19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 13 Temmuz 2016 10 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Erdoğan’ın antika alışverişi sosyal medyayı coşturdu Cihanda sulh, peki yurtta ne? Genç Cumhuriyetin en değerli, en önemli, en anlamlı ilkelerinden biri, bence birincisi “Yurtta sulh, cihanda sulh” olsa gerek. Genç kuşaklar için “çevirisi” yani arı Türkçede karşılığı “Yurtta barış, dünyada barış” İlkenin hayattaki karşılığına, uygulamadaki çelişkilere itirazlar olabilir. İtirazlar kısmen haklı da olabilir. Ancak “Cihanda sulh” bölümüne ağır bir itiraz olmasa gerek. 1923’ten bugüne kadar… (Düzeltiyorum: AKP iktidarının ikinci dönemine kadar) Türkiye “cihanda sulh”ü zedeleyecek bir etkinlik; saldırganlık göstermedi. Yani Kıbrıs “sabıkasını” saymazsak, ki bu yazı bağlamında saymamak yanlış olmaz, Türkiye’nin dış politikası “dünyada barış” ilkesine büyük ölçüde bağlı kaldı. Ama o ilke bir bütün. “Dünyada barış” diyor ve ekliyor “yurtta barış”… İlkenin bu ayağı epey sorunlu. Mesela Kürt yurttaşların ayaklanmalarına gerek bırakmayacak demokratik, özgürlükçü, eşit yurttaşlık ilkesi üstünde yükselen bir iç politika çizgisi hiç izlenmedi. Sonuç PKK gerçeğine kadar uzanan ve sürüp gitmekte olan kanlı, kendi yurttaşının üstüne kendi polisini, kendi askerini süren bir devlet politikası oldu. Keza Dersim cankırımı da “yurtta barış” ilkesinin utanç verici düzeyde çiğnendiği bir başka sayfa… HHH Sonra AKP dönemi (Dilerseniz “Tayyip Erdoğan dönemi” diye de okuyun. Yanlış olmaz. Hatta daha doğru olur) başladı. 2002’de ele geçirdiği iktidar koltuğunda ilk dönem ısınma turları attıktan; gücünü, yapabileceklerinin sınırlarını test ettikten sonra “cihanda sulh” ilkesini ucundan kıyısından kemirmeye başladı. “Van minüt” naralanmasını, “Ey Sisi” ardından da “Ey Beşşar Esad” naralanmaları izledi. Sonuncusu naralanmakla da kalmadı, bir başka ve egemen ülkedeki iç savaşın tarafı olundu. Nara histerisi devam etti, “Ey Obama… Ey Merkel… Ey AB”ye kadar uzanıldı. “Komşularla sıfır sorun” yerini hızla “sorunsuz sıfır komşu”ya terk etti. Gel gör ki dış politika efelenmeler, naralanmalar ekseninde yürümüyor. Hele İslamla serbest piyasa ekonomisini nikâhlayıp küresel sermaye ile bütünleşme yolunda pervasızca yürüyen bir ideolojik çizgi için böylesi efelenmeler, atıp tutmalar kendi bacağına kurşun sıkmaktan öte sonuç vermiyor. Nitekim Ahmet Davutoğlu’nu itibarsızlaştırarak yollayıp Binali Yıldırım dönemi başladıktan sonra dış politikada kimilerinin “tükürdüğünü yalama” diye nitelediği bir sürece girdik. Bu, sahici bir barışçı dış politikaya yönelim midir? Erdoğan’ın kişiliği, AKP’nin cihatçı referansları açıkça reddetmediğine bakılırsa art arda soru işaretleri sıralanabilir. Ancak yine de düşmanca ilişkilerden diplomasinin, siyasetin alanına adımlar atmak olumludur. HHH Yakıcı soru, Mustafa Kemal’den miras “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin öteki halkasında. Binali Yıldırım’ın ilk günden beri tekrarlaya geldiği “gerilimi azaltmak, düşmanlarla barışmak” vurgusu; “devlet”in vazgeçilmezlerinden Cemil Çiçek’in geçen günlerde “içerde de barışmak gerek” yollu uyarıları bir arada ele alındığında kaçınılmaz bir soru dilin ucuna geliyor? Yurtta da bir barış yönelimi var mı? “Var” diyenlere sormalı: Peki, kimlerle barışacak AKP iktidarı ve onun başı Tayyip Erdoğan? Kürtlerle mi? Alevilerle mi? Akademisyenlerle mi? Öğrencilerle mi? İşçilerle mi? Gazetecilerle mi? Soru, cevabını içinde taşıyor gibi. Galiba yanılmıyorum… Ayvalıtaş dosyası yeniden bilirkişide Gezi Parkı eylemleri sırasında Ümraniye’deki yürüyüş sırasında, 19 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne neden olan trafik kazasının kasıtlı yapılıp yapılmadığı üç yıldır açıklığa kavuşturulamadı. Ayvalıtaş’a çarpan sürücü Mehmet Görkem Demirbaş ile Cengiz Aktaş’ın davasına bakan mahkeme, yeni bir rapor için dosyayı ikinci kez Adli Tıp’a gönderdi. Önceki bilirkişi raporunda, sanıklar kusursuz, ölen Ayvalıtaş ile yaralanan kuzeni Seyit Kartal tam kusurlu bulunmuştu. Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, baba Ali Ayvalıtaş sanıkların tutuklanmasını talep ederek, “Biraz yüreğimiz soğusun. Oğlum 3 senedir toprak altında. O sizin de oğlunuz olabilirdi” dedi. Mahkeme, Adli Tıp’tan yeniden ayrıntılı rapor aldırılmasına karar vererek duruşmayı 26 Ekim’e erteledi. Duruşma sonrası konuşan baba Ayvalıtaş “Biz iğne ile adalet arıyoruz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Encü de ifadeye çağrıldı İdil Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı fezleke dosyaları nedeniyle dokunulmazlığı kaldırılan HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü’yü şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı. İdil Savcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği talimat yazısında, milletvekili Ferhat Encü’nün “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan savunmasının alınmasını istedi. Soruşturmaya ise Twitter’dan yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi’nde konuşurken Varşova’da koruma ordusuyla alışverişe çıkan Emine Erdoğan’ın 147 bin liralık antika eşya alması dünya televizyonlarına da haber oldu. Emine Erdoğan’ın antika alışverişi sosyal medyada da büyük tepki topladı. Twitter’da, “#Emine Erdoğan 147” ve #EmineAlıyorMilletÖdüyor etiketi en çok konuşulan konular arasına girdi İşte o tepkilerden bazıları: 4 Ben de diyorum sigaraya neden zam yapıldı 4 Yüzüğü bozdurup faize yatırmışlar onunla alışveriş ediyorlar. Ne yüzük ama ye ye bitmiyor. Yüzüklerin efendisi RTE 4 Ben Emine Erdoğan’ın parayı bu sefer abuk markalar yerine antikaya gömmesini kendisi ve milletimiz için bir ilerleme olarak gördüm. 4 Yoksulları doyurmadığımız için değil, Açgözlü zenginleri doyuramadığımız için bu haldeyiz 4 Nerden nereye... Allah ‘yürü ya kulum’ dedi. Bunlar ‘yürüt ya kulum’ anladılar... Kıskanmayalım. Siz de elma, limon kabuklarını ziyan etmeyin 147 bin tl lik alışveriş yapın. 4 Boşuna para harcamış! Tarihi eser inşa edeceğini söyleyen RTE’ye söyleseydi antika yapardı! 4 Kişi Başına Düşen Milli Gelirin Bir Kaç Kişi Tarafından Yenildiği Yerdir Türkiye!! Facebook’tan cadı avı Mersin’de Barış Bildirisi’ni imzalayan akademisyenlere paylaşımları nedeniyle 20 yıl hapisleri isteniyor KEMAL GÖKTAŞ ğim için de ‘halkın bir kesimini Mersin’de ortak noktaları Barış İçin Akademisyenlerin “Bu Suça Ortak Olmayaca diğerine karşı kışkırtmakla’ suçlanıyorum. Bu dava elbette akademisyenler bildirisine imza attığımız için açıldı. 2013’ten iti ğız” bildirisine imza atmak olan 4 baren sosyal medya paylaşımla akademisyenin, Facebook paylaşım rı araştırılmış ve suç yaratılmış. ları nedeniyle 20 yılı aşkın hapis Bu tam anlamıyla düşman ce cezası istemiyle yargılanmalarına za hukukudur. İmzacı akademis başlandı. Dosyada, akademisyenler yen olduğumuz için hakkımızda le ilgili soruşturmanın tam bir cadı araştırma yapılmış ve bula bula avı mantığı ile yapıldığını gösteren bu paylaşımları bularak dava aç çok sayıda belge yer aldı. mışlar” dedi. Mertcan, Emniyet’e Suçlanan paylaşımlar arasında ifade vermeye gittiğinde avuka ‘HesabımızaCizre’de öldürülen Miray bebeğe ya zılan ağıt da vardı hiçbir yorum ya Mertcan (Solda) ve Çakmaklı (Sağda) arkadaşımız Kemal Göktaş’la konuştu. tı Mehmet Altıntaş ile ifadelerini alan polis memuru arasında ya pılmadan paylaşılan video görün şanan çarpıcı bir diyaloğu da ak tüleri de... Polis ve savcılık son dönemin tardı. Buna göre, avukatının “İmza olma nasıl girdiler?’genel eğilimine uyarak hak ihlallerine karşı devleti eleştirmeyi doğrudan “terör saydı yine bu araştırmayı yapacak mıydınız?” dediğinde polisin “Elbette yapma örgütü propagandası” olarak görmüştü. Savcılık ayrıca akademisyenlerin başka paylaşımlarına “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Türk devletini aşağılama” olarak görüp ayrı davalar açtı. Dün yargılanan akademisyenlerin her biri Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapan Hakan Mertcan, “Bizim Facebook hesaplarına polisin nasıl girdiği belli değil. İki polis yan yana oturmuş, aynı gün aynı saatte 4 hesaba birden girmiş ve aradan bazı paylaşımları seçip dava açıyorlar” dedi. yacaktık” karşılığını verdi. “İsim”den suça gitmenin tipik örnek lerinden biri dava. Öyle ki imzacı akademisyenlerle ilgili sosyal medya üzerinden bir araştırma yapılmaya başlandığında Hakan Mertcan’la aynı ismi taşıyan nin ayrı başka davaları da önümüzdeki Mustafa Şener ise, kindar ve dindar bir nesil başka bir vatandaş takılmış önce polisin günlerde görülecek. Ciddiyetsiz iddianame İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğre değil, eleştiren ve barışçıl bir nesil yetiştirmeye çalıştığını, bu yüzden hakkında dava açıldığını belirtti. Selim Çakmaklı da, Lice’de işlenen cinayetlerin tekrarlanmaması için yaptığı paylaşıma da dava açıldığın belirterek “Bunları söylemek suç olamaz” dedi. ağına. Söz konusu kişinin sosyal medya hesaplarını inceleyen polis, sonradan fark etmiş hedefteki kişinin başka biri olduğunu. Yine de diğer Hakan Mertcan’a ilişkin tutanak da dosyada duruyor. tim üyesi Yrd. Doç. Hakan Mertcan, Cumhuriyet’e, bir hukuk skandalı ile ağıt. Bu ağıdı ben yazmadım, paylaştım. Hukuk garabeti karşı karşıya olduklarını belirterek, “Cid Buradan nasıl bir terör propagandası çı Facebook’taki 11 paylaşımı ile ilgili da diyetsiz bir iddianame ile yargılanıyoruz. karılıyor? Dava açılan bir paylaşımım va açılan İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Hukuk öğrenimi olmasına gerek yok, id DİHA’nın çektiği bir video görüntüsü. öğretim üyesi Yrd. Doç. Selim Çakmaklı dianameyi okuyan okur yazar herhan Bu bir kurgu değil, görüntü. Cizre’deki da “Polis dördümüz hakkında araştırma gi biri suç yaratılmaya çalışıldığını söy operasyonlarla ilgili yaptığım paylaşım yapmış ve savcılık da her birimizin Face ler. Benim hakkımda 3 paylaşımla ilgili da devlet şiddetini ve sahile cesedi vuran book hesabı ayrı olduğu halde davayı bir dava açılmış. Bunlardan biri Cizre’de öl Aylan bebeğin Kürt olduğunu öğrenin likte açmış. Bu da amacı ifşa eden bir hu dürülen 3 aylık Miray bebeğe yakılan bir ce üzülmediğini yazan ırkçıları eleştirdi kuk garabeti olarak önümüzde” dedi. ‘Barışı savunmaya devam edeceğiz’ ABİDİN YAĞMUR Yargılanan akademisyene destek için dava öncesi EğitimSen Mersin Şubesi’nde yapılan toplantıya imzacı akademisyenlerden Prof. Dr. Sibel Özbudun ve Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, avukat Fikret İlkiz, EğitimSen MYK üyesi İsmail Sağdıç, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Yaşar Ulutaş katıldı. Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Tolga Tören, “Savaşı durduramadık bu bize dert oldu. Ama size boyun eğmedik, bu suça ortak olmadık bu da size dert olsun” ifadelerini kullandı. ‘Biat etmeyeceğiz’ Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ilk duruşmasına Mustafa Şener, Hakan Mertcan, Selim Çakmaklı katılırken yurtdışında olan Esin Gülsen katılmadı. Duruşma 3 akademisyenin ifadelerinin ardından 17 Kasım’a ertelendi. Duruşma sonrasında akademisyenler adliye önünde “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Akademi biat etmeyecek”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz” sloganları attı. Şener, “Bu iddianame bir hukuk skandalıdır” dedi. Mertcan ise “Barışın dışında hiçbir şeyi savunmayacağız. Sömürüsüz, adil, özgür bir dünyayı savunuyoruz” dedi. 21 yüksek yargı üyesi hakkında soruşturma başlatıldı: Meslek şerefine aykırı Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezilerine katılıp çay toplamasıyla ilgili şikâyet, soruşturmaya gerek görülmeyerek işleme konmamıştı. Erdoğan’ın katıldığı açılışa katılım zorunlu Yeni kurulan ve atamaları yapılan bölge adliye mahkemeleri (istinaflar), 20 Temmuz’da resmen faaliyete geçiyor. Ancak Hakim Nuh Hüseyin Köse, bununla ilgili çarpıcı bir iddia ortaya attı. Yargıç Köse, bu mahkemelerin açılışı nedeniyle yeni istinaf yargıçlarının Ankara’ya çağrıldığını belirterek, “20 Temmuz istinaf açılışı ve cübbe giyme töreninde Cumhurbaşkanı da olacak. Yer belirsiz. İstinaf yargıçların 20 Temmuz’da, Cumhurbaşkanının katılımıyla Ankara’da yapılacak olan cübbe giyme törenine katılımları zorunlu tutuldu” denildi. Yargıtay ve Danıştay’ı silbaştan dizayn eden yasaya ba Danıştay Başkanlık Kurulları harekete geçti. Olağanüstü top sın açıklamasıyla tepki göste lanan kurullardan söz konusu ren 21 Yargıtay ve Danıştay üye üyeler hakkında inceleme baş si hakkında soruşturma başlatıl latılması kararı çıktı. İncele dı. Yargıtay ve Danıştay’ın kendi içlerinde başlattığı soruşturma ALİCAN ULUDAĞ me kararlarında 21 üyenin eylemlerinin; “Üyeliğin vakar ve nın gerekçesi, “mesleğin şerefine onuruna dokunan, kişisel hay aykırı tutumda bulunmak” olarak siyet ve itibarını kıran veya gö gösterildi. Aynı Yargıtay ve Danıştay, rev icaplarına uymayan davranış” ola başkanları İsmail Rüştü Cirit ve Zer rak nitelendirildi. rin Güngör’ün Cumhurbaşkanı Tayyip Yargıtay Yasası’nın “Yüksek Disip Erdoğan’ın gezilerine katılıp çay topla lin Kurulu” başlıklı 19. maddesi; Yük masıyla ilgili şikâyetleri, soruşturmaya sek Disiplin Kurulu’nun Yargıtay üye gerek görmeyerek işleme koymamıştı. liği vakar ve onuruna dokunan, kişisel 2’si Danıştay, 18’u Yargıtay üyesi, haysiyet ve itibarını kıran veya görev yüksek yargıya ilişkin yasaya karşı ön icaplarına uymayan davranışta bulun ceki gün Yargıtay önünde açıklama ya duğu tespit edilen üyeler hakkında ey parak düzenlemenin geri çekilmesi lemlerinin ağırlığına göre “Uyarma” ve ni istedi. Bu eylem sonrası Yargıtay ve ya “Görevden çekilmeye davet” işlemle rinden birinin uygulanacağını hüküm altına alıyor. Yargıtay ve Danıştay’ın söz konusu üyeler hakkında kesin kararını önümüzdeki günlerde vermesi bekleniyor. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve avukat Sedat Vural, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte yurt gezilerine çıkan Yargıtay Başkanı Cirit’i, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na “Yargıtay üyeliği vakar ve onuruna dokunan ve görev icaplarına uymayan davranışlar” gerekçesiyle şikâyet etmişti. Kurul oybirliği ile “soruşturma açılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından, işlem yapılmasına yer olmadığına” karar vermişti. Danıştay Birinci Başkanlık Kurulu da, Başkan Zerrin Güngör hakkındaki benzer şikâyeti işleme koymamıştı. Nesin’in gelinine Erdoğan’a hakaret davası ALİ AÇAR Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma için başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” etkinliğine katılan ve “terör propagandası yapmak” iddiasıyla 11 gün cezaevinde yatan yazar Ahmet Nesin’in eşi Hilal Nesin hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle dava açıldı. Sosyal medyadan “Sarayda onun diktatörlüğü sürsün diye bu savaşta çocuklar, gençler ve askerler ölüyor. Hangi vatan fakir fukaranın öldüğü vatan mı yoksa onun sefa sürdüğü vatan mı” sözlerine dava açılan Nesin, “Ben Cumhurbaşkanı’nı sevmek ve onu övmek zorunda değilim ki? Ben çocuklar boş yere ölmesin istedim. Bu suçsa aynı şeyleri söylemeye devam edeceğim” dedi. Cumhuriyet’e konuşan Nesin, “Benden çok daha ağır sözlerle Cumhurbaşkanı’nı eleştirenler var. Benim özelimden dolayı bu davanın açıldığını düşünüyorum. Erdoğan’ı susturan tek kişi Aziz Nesin’di. Elbette hâlâ onun kini ve nefreti var. Sinmiş ve sönmüş bir Nesin ailesi istiyor” dedi. Nesin, “Ben de ona moralimi ve ruh halimi bozduğu için davacı olacağım” ifadelerini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle