13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 18 Eylül 2016 6 haber EDİTÖR: TAMER KAYAŞ HÜLYA ÖĞRETMEN: tek suçumuz savaş olmasın demek eşiPdKeKakçuığrbaaanlıınndınıDMÖÖYALOŞMYELIÜNANŞELTNAÜ PKK’nin döşediği mayınla 2010’da hayatını kaybeden eski Batman Barosu Başkanı Sedat Özevin’in öğretmen eşi Hülya Özevin “terör örgütüy le irtibatlı” olduğu gerekçesiyle açığa alınan 11 bin 301 öğretmen ara sında yer aldı. Öze vin, aynı zamanda Mayınsız Türkiye Girişimi’nde de yer KEMAL GÖKTAŞ alıyordu. Batman Eğitim Sen üyesi olan ve İMKB Belde Ortaokulu’nda öğret menlik yapan Özevin’in de ara larında olduğu öğretmenler için açığa alınma gerekçeleri “Güven lik güçlerince bölücü terör örgü tüne karşı yürütülen iç güvenlik operasyonları ile güvenlik ama cıyla alınan diğer tedbirleri ve ba zı illerde ilan edilen sokağa çık ma yasağını akamete uğratmak ve eğitim öğretim hakkını engelleyi ci nitelikte eylemlere katılarak te rör örgütüne destek verici nitelik te faaliyetlerde bulunmak” olarak sıralandı. Özevin, Cumhuriyet’e Sedat Özevin yaptığı açıklamada, karara tepkisini “25 yıldır öğretmenim. Daha demokratik, laik, anadilde eğitimi savunuyoruz, tek suçumuz bu. Savaştan çok zarar gördüğümüz için, evimizde, ocağımızda hissettiğimiz için hep savaş olmasın dedik. Şimdi terörle bağlantılı denilmesi çok ağrıma giden bir şey. İnsan telaffuz bile edemiyor” dedi. Özevin, 29 Aralık 2015’te barış talebiyle yapılan bir günlük greve katılan öğretmenlerin açığa alındığını belirterek “Çocuklar ölmesin, savaş olmasın diye yapıldı o eylem. Cizre’de, Sur’da ders yapılmıyordu. Tam da karşı olduğumuz bir şey yüzünden görevden uzak Hülya Özevin laştırıldık. Terör, savaş istemediğimiz için greve gitmiştik” dedi. ‘Hep barışı savunduk’ Özevin, kendisinin ve Batman’da açığa alınan 947 sendikalı arkadaşının tamamen sendikal eylemler yaptıklarını belirterek “Barışı çok istediğimiz için barış talepli bütün eylemlerde bulunduk. Herkes için adaleti savunduk. Bütün çocuklar eğitim hakkından faydalansın dedik. Bunların hiçbiri suç değil” dedi. Eşinin mayın patlamasından hayatını kaybetmesinden sonra “Mayınsız Türkiye Girişimi” içinde de faaliyetlerde bulunduğunu ve Bat man temsilciğilini yaptığını anlatan Özevin “Hatta okullara mayın risk eğitimi için Meclis İnsan Hakları Komisyonu aracılığıyla afişler dağıttık. Bütün etkinliklerimizi faaliyetlerimizi toplumsal barışa yönelik gerçekleştirdik” dedi. PKK üstlenmişti Batman’ın Hasankeyf ilçesine bağlı Serikani köyü yakınlarında bulunan TPAO depolama tesislerinde 31 Temmuz 2010’da yangın çıkaran PKK’liler yola da mayın döşedi. Yangını söndürmek için yola çıkan eski Batman Baro Başkanı Sedat Özevin, eski HEP İl Başkanı Salih Özdemir, Sıtkı Özdemir ve eski İHD Batman Şube Başkanı Sadi Özdemir, içinde bulundukları aracın mayına çarpması sonucu hayatını kaybetti. PKK önce eylemi üstlenmedi. Ancak olaydan 4 ay sonra PKK’den yapılan açıklamada eylemin sorumluları oldukları gerekçesiyle Ferhat Felat ile Fikri Bermal adlı PKK’lilerin 2024 yıl hapse mahkum edildikleri duyuruldu. l ANKARA/Cumhuriyet Şakran Kadın Kapalı Cezaevi ’nden ürküten iddialar geliyor Kadın mahkuma darp Kızı cezaevinde bulunan Zülfiye Akman: Gece uyuyamıyorum KAYHAN AYHAN Sık sık işkence ve darp haberlerinin geldiği İzmir’deki Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan tutukluların aileleri endişeli. Kötü bir şöhrete sahip olan cezaevinden bu kez de arkadaşlarının açık görüşten sonra ortadan kaybolduğunu görüp, nerede olduklarını soran kadınların, elleri ve ayakları kelepçelenerek, gardiyanlar tarafından coplarla ağır bir şekilde darp edildiği iddiası geldi. Kızı Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Zülfiye Akman cezaevindeki ihlalleri anlatarak yetkililerden yardım istedi. 7 yıldır cezaevinde bulunan kızı Didem Akman ve arkadaşlarının hak ihlallerine karşı gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle darp edildiklerini iddia eden anne Akman, kızının boynunda tırnak izleri ve kolunda morluklar olduğunu, bunları gardiyanların yaptığını söylediğini belirtti. ‘3 gün su verilmedi’ Yaşanan ihlalleri protesto amaçlı kızının 7 Ağustos’ta tek başına kaldığı hücreyi ateşe verdiğini söyleyen Zülfiye Akman, yangının söndürüldüğünü ve ardından kızının pislik içindeki aynı hücreye atıldığını söyledi. Cezaevi 2. müdürünün talimatıyla 3 gün boyunca kızına yemek ve su verilmediğini ifade etti. Anne Akman, kızı Didem Akman’ın kendisine telefonda darp ve işkence olaylarını da anlattığını söyleyerek şunları ekledi: “5 Eylül’de açık görüş vardı. Bütün arkadaşları bir arada görüş yapıyorlar. Filiz adında bir kızın akrabaları erken gittiler, araç kalmadığı için. Öbür arkadaşları 11 kişi kaldıkları koğuşa gidiyorlar ve Filiz’in olmadığını görüyorlar. Filiz’in nerede olduğunu soruyorlar. Cevap gelmeyince kapıları çarpıyorlar, slogan atıyorlar. Bunun üzerine 1520 gardiyan kadınları aralarına alarak ellerini ayaklarını kelepçeleyerek, coplarla dövüyorlar, göğüslerine basarak eziyorlar.” Kızının ve cezaevinde bulunan arkadaşlarının şartların iyileşmemesi halinde bedenlerini ortaya koyacaklarını söyleyen Akman, mahkum ailelerinin 19 Eylül’de Şakran Cezaevi önünde, yaşanan hak ihlallerini protesto edeceklerini belirtti. l İSTANBUL 12 Eylül kayıpları soruldu Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması için sürdürdükleri adalet arayışlarının 599’uncu haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Anneler, 12 Eylül darbesi döneminde gözaltına alınarak kaybedilen Hü seyin Morsümbül’ün akıbeti sordu. HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, yaptığı konuşmada 24 Eylül’de 600’üncü kez bir araya gelecek olan kayıp yakınlarına destek için tüm kesimlere çağrı yaptı. Eyleme yazar Aslı Erdoğan’ın annesi Mine Aydoslu da katıldı. Öte yandan İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri hapishanelerdeki hak ihlallerine ve tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla 234. kez Galatasaray Meydanı’nda buluşarak hasta tutuklu Mecit Solmaz’ın serbest bırakılmasını istedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Bandırma Cezaevi’nde mahkumun kaburgası kırıldı Çıplak aramaya direnene dayak CANAN COŞKUN OHAL süreciyle birlikte neredeyse her gün yeni bir hak ihlalinin gündeme geldiği cezaevlerinde ihlallerin dozu da aynı oranda artıyor. Son olarak Kırıkkale Cezaevi’nden Bandırma Cezaevi’ne getirilen 16 hükümlünün cezaevine sevk edildikten sonra çıplak aranmaya maruz kaldıkları, direnmeleri üzerine “devletin sizin gibi teröristlere harcadığı kurşuna yazık” gibi hakaret, tehdit ve küfür eşliğinde dayak atıldığı, Ahmet Tekin adlı hükümlünün de kaburgasının kırıldığı iddia edildi. Bandırma Cezaevi’nde kalan 4 mahkum ile görüşen avukatlar, 2 Eylül’de 16 hükümlünün Bandırma Cezaevi’ne Kırıkkale Cezaevi’nden sevk edildiğini belirtti. Avukatlar, mahkumların çıplak aramaya maruz bırakıldıklarını, direnme üzerine de sert bir şekilde darp edildiklerini kaydederek Ahmet Tekin adlı hükümlünün kaburgasının kırıldığını iddia ettiler. Mahkumların savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını kaydeden avukatlar, hastaneye gitmek için 3 aydır bekleyen hastaların olduğu bilgisini aldıklarını söyledi. l İSTANBUL PENDİK Polis dayağına soruşturma Pendik’te 22 yaşındaki Ferit Baylan’ın geçen perşembe gecesi aracıyla evine dönerken polisler tarafından dövülmesi olayı ile ilgili 5 polis hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise yaptığı açıklamada, Baylan’ın kovalamaca sonunda ehliyetsiz ve (0.44) promil alkollü olarak yakalandığını iddia etti. Açıklamada “Görüntülerle ilgili olarak gerekli incelemeler yapılmış, olay yerinde bulunan 5 görevlimiz hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır” denildi. Baylan’ın aldığı darbeler sonrası burnu kırılmış, polis dayağıyla ilgili görüntüler de olay yerindeki bir sitenin güvenlik kamerası tarafından kaydedilmişti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Güle güle yiğit... Ölmeye methiye... İnsanoğlunun adaletsizliğini Tanrı’ya şikâyet... Ülkemizin güzel insanı, sağlam insanı, mert insanı, korkusuz insanı, caklardır ileride? “Şehitliğe hazır olun”, siyasi iktidar olayını kutsal bir inanca yakışıklı insanı, mücadeleci in ve uğruna binlerce kişinin öle sanı, demokrat insanı... Cumhuriyetçimiz, Atatürkçümüz, eğitimcimiz... Varlığınla ve yaptıklarınla ülkeye ve insanlara güç kattın, güzellik kattın.. sevinç, umut ve mutluluk verdin. Dayanıştın.. Silivri kapılarından işçi grevlerine ve özgürlüklere saldırılara kadar... Silivri’de, FETÖ cehennemi ceği savaşa dönüştürme çağrısı olarak algınabilecek bir tehlikeli cümledir. Hiçbir siyasetçinin buna hakkı yoktur ve olamaz. Bu anlayış, ülkemizin normal bir demokrasiden ve parlamenter hukuk sisteminden ne kadar uzak olduğunun göstergesidir. nin kapılarına dizilen barikatları zorlarken, yine bir başka koca yürek Mehmet Aksoy’u yanında görüyorum. Güzel yaşadın. Ebedi yakışıklılığınla genç genç veda ettin herkese... Rüzgâr gibi geçtin! Daha ne yapacaktın.. Uğurlar olsun... Tanrı’ya şikâyet edilen, insanoğlunun adaletsizliğidir Doğan Kuban Hoca, Herkese Bilim Teknoloji dergisinin bu haftaki ilginç sayısında “Adalet, Din ve Tarih” konulu yazısında, bu kez FETÖ darbe girişimiyle ilgili düşüncelerini yazdı ve “İs Ölmeye methiye Cumhurbaşkanı, “Milletle Bayramlaşma” programında konuşuyor, 15 Temmuz darbe girişimine karşı çıkan bir yurttaşın nasıl öldürüldüğünü anlatıyor: “Aptesini alıp şehitlik namazını kılıyor... Çetin kardeşimiz orada şehit oluyor.. Bunlar bize örnekler.. Yani hazır olun, siz de hazır olun.. dikkat ederseniz biz nokta koymadık, virgül koyduk...” Dinleyenler AKP’li... Şehit olmaya hazır olun çağrısı yapıyor. Bu ülkenin emniyeti, jandarması, ordusu var. Üstelik tümü iktidara bağlı. Darbeciler bir yandan temizleniyor. Destekçilerini “şehit olmaya hazır” tutmak, nasıl bir politik zorunluluk... Neye karşı şehit olacaklar, düşman kim? Hangi koşullarda? Bu kadar koşullandırılmış bir destekçi kitleyi nasıl denetleyebilirsiniz? Medyada RTE’ye karşı yöneltilen meşru eleştirileri kendine karşı yapılmış kabul ederek küfürlerle yanıt verenlerden tutun, bugüne kadar görülmemiş bir şekilde “Reis’e karşı” çıkacak herkese karşı büyük nefret kusan, her türlü caniliğe başvuracak bir karakter dönüşümüne uğratılmış bu kitleleri, kime karşı nasıl kullanacaksınız, diye sorası geliyor insanın. Acaba, sandıktan yeteri ço lam dünyasının tek cumhuriyetini, sömürülecek İslam pazarına dahil etmek için yarım yüzyıllık bir beyin yıkama projesi gerçekleştirmişler” dedi. Bütünü çok önemli olan yazının bir kısmını alıyorum: “Bütün bu süreç boyunca saf bir hayalperest olarak yaşamışım. Şimdi bu programı uygulayan altyapının hazırlanmasını, ülkeyi parçalamağa yönelmiş uluslararası bir komplo hazırlayıcılar olarak görüyorum. Fakat buna aldanan, ya da katılan toplum kesimi hangi çağdan kaldı? Bunlar 1012. yüzyılların Abbasi dönemi halkının çok gerisinde bir donmuş toplum kesimi. Orgeneralden, imam hatibe, garip tavırlı cahil şeyhlere biat eden, dondurulmuş beyinler nasıl yetişti? İnsanlar birbirlerine inanmazlar ama, Tanrıya inanırlar. Tarih ve edebiyat kitapları hükümdar ve yöneticilere sayısız adaletsizlik damgası yapıştırırlar. Tanrıya şikâyet edilen, insanoğlunun adaletsizliğidir. Dünya adil olsaydı kimse Tanrının adaletine sığınmazdı. Bütün bunlara kurban olan on binlerce insan, şehit olan, öldürülen, yaralanan, evinden, işinden olan, sevdiklerinden koparılan bu toplum adaletsiz, cani insanların kimliğini biliyor mu?” “Janus kafalı uygarlığın bir yüzü kapitalizm diğer yüzü ğunluğu alamamış bir AKP ve şiddettir” diyen Kuban’ın yazı Reis taraftarları nasıl davrana sını kaçırmayın... Büyük kaybımız; Orhan Şahinler aramızdan ayrıldı 17 Eylül 2016 1952 yılı İDGSA mezunu, 19781982 dönemi İDGSA Başkanı, Mimarlar Odası’nın 673 numaralı; gerek kuruluşunda önemli rol oynayan gerekse çeşitli dönemlerde yönetim kurullarında görev alan ve halen ÇED Danışma Kurulu üyesi olan, mesleki uygulamada, mesleki örgütlenmede ve mesleki dayanışmada, mesleki etik kuralların yaşama geçirilmesinde toplumcu, öncü roller üstlenen, tüm yaşamı boyunca aklı ve bilimi esas alan ve çağdaş yaşamın savunuculuğunu yapan, mesleğine, bilime, aydınlığa ve gençliğe tutkulu, Hepimizin Biricik Hocası, Değerli Meslektaşımız, Prof. Orhan Şahinler’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Ailesinin, MSGSÜ Mimarlık Fakültesi camiasının, mimarlık topluluğunun ve tüm sevenlerinin başı sağolsun. 19 Eylül 2016 Pazartesi günü saat 10.00’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Osman Hamdi Salonu’nda yapılacak törenin ardından, cenazesi kendi isteği üzerine memleketi RizeFındıklı’ya götürülecek ve orada defnedilecektir. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi BAŞSAĞLIĞI Üniversitemiz Mimarlık Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi İDGSA’nın son Başkanı Hocamız, PROF. ORHAN ŞAHİNLER 17 Eylül 2016 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. Cenazesi 19 Eylül 2016 Pazartesi günü saat 10.00’da Üniversitemiz Fındıklı Merkez Kampüsü’nde yapılacak törenden sonra Memleketi RizeFındıklı’ya götürülecek ve orada toprağa verilecektir. Değerli Hocamıza Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, dostlarına, arkadaşlarına, öğrencilerine ve Üniversitemiz mensuplarına sabırlar ve başsağlığı dileriz. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle