07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Ocak 2017 haber Zorla bağışa vize10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hakikat avcısı K adri’yle tanışıklığımız 1972’ye dek uzanır; aynı yıl Galatasaray Lisesi’ne girmiştik. Aynı sınıfta okumadık mektep bitene kadar ama Galatasaray’ın o her öğrencinin hocasından müstahdemine dek mektebin geri ka lanıyla hemhal olma durumundan dolayı, o da benden haberdardı, ben de ondan. Aynı yatakhanede yattık mı hatırlamıyorum. Sanki yataklarımız birbirlerine yakın yerlerde olsaydı aramızda bir samimiyet de olabilirdi büyük olasılıkla. Ama olmadı. Daha kötü bir şey oldu; yetişkin çağlarımızda siyasi bir nedenden ötürü mektep kantininde tatsız bir hatıramız da vardır. Pişmanlığı bende saklıdır. Sonra 12 Eylül girdi araya. Uzun süre hapiste kaldı Kadri. Uzun seneler göremedim onu, ama haberlerini hep duyardım. Bir gün 1987 sonu olmalı, Cumhuriyet’te karşılaştık onunla. Ben yazı işlerinde çalışıyordum geceleri. O ise dış haberler servisinde, merhum Ergun Balcı’nın yanında çalışmaya başladı. Daha önce haftalık bir dergide çalışıyordu. Cumhuriyet onun ilk günlük mecrasıydı. Analitik bakış açısıyla kısa sürede kendini gösterdi. Bu arada tuhaftır, aynı şehirde, aynı kıtada, hatta aynı bölükte kısa dönem askerlik yaptık. Sonra yine Cumhuriyet’e döndük. Yaklaşık iki yıllık Cumhuriyet tecrübesinden sonra da yine birlikte Güneş’e geçtik; Metin Münir’in genel yayın yönetmeni olduğu o efsane gazeteye. Ben yine yazı işlerindeydim, Kadri ise artık dış haberler servisi editörüydü. Tam hatırlamıyorum ama Güneş’ten galiba benzer zamanlarda ayrıldık. Ben bir süre sonra yeniden Cumhuriyet’e döndüm. Kadri de AFP’de çalışmaya başladı. O dönem AFP, Cumhuriyet’in hazırlandığı ve basıldığı binanın içindeydi. Dolayısıyla farklı mecralar adına, aynı kurumun çatısı altında yine bir araya geldik. Ben 1992 sonunda, gazeteciliği bırakıp sektör değiştirdim. Kadri ise gazeteciliğe devam etti, inatla ve sabırla. Farklı sektörlerde çalışmaya başlayınca beklenirdi ki Kadri’yle görüşmemiz ayları, yılları bulsun. Öyle olmadı. Gazetecilik yoldaşlığı yerini tribün yoldaşlığına bıraktı. Hemen her 15 günde bir, maçtan önce buluşur, bir şeyler yiyip içtikten sonra stadın yolunu tutardık beşaltı arkadaş. Söylemeye elbette gerek yok; bu yiyip içme faslı asla önemsiz değildi. Bu nedenle gideceğimiz deplasman maçlarını, o şehrin gastronomik değerlerine göre seçtiğimiz de olurdu. Örneğin iskender döner yemeğe Bursa’ya. Bir keresinde Ragıp (Duran), Kadri ve ben Eskişehir’e gitmiştik deplasman maçına, Kadri’nin yeni aldığı otomobiliyle. Şimdi çok anımsamıyorum, ama Eskişehir’e gittiğimize göre muhtemelen çibörek yemişizdir. Dönüşte köfte yemek için yolumuzu İnegöl’e düşürerek gastronomi maceramızı sürdürdüğümüzü ise net biçimde hatırlıyorum. Bu devran uzun yıllar boyunca aralıksız sürdü; üstelik fazla kilo almadan. Sonra araya yıllar girdi; tribünden ve birbirimizden ayrı düştüğümüz. Ama sonra yine eski düzene döndük. Bir farkla; artık deplasmanlara gitmiyorduk. Gastronomi faaliyetlerini ise Maslak’taki binicilik tesislerine sabitlemiştik. Çoğu hafta sonu, Kadri ve bizim dönemden birçok arkadaş, maç önlerinde binicilik tesislerinde yemek yerdik kalabalık bir İtalyan ailesi gibi; gürültülü, neşeli ve bol kahkahalı. Söylemeye elbette gerek yok; bütün bu dönem boyunca Kadri’nin gazetecilik koşusu aralıksız sürdü. Ülkenin demokratik sicilinin her geçen yıl daha da bozulduğu bir iklimde gazetecilik yapmaya çalıştı. Aslında adını koymak gerekirse “gazetecilik yaptı” demek tam ifade etmez durumu. Bir tür hakikat avcılığı yaptı Kadri. Ta ki “kafesin birisi bir kuş aramaya çıkana” dek; yakın zamanlarda bir gün, tutukladılar Kadri’yi. Sahi, soğuk bir kış gününde niçin hatırladım bunca şeyi? Birkaç nedenden. Ben mektepte pilav yerken de gördüm Kadri’yi, dişlerini fırçalamak için lavabo önünde havlusu bir atkı gibi boynunda sıra beklerken de, uzun bir yolda araba kullanırken de, aynı göğün altında aynı renklerin gollerine sevinirken de, vaktinde üçüncü bölükte Yüzbaşı Erkan’a içtima verirken de, önemli bir dış haberi şehir baskısına yetiştirmek için koştururken de, oğlu Erdem doğalı birkaç saat olmuşken hastane odasında eşi Nazire’nin yanında mutluyken de, yemekten sonra usta işi bir puro içerken de, bir devrimcinin cenaze töreninde sol yumruğu sıkılı haldeyken de. Yasal nedenlerden ötürü tutuklu olduğu yerde ziyaret edemeyeceğim Kadri’yi. Ama etseydim şundan eminim; gözlerine baktığımda göreceğim tek şey, ta çocukluğundan beri yüzüne ve mizacına sinmiş olan o hakikat avcısı ruhu olacaktı. Hiçbir kafese sığmayacak olan o ruhu. Önce bunu söylemek isterim. İkinci olarak da bir rüyamı. Rönesanstan, reformdan, aydınlanmadan, belki de 1888 yılı mezunu 119 Tevfik Fikret’le aynı sıraları paylaşmış olduğumuzdandır; gerçekleşmesi biraz zor olsa da oldukça hümanist bir rüyam var: Kalpleri kuşlardan değil de kafeslerden yana atanlar, dilerim bir sabah kendilerini dev yürekli bir insana dönüşmüş olarak bulurlar yataklarında. Kadri adına en büyük dileğim bu. 1074 Melih Şabanoğlu (112. Dönem) MEB, İHH’nin okullarda topladığı milyonlarca liraya ilişkin şikâyetleri görmedi OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı, İnsani Yardım Vakfı’nın okul öncesinden başlayarak bütün okullarda yıllardır yardım adı altında topladığı milyonlarca liraya ilişkin şikâyetleri görmezden geldi. Eğitim İş’in öğrencilerin bağış yapmaya zorlandığına ilişkin yazısına, sendika ve velilerin itirazlarına karşın MEB, “Bakanlığımıza şikâyet içerikli herhangi bir geri dönüş olmamıştır” yanıtı verdi. İHH kampanyasının “değerler eğitimi” kapsamında olduğunu açıklayan MEB, yıl boyu bağışa zorlanan öğrenciler için “gönüllülük esası” dedi. MEB ile İHH arasında imzalanan protokole dayandırılarak 2013 yılından itibaren “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” adıyla binlerce okul ve sınıftan toplanan milyonlarca liraya ilişkin tartışmalar Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın (Eğitim İş) bakanlık nezdindeki girişimlerinin ardından yeniden alevlendi. Okullarda yapılan itirazların ve bakanlığa yapılan şikâyetlerin ardından öğrenci velileri son çare olarak Eğitim İş’e başvurdu. İHH’nin sınıflara kumbara konularak her ay 30 liradan 100 liraya kadar değişen miktarlarda para toplandığı belirtildi. İHH’nin MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığı protokoller kapsamın Proje ortağı EğitimBirSen İHH’nin tüm okulöncesi, ilkokul, ortaokul, lise, özel okul ve Kuran kursu öğrencilerinin katılabileceğini belirttiği kampanya, sınıflardaki öğrencilerin her ay harçlıklarından biriktirdikleri 100 lira ile yardım yapmasını öngörüyor. MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın desteği ile yürütülen kampanyada, hükümete yakınlığı ile bilinen EğitimBirSen ise “proje ortağı” olarak vurgulanmış. EğitimBirSen’in bütün üye öğretmenlerine “kampanyanın daha fazla öğrenciye ulaşabilmesi için gayret içerisinde” bulunacağını belirten İHH, Ekim 2017 EğitimBirSen Büyük Buluşması’nda proje için özel bir bölüm ayırılacağını belirterek, iller bazındaki bütün çalışmanın ortak olarak yapılması, duyuru ve tanıtım programını muhakkak EğitimBirSen ile birlikte düzenlemeye gayret gösterilmesini talep etmesi ile dikkat çekiyor. da ilkokul, ortaokul, lise, özel okul, Kuran kursları ve hatta okul öncesi sınıflarına kadar uzanması ‘bağış’ adı altında yapılan kampanyalara ilişkin şikâyetleri arttırdı. İHH’nin kampanya yönergesine göre bir yıllık taahhüt ile başlanılabilen kampanyada, her ay para toplanması nedeniyle öğrenciler ve veliler üzerinde baskı oluşturulduğunu belirten Eğitimİş şikâyetlerin ardından bakanlığa başvurarak, MEB’in izin verdiği bu uygulamaya son verilmesini istedi. 5 yaşında bağış Kampanyadaki taahhütler itibarıyla gönüllülük sınırının aşıldığını belirten Eğitim İş, “bağış” kavramının hukuki bir niteliği olduğunu ve kampanyanın okul öncesi sınıflara da izin verildiğine dikkat çekti. Sendika ayrıca, İHH’nin ‘insani yardım’ adı altındaki kampanyasına, 5 yaş grubu dahil olmak üzere muhatap tutulan çocukların hukuki işlem ehliyetine sahip olmadığı ve bu konudaki iradelerinden de söz edilemeyeceğini savundu. Süreklilik arz edecek şekilde çocukların bağışa zorlanmasının suç unsuru olduğunu belirten Eğitim İş, devletin koruması altında bulunan ve iradesinden bahsedilemeyecek çocukların “cep harçlıklarının alınması şeklinde” kampanyaların sürdürüldüğü iddialarını bakanlığa aktardı. Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim İş’e 3 YILDA 57 MİLYON 2013 yılında başlatılan kampanya kap samında toplanan milyonlar, İHH verilerine göre katlanarak yıllar içerisinde büyüdü. 2013 2014 eğitim döneminde 2 bin 64 sınıftan ‘bağış’ adı altında para toplanırken, bu sayı 2016 yılında 8 bin 848 sınıfa yükseldi. 2014’te yaklaşık 8 milyon lira toplanırken 2016’da 29 milyon lira toplandı. Kampanya kapsamında, her sınıftan en az 100 TL ve 1 yıllık taahhüt ile geçen 3 yıl içerisinde yaklaşık 57 milyon TL’ye yakın ‘bağış’ toplandı. verdiği yanıtta ise İHH’nin kampanyasını savunarak, kendilerine iletilen bir şikâyet olmadığını iddia etti. İHH’nin kampanyası, bakanlık tarafından “değerler eğitimi” kapsamında değerlendirilerek, duyarlı nesillerin yetiştirilmesi gayesiyle bu tür bir uygulamaya izin verildiğine cevabında yer verdi. Öğrenci velilerinin şikâyetlerine karşın, “Bakanlığımıza bu iddiaların doğruluğunu teyit eden, şikâyet içerikli herhangi bir geri dönüş olmamıştır” yanıtını veren MEB, İHH’nin Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan ve izin almadan yardım toplayabilen bir vakıf olma özelliğini gösterdiğini savundu. l ANKARA BAĞCILAR’DAKİ ARAZİ AKP’ye yakın vakfa ‘özel’ kıyak Teröre karşı insan zinciri HAKAN DİRİK İzmirli avukatlar, adliye önünde gerçekleşen saldırıyı “insan zinciriyle” protesto etti. İzmir Barosu’nun gerçekleştirdiği organizasyon kapsamında avukatlar, saldırının başladığı nöbetçi kulübesinin olduğu alana gelerek karanfil bıraktı. Adliye çalışanları da avukatlara destek vererek hep birlikte in san zinciri oluşturdu. Burada açıklama yapan İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, “Terör bir yenilgidir, korkaklıktır. Ülkemizi kin ve nefret söylemleri ile kaosa sürükleyenler amaçlarına ulaşamayacaktır. Emperyal savaş politikalarının sonucu olan bu terör saldırılarını ancak, Anadolu’da kurtuluş mücadelesinde gerçekleşen halk direnişinin dayanışma ruhuyla, milli birlik ve beraberlik içinde geleceğimize sahip çıkarsak durdurabiliriz” dedi. Avukatlardan sonra DİSK temsilcileri adliye önüne geldi. Saygı duruşunda bulunan işçiler adına konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, her türlü şiddeti kınadıklarını, ancak bu saldırılardan sonra istifa mekanizmasının işletilmemesinin “düşündürücü” olduğunu kaydetti. l İZMİR Demirtaş’a ret Yaptığı bir açıklamada “hükümeti alenen aşağılama” suçu işlediği iddiasıyla hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılanmasına başlandı. Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş katılmadı. Avukatları, Demirtaş’ın yasama dokunulmazlığının devam ettiğini belirterek yargılamanın durdurulmasını istedi. Talebi reddeden mahkeme, duruşmayı erteledi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet YİNE MÜEBBET Van Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın yaptığı üç konuşmayla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Yüksekdağ hakkında, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 7.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianamede, Yüksekdağ’ın “özyönetim” hakkındaki konuşmalarıyla örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için çalışma yürüttüğü savunuldu. l VAN / DHA TUTAK’A KAYYIM Ağrı’nın Tutak ilçe belediyesine kayyım atandı. DBP’li Belediye Başkanı Fırat Öztürk, görevden uzaklaştırıldığı haberini Diyarbakır’da telefonla öğrendi. Önceki akşam saat 20.00 sıralarında belediyeye giden polis, bazı belediye çalışanlarını da gözaltına aldı. İlçe Kaymakamı Erkan İsa Erat’ın belediyeye kayyım olarak atandığı belirtildi. Öte yandan Diyarbakır Valiliği, ilde kayyım olarak atanan kişilere yönelik suikast hazırlığında olduğu belirtilen bir PKK’linin Yenişehir ilçesinde bir eve düzenlenen operasyonda öldürüldüğünü açıkladı. l DHA CHP’li Tanrıkulu, Ankara Üniversitesi Rektörü İbiş hakkındaki iddiaları gündeme getirdi Başbakan’a ihraç soruları CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi, barış bildirisi imzacısı ve Eğitim Sen üyesi Doç. Dr. Sevilay Çelenk Özen’in KHK ile ihraç edilmesini Başbakan Binali Yıldırım’a sordu. Tanrıkulu, önergesinde, “Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş’in 15 Temmuz Darbe Girişimini takip eden süreçte yayınlanan ve adı geçen üniversiteden akademisyenlerin ihracını kapsayan Kanun Hükmünde Kararnameleri, bir fırsatçılığın, şahsi hesaplaşmanın, AKP Hükümeti ile ilişkilerindeki “yandaş” pozisyonunu güçlendirmenin araçları olarak kullandığı yönünde çeşitli iddialar ve kamuoyu vicdanını son derece rahatsız eden kuşkular bulunduğu bilinmektedir” dedi. Söz konusu kuşkuları soru önerge sinde sıralayan Tanrıkulu, şunları sordu: “Sevilay Çelenk Özen’in 5 Ocak 2016’da yaptığı profesörlük başvurusuyla ilgili jüri süreci tam olarak ne zaman başlatılmıştır? Jüri değerlendirme raporlarının tamamının 2016 yılı Mayıs ve Haziran ayları itibarıyla tamamlanarak Rektörlüğe iletildiği ve tümünün olumlu olduğu yönündeki iddilar doğru mudur? Bu raporlar alındıktan sonra, üç jüri üyesine Rektörlükten tekrar yazı yazılarak değerlendirmelerini gözden geçirmeleri istenmiş midir? Bu jüri üyelerinden birine bu süreçte yasal ve makul inceleme süresini yeniden ve yeniden başlatmak suretiyle, ilk raporunu göndermesinden sonra toplam yedi ay süre verildiği doğru mudur? Bu jüri üyesinin Aralık ayının ilk günlerinde, adayın başvurusu üze rinden bir yılın geçtiği bir dönemde bile hâlâ değerlendirmesini göndermemiş olduğu doğru mudur? Bir yıllık süre bitmeye yaklaşırken Özen’e bu jüri üyesinin “dosyanı senin iyiliğin için bekletiyoruz, çünkü Erkan İbiş bu dosyayı bekletmezsek, adınızı yayınlanacak yeni KHK’ya koyacağını ancak kanser tedavisi gördüğünüz için bunu istemediğini söyledi” dediği iddiası doğru mudur? Raporların ikinci kez gelmesinden sonra teamüllere göre aynı hafta tamamlanması gereken akademik yükseltme sürecini tamamlamak yerine artık hukuksuzluğu sürdürebilecek zemin kalmadığından Özen’in adının ihraç kararnamesine eklendiği yönündeki güçlü kanaati zayıflatan bir delil var mıdır?” l ANKARA / Cumhuriyet HAZAL OCAK Bağcılar’daki bir “sosyal kültürel tesis alanı” AKP’ye yakınlığıyla bilinen Es Seyid Osman Hulusi Efendi Vakfı için “özelleşti”. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı kararla vakfın söz konusu alan üzerinde özel yurt veya kreş yapabilmesinin önü açıldı. İBB Meclisi’ne önceki gün gelen bir teklif raporda, Es Seyid Osman Hulusi Efendi Vakfı’na ait Bağlar mahallesindeki 2 bin 130 metrekarelik “sosyal ve kültürel tesis alanının”, “özel sosyal kültürel tesis alanı” statüsüne alınması istendi. Ulaşım Planlama Müdürlüğü ise “ulaşım taleplerini” arttıracağı gerekçesiyle teklifle ilgili olumsuz görüş bildirdi. Sosyal ve kültürel tesis alanlarına kütüphane, sergi salonu, sinema, tiyatro, kreş, yurt, çocuk yuvası gibi kamu tesisleri yapılabiliyor. Bu alanların başına “özel” ibaresi eklenince alanların üzerine özel yurt, kreş ve benzeri gibi tesislerin yapılabilmesinin önü açılıyor. Teklif CHP’li Meclis üyelerinin “ret” oyuna karşın AKP’li Meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Erdoğan ziyaret etmişti Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013’te gittiği Darende’de, toplu açılış töreni ve mitingin ardından Somuncu Baba Külliyesi’ni ziyaret etmişti. Ziyaretine Hulusi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Hamit Hamidettin Ateş eşlik etmişti. OYUN ALANI KONUT OLDU İb“orlğglc4Mtmsuaeüuayaüei4ğşşşeelğukt0mçbBudihetibesnıerninBertmaedreanievlıeu’ğndiytdcrekblyknrıeediieeinçaalretesmrkiadğrerr.şiglaleenşirpiliişeri.rtefnlıkeltamtnitsRaiçktgaraHıiaiiağlkeenArerf.a“AiepaıaintÇUnlKanMdlkZodiiılYsPlaogknaaiAerab.t’ecnüşdlhebTCLaiöuenııniamzdmeikHOlairkdlgalkekikly.ePkeeleCOeMlardrBio’crdsfnylıtAıyeilüetlniğdetei’çMueKsnkdluııeMenğn,t,duüteü/daakYEılearycA”aariİelsehySvkütlelşgleiaraışeaeisTğılşe,emnneinlAümlklüknkrıyerınAee”NyiaüautasonnınklereBçfriaipılş’yuçndtnulınkUnesıaaeslmildBoııLksirrrMnğsfkeiyeaioyslnnidıeyoütknlulnyieeaaanliddğzuyaerndc4aüaıup‘agyari7kiyyrpneatdklöla7aüeüıtak’ Vodafone Arena’da ‘4 metrelik’ ihlal yasallaştı Beşiktaş’ın stadı Vodafone Arena’nın avan projede onaylanan ölçülere uymayıp yükseltilen toplam ‘4 metre’ planlara işlendi. Koruma Kurulu da bu değişikliği onayladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi stadın “kottan 2 metre, çatıdan 2 metre olmak üzere toplam 4 metre” yükseltildiğini belirlemişti. Stadın avan projesi İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nce de onaylandı. Raporla ilgili kurum ve kuruluşlar da olumlu görüş bildirdi. l İSTANBUL\Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle