15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 8 Ağustos 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL Çatı iddianamesi tahliye getirdi‘FDEATÖVKAC’DLKEANRINA Erdoğan’a suikast iddiası nedeniyle 20 yıl hapis cezası alan Nakcı, olayın çatı iddianamesinde “kumpas” olarak geçmesi üzerine tahliye edildi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2007’de dönemin Başbakanı Tayyip kukçular, mahkemelerin çatı iddianamesi ile açılan FETÖ davasını “bekletici mesele” yaparak diğer ve başbakana suikast planlandığı iddia edildi. Olay cemaatçi polislerce tezgâhlanmıştı. Cemaatçi po Çatı iddianamesinde, cemaatin çözüm süreci ile ilgili politikadan rahatsız olduğu belirtilerek Fet Erdoğan’a suikast amacıyla geti davalarda da benzer kararlar ala lisler olayın faili olarak üniversite hullah Gülen’in “köteksiz çözüm rildiği ileri sürülen bomba yük bileceğini belirtti. öğrencisi İdris Nakcı’yı gösterdi. olamayacağı” sözleri üzerine ce lü minibüsle ilgili olarak “PKK Eski Emniyet İstihbarat Dai Nakcı 20 yıl hapse mahkum oldu maatin Emniyet ve yargı içinde üyeliği” suçlamasıyla hüküm re Başkanı Sabri Uzun’un cemaa ve cezası Yargıtay’ca onandı. ki kadrolarının PKK’nin şehir ya lü bulunan öğrencinin tahliye tin kumpası olduğunu iddia etme FETÖ çatı iddianamesinde ola pılanmasına (KCK) karşı operas sine karar verdi. sinin ardından bu olaydan dola yın FETÖ’cü polislerce gerçekleş yonlara başladığı anlatılmıştı. İd Mahkeme 3 ay ön yı, 20 yıl hapis cezasına mahkum tirildiği belirtilince önceki talep dianamede “Emniyet ve özel yet ce reddettiği tahli edilen İdris Nakcı’nın avukatı leri reddedilen Nakcı’nın avuka kili savcılar, teröre karışsın ka ye talebini Anka nın yaptığı başvuruyu reddeden tı Faruk Duran yeni bir başvuru rışmasın, örgüt ile organik ba ra Başsavcılığı’nın mahkeme bu kez fikir değiştirdi. yaptı. Mahkeme de çatı iddiana ğı olsun olmasın siyaseten muha FETÖ için hazırla Mahkeme kararında çatı iddiana mesi ile açılan dava sonuçlanınca lif olan veya siyasi eylemlere ka KEMAL GÖKTAŞ dığı iddianamesin mesinde yapılan değerlendirmede olayın cemaatin ye yer verdi. Buna göre FETÖ’cü ya kadar Nakcı’nın “adli kontrol” tılan herkesi PKK üyesi olarak taşartıyla tahliyesine karar verdi. nımlamıştır” denilmişti. Hukuk kumpası olduğu yönündeki tespite dayanarak bu de polisler önce Van’da bir minibüs ayarladı ve 580 kilo patlayıcı KCK davalarına emsal çular çatı iddianamesindeki bu tespitlerin biten KCK davaların fa kabul etti. Bu durumun çatı id yı yükleyip Kurtuluş’taki çok kat Nakcı’nın çatı iddianamesinde da da yeniden yargılama nedeni dianamesinde “kumpas” olduğu lı otoparka bıraktı. Minibüs, 11 ki tespite dayanılarak serbest bı olabileceğini, devam eden davala belirtilen diğer KCK davaları için Eylül 2007’de otoparkta yakalan rakılmasının diğer KCK davala rı da doğrudan etkileyebileceğini de emsal olabileceği belirtildi. Hu mış gibi kamuoyuna duyuruldu rını da etkileyebileceği belirtildi. belirtti. l ANKARA 1994’lülerin dramı Aynı yıl mezun olan iki subaydan biri darbecilerin safında yer aldı ve daha sonra kayıplara karıştı. Devre arkadaşı ise darbe nedeniyle gözaltına alınınca intihar etti SERTAÇ EŞ Askeri liselere 1986 yılı girişliydiler ve Harbiye’den teğmen olarak 1994 yılında mezun oldular. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) soruların çalınması nedeniyle en çok cemaatçinin sızdığı dönem, “94’lüler” olarak sürekli gündeme geldiler. Bir bölümü toplu olarak bir bölümü de süreç içinde TSK’den ayrıldı. En çok kurmayın çıktığı devre olarak anıldı, aynı zamanda terörle mücadelede en çok şehit veren devrelerden biriydi. Darbe girişiminde ise bir dramla gündeme geldiler: Darbeci 94’lü kaçak, devresi Silivri’de intihar etti... Darbe girişiminin ardından TSK’de tartışılan konulardan biri de 94’lü subayların durumu oldu. TSK kadrolarına 94 yılında katılan subaylardan ikisinin öyküsü görev yerlerinde kesişti, darbe girişimi sırasında yaşadıklarıyla dramatik bir boyuta taşındı. Askeri kaynaklardan edinilen bilgiye göre 94’lü Yarbay İsmail Çakmak ile aynı dönemde mezun olan Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse’nin yolları İstanbul’da aynı birlikte kesişti. İhtilali duyunca vazgeçti Darbe girişiminin yaşandığı güne gelirsek, kurmay olduğu için daha erken terfi eden Özköse Motorlu Piyade Alay komutanı, devresi Çakmak ise onun emrindeki Motorlu Piyade Taburu’nun komutanı olarak çalışıyordu. 15 Temmuz gecesi Kurmay Albay Özköse, “Toplumsal olaylar var köprüye gedeceğiz” diye personele emir veriyor. Emir üzerine Yarbay Çakmak askerlerine yalnızca cop ve kalkan almalarını emrediyor. Özköse “Silah alınsın” diye emrini yineliyor, Çakmak ise “Toplumsal olaylara dolu silahla gitmeye gerek yok” diye itiraz ediyor ve birliğini copkalkan kuşanmış olarak götürüyor. Gidecekleri yere vardıklarında Kurmay Yarbay Özköse, “Biz ihtilal yapıyoruz” diyerek gerçeği açıklıyor. Bunun üzerine Yarbay Çakmak, Özköse’ye saldırıyor ve sivillerin gözleri önünde kavga başlıyor. Psikolojisi kaldırmadı Kavga ayrıldıktan sonra Yarbay Çakmak, askerlerini çevredeki birliklere dağıttı. Kışlasına dönen Yarbay Çakmak, ertesi gün “darbeci” diye tutuklandı. Yaşananları psikolojisi kaldırmadı. Silivri’de bir günden az kalan Yarbay Çakmak, intihar etti. Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse ise hala kayıp ve yakalanamıyor. l ANKARA MARMARİS OPERASYONUNU YÖNETTİ Semih Okyar O albaya terfi GELDİ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı otele saldıran darbeci timleri, 16 gün boyunca gece gündüz askerlerinin başında dağlarda arayan, yakalandıkları operasyonları yöneten Albay Semih Okyar, tuğgeneralliğe yükseltildi. Tuğgeneral Semih Okyar, Foça Dağ ve Komando Tugay Komutanı oldu. Okyar, TSK içindeki cemaatçilerin kendisine yönelik iftira mektupları sonrasında açılan davalar nedeniyle 3 yıl terfi ettirilmedi. ‘Cemaat beni dolandırdı’ FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle ifade veren işadamı Tamince, ‘Cemaate dahil olmam için kendilerini Nuh’un gemisi olarak gösterdiler’ dedi ALİCAN ULUDAĞ Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, önce kayyım ata nan, 15 Temmuz darbe girişi minden sonra da rektörü gözal tına alınan Uluslararası Antal ya Üniversitesi’nin Mütevelli He yeti Başkanı olan işadamı Fet tah Tamince’nin Fethullahçı Te rör Örgütü üyesi olmak ve “do landırıcılık” suçlamalarıyla ifa desine başvurdu. Cemaate na sıl girdiğini anla tan Tamince, “Ce maate dahil ol mam için kendile rini Nuh’un gemi si olarak gösterdi ler” dedi. Savcılık, 15 Temmuz ön Tamince cesinde Tamince hakkında cemaat üyeliği ve dolandırıcılık suçla rından takipsizlik kararı verdi. İşadamı Tamince, 15 Temmuz darbe girişiminden önce 1 Nisan günü savcılığa ifade verdi, cema at itiraflarında bulundu: l Cemaat evlerinde kaldım: 1986’da, Van’dan Antalya’ya gel dim. Ailemden uzak olduğum için cemaatin evlerine ve yurtla rına gidip gelmeye başladım. Abi ler ve ablalarla görüşmeye başla dım. Cemaatin dine ve vatanına hizmet edecek öğrenciler yetiştir Üniversiteye 150 milyon bağış Savcılığın soruşturma sırasında yaptığı araştırmaya göre 1 Şubat 201211 Temmuz 2013 yılları arasında Bank Asya’da bulunan üniversite hesabına yaklaşık 150 milyon TL bağış yatırıldı. İşadamları ve çok sayıda şirketin de isminin yer aldığı toplam 129 milyon 479 bin 628 TL, 203 bin 416 Avro, 7 milyon 539 bin 589 ABD Doları’nın bağış adı altında üniversite hesabına yatırıldığı ortaya çıktı. diğini gördüm inandım. l Cemaat beni tehdit etti: Ce maate dahil olmam için kendilerini Nuh’un gemisi olarak gösterdiler. Dershane krizinden sonra bunların gerçek yüzlerini görünce ilişiğimi hemen kestim. Beni defalarca arayarak yanlış yolda olduğumu, dönmem gerektiğini ilettiler. Hatta Antalya eski sorumlu imamı Mustafa Yeşil bana Twitter hesabımdan bana “ey oğulcuğum bu geminin dışında olan herkes boğulacaktır, ahret feda edilmez, orada senin için kimse bir şey yapamaz” diye başlayan bir tehdit metnini mesaj gönderdi. Bu mesajı delil olarak sunuyorum. l 10 milyon dolar borç üniversiteye kaldı: Antalya Üniversitesi’nin kuruluş aşamasında toplanan bağışlar üniversite için harcandı, aksi hareket edenler hakkında şikâyetçi oldum, üniversiteyi kurarken maddi kaynağının yüzde 95’ini kendim karşıladım. Mark Antalya’nın içindeki 4. katından sonrasındaki ofis blokunun sahibi Hilmi Ünal (Cemaat soruşturmasında aranıyor) tarafından üniversiteye bağışlanmak istendiği söylendi. Bende memmuniyetle kabul ettim. Akabinde Hilmi Ünal’ın finansal sorununun olduğu, binayı satın almamız, kredi çekmemiz gerektiği Hilmi Bey’in bu krediyi geriye ödeyeceğinin söylenmesi üzerine 10 milyon dolar kredi çekildi. Hilmi Ünal bunun 100 bin dolarlık kısmını ödedi. Bundan başkada bir ödeme yapmadı, bu borç üniversitenin üstüne kaldı ve borç ödenmeye devam edilmektedir. Tamince’ye takipsizlik Savcılık, Tamince hakkında 1 Temmuz 2016 tarihinde “takipsizlik” kararı verdi. Savcılık kararında, “FETÖ üyesi olduğuna dair KOM Şube tarafından yapılan tespitlerin soyut ve genel nitelikte olduğu, Uluslararası Antalya Üniversitesi’ne yapılan bağışların da yasalara uygun olduğunu” öne sürdü. l ANKARA haber 5 15 Temmuz ve yeni Türkiye inşası 15Temmuz, kuşkusuz tarihi bir dönüm noktası, ama neye dönüşeceğimiz henüz belli değil. Kavgasız, dövüşsüz, demokratik bir Türkiye hayali kuranlar için bir fırsat olabilirdi; hâlâ bu hayali canlı tutmakta, hayata geçirmeye uğraşmakta yarar var. Ancak, siyasaltoplumsal hayallerin gerçekleşmesi için toplumun tümüyle olmasa da çoğunluğu tarafından paylaşılması gerekir. Ben halihazırda bu manada bir ortaklaşmadan çok uzak olduğumuzu düşünüyorum. Siyasal yelpazede uzlaşma, onarma öne çıkıyor gibi, ama toplumsal planda Türkiye’nin geleceğine dair hayaller birbirinden çok uzak. Öncelikle, Türkiye’nin neden bu hale geldiği konusundaki sorgulamada her musibet Gülen grubu, onların çevirdikleri işlerden ibaret. Oysa, Türkiye’nin geçmişini topyekun sorgulamaya girişmeden, sağlıklı bir çıkış bulmak da bundan sonra çıkılacak yol konusunda uzlaşmak da zor. Ulusalcı zihniyetin, Ergenekon mağduriyeti ile dar görüşlü bir Türkiye tasavvurunu bir kez daha fırına sürmesi bir sorun. Türkiye’nin geleceğini, yeni ve eski Fethullahçı itirafçıların öcü masallarının peşine takmak ayrı sorun. Daha önemlisi, demokratların, laikçilerin, Kürtlerin ve İslamcıların Türkiye’nin geleceği konusunda tasavvurları birbirinden çok ama çok farklı. İslamcıların Türkiye tasavvuru, seçimle sınırlı bir demokrasi ile İslami bir düzen kurmak, geçici olarak ve mecburiyetten laikliğe katlanmak. 15 Temmuz demokrasi müdafaası, darbeler karşısında ortak demokrat tavır olmanın bir adım ötesine gittiğinizde, böylesi bir düzenin kurucu adımlarından biri, “Yeni Türkiye”nin resmi kuruluş tarihi. Diğerleri, böyle bir gidişten kuşkulu ve rahatsız ama ne gelecek kurguları ne de toplumsal tabanları geleceğe yön verebilecek güçte. Kürt siyaseti ise haklı olarak mevcut siyasal uzlaşma zemininin Türk milliyetçiliği üzerine kurulmuş olmasından rahatsız, ama demokratik bir Türkiye inşasına omuz vermekten ziyade Kürt ulusal mücadelesine odaklanmış vaziyette. Muhafazakâr çoğunluk, halihazırda belki ideolojik manada İslami bir düzen savunucusu değil, ama bu yönde bir gidişe ve demokrasi nin çoğunluğun seçiminden ibaret tanımlanmasına büyük bir itirazı yok. Bu koşullar altında, en muhtemel ve belki anlaşılması kolay olan Yeni Türkiye projesinin yol alması. İşin kötüsü, Yeni Türkiye projesi, mevcut tanımı ile daha fazla toplumsal barış, demokrasi ve özgürlük vaat etmiyor ve tam da bu nedenle Türkiye’nin içinde bulunduğu girdaptan çıkış yolu olamayacak. Halihazırda, “Yeni Türkiye” projesinin en ateşli savunucuları bir yanda ideolojik İslamcılar, daha doğrusu İslamcı milliyetçiler diğer yanda böylesi değişim dönemlerinde yer kapmak telaşı içinde olan her türden maslahatçılar ve bir adım sonrasında her türden oportünistler. Bu durum sadece Türkiye’ye ya da içinde bulunduğumuz tarihsel döneme mahsus bir tecelli değil. Her büyük değişim sürecinde ideolojik öncüleri maslahatçılar ile yol alır; her türden şahsiyetsiz, çıkarcı şahıs ve çevreler ön alır. Yakın tarihte, 1908 Jön Türk ihtilali de Yeni Cumhuriyet’in kuruluş yılları da benzer ortamlardı. Açın o dönemin romanlarını, ‘hatırat’larını, otobiyografilerini okuyun, o dönemlere ait tüm soylu hayalleriniz tuzla buz olur. Kısacası, bir kez daha otoriter ideolojilerin öncüleri ile her döneme uyum sağlayanların ezeli ittifakı söz konusu. Son olarak, kim ne derse desin, İslamcılık otoriter bir siyasi ideolojidir ve bu temelde şekillenen yeni bir toplum mühendisliğinden başka bir şey vaat etmiyor. Bu ülkenin Müslüman kültürünü önemsemek ve es geçmemek başka şey, tüm toplumu İslami bir düzen kalıbına sokmaya çalışmak başka şey. Nitekim, tam da bu nedenle, İslamcıların Kemalizm eleştirisinin ağırlık noktası hep, otoriter olması değil, “toplumun yerli/ tarihsel/öz” değerlerine uzak olması iddiasıydı. Halihazırda İslamcılar hâlâ demokrasiyi, bir toplumsal barış yöntemi değil, “bize uygun olmayan ithal bir ideoloji”, laikliği ise dini çatışmalardan uzak durmanın bir yöntemi değil, büsbütün gâvur işi olarak görüyor. Bu hatta inşa edilen “Yeni Türkiye”, ister istemez otoriter bir düzen olacak, tabii bu arada başımıza daha beter şeyler gelmezse! Not: 7 Ağustos Demokrasi Mitinginden önce yazılmıştır. HöKaolödrtbpüoirrypüüesdleliiesnnii:n Kesici alet yarası, darp, boğulma Darbe girişimi gecesi Boğa Temmuz’da Murat Tekin’in taziçi Köprüsü üzerinde linç nınmaz haldeki cesedini bulan edilerek öldürülen Hava Harp ailesi, İzmir’de selası okunma Okulu öğrencisi Murat Tekin’in dan toprağa verdi. Tekin’in abla otopsi tutanağında ölüm nedeni, sı Mehtap Tekin, kardeşinin 15 ‘vücutta yaygın darp, kesici deli Temmuz günü, eğitim için önce ci alet yaraları ile boyun baskısı Yalova’ya, daha sonra da “Tatbi ve ağız burun kapanmasına bağ kat var” denilerek otobüsle Bo lı boğulma’ olarak tespit edildi. ğaziçi Köprüsü’ne götürüldüğü Hürriyet gazetesinden İs nü söyledi. Mehtap Tekin, kar mail Saymaz’ın haberine göre, deşinin darbeci ya da hain ol Tekin’in ailesi çocuklarından 12 madığını, onu öldürenlerden gün boyunca haber alamadı. 27 şikâyetçi olduğunu söyledi. Evraklara farklı imzalar atmış Firari eski savcı Zekeriya Öz’ün dava evraklarında birbirinden farklı imzalarının bulunduğu tespit edildi. Habertürk gazetesinden Ferdi Durdu’nun ha Zekeriya Öz berine göre, Öz’ün Zirve Yayınevi davasını Ergenekon’a bağlayan ve askerlerin davaya dahil edilmesine yol açan sanık İlker Çınar’ın, Uygar Deniz kod adıy gizli tanık olarak vermiş olduğu ifadelerin altındaki imzalarının farklı olması dikkat çekti. l Haber Merkezi Eski MHP’li vekil tutuklandı Darbe girişiminin ardından Gülen cemaati ya pılanmasına yöne lik operasyonlarda eski MHP Samsun Milletvekili Ahmet Aydın, Samsun Ahmet Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ta limatıyla Bafra İlçe Emniyet Mü dürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. İfade işlemlerinin ardın dan adliyeye sevk edilen Aydın, tutuklandı. Aydın, TBMM’de 21. dönemde milletvekilliği yapmış tı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle