15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 7 Ağustos 2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yurtdışından yabancı yatırımcı çekmek isteyen ülkeler, “altın vize” olarak da isimlendirilen programlarıyla çeşitli miktarlarda yatırımlar veya hibeler karşılığında yatırımcılara oturma izni, bazen de vatandaşlık alma fırsatı veriyor. Bu miktarlar ülkelerin ekonomik ve diplomatik güçleriyle orantılı olarak artıyor. Başka birEn uygun ‘şartlar’ Yunanistan’da Avrupa Birliği ülkelerinin bazılarında oturma izni almak için gereken yatırım yaklaşık 300 bin Avro’dan başlayıp vatan daşlık için 5 yıl oturmak gerekirken, miktar 2 milyon Avro’ya çıktığında, süre de birkaç haftaya inebiliyor. 15 Sofya ülkenin yurttaşı olmak... ALİCAN TİMUR Bir yandan 2008 ekonomik krizi sonrası işlerin istenen hızda ilerlememesi bir yandan siyasi çalkantılar nedeniyle çeşitli ülkelerde yaşanan belirsizlik ve ülke halkının bir kısmının kendisini güvende hissetmemesiyle gündeme gelen ‘hayatını başka bir ülkenin yurttaşı olarak geçirmek’ düşüncesi ‘satılık yurttaşlık pazarı’nı genişletmişe benziyor. Bu pazarda, en dikkat çekici unsur ekonomik sıkıntı içindeki ülkelerin ağırlıkta olması... Zira kısa bir süre önce Antigua ve Barbuda, Grenada, Malta, Hollanda ve İspanya, zenginler için yatırım yoluyla doğrudan ya da dolaylı vatandaşlık veren programlar açıkladı. “Yurttaşlık satılık olmamalı” fikirleri sık sık gündeme gelse de halihazırda pek çok ülke, ikamet şartı aramadan yatırım yapanlara doğrudan vatandaşlık veriyor. Bizim yaptığımız küçük çaplı araştırmada ise en kolay yurttaşlığın hemen yanı başımızdaki komşuda olduğu görülüyor. 250 bin Avro’luk bir gayrimenkul alımı ile 78 yıl oturma izni veren ülke, daha sonra da yurttaşalık hakkı vermenin kapılarını aralıyor. Paraguay ve Bulgaristan da uygun ülkelerden. Eş ve çocuklar da dahil Macaristan, en az beş yıllık yapılacak 300 bin Avro’luk yatırım ve 60 bin Avro’luk işlem ücretine tabi olmak suretiyle kişinin eşi ve 18 yaşını doldurmamış ço cukları için oturma ve çalışma izni, 8 yıl sonunda da vatandaşlık hakkı veriyor. Gayrimenkul alarak, yatırım yaparak ya da bağışta bulunarak kısaca parayla yurttaşlık veren ülkeler ve koşulları özetle şöyle; l Güney Kıbrıs 2.5 milyon Avro’luk gayrımenkul yatırımı karşılığında 3 ayda vatandaşlık veriyor. Avrupa Birliği vatandaşlığı, dolayısıyla tüm Avrupa Birliği ülkelerinde oturma ve çalışma izni buna dahil. l Paraguay’da oturma izni almanın fiyatı 5000 dolar. 5 yıl içinde vatandaşlık için başvurulabiliyor. Paraguay vatandaşlarından Avrupa Birliği’ne turistik ziyaret için vize istemiyor. l Bulgaristan yaklaşık 512 bin Avro yatırım ya da 300 bin Avru’luk gayrimenkul alımı karşılığında oturma izni, 2 yıl içinde de devlet bonolarına yatırım yaparak vatandaşlık hakkını veriyor. l Portekiz, 500 bin Avro’luk gayrimenkul satın alımı ile oturma izni, onu takip eden 5 yıl sonunda vatandaşlık hakkı veriyor. l Karayipler’de küçük bir İngiliz Milletler Birliği ada ülkesi olan St. Lucia, 250 bin dolarlık bir bağış ya da 550 bin dolarlık yatırım karşılığında 23 ay içerisinde oturma izni ve vatandaşlık veriyor. l Avrupa Birliği’ne tam üye olan Malta, devlet geliştirme fonuna 650 bin Avro’luk bir bağış, üzerine 150 bin Avro’luk yatırım, artı 350 bin Avro’luk gayrimenkul satın alımı karşılığında oturma izni ve başvuru tarihinden önceki 12 ayı Malta’da geçirmiş olmak kaydı ile vatandaşlık veriyor. Sadece Yunanistan’ın büyük kentleri değil Santorini gibi adalar da göç alıyor. ‘Başka pasaport’a yılda 2 milyar dolar harcanıyor Dünya genelinde her yıl binlerce kişinin, ikinci hatta üçüncü bir pasaport aldığı, bunun için harcanan paranın 2 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Yatırım portföyleri gibi pasaport portföylerini de çeşitlendirenler arasında en çok Çinliler, Ruslar ve Orta doğulular yer alıyor. Paran varsa... 250 bin Avro’ya...abyikyltçudalhıaihailntnipdinenat3ğiİbalıeurırdnkelrbiel5ymnergevıdAiomı5lriayilBıi1lmelreşç0atıti0nidalyeiçb0re1onensrialirmülneelobdpmimy2ilşkdniirkamdeilniaasemrşykeşleisaaylilodBn5ıiıelKkvoknl,oİiirykanmnzrrdlşbstoalaa.agaaeaditnarlrrilrheşnlotlyaşıtyirtasdklv.sokvelaatıaiuBnersetrnvnDşeıorrur,adrsluilneyknıyıtyitağsvmanraeılao.urıaalnrreAdsydklrdyd.yitaaıanaianla5aaletyc2psşınpskrdyaarolıaiıaıyeaılpıkn,lğmdtlmsaıhtışrılıiıinbaeağçkmısiiıanlddiygyaoolöoşlnsralKtı.rdkearyonpelaaabrtdorıirlgamiırr,masaQemlyunvaıeiapzbdrıeavlpcıhağyityılaaniannkıtzıddlraaeoışmşl6ıdlkıc5ukı21ğvv.ub3aenitrmnauiyniolr. vnibrşlaeaiie,nntlyak7aAnüEin8şdlvkikkaryoyeoşnoeı’llmkolıauokomişrklnuhaeiukgdsaemiaakonyikluylraekıaniromvşbdalaeikaaerrd.ynlicıiYykkkiyodututuradenlr.niatsotsnatsaoutoişırsrnlnutmıraknaanalvyıd2imeaza5ı0 nmlmbğpmbpnmaaiaaiarauarlıbnilnln.bnlıigiiyykB1ylzdazdHaiooi0aaişoyaybnnonlvhlocriiyallsvuçrariilaAırimaa.imrlzblgnvltbnmııiaaekoraikdrinynloatlsambouar’dkoelhiitrrituaeumruç’gaumdşnklirkgerlenaimasımrakbznkae2ygiiıaktaşkzrr5ehıvauninilriy0aezimrlzeilakrtnnainbakıietkkliyelliiılnıniınrıi,lmsysmlaıkev5iaomodkıueıv0dsnroyli.lraa.0erellli5shetaacaryabaersioyç1nçptilıranııı5a.dknlİ.2ol0lsaıdİıs5lş0aşsuşoollıı Polis gözetiminde bir ‘doğa koruma yolculuğu’ notları... Diren Safaalan! DİLEK ŞEN İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki Kuzey Ormanları su havzaları, kumullar, çok sayıda endemik bitki ve hayvan türlerinden oluşan farklı ekosistemleri bir arada bulunduruyor. Kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan havzalarını barındıran Kuzey Ormanları, bu yönüyle İstanbul’un sürdürülebilir gelişimi açısından vazgeçilmez öneme sahip. Biyolojik çeşitlilik bakımından da özel bir yere sahip olan ormanlar dünyanın önemli kuş göçü alanlarından biri ve yüz binlerce kuş türüne göç döneminde ev sahipliği yapıyor. Ancak Kuzey Ormanları ulaşım projelerinin tehdidi altında. Bu duruma karşı mücadele eden Kuzey Ormanları Savunması (KOS) Cengiz, MAPA, Limak, Kolin ve Kalyon’un oluşturduğu ortaklığın 3. havalimanı inşaatına malzeme sağlamak için taşocağı açmak istediği Tekirdağ girişindeki Safaalan’da hafta sonu kamp düzenliyor. Polis takibinde kampa yolculuk Kuzey Ormanları Savunması’nın (KOS) Çilingoz kampı için Kadıköy ve Beşiktaş’tan kalkan araçlarla yaklaşık 90 kişi, Çilingoz’a doğru sabah saatlerinde yola çıkıyoruz. Beşiktaş Demokrasi Anıtı önünde toplanan grup, meydanda kendilerini izleyen bir sivil polis olduğunu düşünüyor. Polis olduğunu düşünülen bu kişi, araca bindiğimizde plakamızı not ediyor. Nitekim 1 saatlik yolculuğumuzdan sonra Çatalca girişindeki Ahmediye Kavşağı’nda polis, aracımızı durdurup TEM yolundan devam etmemizi söylüyor. Diğer tüm araçlar ise, aracımızın geçirilmediği yolu kullanabiliyor. “Plakanın belirlendiği” tahmini de böylelikle netleşiyor. ‘Müdahale olursa hazırlıkları’ Selimpaşa’da bir dinlenme tesisinde durduğumuzda, bizden önce mola yerine ulaşan Beşiktaş ve Kadıköy araçlarındaki çevreciler, polisin kendilerine “OHAL var, otobanı kullanın” dediğini söylüyor. Köylülerle akşam saatlerinde yapılacak forumun, polis ya da jandarma tarafından engellenmek istenebileceği kaygıları giderek artıyor. İçimizden birinin gözaltına alınması halinde ne yapılması gerektiği konuşuluyor. Forumda, 3. havalimanı için Kolin, Cengiz, MAPA, Kalyon, LİMAK’ın oluşturduğu İGA adlı şirketler ortaklığı tarafından bölgeye kurulacak taşocaklarına karşı alınabilecek önlemlerin tartışılması planlanıyor. KOS gönüllüsü avukat Cansu Miray Çelik, Çilingoz kampının Safaalan köylüleriyle bilgi paylaşımı yapmak ve alternatif doğa projeleri üretmek için dayanışmak amacında olduğunu belirtiyor. Çelik’in aktardığına göre, KOS genellikle “ÇED gerekli değildir” kararlarının “hukuka aykırı” verildiği yerleri kamp alanı olarak seçiyor ve çevre mücadelesini dar alanlardan tüm Türkiye’ye yaymak istiyor. 100 hektar orman yok olacak Su yolları ve ormanlar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya Safaalan köyüne yaklaşık iki saat sonra ulaştığı mızda, çevreciler kamp alanına çadırlarını kurarken, KOS organizasyon komitesi de akşam düzenlenecek forumun ve Safaalan mücadelesinin ayrıntılarını tartışıyor. Forumda, 3. havalimanı için Kolin, Cengiz, MAPA, Kalyon, Limak’tan oluşan İGA adlı şirketler ortaklığı tarafından bölgeye kurulacak taşocaklarına karşı alınabilecek önlemlerin tartışılması planlanıyor. Köylülerin çevre duyarlılığı konusunda bilinçlendirilmesi için dağıtılan bildiride, Istırancaların kalbinde taşocağı açılması durumunda; ormancılık, hayvancılık, mantarcılık, arıcılık ve meyvecilik gibi halkın önemli geçim kaynaklarının yok olacağı yazıyor. Çevreciler, taşocağı projesinin hayata geçirilmesi durumunda yaklaşık 100 hektarlık ormanlık alanın yok olacağını ve bölgedeki su yollarının kullanılamaz hale geleceğini söylüyor. KOS gönüllülerinden Rüya Kurtuluş, “Köye 2.5 kilometre mesafede bir granit taşocağı açmayı düşünüyorlar. Çoğu zaman köylerde yaşayanlar zaten kendilerini bekleyen tehlikeleri biliyor. İğneada’dan Sakarya sınırına kadar olan doğal alan bir etkileşim ha linde. Bu alanda doğaya zarar vereceğini düşündüğümüz her türlü müdahaleyi önlemeye çalışıyoruz. Bu nedenle köy köy dolaşıyoruz” diyor. Kurtuluş, Safaalan köylüleriyle taşocaklarının sağlığa ve yaşama etkilerine ilişkin forumda mücadelenin büyütülmesi için köylülerin desteğinin isteneceğini söylüyor. ‘Hayır demek yetmiyor dayanışma gerek’ Çevrecilerden Saray Doğa Koruma Derneği Başkanı Avukat Mustafa Kurtul Karabulutlar, “Havalimanı işletmesi çıkartılması gereken bir dolgu malzemesi var. Bunun için de Safaalan’daki ormanlar seçildi. Çevreye vereceği tahribatları biliyoruz ve İstanbul’daki yaşam alancılarıyla bir araya gele rek ne yapabileceğimizi tartışıyoruz. Bu proje için ‘ÇED gerekli değildir’ raporu verildi, bununla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilmesi için de dava açtık” diyor. Tekirdağ’daki mücadelenin Kuzey Ormanları Savunmacıları ile dayanışarak büyütülmek is tendiğini belirten Karabulutlar, “Bir yerden bir projeye hayır demek yetmiyor. Bu ormanlar burada yaşayan insanların olduğu kadar İstanbul’da yaşayan insanların da ormanları” diye ekliyor. ‘Halkın görüşü alınmadı’ Safaalan’daki taşocağı projesinin önlenmesine yönelik bir imza kampanyası başlatıldığını söyleyen Karabulutlar şöyle devam ediyor: “Ne yapacağımıza birlikte karar vereceğiz, bu kampın da aslında bir amacı da bu. Birlikte konuştuklarımızdan çıkacak kararlara göre bir yol belirlenecek. Bir yerde bir proje varsa, önce orada yaşayan halka sormak gerekiyor önce. Halkın görüşü alınmadan bu projeler hakkında karar vermek olmaz. Ankara’da, İstanbul’da, Tekirdağ’da müdürlüklerde otururken ‘ÇED raporu gerekli değildir’ demekle olmuyor.” Safaalan köyü muhtarı Mehmet Özmen ise, “Projeyi kesinlikle istemiyoruz. Havaalanına karşı değiliz, zaten yapılıyor. Hava kirliliği, kamyon trafiği, patlamalar ve tozlardan korkuyoruz. Daha önceki taşocakları projeleri, evlerimizi toz içinde bırakıyordu. ‘ÇED raporu gerekli değildir’ dendiğinde Tekirdağ Valiliği’ne giderek ‘Alternatif yerler var mıdır’ diye sorduk, ama araştırmalar devam etse de burada karar kılmış gibi duruyorlar” diyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle