15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 8 Ağustos 2016 TASARIM: İLKNUR FİLİZ dizi 7 70’li yıllar devlete ‘Sızıntı’Cemaat, gizli örgütlenmesini sürdürürken kamu kurumlarındaki kadrolarını artırmakla meşguldü ‘Bin Ladin hacda ağırladı’ Fethullah Gülen’in ağzından anılarını aktaran Latif Erdoğan, Gülen’in 1986 yılında 3. kez gittiği hacda Usame bin Ladin tarafından ağırlandığını iddia etti. Erdoğan’ın aktardığına göre Gülen “Mekke’de Bin Ladin’in evinde kaldık. Bin Ladin Arafat’ta da bizim için çadır hazırlattı; ayrıca benim için de özel bir çadır hazırlatmıştı. Mina’da da yine onun bizim için hazırlattığı çadırlarda kaldık, çok da rahat ettik.” Latif Erdoğan Gülen cemaati, ekonomik kaynak olarak geleneksel yöntemlerle zengin, hali vakti yerinde kimselerden aldığı paraları kullanıyordu. Zaten cemaat, Gülen’i aynı zamanda bir ‘yaşam koçu’ olarak görüyordu. 1970’li yıllar Gülen’in etrafında biriken insanların arttığı ve cemaatin giderek büyüdüğü yıllar oldu. Bun da, devletin güçlenen sol karşısında siya sal İslamcılarla organik ilişki kurması ve onu kendi stratejik yedeğine almaya çalışmasının da büyük etkisi olmuştu. Bu politikanın ürünü olan Gülen hareketinin Kemal GöktAş politikası ise devlete yakın olmak ama asla gizli örgütlenmeyi elden bırakmamaktı. Do ğu Ergil, “Fethullah Gülen ve Hareketi” ki tabında, bu yıllarda İzmir ve İstanbul’da fa aliyetlerini artıran Gülen’in varlıklı Müslümanların desteğini almaya başladığını ve maddi olarak da büyümeye başladığını yazar. Ergil’e göre cemaat, Gülen’i sadece ruhani bir lider değil, ‘entelektüel bir yaşam koçu’ olarak da görüyordu. Gülen hareketi “sızarak kadrolaşma” dönemi olarak adlandırılan 70’li yıllarda Işık Evleri ve dershaneler üzerinden içe kapanık vaziyette kamu kurumlarında kadrolarını artırmak, kamu kurumlarına yeni yeni sızmak ve tabanda kadro oluşturmakla meşguldü. Ekonomik kaynak bakımından geleneksel yöntemlerle zengin, hali vakti yerinde kimselerden alınan paralar kullanılmaktaydı. Bu yıllarda şehir şehir gezerek antikomünist ve antiDarwinist vaazlar veren Gülen, aynı içerikteki “Sızıntı” dergisini yayımlamaya başladı. Gülen, 12 Eylül’ü heyecanla karşılamıştı. Askeri müdahalenin amacının sol olduğunu ve bu hareketin kendisini daha da büyüteceğini biliyordu. Evren’e övgüleriyle de bunu gösteriyordu. İlk yurdu Yamanlar kısa sürede kolej oldu MUSA KART [email protected] Usame bin Ladin Gül’ün genelgesi Cemaatin her alanda olduğu gibi eğitimde de en çok serpildiği dönem ise AKP’nin iktidar yılları oldu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 16 Nisan 2003’te gönderdiği genelge ile büyükelçilerden Gülen cemaati ile temas ve işbirliğinde bulunmalarını istedi. Gül’ün genelgesinde cemaat okullarının Türkiye kurumu olarak tanıtılması istendi, okulları ziyaret edecek resmi heyetlere refakat edilmesi talimatı verildi. Genelgelerin üzerinden 16 ay geçtikten sonra, Ağustos 2004’teki MGK toplantısında “cemaate karşı bir eylem planı hazırlanması” yönünde tavsiye kararı alındığı ise AKPcemaat kavgasının başlamasının ardından, 11 yıl sonra ortaya çıktı. Dışişleri Bakanlığı da genelgeyi 2014’te kaldırdı. Cumhuriyet genelgeyi böyle görmüştü Gülen’in eğitim alanına girmesi de aynı yıllarda oldu. Cemaat ilk öğrenci yurdunu 1976’da İzmir’de kurdu. Bu yurt kısa süre içinde Türkiye’nin en iyi liselerinden biri olan Yamanlar Koleji’ne dönüştü. Bunu, İstanbul, Bursa ve Ankara gibi diğer büyük kentlerde açılan okullar takip etti. Cemaatin “Altın Nesil” hedefi 70’lerden itibaren eğitim alanındaki parlak örgütlenmeler ve başarılarla büyük bir sabırla gerçekleşti. Önce dershaneler ve ardından özel okullarla eğitimde adından söz ettiren cemaat, “başarılı, dini değerlere, ailesine ve büyüklerine saygılı, kötü alışkanlığı olmayan, vatanını milletini seven örnek öğrenciler” yetiştirildiği algısını topluma büyük ölçüde kabul ettirdi. Cemaatin ‘eğitim mucizesi’ Cemaatin bu başarısında kuşkusuz eğitim sistemindeki aksaklıkların ve yetersizliklerin de büyük payı vardı. Cemaat okulları özellikle yoksul öğrenciler için adeta bir kurtuluş ümidi haline gelmişti. Eğitimdeki kalite nedeniyle çok çeşitli toplum kesimleri çocuklarını cemaat okullarına göndermeye başlamıştı. Dershaneler ve okulların yanında “ışık evleri” oluşturuluyor ve buralardan da cemaate kadro devşiriliyordu. Işık evlerine giden öğrencilere, belirli bir hiyerarşi içerisinde evden sorumlu abi ya da ablanın direktifleri ile cemaat disiplini veriliyor, bir tür “mehdi” olarak görülen Gülen’e sonsuz bir bağlılık içerisinde hizmet etme gayesi aşılanıyordu. Yurtdışına 1991’den sonra açılmaya başlayan cemaat, zaman içerisinde dünya genelinde 160 ülkede okullar aracılığıyla örgütlendi. Her yıl düzenli olarak yapılan “Türkçe Olimpiyatları”nda, dünyanın değişik bölgelerinden gelen öğrencilerin Türkçe konuşup Türkçe şarkı söylemeleri de cemaatle ilgili olumlu algıyı pekiştiriyordu. Cemaat okullarına her dönem devletin örtülüaçık desteği vardı. Gülen, bir söyleşisinde bu desteği “Demirel, dışarıdaki okullar için, bazı devlet adamlarına verilmek üzere kâğıtlar imzaladı ve ‘Alın, üzerine siz ne yazarsanız yazın’ dedi. Özal da, ‘Okul meselesine kefilim’ dedi. Hatta Kuzey Irak ve Afganistan’da açılan okullardan askerler haberdardılar ve takdir ediyorlardı” sözleriyle anlatıyordu. Abdullah Gül de genelgeyi savunmuştu. 12 Eylül’le büyüdü Gülen’in, 12 Eylül 1980 darbesinden hemen önce 5 Eylül 1980’de yunca uygulanmadı. Gülen bu dönemde askeri mekânlar doktor raporu alarak görevin da dahil serbestçe dolaşıyor ve den ayrılması oldukça dik yakalanmamasını “bir kera kat çekiciydi. met” olarak anlatıyordu. Gülen’in anılarında Gülen’in anıların belirttiğine göre, dar da anlattığına göre, fi benin olacağını bir rari olduğu günler gün önce üst düzey de Bursa’da yakalan askerlere yakın olan dı ancak timin komu kişiler kendisine ha tanı ‘Bu kadar komü ber verdi. nistle uğraşıyoruz, Dönemin bir de masum Müslü Başbakanı’nın dahi manlarla uğraşmanın darbeyi haber alamadı anlamı yok’ diyerek ken ğı koşullarda Gülen’in bu disini serbest bıraktı. şekilde haberdar edilmesi oldukça dikkat çekiciydi. 12 Eylül darbesinden önce hazırlanan gözaltına alınacak şahıslar listesinde is 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ölümünün 21. yılında anılır ken cemaatin gazetesi Zaman, Özal'ı Fethullah Gülen ile çekil miş fotoğrafı ile anmıştı. Gülen, 1986’da ANAP’lı Mehmet Keçeciler ve dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın yönlendirmesiyle Burdur’da teslim ol mi bulunan ve darbe sonrasında hakkın du ve bir gün sonra İzmir Sıkıyönetim da arama kaydı çıkartılan Gülen, sağlık Komutanlığı’nca serbest bırakıldı. raporları alarak görevine devam etmedi ve 20 Mart 1981’de istifa etti. Anka Son karakol ra Başsavcılığı’na göre, Gülen, istihbarat Gülen, 12 Eylül’ü heyecanla karşıla örgütleriyle irtibatlıydı ve gerekli bilgi mıştı ve tıpkı 12 Mart’ta olduğu gibi as leri alıyordu. keri müdahalenin asıl amacının sol ol Cemaat hakkında istihbari kurumlar duğunu ve bunun da kendi hareketinin 12 Eylül’e kadar takip yapmıştı ama Gü önünü açacağını görmüştü: “Ve işte şim len ve örgütü, darbeden sonra hiçbir ad di, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık li takibata uğramadı, cemaat hakkındaki bekleyişin tuluu saydığımız, bu son di arşivleme çalışması durduruldu, Gülen rilişi, son karakolun varlık ve bekası hakkındaki yakalama kararı 6 yıl bo na alamet sayıyor; ümidimizin tükendi Özal, Gülen’i nasıl kurtardı? Mehmet Keçeciler, gazeteci Hale Gönültaş ile yaptığı nehir söyleşinin yer aldığı “Merkez Siyasetin Perde Arkası” isimli kitapta Gülen’in nasıl kurtarıldığını şöyle anlattı: “Darbe öncesinde Fethullah Gülen kayıplara karıştı. ANAP Teşkilat Başkanı’yım o dönemde. Fethullah Hoca arananlar arasında. Burdur Valisi İsmail Günindi ANAP Genel Merkezi’ne geldi. Odamda Zaman gazetesinin imtiyaz sahibi Alaattin Kaya ile Fethullah Hoca’nın eğitim kurumlarının idarecisi Mevlüt Saygın var. Konuklarımı tanıştırdım. İsmail ‘Ya Fethullah Gülen Hoca boşuna kaçıyor. Bizim adliye (Burdur) arıyor kendisini, aslında ifadesini alıp bırakacaklar’ dedi. Birkaç gün sonra tekrar Mevlüt Bey ve Alaattin Bey yanıma gelerek ‘Hoca Efendi’ye durumu anlattık. Kendileri ‘Turgut Özal garanti verirse teslim olurum, gider ifade veririm’ diyor dediler. Taleplerini Turgut Bey’e ilettim. İsmail’i (Burdur Valisi) aradım ve ‘Sen git iyice savcıya sor. Hoca teslim olur ve içeri alınırsa hoş olmaz. Çünkü araya biz giriyoruz’ dedim. İsmail, Burdur Savcısı ile konuşup beni aradı. ‘Sorun yok, tutuklamayacaklar, sadece ifadesini alıp bırakacaklar’ dedi. Sonra Mevlüt Bey ve Alaattin Bey’le Turgut Özal’ın yanına gittik. Özal da onlara, ‘Mehmet’in söylediği benim söylediğimdir’ dedi. Birkaç gün sonra da Fethullah Hoca İzmir’de teslim oldu, ifadesini aldılar ve serbest kaldı.” ği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz” (Sızıntı Dergisi, Ekim 1980, “Son Karakol”) Gülen’in Kenan Evren sevgisi de büyüktü: “Evren, 12 Eylül sonrası seçmeli din derslerini zorunlu hale getirmekle çok yararlı bir iş yaptı. Bu iş, öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiç sevabı olmasa da bu icraatı ona yeter, Evren cennete gidebilir.” (Milliyet Mehmet Gündem, 31 Ocak 2005) 12 Eylül’le birlikte Türkiye’de karma ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçilmesi ile cemaat de önemli bir dönüşüm geçirdi. Devletçi bir rota izleyen cemaat, bu dönemde “okullaşma” ve “kamu kurumlarındaki kadrolaşma hareketini” tamamladı ve 80’lerin ikinci yarısından itibaren yurtdışına açılmaya başladı. Cemaatin ekonomik yapısı da şirketleri bağlayan holdinglere dönüştü ve eğitimin yanı sıra sağlık, finans, taşımacılık, basın yayın gibi alanlara açıldı. Akın İpek: Bir tek Halley bisküvilerini bilirim Bugün ve Kanaltürk’un eski sahibi Akın İpek, yazı dizimizin savcılık iddianamesinden alınan, Kanaltürk Bugün logolarının cemaatin simgelerinden olan Halley kuyrukluyıldızı olduğu iddiaları ile ilgili şu açıklamayı gönderdi: “Logomuzu benim grafik ekibim çizdi ve dayanağı Türk bayrağındaki ay yıldızdır. Halley yıldızı aklımın ucundan bile geçmedi. Zaten Halley kuyrukluyıldızının görsellerine bakarsanız neye benzediğini görebilirsiniz. Uzaktan yakından hiç bir ilgisi yok. Bu kadar saçma bir iddiayı da hiç duymadım. Bildiğim Halley bisküvileri var sadece.” 90’lar... Türkiye için karanlık, Gülen için parlak yıllar C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle