23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 13 Temmuz 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Et ithalatı büyükSeramYkaÜtyCaerEıoSlAnıNyyo:ırldır işletmeleri besleyecek İthalatı başlatan ESK, talebi 50’den az olan işletmeciye hayvan vermeyecek. ETBİR Başkan Yardımcısı Yücesan küçük işletmelerinin engellendiğini belirtti GAMZE BAL Bakanlık tarafından 100 bin baş besilik dana ithalatı sürecinin başlatıldığına dair açıklamalar dikkatleri yeniden et konusuna çekti. Türkiye’de büyükbaş hayvancılıkta yıllardır yaşanan bunalımın aşılamaması yeniden et ithalatını gündeme getirdi. 100 bin baş besilik dana ithalatı için ihale açan Et ve Süt Kurumu (ESK), ilk ithalatı Avrupa Birliği ve Güney Amerika ülkelerinden yapacak. Her iki ülke grubundan da 50’şer bin baş besilik sığır alınacak. Ülkede 2014’de 14 milyon adet olan büyükbaş hayvan sayısı, geçen yıl 13 milyona gerilemişti. Et üretimindeki azalmanın it Ahmet Yücesan Yücesan: Üretim politikası yanlış Yerli üreticiye verilen desteğin yeterli olduğunu ancak buna rağmen devlet destek ve teşviklerinin sonuç vermediğini kaydeden Yücesan, Türkiye’de yanlış bir üretim politikası olduğunu ve eti verimli hayvanların beslenmediğini ifade ederek; “Bizde tek yönlü, süt hayvancılığına ağırlık veren bir üretim hâkim. Bu hata süt fazlasını, et eksiğini doğuruyor. Bu nedenle de sütte başarılı olsak da ette her zaman sıkıntımız oluyor. Türkiye’de milli hayvancılığın gelişmesi için hayvan popülasyon şeklinin değişmesi lazım. Yani sadece süt veren hayvanların değil, eti verimli hayvanların da beslenmesi lazım” dedi. halatla önlenemeyeceğini düşünen sektör temsilcileri, ithalatın ancak kısa vadeli bir çözüm sunacağı görüşünde birleşiyor. 50’den az hayvan talebi olan yerli işletmelere ithal edilen hayvanların verilmeyeceğini belirten Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Yücesan, son 10 yıldan beri büyük kurumlarla sermayeye doğru bir aktarım olduğunu söyleyerek “Bunu büyük firmaların yapması isteniyor. Örneğin aile işletmesi olan bir vatandaşın sadece 3 hayvana ihtiyacı varsa, yapılan ithalatla o yurttaşa cevap verilmiyor. Bu ne demektir; ‘Biz sizin üretim yapmanızı istemiyoruz’ demektir” dedi. Yücesan şöyle devam etti, “İthalat, getirilen hayvanları TIR ve gemi bazında alabilecek güçteki firmalara yönelik. Satımın halktan ve aile işletmesinden çıkarılmasını yanlış buluyorum. Türkiye’de hayvancılığın toparlanabilmesi için bu durumun da değiştirilmesi lazım.” Sektör karşı İlke olarak et ithalatına karşı olduklarını dile getiren Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESDBİR) Genel Başkanı Sait Koca ise, damızlık hayvanın zararı değil yararı olduğunu söyleyerek, “Buna itirazımız hiç bir zaman olmaz. Fakat buradan birileri rant elde ediyorsa itirazımız orada. Türkiye’de yem ve üretim pahalı. İthalatın programlı olması lazım. İthalatla üretici mağdur olur” diye konuştu. Yalnız yüzde 5 Öte yandan yapılacak ithalat ile, Türkiye’deki büyükbaş hayvanlarının ancak yüzde 5’i kadar ihtiyacının karşılanacağını aktaran Yücesan, ithalatın ancak 6 ay gibi bir süre için rahatlama sağlayacağını belirterek, “Uzun vadeli çözüm için üretimin Türkiye’de yapılması lazım. Bu işin uzun vade çözümü kendi insanımızla, kendi kaynaklarımızla ve kendi çiftçimizle üretim yapmaktır” dedi. ‘Türkiye yeniden zarara girdi’ 2010’da başlatılan kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı sırasında iki yıllık bir dönemde 500 bin büyükbaş kasaplık canlı hayvan ve 132 bin ton kırmızı et ithal edildiğini hatırlatan Veyis Çalışkan, o dönemde de istenilen sonucun sağlanamaması nedeniyle ithalat yerine hayvancılığın yeniden teşvik edildiğini ve yanlıştan dönüldüğünü söyledi. Çalışkan, “Dönülen yanlıştan sonra, teşviklerle 2013’te büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 3.6 artarak 14.5 milyon adede ulaşmıştı” dedi. Avrupa aç bırakır Çalışkan, üretici fiyatlarının üreticinin aleyhine olması ve aracı kârlarının aşırı artmasıyla için yeniden ithalat sürecinin başlatıldığını aktararak; “Türkiye, 2010’da girdiği ve büyük bir zararla dönmek zorunda kaldığı yola yeniden girmiş görünmektedir” dedi. Ahmet Yücesan, Avru pa’da da yeterli bir hayvancılık yapılmadığını söyleyerek, “Avrupa, kullandığı kırmızı etin yüzde 60’ını domuzdan, yüzde 3540’ını ise sığırdan elde ediliyor. Dolayısıyla dünya ve Avrupa ülkeleri bizi besleyecek bir hayvancılığa sahip değil. Eğer biz kendi üretimimizi yapmazsak Avrupa bizi aç bırakır. Yani etin kilosuna bugün 25 lira diyoruz ama gün gelir 50 liraya et bulamayız. Bu üretimin bu ülkede yapılması lazım” dedi. Fındıkta yüzde 30’luk düşüş Bakanlık tarafından açıklanan 468 bin tonluk fındık rekoltesinin geçen yıla göre üçte bir oranında azaldığı belirtildi. Bayraktar yıllık üretim ortalamasının 550 bin ton civarında olduğu bilgisini verdiği fındıkta, rekoltenin bu yıl ihracatı bile karşılayacak düzeyde olmadığını söyledi. 20112015 döneminde yıllık kabuklu fındık ihracatı 515 bin ton olarak gerçekleşti. Buna yurtiçi tüketim de eklendiğinde rakam 600 bin tonu aşıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 468 bin ton olarak açıklanan 2016 yılı fındık rekolte tahmininin, geçen yılki rakamın oldukça altında kaldığını belirterek, “Yaşanan don, aşırı yağış ve sıcaklar, fındığı vurdu. 2016 rekoltesinde geçen yıla göre yüzde 30’a yakın bir düşüş görülüyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu sezon fındık rekoltesinin sadece tek kaynaktan tespit edilmesi kararının alındığını ve 2016 rekoltesinin bugün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik tarafından duyurulduğunu hatırlattı. Fiyat yükselecek “Rekoltedeki bu düşüşün en önemli nedeni doğal afetlerdir. Yaşanan don olayı, aşırı yağış ve sıcaklık fındığı etkilemiş, dökülmelere neden olmuştur. Sakarya, Düzce gibi batı illerinde çok az bir miktar artış görülse de afetin ağır yaşandığı Doğu Karadeniz’deki illerimizde yüzde 50’lere ulaşan büyük kayıplar oluştu” diyen Bayraktar, rekolte tahminlerini gerçekçi bulma dıklarını da dile getirdi. Sezon başında kilogramı 1415 lira seviyelerinde olan fındık fiyatının sezonun son günleri yaklaşırken 8 lira gibi bir fiyatla dip noktaya vurduğunu ifade eden Bayraktar, bu kadar düşen fiyatların üreticiyi mağdur ettiğini, emeğinin karşılığını alamayan üreticinin ihracatçı olmaktan vazgeçeği uyarısında bulundu. Bayraktar, bu rekolteye göre, dip yapan fındık fiyatlarının yeni sezonda yükselmesini beklediklerini de sözlerine ekledi. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Yazarımız, dinlenme ve tatil nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir. Eğitim, çöktü cep telefonu kullanımı arttı Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Bilgi Teknolojileri 2016 Raporu yayımlandı. Türkiye bu yıl da 48. sırada. ÖZLEM YÜZAK Cep telefonu kullanımında, internet erişiminde önlerdeyiz. Hatta mobil operatörler ve internet rekabetinde ilk ülkeyiz. Ama iş yargı bağımsızlığına, eğitimin kalitesine, özellikle de matematik ve fen eğitimine, hükümetin bilgi ve iletişim teknolojilerini desteklemesine gelince geçen yıla oranla hayli geriledik. Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) her yıl yayımladığı Küresel Bilgi Teknolojileri raporunda Türkiye bu yıl da 139 ülke arasında 48. oldu. Ülkelerin kendi ekonomik rekabet güçlerini ve refahlarını artırmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden ne kadar yararlandıklarının araştırıldığı ve ölçümlendiği raporun bu yılki ana teması “Dijital Ekonomide İnovasyon Yapabilmek.” Raporda dikkat çeken bazı noktalar özetle şöyle: n Yargı bağımsızlığı’nda 107. n Anlaşmazlıkların çözümünde hukuki sistemin yeterliliği göstergesinde 76. sıradayız. (Geçen yıl 56. sırada) n İş dünyasının  en son teknolojilere erişiminde de 10 ülke aşağıya inmişiz. Sıralamamız 55. n Risk sermayesine erişimde yerimiz 93.’lük. Geçen yıl 90. n Girişimcilik ve şirket açmadaki prosedürler konusunda da Türkiye gerilemiş durumda. Geçen yıl 78 olan sıralamada bu yıl 92. olmuşuz. n Hükümetin BIT’ın yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesinde gösterdiği başarıda da 73. sıradayız.  Zaten raporun değerlendirme kısmında da Türkiye konusunda “sıralamada aynı yerini korudu ancak bu durum ülkenin önemli alt göstergelerdeki sorunlarını da maskeliyor. Ucuz internet ve mobil tarifeler, kişisel kullanımın yaygınlaşması gibi verilerin yüksekliği sıralamadaki yerini korumasındaki başlıca nedenler” saptaması yapılmış.  Şekerbank, KOBİ ile büyüyecek Şekerbank’ın yeni genel müdürü Servet Taze, tarım ve KOBİ bankacılığın toplam kredilerde yüzde 55 olan payını, 2018 sonunda yüzde 6365’e taşımayı planladıklarını anlattı. 650 bin yeni KOBİ’ye ulaşacaklarını Belirten Taze, üç yıllık süreçte mikro finansman projesiyle kırsal bölgelerdeki 1500 esnaf ve çiftçiyi bankacılıkla tanıştırmayı hedefledikleri bilgisini verdi. “İlk 10 özel banka arasında olma hedefimiz ise sürüyor. 2015 sonu itibarıyla özel sektör bankalarında 11’inci sıradayız” diyen Taze’nin verdiği bilgiye göre, bankanın KOBİ ve tarım kredilerinin, toplam kredileri içindeki payı yüzde 55 ile sektör ortalamasının 2 katının üzerinde. l Ekonomi Servisi Yabancı haziran ayında da sattı Yabancı yatırımcı, Borsa İstanbul pay piyasalarında, mayıs ayında olduğu gibi haziran da net satış tarafında yer aldı. Borsa İstanbul tarafından açıklanan verilere göre, mayısta 892 milyon dolar olan yabancıların net satışı, haziran ayında 307 milyon doları buldu. Yılın ilk 4 ayında toplam 1 milyar 777 milyon dolarlık net alım yapan yabancı yatırımcının, mayıs ve haziranda 1 milyar 199 milyon dolarlık satışıyla bu yılki toplam alım tutarı 578 milyon dolara geriledi. Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksinin, yabancı yatırımcıların net satış yaptığı haziran ayında dolar bazında yüzde 1.2 değer kazanması dikkati çekti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle