05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 10 Ocak 2017 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 11 TGS’den çağrı: Serbest bırakıN Can erok Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nde tutuklu gazeteciler sorununa dikkat çekerek meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi. TGS’nin örgütlü olduğu işyerlerinden Cumhuriyet, Birgün ve Evrensel gazetelerinde çalışan gazeteciler “Gazetecilere özgürlük” ve “Onlar da yazabilsin” yazılı dövizler açarak meslektaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını ve tutuksuz yargılanmalarını ta lep etti. GazetecilerlİSTANBUL günlerini cezaevinde kutluyor 147’Sİ TUTSAK, 9 bini işşiz BAYRAM HAVASI MAZİDE KALDI GERÇEK BASIN Gazetecilik mesleğinin yasal koruma altına alındığı gün olan, 10 Ocak sı çalışanı olmak üzere çok sayıda gazeteci tutuklandı. Cezaevlerindeki gazeteci sayısı 147’ye TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, 56 yıl önce gazetecilerin büyük mücadelesi EMEKÇİLERİNE SELAM OLSUN Gülsün Bilgehan, CHP Ankara Milletvekili, Avrupa Konseyi Medya  Komitesi Başkanı Çalışan Gazeteciler Günü’nde, yükseldi. Türkiye’de, basın açısından ağır Türkiye tutuklu gazeteci sayısı bir tablo söz konusu. 147 gazete ALİ ci cezaevinde, 9 bin gazeteci iş AÇAR bakımından, ülkeler arası listede birinci sırada. Tutuklu gazeteci siz ve 839 gazeteci hâkim karşı lerin 100’ü 15 Temmuz darbe gi sına çıktı. Washington’daki Freedom rişiminin ardından gözaltına alınırken House’un raporunda, Türkiye, basın öz tutuklama gerekçesi ise “örgüt üyeliği” gürlüğü açısından “yarı özgür ülke” ko ya da “örgüt propagandası yapmak” numundan “özgür olmayan ülke” konu olarak gösterildi. OHAL’in ardından ile çalışan gazetecilerin bayramı olarak ilan edilen 10 Ocak’ın uzun yıllardır bir bayram havasında kutlanamadığını söyledi. Siyasal baskılar nedeniyle mesleğin yapılamaz noktaya getirildiğini söyleyen Durmuş, “Basın özgürlüğünün yok edildiği, gazetecilerin tutuklandığı, işsiz bırakıldığı “Adam gibi yapılırsa, dünyanın en güzel mesleğidir” demişti bir onurlu gazeteci. Bu uğurda, iki yıla yakın hapis yatmıştı. 10 Ocak, Türkiye’de “Çalışan Gazeteciler” günü olarak anılıyor. O gün, basın emekçilerinin haklarını savunmak için eylem yaptıkları 60’lı yıllardan kalma bir hatıra. Bugün ise koşullar çok daha ağır, 2017’de gazetecilik Türkiye’deki en tehlikeli meslek haline geldi. Gazeteci örgütlerinin verilerine göre işsiz gazeteci sayısı 10 bini aştı. 52 gazete kapatıldı. Dünyadaki en çok cezaevindeki gazeteci sayısına sahibiz.  Cezaevindeki basın emekçilerinin büyük bölümü neden tutuklu olduğunu bilmiyor. Oysa, neden belli, demokrasinin dördüncü gücü medyadır. Gerçek demokrasilerde, halkın haber alma hakkını gazeteciler sağlar. Gerçeklerden korkanlar, gazetecilerden de korkarlar. Demokrasileri ayakta tutanlar, dürüst siyasetçiler ve sadece ve sadece gerçekleri yazan gazetecilerdir. Bu gerçekler muna düşürüldü. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2016 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda geçen yıla oranla iki puan daha kaybettik. Türkiye, 180 ülke arasında 151. sıraya geriledi. Sektördeki işsizlik sorunu da gazetecilik mesleği açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından hazırlanan rapor da durumun vahametini ortaya koyuyor. OHAL ilan edilmesiyle birlikte, büyük çoğunluğu cemaat ve Kürt medya Bugün Tv, Samanyolu Tv, Zaman gazetesinin de aralarında bulunduğu basın kuruluşları ‘FETÖ bağlantısı’ gerekçesiyle kapatıldı. İMC Tv, Hayat’ın Sesi Tv, Özgür Gün Tv, Jiyan Tv, Med Nuçe Tv ve Özgür Gündem, Azadiya Welat ile Batman Çağdaş gazetesinin de aralarında olduğu toplam 176 basın kuruluşu kapatıldı. 2016 yılında 780 gazetecinin basın kartı iptal edilirken, 839 gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle açılan davalarda hâkim karşısına çıktı. 189 gazeteci ise sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı. İşsizler ordusu Türkiye’de basın iş kolunda 95 bin kişi çalışıyor. Bunlardan 24 bini gazeteci olarak tanımlanırken geçtiğimiz yıllarda 7 bin civarında olan işsiz gazeteci sayısı OHAL’in ardından kapatılan kurumlarla birlikte 9 bine çıktı. Basın sektörü yüzde 29 ile işsizliğin en yüksek olduğu sektör olarak karşımıza çıkarken, 17 bin faal gazeteciden yalnızca 3 bini sendikalı. Toplusözleşmeden yararlanan medya çalışanı sayısı ise sadece 2 binde kalıyor. Yine iletişim fakültelerinden her yıl mezun olan çok sayıda kişi sektör dışında iş yapmak zorunda kalıyor. yasa 1961’de çıktı 1961 yılında 10 Ocak günü Resmi Gazete’de yayımlanan bir kanun ile basın çalışanlarının bazı hakları yasal güvenceye kavuştu. (Yeni düzenlemeyle 5953 sayılı kanuna) dönüşen, “212 sayılı kanun” iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyor. Bugün Türkiye’de Çalışan azeteciler Günü olarak kutlanıyor. bir dönemde bayram kutlamak gazeteciler için zul haline geldi. 2017 Türkiye’sinde yüzden fazla gazeteci cezaevlerindeyken, binlerce işsiz gazeteci varken TGS 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü ‘Çalışamayan’ gazeteciler günü olarak tarif etmektedir. TGS olarak ancak cezaevlerindeki gazeteciler serbest bırakıldığı, işsiz gazetecilerin iş bulduğu, adliye koridorlarında gazetecilerin yargılanmadığı, sansürün otosansürün olmadığı, basın özgürlüğünün tüm kurumlarda hayat bulduğu koşullarda bu günü kutlayacağız” dedi. rahatsız edici de olsa, siyasetçilerin halkın haber alma özgürlüğünü engelleme ve doğru haber yapanları suçlama hakları yoktur. Tartışmalı haberlerde, karar yetkisi yargıya aittir. Tabii, nasıl, gazetecinin görevi doğru haber yapmaksa, yargının sorumluluğu da tarafsız ve adil kararlar vermektedir. Bu konuda, yargıçlara yol gösteren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının çoğunluğu siyasetçiler için daha fazla hoşgörü önermektedir. Gazeteciler ise mesleklerini Soldan sağa: Ahmet Şık, M. Kemal Güngör, Bülent Utku, Önder Çelik, Musa Kart, Turhan Günay, Hakan Kara, Güray Öz, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Akın Atalay. Tutukluluk cezaya dönüştü iyi değerlendirmelidirler. Onlar polis, yargıç ya da propaganda memuru değillerdir. Yalan, çarpıtılmış ve ısmarlama haber yapmak, kişilerin özel hayatını ihlal etmek, itibarlarını zedelemek meslek ahlakına aykırıdır. Her ülkede iyi ve kötü gazeteciler vardır. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, karda, kışta, mermi altında, biber gazı yiyerek, ondan bundan azar işiterek, geçim sıkıntısı çekerek başını dik tutan ve işini iyi yapan gerçek gazetecilere selam olsun! Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu, yayın danışmanı Kadri Gürsel, Kitap Eki yayın yönetmeni Turhan Günay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri, okur temsilcisi yazar Güray Öz, yazar Hakan Kara, çizer Musa Kart, avukat Bülent Utku ve avukat Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik, 67 gündür, Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde tutuklu. Muhabirimiz Ahmet Şık da 11 gündür Silivri Cezaevi’nde... n Kapatılan Taraf gazetesi eski genel yayın yönetmeni, yazar Ahmet Altan: 110 gün n Akademisyen, köşe yazarı Mehmet Altan 110 gün n Kapatılan Meydan gazetesi yazarı, müzisyen Atilla Taş: 130 gün n Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün: 139 gün n Türksolu dergisi yazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu: 130 gün n Yurt gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli: 27 gün. Mahalli, hastanede tedavi görüyor. n Kapatılan Özgür Gündem gazetesi Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya: 142 gün n Kapatılan Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu: 655 gün n Gazeteci Murat Aksoy: 130 gün n Kapatılan Meydan gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak: 165 gün. n Welat gazetesi editörü Zeynel Abidin Bulut: 170 gün Savcı izinde DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik ve muhabiri Metin Yoksu, Diken eski haber editörü Tunca Öğreten, ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan, Birgün gazetesi muhasebe çalışanı Mahir Kanaat ve Yolculuk Gazetesi İmtiyaz Sahibi Eray Sargın, 17 gündür gözaltında. Soruşturma savcısı izinde olduğu için günlerdir ifadeleri alınmadı. Mahir Kanaat’ın oğlu Ali Poyraz doğdu, gözaltında baba oldu. Mutlu haberi avukatından aldı... En kötü zaman “E n kötü zaman, yönetenin ve halkın kötülüğünün birleştiği zamandır.” Bu mesel, 8. yüzyılda yaşayan ve genç yaşta öldürülen İranlı düşünür, çevirmen ve bürokrat İbnu’lMukaffa’nın devlet yöneticileri için öğütlerinin yer aldığı derlemede yer alıyor (“İslam Siyaset Üslubu”, Dergâh Yayınları, alıntıyı aktaran gazete duvaR’da Ali Topuz). Mecusi bir aileden gelen ve Müslümanlığı kabul eden İbnu’lMukaffa’nın zındıklık suçlamasıyla öldürüldüğü iddia edilir. Öldürülmesinin esas nedeni Abbasi halifesi Mansur’un idaresini açıkça eleştirmesidir. “Acemin en zekisi” olarak da nitelendirilen İbnu’lMukaffa’nın yukarıda alıntılanan meseli, modern zamanlar için de geçerli, evrensel bir tespittir. Örneğin tarihe mutlak kötülük timsali olarak geçen Nazi yönetimi altındaki Almanya’nın durumunu özetler. Nazi yöneticilerinin temsil ettiği ve sergilediği kötülüğün, toplumun önemli bir bölümünde karşılığı vardır. Nazi kötülüğü, sadece Hitler’e, Gobbels’e, Himmler’e atfedilemez. Ama kötülüğün yoğunlaşmasında, iktidar gücü haline dönüşmesinde elbette Hitler gibi bir “Rehber”in kişiliğinin ve varlığının önemli bir payı vardır. Otoriter rejimlerin totaliterliğe dönüşmesi sadece yukardan aşağıya, iktidar gücünden topluma doğru inen bir etkileme ve yönlendirme dinamiğiyle gerçekleşmez. Aynı zamanda toplumun belli bir kesimindeki beklentileri, içselleştirilmiş hıncı, bastırılmış kompleksleri, korkuları kanalize eden, bunlarla iktidar söyleminin hemhal olmasını gerektirir. Totaliter rejim yerleştikten, bütünüyle kurumsallaştıktan sonra, toplumdan gelen bu dinamiğin beslemesine ihtiyacı azalır ve hemhal olduğu çevreleri de tehdit eder hale gelir. Elde artık toplum olma niteliğini büyük ölçüde yitirmiş, gücü elinde tutan, karşısında herkesin tek ve yalnız olduğu bir insan topluluğu kalmıştır. Bugün Türkiye’de yukarıda kaba hatlarıyla tarif edilen bir toplumsal enerji ve ondan beslenen ve onu besleyen bir siyasal dinamiğin hegemonya kurma mücadelesi devam ediyor. İktidardaki gücün fiilen kurduğu “kendi sistemi”nin ve bunu kalıcı ve yasal hale getirmek için attığı adımların toplumun bir kesiminde elle tutulur biçimde karşılığı var. Bu karşılığın zeminini milliyetçi vurgusu baskın bir dindarlık ve onun tahayyül dünyası oluşturuyor. Bu kindar ve kötücül milliyetçimukaddesatçı tahayyül dünyasının keskin ifadelerinin, iktidarın makbul bir televizyon kanalında, 31 Aralık gecesi düzenlenen katliamın ardından, “Saldırı cihadı ile savunma cihadının fıkıhı farklıdır!” türü değerlendirmeler altında topluma aktarılmasına şahit oluyoruz. Biliyorsunuz günümüzün önemli konusu, Reina katliamının “saldırı cihadı” mı, yoksa “savunma cihadı” mı olduğudur! Açık bir nefret söylemi olan bu sözler günümüz Türkiye’sinde bildiğimiz kadarıyla herhangi bir soruşturmaya neden olmadan dile getiriliyor. İsmet Özel, Ekim 2015’te düzenlenen bir toplantıda, bir sanatçı olarak bu kötülük ruh halinin en uç ifadelerini dile getiriyordu: “Bütün insanlar, Müslüman olmayanlar Müslümanlardan korksun diye...Yani Müslümanın ilk görevi terörist olmaktır. Kâfirler Müslümanlardan korkacaktır. Korkmadığı zaman Müslüman Müslüman değildir.” İslamofaşizmin bu açık ve net dışavurumları, daha örtülü biçimde çok daha geniş bir çevrede ve giderek daha fazla karşımıza çıkıyor. Bunlar halen marjinal sesler, sözler olarak değerlendirilebilir. Ama büyük ölçüde kurulan ve şimdi pekiştirilmesi için çaba gösterilen siyasal hegemonya içinde yer alan sözlerdir. Bunun eyleme geçen halleri linç girişimleri olarak giderek daha fazla kendini gösteriyor. Çok kötü bir zamandayız ve bundan çok daha kötüsüne doğru büyük ölçüde yukardan, kısmen de aşağıdan gelen bir tazyikle sürükleniyoruz. İnsan, sonu her yerde büyük bir çöküş ve yıkım olmuş olan bu gidişatı iktidar cephesinde de görüp, frene basacak aklı selim sahipleri kalmıştır diye ümit etmek istiyor. Bu tür kötü zamanlar önünde sonunda herkesin altında kaldığı bir felaketle nihayete erer. Tarihi tekrar etmek bir gereklilik midir? TGS ve TGC’den ortak panel TGS ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 10 Ocak’ta çalışamayan gazetecilerin sorunlarını ele alacak. Bugün saat 11.00’de Cağaloğlu’ndaki TGC Lokali’nde düzenlenecek “Çalışamayan Gazeteciler Günü” başlıklı toplantıda TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbul Temsilcisi Uğur Güç ve TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük birer konuşma yapacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle