15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 28 Haziran 2016 ÖzAgecanr Tarihsel boyutta ‘İngiliz’ olmak 1980’li yıllarda ünlü oryantalist yakın dostum Dr. Andrew Mango İstanbul’da, Girne konferanslarında veya Londra’daki sohbetlerimizde bana; “Erol, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde işi ne, biz ABD’ye Avrupa’dan çok daha yakınız” diye serzenişte bulunurdu. Kendi çocuklarının bile Avrupa ülkelerine değil ABD’ye yerleştiklerini anlatırdı. Tabii bana söylediklerinde bir eksik vardı; “İngiltere’nin, AB’nin siyasal, ekonomik ve kültürel şemsiyesi altına sığınmış olmasını hazmedemiyordu”. Dr. Mango’nun düşüncelerini eski İngiltere Başbakanı Edward Heath’te de gördüm. 1980’li yıllarda Ayhan Şahenk, Heath’i özel konuğu olarak İstanbul’a davet ettiğinde evindeki yemekte ve Boğaz’daki tekne gezisinde ben de Avrupa üzerine çalışan bir akademisyen olarak davetliydim. Öyle ya, eski başbakanla Avrupa’daki gidişatı konuşacak biri gerekiyordu! Heath aynı çizgide olmasa bile Mango ile benzer görüşleri savundu. İşte referandumda yüzde 52’yi oluşturan kesim, Heath ve Mango gibi “üst düzey elit ve düşünür olmasalarda” onların geleneğini yansıtan insanlardı. İngiliz gençliğinin bugünkü “Avrupalılık yaklaşımından” çok farklıydılar. Türkiye ve İngiltere’nin ortak kaderi İngiltere Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayarak ABD ve Kıta Avrupa’sı arasında kalmıştır. Aynen Tanzimat’la birlikte Osmanlı Devleti’nin Doğululuk ve Avrupa arasında sıkışması gibi. Ancak İngiltere’nin İngiliz Milletler Topluluğu içindeki tarihsel ve küresel hükümranlığı, ülkeler bağımsızlıklarını elde ettikçe yeni bir sürece girdi. Avustralya’dan Kanada’ya, Yeni Zelanda’dan G. Afrika Birliği’ne kadar ülkeler, Londra ile çok özel bağlarını sürdürdüler. Bütün bu özel tarihsel bağlar İngiltere’nin, “AB şemsiyesi altına sıkışmakla, yedi kıtaya yayılmış özel ilişki bağları arasında bocalamasına” yol açtı. Üstelik Avrupa’da Fransa ve Almanya gibi “tarihi bölgesel rakipler” hâlâ kimi konularda hassastılar. Bütün bunlar nesiller boyu birikimler halinde, yüzde 5248 oranları içinde yer aldılar. İşgal edilen Osmanlı Devleti sonrasında kurtuluş ve kuruluşla ortaya çıkan Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti ise tercihini net olarak yapmıştı. Bilim, akılcılık, sanat ve uygarlık Avrupa’daydı. Atatürk bu nedenle Avrupa’dan bilim ve sanat insanları davet etti; kendi insanımızı da Avrupalı bilim ve sanat değerlerini benimsemeleri için Avrupa ülkelerine gönderdik. Atatürkçülükle birlikte Türkiye, “Batı ve Doğu arasında bocalamaktan kurtuldu”, tercihimiz Avrupa’daki bilim, sanat ve uygarlıktır dedik. Ancak AKP ile birlikte Avrupa’nın çağdaş değerlerinden uzaklaşma tehdidi altına girdik. İngiltere AB para sistemine girmedi, eski sömürge ülkeleri ile AB’nin izin verdiği ölçüde ilişkilerini sürdürdü. Bu arada, 1960’lı yıllarda Ali Kemal’in oğlu Zeki Kuneralp büyükelçi idi. The London School of Economics’te düzenlediğim Türkiye’nin tanıtımı sergisinin açılışını 1965’te, LSE’deki binada gelip Zeki Bey yaptı. Biliyorsunuz daha sonra Madrid’de iken Asala Terör Örgütü saldırısına uğradı ve sevgili eşi öldürüldü. Ne ilginç tesadüf; İktisat Fakültesi’nde 70’li yıllardaki asistanım, Zeki Kuneralp’in oğlu Sinan Kuneralp ile evli bulunuyordu. Diğer torun Boris Johnson’un adı çok geçince birden hatırıma geliverdi. Londra’da tanıdığım Zeki Kuneralp çok değerli bir diplomattı. Zeki Kuneralp Ankara’da girdiği elçilik sınavını kazanınca gelip Başbakan İnönü’ye sormuşlar; “Efendim, kendisi Ali Kemal’in oğludur, ne yapacağız?”. İnönü de, “Sınav kazandı ise bana ne diye soruyorsunuz” demiş. İşte Atatürk Cumhuriyeti’nin büyüklüğü buradadır. yorum 13 Geçen salı bu köşenin başlığı “İngiltere, AB’den Boşanacak mı?” idi. Basınımızda ki “İngiltere, AB’den ayrılacak mı?” başlıkları yerini, bu yazıdan sonra “boşanma” sözcüğüne bıraktı! Oylamada yüzde 48 “boşanma Özgen Acar yalım”, yüzde 52 “boşanalım” sonu cyKauşaçavınkşatın!aİn1kg2ilstearaet’,ddeüpnyearşseimyabsealgvüenü ekonomi tarihinde “bunalımlara” yol Kavşak açabilecek önemli bir dönüm noktası yarattı. Avrupa’da Bunalım!Bu sonuç Büyük Britanya’nın, AB’den hemen ayrıldığı anlamına gelmiyor. Nasıl karıkoca “boşanma” kararı alıp birisi başka eve çıkar, mahkemenin vereceği kararı bekler lerse, bu konuda da aynı durum ge çerli. AB Anlaşması’nın 50. maddesi iki yıl lık şu süreci öngö rüyor: “Ayrılma kararı alan üye devlet, ni yetini AB Doruğu’na bildirir. Birlik, söz konusu devletle, AB Doruğu belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devle AB’de boşanma. müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, Avrupa Parlamentosu’nun onayını aldıktan sonra, nitelikli çoğunluk la hareket eden Konsey tarafından akdedilir.” Önce İngiltere parlamentosunun AB’den ayrılma yasalarını kabul etmesi, sonrasında; AB ile 80 bin sayfalık anlaşma ve yasaların müzakeresi gerekiyor. Büyük Britanya şemsiyesi altındaki bağımsız ülkeler oylamada lar hemen bir imza kampanyası başlattılar. 3 milyon imza toplandı. Ancak bu imzacılar arasında “ayrılalım” diyenlerin varlığı bilinmiyor. Bu imzalar ikinci bir oylamayı gündeme getirebilir. HHH AB’nin altı kurucu üye ülkesi Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda dışişleri bakanları; İngiltere’nin AB’den çıkış sürecinin hızlandırılmasını, öteki ülkelerin benzer kararlar almasını önlemeyi görüştüler. İngiltere’nin AB bütçesine yıllık katkısı 12 milyar sterlini aşıyor. Bu tin Birlik ile gelecek değişik kararlar aldılar. önemli katkının devreden çıkması, teki ilişkisinin çerçevesini dikkate ala İskoçya ve Kuzey İrlanda da çoğun “varsıl” ülkelerin “pamuk ellerini ce rak, çekilmeye ilişkin kuralları belirle luk oyunu AB’de kalmaktan, Galler be sokmalarını” gerektirecek bir yük yen bir anlaşmayı müzakere eder ve ise ayrılıktan yana kullandı. Bu çat yaratacak. akdeder. Bu anlaşma, AB’nin İşleyi laklar üzerine İspanya, 6.8 km2’lik Bu boşluk giderilemezse Doğu şi Hakkında Antlaşma’nın 218. mad Cebelitarık’a göz dikti. Avrupa’nın “yoksul” ülkelerine eko desinin 3. paragrafına uygun olarak “Boşanmadan” nedamet duyan nomik girdiler azalacak ve önemli bunalıma yol açacak. HHH Türkiye, 6 ülke, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurduktan kısa bir süre sonra 1959’da üyelik için başvurdu. AET, başvuruyu 12 Eylül 1963’te izlediğim Ankara Anlaşması töreninde kabul etti. Ne var ki AB’nin üye sayısı 28’e çıkarken Türkiye 59 yıldır kapıda bekletiliyor! Türkiye ile 1995’te “Gümrük Birliği Anlaşması” imzalandı. TBMM, AB’nin öngördüğü “Kopenhag ölçütlerinin yerine getirileceğine ilişkin uyum yasasını” 2002’de kabul etti. 2005’te ise İngiltere’nin desteği ile Türkiye’ye tam üyelik yolu açıldı. Ancak o tarihte “Türkiye’siz AB olmaz!” diyen İngiltere Başbakanı David Cameron, son oylama öncesinde, “Türkiye AB’ye 3.000 yıl üye olmaz!” demez mi? Nedeni ise ülkemizdeki sultanın insan hakları, özgürlükler, demokrasi ihlallerinin yanı sıra laik ülkeyi, İslam cumhuriyetlerine benzetmesi idi. Bırakın T.C.’nin AB’ye tam üye olmasını, hatta bırakın “vizesiz seyahat” anlaşmasını, bugüne değin 3 milyon Suriyeli göçmenin 25 milyar liralık yüküne bu gidişle AB ortak olamayacak! İngiltere, Türkiye’nin dışsatımında 2., dışalımında ise 9. sırada... Son gelişmenin, bu sıralamayı olumsuz etkilemesi, ayrıca Türk mallarına İngiltere’de yüzde 30’a varan vergi konulması da söz konusu! Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] Kâğıt gazete bitiyor mu? ŞÜKRÜ KARAMAN Gazeteci Malum, gazete satışları nüfusu 80 milyona yaklaşan ülkemizde bir hayli düşük. Kalabalık nüfusa karşılık günlük gazete satışı 3.5 ile 4 milyon arasında gelgit yapıyor. Bu rakamın çoğunluğu da cumartesi ve pazar günleri gerçekleşiyor. Yani insanların evlerinde olduğu gün. Akıllı telefonların yaşamımıza girmesiyle bir tıkla dünyadaki ve ülkedeki tüm haberler önümüze düşüyor. Artık insanlar gazete satın almak yerine gündemi, dünyayı, ülkede ne olup bittiğini öncelikle sosyal medyadan, telefonlardan, televizyondan izliyor. Sosyal medyanın yaygınlığı karşısında, ülkemizde ve dünyada bazı kâğıt gazeteler yayın yaşamını sonlandırarak, dijital ortamda yayınlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Geçen aylarda çalışanların ve okurun özverisi ile yaşamaya, ayakta durmaya çalışan, birçok gazete, tiraj düşüklüğünün yanı sıra, sosyal medyanın etkisi ve yeterli reklam alamamaktan ötürü “pes” diyerek kepenk indirdi. Kâğıt baskıya veda Anımsanacağı üzere önce Karşı, ardından Sol ve Radikal gazeteleri basılı yayına son verdi. İngiltere’nin en önemli gazetelerin Sosyal medyanın iyiden iyiye kök salması, akıllı telefonların yaşamın her alanında kendini göstermesi ve dijital ortamın yaygınlaşması “Basılı medya ölüyor mu” sorusunu gündemden indirmiyor. den The Independent da yazılı basıma, yani kâğıt baskıya veda etti. The Independent, son kâğıt baskısını 26 Mart’ta yaptı. Okur gazeteyi artık dijital ortamdan takip edebiliyor. Ülkemizde iki yıl önce de büyük iddialarla yayın hayatına başlayan Radikal gazetesi yazılı basına son vererek, dijital ortamda yayını sürdürmeye çalıştı. Çalıştı diyorum, çünkü Radikal de, 25 Mart’tan itibaren dijital yaşamını da sonlandırdı. Yine yüzlerce işsiz... Aslında her yeni doğan, yayın yaşamına başlayan gazeteler ne denli sevindirici ise, gazetelerin kapanması, yüzlerce basın emekçisinin işini yitirmesi de o denli üzücü. Yeni yayımlanmaya başlayan gazetelerin hem meslektaşlarımızın iş sahibi olması hem de Türk basınına yeni bir soluk getirmesi, basın özgürlüğünün gelişmesine sağlayacağı Kâğıt gazetelerin 100 yıl geçse dahi yaşamın bir parçası olarak mutlaka devam edeceği yönünde bir ortak görüş hâkim. katkıdan ötürü seviniyor, kapandığında da üzülüyoruz. Yaşamın parçası “Basılı medya, kâğıt gazetelerin ömrü bitiyor mu” sorusuna verilen çeşitli yanıtlar, değerlendirmeler sonucunda, “Kâğıdın, dolayısıyla kâğıt gazetelerin 100 yıl geçse de yaşamın bir parçası olarak devam edeceği” yönünde ortak görüş hâkim. Radyo, televizyon ve internetin çıktığı ilk günlerde de buna yönelik sorular gündeme gelmiş, çeşitli değerlendir meler yapılmıştı. Ama aradan geçen uzun sürede yazılı basın, kâğıt gazete zorlansa da hâlâ devam ediyor. Çünkü yazmayı çizmeyi, okumayı sevenler ısrarla kâğıt gazetelerin önüne hiçbir teknolojinin geçemeyeceğini savunuyor. Çünkü gazete okurlarının çoğunluğu kâğıda dokunmak, gazeteyi, dergiyi, kitabı eline alarak, kokusunu özümseyerek okumak istiyor. Mürekkep kokusu... Gazete okurlarında mürekkep kokusu alışkanlık yaptı. Bu alışkanlıktan vazgeçmek öyle çok kolay değil. Dijital gazeteler, yayınlar tıpkı sanal arkadaş gibi, ona dokunamıyor, yakından hissedemiyorsunuz. Zaten dijital ortamı kullanan, sevenlerin pek çoğu gazete okumuyor, eline bile almıyor. Ayrıca, yazılı basının yüzyıllara dayanan bir deneyimi var. Dijital yayıncılık daha emekleme aşamasında. Yazılı ve basılı medyanın dijital dünyanın sahip olamayacağı bir ağırlığı var.  Sonuçta sosyal medya yaygınlaşsa, dijital ortam yaşamın vazgeçilmezi olsa da dokunulabilinen, mürekkep kokusu hissedilebilinen, en önemlisi çevirdikçe büyük keyif aldığımız sayfalarıyla kâğıt gazete bir 100 yıl geçse de bitmez, yaşamaya devam eder.    28 HAZİRAN 2016 SAYI: 33137 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.26 03.19 03.51 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.27 13.14 17.12 05.15 12.59 16.55 05.43 13.22 17.14 Akşam 20.49 20.30 20.48 Yatsı 22.39 22.16 22.30t Yunus Nadi’yi anıyoruz Gazetemiz kurucusu Yunus Nadi Abalıoğlu 71. ölüm yıldönümünde mezarı başında anılacak Gazetemiz kurucusu, milletvekili, yazar Yunus Nadi Abalıoğlu ölümünün 71. yıldönümünde Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında bugün saat 13.30’da düzenlenecek törenle anılacak. Törene, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç de katılacak. Yunus Nadi, 7 Mayıs 1924’te Cumhuriyet’in ilk sayısında gazetesi Yunus Nadi nin “vazgeçilmez varlık nedenini ve yayın politikasını”, “Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasi nin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir. Memlekette halkın halk tarafından halk için idaresi bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz. Başka bir kuvvetin değil” sözleriyle anlatmıştı. Nadi, 1879’da Fethiye’de Seyidler köyünde doğdu, 7 Mayıs 1924’te İstanbul’da kurduğu Cumhuriyet gazetesinde 1945’te yaşamını yitirene dek başyazarlık yaptı. Antalya Barınaklar Bulvarına, Anadolu Hastahanesine, Güzeloba Çarşıya, denize çok yakın, 2134 sokakta 2012 yapımı 4+1+ 2 banyolu dublex. Satın al hemen taşın. Sahibinden Tel: 0532 200 66 52 ON NUMARA 12, 14, 21, 22, 24, 32, 33, 34, 41, 43, 45, 47, 50, 52, 54, 55, 61, 62, 64, 69, 71 ve 74 10 BİLEN: 126 bin 158’şer TL (2 kişi) 9 BİLEN: bin 956’şar TL 8 BİLEN: 116.55’şer TL 7 BİLEN: 22.80’er TL 6 BİLEN: 3.95’şer TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.05’şer TL Yeşilırmak Yunus Nadi Yaralanan Ebru Yeşilırmak yaklaşık bir saat sığındığı gecekonduda bekletildi. Ymüurhüaybüişri dveurrguilsdiuMAPHOAGLLİSALZEAİSTİE’NŞDİ E Gazi Mahallesi’nde Yürüyüş dergisi muhabiri Ebru Yeşilırmak, polisin açtığı ateş sonucu sırtından vurularak yaralandı. Yaklaşık 1 saat boyunca bir gecekonduda tutulan Yeşilırmak daha sonra ambulansla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılırken durumunun ağır olduğu belirtildi. Gazi Mahallesi’nde dün öğle saatlerinde iddiaya göre, polis tarafından takip edilen Yürüyüş dergisi muhabiri Ebru Yeşilırmak’ın bulunduğu araç sıkıştırılarak durduruldu. Yeşilırmak’ın içinde bulunduğu aracın lastikleri polisler tarafından patlatılırken, araca doğru ateş açıldı. Açılan ateş sonucu sırtından yaralanan Ebru Yeşilırmak, çevredeki bir gecekonduya girerek sığındı. Bu sırada polis olay yerinde önlem alırken, kimsenin çevreye yaklaşmasına izin verilmedi. Yaklaşık 1 saat süren bekleyişin ardından Yeşilırmak, ambulansla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan Yeşilırmak’ın durumunun ağır olduğu belirtildi. l İSTANBUL /Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle