22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 7 Ağustos 2016 10 Siyasi mahkumlara amuoyunda her dönem büyük tartışma yaratan Kcezaevleri, darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL’le OHALbirlikte yeniden ülke gündemin darbesi de. 7 Haziran seçim leri sonrasında cezaevlerindeki siyasi Siyasi tutuklu ve hükümlülere yönelik fiziksel ve psikolojik tutuklu ve hükümlülere yönelik artan şiddet, darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve çıkarılan SEYHAN AVŞAR baskılar OHAL’le birlikte dayanılmaz kanun hükmünde kararnamelerle birlikte had safhaya ulaştı boyutlara ulaştı. Ai le ve avukat görü şünün yasaklanması, görüşmele rin kamera kaydı altında gerçek leştirilmesi, gazetelerin yasak lanması, siyasi tutukluların darp edilmesi son birkaç haftadır yaşa nan gelişmeler. Avukatlar, “Ceza evlerinde neler oluyor” sorusunu Cumhuriyet’e yanıtladı. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHADFED) avukatlarından Şule Recepoğlu, çözüm sürecinin bozulması ve sonraki bir yıllık süreçte hasta tutuklular dahil olmak üzere tüm siyasi tutukluların yaşam şartlarının bir pazarlık konusu yapıldığını belirtti. Recepoğlu, “Darbe girişimininden öncede bas bas bağırıyorduk. TAYAD’lı aileler, yakınlarıyla görüşmelerine izin verilmeyince geçen pazartesi günü Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde basın açıklaması yapmıştı. Ciddi, koatik bir süreç gelecek di ye... Bunu nerden mi anlıyorduk? Kaotik süreçlerin geleceğinin en büyük sinyali cezaevleridir çünkü devlet ilk baskı yönelimlerini hep cezaevleri üzerinde uygular” dedi. ZATEN UYGULANIYORDU 15 Temmuz’dan sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile toplum güvenliği ve kamu düzenini korumak adı altında cezaevlerine yönelik getirilen yasal mevzuatların büyük bir kısmının darbe girişiminden öncede siyasi tutuklulara uygulandığını belirten Recepoğlu, “OHAL’in ilan edilmesiyle birlikte tüm cezaevlerine yönelik kısıtlamalar getirdiler” dedi. GÖRÜŞ KAYDEDİLİYOR OHAL ile getirilen kısıtlamalara değinen Recepoğlu şöyle devam etti: “Avukat görüş kısıtlaması da dahil olmak üzere birçok kısıtlama getirildi. Tepkiler üzerine bu yasağı kaldırdılar. Avukat görüşleri haftada bir gün, bir saat ile sınırlandırıldı. Kimi cezaevlerinde görüşmeler kamera kaydı altında, iki görevli eşliğinde yapılıyor. Avukat görüşmesi görevli eşliğinde nasıl yapılabilir? Bu çok vahim. Savunma hakkına aykırıdır.” AileLERE yasAK OHAL’de haftada bir olan aile görüşlerinin 15 günde bir olmaya başladığını belirten Recepoğlu, kimi cezaevlerinde ise OHAL bitene kadar aile görüş yasağının getirildiğini söyledi. Recepoğlu, “Telefon ve mektuplaşma gibi kısıtlamalar daha da arttı. Tüm gazeteler yasaklandı ve şimdi sadece cezaevi yönetiminin izin verdiği TV kanalları izletiliyor” diye konuştu. Tedavi bekler mi? Hasta tutukluların durumunun ciddiyetinden bahseden Recepoğlu, “Hangi suçu işlemiş olursa olsun, kim olursa olsun yaşam hakkı ve tedavi hakkını elinden alamazsınız. Mevzuatta tutuklular için belirlenmiş haklar ihlal edilmemeli. Devlet ise ihlal ettiği hakları OHAL ile tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyor. Hasta tutukluların asker yetersiz, rink aracı yetersiz, gündem yoğun gibi nedenler gerekçe gösterilerek tedavi edilmeleri engelleniyor. Tedavi bürokrasiyi bekler mi?” dedi. Raporlar şaibeli Meslektaşlarına ve hasta tutukluların ailelerine seslenen Recepoğlu şu ifadeleri kullandı: “Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) görev yapan ve birçok hasta tutukluya cezaevinde kalabilir raporu veren birçok ATK uzmanı, Gülen Cemaati’ne mensup oldukları gerekçesiyle tutuklandı. ATK’nin hasta tutuklular için bağımsız ve doğru karar verip vermediği şüphesi içerisindeyiz. ATK’nin verdiği kararların hepsi şu anda şaibelidir. Bizler cezaevinde bir gün daha kalamayacak arkadaşları somut olarak görüyorduk ama bu uzmanlar tarafından verilen raporlarda ‘Hasta cezaevinde kalabilir’ deniliyordu. Bu uzmanlar birçok kişinin ölümünü hızlandırdılar. Avukat arkadaşlar şaibeli kararları dikkate alarak yeniden yasal bir süreç izlemeliler.” Avukatları zorla araca bindirip boş bir araziye götürdüler Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Yılmaz, Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu’nda son dönemde yaşanan olaylar ile olarak yaptığı açıklamada şu görüşlerini dile getirdi: “Bakırköy Cezaevi’nde hak ihlalleri hep vardı. Sohbet hakkı dahi yasaklanmıştı. Son olarak OHAL ile birlikte artan hak ihlallerine karşın kadınlar oturma eylemi yapıp, slogan atarak ve kapılara çakarak protesto etmek istediler. Kadın tutuklular, gardiyanlar tarafından darp edilip, sözlü tacize maruz kaldılar. Süngerli odalara tıkıldılar daha sonra ise kadınlar koğuşları yakarak tepkilerini gösterdiler. Bu olayın ardından sürgünler başladı. Kadınlar darp edilip, ters kelepçe takılarak ring araçlarına bindirildi. Silivri Cezaevi 9 No’lu koğuşuna götürüldüler. Orada da darp ve çıplak aramaya maruz kaldılar ve tek kişilik hücrelere kapatıldılar.” Müvekkillerini görmek için cezaevine gittiklerini fakat uzunca bir beklemeye rağmen görüştürülmediklerini belirten Yılmaz, “Müvekkillerimizle görüşene kadar buradan ayrılmayacağız, dedik. Akşam 7 oluncaya kadar bekledik. Sonrasında ise askerler bizleri yerlerde sürükleyerek, zorla bir araca bindirdiler. Bizi boş bir araziye götürüp, orada bıraktılar” dedi. Durmadan sürgün ediyorlar Mezopotamya Hukukçular Derneği Cezaevleri Komisyonu sözcüsü Erhan Çiftçiler, siyasi tutukluların en büyük sorunlarından birinin, bir cezaevinden, diğerine durmadan sürgün edilmeleri olduğunu kaydederek “Bu sürgünler bir işkence. Ring araçları, sıcak ha va, bitmeyen yolculuk... Van’da olan siyasi tutuklu bir bakıyoruz Tekirdağ’a sürgün edilmiş. OHAL’den sonra ise cezaevindeki 3 kişilik koğuşlarda, 78 kişi kalıyor. Yatacak yer yok” diye konuştu. Gülen cemaatinin ATK’lerdeki yapılanmasına yönelik açıkla malarda bulunan Erhan Çiftçiler şu ifadeleri kullandı: “80 yaşında bir müvekkilim vardı. İleri derecede hastaydı. Van ATK’de cezaevinde kalamaz raporu verilmesine karşın İstanbul ATK, ‘cezaevinde kalabilir’ dedi. Bu raporu verenler şimdi cemaat üyesi olmaktan tutuklandı” dedi. 30 günlük gözaltı süresinin amacı işkence izlerini silmek Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi avukat Raziye Turgut ise OHAL döneminde gözaltı süresinin 30 güne çıkarılmasına dikkat çekti. Turgut şunları dile getirdi: “Balyoz, Ergenekon, KCK gibi çok sanıklı operasyonda dahi gözaltı süresi en fazla 4 güne uzatılmıştı. 4 gün içinde ise tüm işlemler bitirilmiş oluyordu. Bu gözaltı süresinin uzatılmasının tek bir izahı olabilir; o da işkence izlerinin yok edilmesidir. Yakın bir tarihte bir müvekkilim gözaltında iken polis tarafından cinsel ve fiziksel işkenceye maruz kaldı. Polis müvekkilimin başını bacakları arasına alarak, tehdit ve hakarette bulunmuş. Müvekkille ilk 5 gün için görüşme kısıtlaması getirdikleri için, işkence iddiaları için etkili bir yola başvurmanın önü de kapatılmaya çalışılıyor.” 12 Eylül gibi! Gözaltında işkence uygulayanların yaşlarının orta yaş ve üzeri olduğunu söyleyen Raziye Turgut, “90’ların işkencecilerinin şimdi görev başında olduğu kanaatindeyim. Nitekim müvekkillerimiz makattan elektrik verilmekle tehdit ediliyor. Bunlar 12 Eylül darbesi döneminde uygulanan işkence yöntemleri. Ayrıca gözaltında işkence yapıldığında özellikle kafa ve boyun darp ediliyor ki, bu işkence izlerinin ilk bakışta görülebilmesinin önüne geçilsin. Şu an cezaevleri işkencehaneye dönmüş durumda” ifadelerini kullandı. ‘Siyasilere’ darbe OHAL ile uygulanmak istenen keyfiyetlere kanunen de meşruluk sağlandığını söyleyen Turgut, “Özellikle Düzce ve Gümüşhane Cezaevi’nde siyasi tutuklulara yönelik yaptırımlar gitgide arttırılmaktadır. Cezaevi müdürleri hukuksuzluklar karşısında keyfi uygulamalarını devam ettirmekte ve avukatlar ile görüşmeyi reddetmektedir. Hükümet OHAL durumunu kullanıyor. Siyasi tutuklulara darbe yapıyor” dedi. Tamamen kör olma riski var Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, cezaevlerindeki toplam hükümlü sayısı 150 bin 135, tutuklu sayısı ise 176 bin 116. Bu yüksek rakamlar sağlık, beslenme, barınma, havalandırma gibi hak ihlaline neden oluyor. İHD’nin verilerine göre, cezaevlerinde, durumu çok ağır olan 400’ün üzerinde hasta tutuklu bulunuyor. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Heja Algan, Nusaybin’deki yasağın ardından 75 siville birlikte gözaltına alındı. Sağ gözünü işkencede kaybetti ve sol gözünü kaybetme riski devam ediyor. Ankara Numune Hastanesi’ne sevki çıktığı halde sevk edilmiyor. haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Washington’da Gülen savaşı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara’nın Gülen cemaati ve devlet içinde ması geçirdi fakat Amerikan hükümeti bu okullarda “himmet” ve “şeffaf olmayan karar ver ki yapılanmasına yönelik ülke ge me süreçleri” dışında büyük bir nelinde başlattığı geniş çaplı mu illegalite bulmadı. Cemaat de bu harebenin ikinci ayağı, yurtdışın konularda uyarıldı. da yaşanacak. Okulların Amerikalıların da için Tevkifatların geniş tutulması de olduğu yönetim kurulları var. ve darbecilerle birlikte hareketin Türkiye’nin anlatmaya çalıştığı (ki açıkkapalı tüm unsurlarına yö FBI’nın da geçmiş bulguları bu nelmesi, Gülen cemaatinin bun yönde) asıl karar verici organların dan sonra Türkiye’de kolay ne yönetim kurulları değil “merkezi fes alamayacağını gösteriyor. bir Gülen sistemi” olduğu ve ata Bu yüzden asıl mücadele ala maların “liyakat” değil farklı ör nı, Batı kamuoyunda olacak. Gü gütsel saiklerle yapıldığı. len hareketi binin üzerinde oku Kapalı kapılar ardında Anka luyla dünya çapında bir örgütlen ra ABD’li yetkililere, Gülen’in iade meye sahip. Ancak en önemli aya sürecinin Amerikan yargı sistemi ğı, Fethullah Gülen’in de yaşadığı nedeniyle zora girmesi durumun ABD. Bu yüzden ABD nezdindeki da, okullar üzerinden bir FBI so yasal “iade” işlemlerinin yanında, ruşturmasının gündemde tutul Ankara’nın Amerikan kamuoyu masını teklif ediyor. (Yani Al Ca nu da kazanmak için bir dizi giri pone modeli. Nihayetinde Al Ca şim başlattığını görüyoruz. pone, mafya ilişkilerinden değil Darbenin hemen sonrasında vergi denetimi yüzünden yaka Türkiye, APCO isimli halkla iliş lanmıştı.) kiler şirketi ile anlaştı. ABD’de Ancak ABD’de okullar dışında yabancı bir ülke için hizmet ve birçok derneği olan Gülen hare ren halkla ilişkiler ve lobi şirket keti de boş durmuyor. Geçmiş leri, bunu beyan etmek zorunda. te Washington ve Brüksel’de lo Bu yüzden Ankara’nın APCO’ya bi çalışmaları için ABD’nin en bü darbe sonrası gelen 2 haftada yük halkla ilişkiler şirketleri ara “kriz yönetimi” için 74 bin do sında olan Burson Marstellar’ı lar ödediğini biliyoruz. Tahminim, tutmuştu. Bildiğim kadarıy Cumhurbaşkanı’nın dünya ba la bu ilişki devam ediyor. Bu an sınına art arda verdiği röportaj lamda Bush döneminin Be lar da bu çalışmanın bir sonucu. yaz Saray sözcülerinden Ka Ama asıl hedef, Amerikan kamu ren Hughes’un da bir süre Tek oyunda Gülen hareketinin oluş sas’taki Harmony okullarının ile turduğu tehdide yönelik bilinç tişim kampanyasını götürdüğü arttırmak ve çeşitli makalelerle nü biliyoruz. (Hughes’un hâlâ bu 15 Temmuz’u anlatmak. konuda çalışıp çalışmadığı konu Bunun yanında Ankara son sunda bilgi sahibi değilim.) bir küsur yıldır Gülen’e yönelik Bir de işin lobi ayağı var. ABD içindeki hukuk mücadelesi Kongre nezdinde lobi faaliyetleri ni Amsterdam & Partners isim ni ancak “lobici” diye lisans almış li hukuk firması üzerinden yürü şirketler yapıyor. Ankara uzun tüyor. Bu firmanın faaliyetleri ara zamandır Gephardt lobi grubuy sında sadece Gülen’i iade talebi la çalışıyor. Yıllık lobi faaliyetleri değil, ABD’de sayıca hayli fazla nin faturası, alt yükleyicilere öde olan cemaat okullarıyla ilgili hu nen ücretler dahil, 1.7 milyon do kuki süreçler var. lar. (Washington standartlarında Ankara’nın istediği, başta Tek çok yüksek değil.) sas olmak üzere ABD’nin fark Gülenciler ise yakın zaman ön lı yerlerine yayılan ve çoğunluğu ce Demokrat Parti’nin ağır topla “vakıf okulu” statüsünde olan rından (ve Bill Clinton’ın eski özel Gülen bağlantılı okulların FBI ta kalemi) John Podesta’nın kuru rafından mercek altına alınması. cusu olduğu lobi şirketi Podesta Gülen’i bu okullar üzerinden ya Group ile anlaştı. Şirketin şimdi kalamak istiyor. ki yöneticisi, Podesta’nın kardeşi Ankara açısından buradaki zor Tony Podesta. John Podesta ise luk, okulların ABD yasalarına gö Hillary Clinton’ın seçim kampan re kurulmuş ve “vakıf okulu” yasını yürütüyor. Ne kadara anlaş statüsü kazanmış yasal kurumlar tığı konusunda henüz bir bilgi yok. oluşu. Ve de genelde Amerikan Bütün bunlardan yola çıkarak sisteminin her türlü dini, cemaat söyleyebileceğimiz 2 somut ger sel ya da etnik oluşumlara tole çek var: Bir, bundan sonra asıl ranslı oluşu. mücadele Washington’da yaşa Geçmişte Teksas Harmony gi nacak. İki, Amerika son derece bi cemaat okulları FBI soruştur karmaşık dengeleri olan bir yer... DİHA MUHABİRİ VE SİYASİ TUTUKLULARA DAYAK Antalya Cezaevi’nde Feyyaz İmrak yine işkence iddiası Kötü muamele ve işkence id belere karşı demokrasi nöbetdialarıyla gündeme gelen leri tutulurken, bu yapılanı an Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde cak darbecilerin yapacağını söy DİHA muhabiri Feyyaz İmrak ve ledik. Bunun üzerine başgardi siyasi tutuklulara işkence yapıl yan Murat’ın hakaretlerine ma dığı öne sürüldü. ruz kaldık. Daha sonra avluya ge Avukat Hakan Evcin, İmrak’ın len cezaevi ikinci müdürü ise bir bileklerinde kelepçe izleri, sağ şeyden haberi olmadığını söy gözünde şişlik, kafasının arkasın lemekle yetindi. Kurum Birinci da eziklik ve sırtında cop izleri Müdürü Şeref Tatlı’nın müdaha olduğunu aktardı. İmrak, 2’si ağır le etmesi sonucunda hepimizi ko 25 tutuklunun yaralı olduğunu ğuşa getirdiler” dedi. belirterek avukatları aracılığıyla şunları aktardı; “Cuma sabah ko Ağır yaralılar var ğuşa gelip direkt üstümüze sal Dayak ve işkenceden dolayı dırdılar. Koğuşta ters kelepçe ya ağır yaralılar da olduğunu akta pıp, koridorda yüz üstü yatırdı ran İmrak, “Vücutlarında kırıklar lar. Üzerimize tekmeler savurup, olan arkadaşlar vardı. Revire çı yüzümüze defalarca yumruklar kartmadılar. Görüş sırasında ko la vurdular. Koridordan bizleri ğuşta bize saldıran gardiyanlar, alıp adlilerin kaldığı koğuşun av ailelere saldırdılar. Gerginlik de lusuna götürdüler. Burada ayak vam ediyor. Provokasyon yara kabılarımızı çıkarıp, yüzüstü ya tan gardiyanlar var. Küfür edip tırıp copla vurup, kafamızı duva tahrik etmeye çalışıyorlar. Adalet ra çarptılar.” Bakanlığı’na, savcılık ve cezae Hasta tutuklu Mehmet Aktaş, vi yönetimine yazdığımız dilekçe Kazım Beşok ve Fırat Ünver’in ler hiçbir şekilde ulaştırılmıyor avludan alınıp “özel kuvvet oda du. Kurum müdürünün aktardığı sına götürülerek falakaya yatırıl na göre gardiyanlar bizden aldık dığını belirten İmrak, “Bu üç ar ları dilekçeleri yırtıp atıyormuş. kadaş işkenceden dolayı yürü Fırat Ünver ve hasta tutsak Meh yemez haldeydi. Toplu olarak tu met Aktaş ağır yaralı durumda” tulduğumuz avluda dışarıda dar dedi. l Yurt Haberleri Diyarbakır’da bombalı araç BULUNDU Diyarbakır Valiliği Lice, Hazro ve Hani ilçelerinde 15 Ağustos arasında PKK’ye yönelik düzenlenen operasyonlarda, kırsal alanda ağaçların arasına gizlenmiş vaziyette yabancı plakalı bomba yüklü araç ele geçirildiğini açıkladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle