline tutuş turduğu kaplumbağayı göle bıraktığını, hatta bir ayıyla ahbaplık ettiğini görüyoruz, başka birçok hayvanla muhabbetinin ötesinde. Sanki onların bir parçası aslında, insanlar topluluğunun değil. Öte yandan aralarına karıştığı grup her ne kadar toplumun dışında kalanlardan oluşsa da hiçbiri “karşı kültür” diye tarif edilen bir yaşam biçiminin parçası değil; aksine, Amerikan rüyasına inanan, bu rüyanın çeşitli tezahürlerini kullanarak para tırtıklamaya çalışan ama sorsanız geleceğe dair hayallerini bile tarif etmekten aciz çocuklar hepsi. Toplumun dışına itilmişler, ve baktığınızda toplum karşıtı gibi duruyorlarsa da öyle değiller, kendi iradeleri dışında olmuş her şey. Fa kirler, kaybetmişler, kabullenmişler. Star’ın onlardan en önemli farkı da bu belki: fakir olsa da bir bakış açısına sahip olacak denli vicdan sahibi, ve bir insanın gözlerine bakıp da yalan söylemek ona göre değil. İlginç bir şekilde film boyunca Star’ın ne zaman başına ciddi bir bela gelecek diye bekliyor, işte şimdi tongaya bastı diye sık sık hayıflanıyor ama her seferinde kolayca yırttığını görüp rahatlıyorsunuz. Bir süre sonra sizi de en olmadık yerlere sürüklemeye başlıyor ve siz de en acayip ortamlara dalmak için sabırsızlanıyorsunuz, tıpkı yaklaşık 3 saat boyunca takip ettiğiniz küçük cesur kız gibi. Genç kadro... Shia LaBoeuf ve Riley Keough hariç tümü (Star yani Sasha Lane dahil) amatör oyunculardan oluşan genç kadro akla Larry Clarke’ın filmindeki gençleri getirecek denli sağlam bir iş çıkarıyor ve biraz da Arnold’un sayesinde muhakkak, perdede temsil ettikle ri sosyal sınıfa ait gençleri olabildi ğince gerçekçi bir şekilde canlandırıyorlar. Tüm taşkınlıkları, çocuklukları, eziklikleri ve arızalarıyla tam da oldukları gibiler. En çok müziğe tepki veriyorlar (ki çoğu parçayı kendileri seçmişler) ve fiziksel heyecanları, kontrolsüz libidoları ekrandan taşıp üzerinize bulaşıyor adeta. Doğruya doğru, uzun bir film “American Honey” ama neredeyse hiç sarkmıyor, yer yer inandırıcılık problemi yaşar gibi olsa da izleyiciyi zorlamıyor, onunla inatlaşmıyor ve yoluna bakıyor. Nihayetinde kaybetmeye alışmak istemeyen, bunu bir kader gibi görmeyen, kaybetmeyi kabullenmeyi reddeden ve hayatı olumlu bir kavganın içinden kabul eden bir genç kızın hikâyesi bu film ve galiba hepimize biraz bu ruhtan lazım. Çocukları Kıvırcık Ali için türkü söyleyecek Türk halk müziğinin sevilen bestecisi ve yorumcusu “Kıvırcık Ali” lakaplı Ali Özütemiz, ölümünün 6. yılında Ataşehir Belediyesi tarafından anılacak. 16 Ocak Pazartesi günü Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde saat 20.00’de dü zenlenecek anma konserine sanatçının müzisyen dostları katılacak. Ali Tan, Berrin Sulari, Demali Çelik, Eda Alakuş, Grup Turnalar, Gülcihan Koç, İsmail Altunsaray, İsmail Tunçbilek, Kamil Karakurt, Kutsal Evcimen, Nuri Yücel, Özcan Türe, Sevcan Orhan, Şükrü Cömert, Taner Özdemir, Tolga Sağ, Tülay Maciran, Uygar Doğanay ve Yüksel Didikoğlu’nun sahne alacağı anma programında sanatçının çocukları Ecem ve Eren Özütemiz de babaları için türkü söyleyecek. l Kültür Servisi Güçlüklere rağmen piyano yarışması Notre Dame de Sion Fransız Lisesi tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Istanbul Orchestra’Sion Uluslararası Piyano Yarışması’nın Türkiye’nin içinde bulunduğu güç koşullara rağmen gerçekleştirileceği açıklandı. Yarışmanın basın toplantısı dün okul müdürü ve yarışma başkanı Yann de Lansalut, jüri başkanı Vahan Mardirossian, onur üyeleri Süher Pekinel, Orçun Orçunsel, Saba Sümer ve koordinatör Emmanuelle Beaufils’in katılımıyla yapıldı. Bu yıl 13 19 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek yarışma Türk ve yabancı profesyonel veya gelecekte profesyonelleşecek olan piyanistlere açık. 160 yılı geride bırakan Notre Dame de Sion Lisesi’nin konser salonu’nda bir hafta boyunca dört aşamada gerçekleştirilecek yarışmanın jüri üyeleri ise JeanYves Clément, Frédéric Chiu, Tamaya Ikeda, Gülsin Onay ve Emre Şen. Son aşaması Orchestra’Sion orkestrası eşliğinde yapılacak yarışmada öğrenci jürisi de özel bir ödül verecek. Halka açık yarışma internetten de izlenebilecek. Ayrıntılı bilgi için: www.nds.k12.tr l Kültür Servisi Günümüz Sanatçıları Yarışması başvuruları başladı... Akbank Sanat ile Resim ve Heykel Müzeleri Derneği işbirliğiyle düzenlenen “Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi” Yarışması başvuruları başladı. Yarışma, bu yıl “Güzelliğin Yavaş Oku/ Zamanın Şimşeği” temasıyla gerçekleştirilecek. Adayların 28 Şubat Salı gününe kadar [email protected] internet adresi üzerinden ya da posta yoluyla başvurabileceği yarışma, 40 yaş altındaki tüm T.C. vatandaşlarının katılımına açık. Yarışma jürisinin değerlendirmesi sonucu; birinciliğe değer görülen eser 15 bin TL, ikinci 10 bin TL, üçüncü ise 5 bin TL para ödülü almaya hak kazanacak. Ayrıca ödül alan ve sergilenmeye değer görülen eserler, nisanmayıs tarihleri arasında Akbank Sanat’ta düzenlenecek sergide yer alacak. l Kültür Servisi U2’dan yeni albüme Trump rötarı Dünyaca ünlü rock grubu U2’nun gitaristi The Edge, Rolling Stone dergisine verdiği röportajda, “Songs of Experience” adlı yeni albümlerinin dağıtılmak üzere hazır olduğunu ancak albümün çıkış tarihini ertelediklerini duyurdu. Erteleme kararının sebebi ise Donald Trump’ın “sürpriz” zaferi. The Edge röportajında, yeni albümlerinin dün yanın nereye gittiğine dair söz söylediğini ancak Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasından sonra “dünyanın farklı bir yerde olduğunu” ve birkaç şarkıyı gözden geçirmeye karar verdiklerini söyledi. Daha önce de grubun solisti Bono, Trump için “Amerikanın başına gelen en kötü şey” ifadesini kullanmıştı. l Kültür Servisi Nâzım Hikmet’e 115. yaş anması Dünya şairi Nâzım Hikmet, 115. doğum gününde unutulmaz şiirleriyle ve Grup Abra’nın şarkılarıyla hatırlanacak. 15 Ocak Pazar akşamı 19.00’da başlayacak etkinlik Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlenecek. Ücretsiz düzenlenecek etkilik herkesin katılımına açık olacak. 16 Ocak Pazartesi akşamı 20.30’da ise İş Sanat’ta şairin 1940’larda yazdığı “Memleketimden İnsan Manzaraları” eserinden Atilla Birkiye tarafından derlenen, Mehmet Birkiye tarafından sahneye uyarlanan şiirleri, tiyatro oyuncuları tarafından izleyicilere sunulacak. Serdar Yalçın’ın müzik yönetmenliğinde “tren atmosferi”nin imgesel olarak canlandırıldığı sahnede sergilenen “Bir Tren Kalkar Haydarpaşa Garı’ndan” başlıklı dinletide şiirleri Tilbe Saran, Hümay Güldağ, Hakan Gerçek, Bülent Emin Yarar ve Metin Belgin yorumlayacak. İş Sanat’taki etkinliğin katılımı da ücretsiz. l Kültür Servisi Can Yayınları’na Türkali’den tepki Oyuncu Deniz Türkali, babası Vedat Türkali hakkında Can Yayınları’nın hazırladığı ‘Can Almanak 2016’ kitabı için kaleme aldığı yazının değiştirildiğini açıkladı. Can Yayınları tarafından hazırlanan “Can Almanak 2016” kitabında yayımlanan, Deniz Türkali’nin babası Vedat Türkali’nin ardından kaleme aldığı yazı tartışma yarat tı. Oyuncu Deniz Türkali “Babam için söylediğim sözleri kim ne hak la değiştirebilir?” başlığıyla P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu’nda yayımla dığı yazıda, babası için kaleme aldığı metindeki ifadelerinin kendisine haber verilmeksizin değiştirildiğini açıkladı. Türkali, “İtiraz ettiklerimizin gücü bizim elimize geçse onlara karşı aynı acı masızlıkla, aynı yöntemlerle mi davranacağız?” ifadelerine de yer verdiği ya zısında şunları kaleme aldı: “ (...) Dün bakabildim. Gözlerime inanamadım. Ya zının son paragrafını çıkarıp kendi uydurdukları bir paragraf eklemişler. Gerçekten yanlış okuyorum sandım, inanamadım. Böyle bir şey nasıl yapılır? Bunu yapan larla mı ben, aynı yerde duruyorum? (...) Birinin ağzına söylemediği şeyleri Deniz Türkali uydurup tıkmak ne demek? Bunu yapanlara karşı mücadele etmiyor muyuz biz? Biz? Biz miyiz? O yayın kurulundakilerle ben, biz olabilir miyiz? Bu sansürcülükten de öte bir şey değil mi?” Can Yayınları da Deniz Türkali’nin tepkisi üzerine bir kamuoyu açıklaması yaparak, Türkali’nin kaleme aldı ğı özgün metni yayımladı. Açıklamada yayınevi şu ifadelere yer verdi: “Can Almanak’ta Deniz Türkali’nin Vedat Türkali için yazmış olduğu yazıda, kendisine sunulacak değişiklik öneri si izni alınmadan yayımlanmıştır. Bu konuda öncelikle Deniz Türkali’den ve tüm okurlarımızdan özür dileriz.” Türkali’nin yazmış olduğu özgün yazıya Can Yayınları’nın sosyal medya he saplarından ulaşılabilir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle