Katalog

KULTUR Cumartesi 25 Haziran 2016 [email protected] EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 15 Livaneli’nin 70. yaşına uluslararası kutlamalar Zülfü Livaneli, Atina’da sanatçılarla sahne aldı. Zülfü Livaneli’nin 70’inci yaş günü Moskova, Bremen, Patras ve İstanbul’da çeşitli etkinlikler ile kutlanıyor. Moskova’daki törende, Livaneli’ye ‘Nâzım Hikmet Ödülü’’ verildi. Bremen’deki Sendesaal konserde Alman müzisyenler, Livaneli besteleri çaldı. St. Stephanie kilise korosunun da yer aldığı konserde söz alan Alman Parlamentosu Başkan Vekili Claudia Roth, “Zülfü yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da ve birçok dostunun bulunduğu Almanya’da da sanatçı kimliğiyle, yazılarıyla, siyasal duruşuyla insan hakları ve barış için çaba harcayan insanlara umut veriyor. Bizim Türkiyemiz sensin. Sen bizim özlediğimiz Türkiyesin!” şeklinde konuştu. Patti Smith ile üçüncü Türkiye buluşmasına tanık olmak isteyenler, Zorlu PSM’deki uzun koridorların yürüyen merdivenlerinde ilerlerken dışarıda terleten kapitalizmden, içeride donduran kapitalizme geçiş yaptı. Zorlu Avrupa’nın kaderinin yeniden yazıldığı günde, konserini “Gelecek şimdi!” sözleriyle bitiren Patti her şeyiyle tamamdı, peki ya biz!? MURAT BEŞER geleceğin adı: ‘Game of Thrones’ta Brexit endişesi Britanya’da gerçekleşti yat normal bir televizyon dirilen referandumdan çı zisi için harcanan miktarın kan ‘AB’den ayrılalım’ sonu yaklaşık 23 katı. Bugüne cu ülkedeki dizi sektörünü kadar, dizinin sahibi HBO de etkileyecek. Ayrılık ka Avrupa Birliği tarafından rarı, başta Game of Thrones verilen Avrupa Bölgesel Ge olmak üzere kaliteli ve yük lişim Fon’undan çok yüklü sek bütçeli dizilerin yapılmasını zorlaştıracak. ABD’li HBO kanalına ait Game of Thrones’un bir bölümünü çekmek için yaklşaık 6 milyon dolar harcanıyor. Bu fi bir miktar alıyordu. Ancak ayrılık kararının ardından Britanya artık bu fon kapsamında olmayacak ve Amerikalı kanala bu fondan para verilmeyecek. Koyuncu’ya özel günler Kansere 11 yıl önce bugün yenik düşen müzisyen Kâzım Koyuncu, İstanbul Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda anılıyor. “Kâzım İsyandır” başlıklı, dün başlayan özel program 25 ve 26 Haziran’ı da kapsarken, girişime çArşı Grubu ve Beşiktaş Belediyesi de destek veriyor. Parka kurulan forum alanında bugün 15.00’te ‘Kâzım’ın Dilleri’ ve ‘Çocuğumuz ve Geri Dönüşüm’ gibi konular tartışılacak. Programda bugün, 18.00 itibarıyla Entu, Hilmi Yarayıcı, Selim Bölükbaşı, Aslıhan Güner, İmera, İstanbul Kadın Orkestrası, Sü leyman Can Arslanyürek, Luxus, Riitimkollektif, Kafdağı, Umut Töre Bandosu ve Ata ve Birol alkışlanacak. Yarın yine 18.00’de ise, Mehmet Erdem, Tahribadı İsyan, Avşin Eryiğit, Bandista, Aydoğan Topal, Samsara ve Taner Öngür gibi isimler bir araya gelecekler. Patti Smith ile üçüncü Türkiye buluşmasına tanık olmak isteyenler, uzun koridorların yürüyen merdivenlerinde ilerlerken, dışarıda terleten kapitalizmden, içeride donduran kapitalizme geçiş yapıyor. Oturmalı düzende biletler haftalar öncesinden tükenmiş, Punk anneannesinin “Horses” albümünü kırkıncı yılında (her ne kadar bu turne geçen yıl başlamış ve şimdi 41 yıl olmuşsa da) çalacağı konser başlasın diye iple çekilen zamanlar gibi. “Gloria” ve “Redondo Beach” çalarken fark edemiyoruz olacakları; en sağda iki masum kız var nazikçe dans ediyor sadece. Türkçe teşekkür etmesinin ardından söylediği “Birdland” esnasında oluyor. Parçanın bir kısmını burnunun ucundaki gözlüklerle kâğıttan okuyor, şairane. İkinci kısmında kâğıtları tiyatro oyuncularına has bir edayla havaya fırlatıyor, gözlüğü katlayıp cebine koyuyor. Ve lodos patlıyor... ‘Belki sonra işeriz...’ Millet ayağa kalkıyor ve alkışlarla eşlik ediyor; yumuşak kırmızı koltuklar bir yerden sonra fazla geliyor, arkadan gelenler koridor boşluğunu istila ediyor. Şarkı isteyen bir izleyiciye “Pissing in A River, Horses albümünde değil, ama belki sonra işeriz” diyor. “Free Money”den sonra da plağın B yüzünü çeviriyor. Bu sahnede herkes her şeyi çalıyor: basçı klavyeyi, gitarcı bası, davulcu bası... Gitarcı Lenny Kaye ile davulcu Jay Dee Daugherty başından bu yana varlığını sürdüren, topluluğa damgasını vuran iki ka Şimdi! rakter, ama basçı Tony Shanahan ile gitarcı Andy York da sanki 40 yıllık arkadaşları gibi. Jim Morrison’ın anısına “Break It Up”ı tüm salonla birlikte söylerken siyah ceketinin yakasını kaldırıp, içindeki yeleğin üzerinden kalbini tokatlıyor, delikanlıca. “Elegie” başlarken sahneye fırlatılan beyaz tişörtü özenle alıp davul setinin üzerine asıyor Patti. Gidenlere selam olsun Parçada geçmişini etkileyen merhumları sayıyor: Jimi’den Lou Reed’e, Fred Smith’ten David Bowie’ye... Albümdeki parçaların sona ermesiyle birlikte, kapak resmini gösteren dev perde de kapanıyor. Hariçten gazeller kısmında “Dancing Barefoot” olmazsa olmaz. Patti kısa bir mola verince topluluk Velvet Underground parçalarından oluşan bir potpuri sunuyor, gürültülü. Vasat “When Doves Cry” yorumu, Prince’in ne kadar aşılamaz bir müzisyen olduğunu göstermekten başka bir işe yaramıyor. Kırmızı bir fincanda gelen kahve küçük su ihtiyacı yaratıyor, “Pissing in A River” başlıyor. İzleyicilerden abartılı iltifatlar yağıyor, Patti mahcup gülücüklerle karşılıyor. Sanki kendini metalaştırmaya, putlaştırmaya çalışanlara direniyor. Havlı sesi 70 yaşına rağmen halen güzel ve güçlü. Hoplayan zıplayan, gitar teli koparıp Patti Smith yere tüküren fiziği gibi. Son sahnede ayağı kablolara takılınca sendeleyip düşen hali bile güzel. Özgürlük ve annelik Bir başka olmazsa olmaz “Because The Night” çalarken, artık salon çığırından çıkıyor. “People Have The Power” girerken vereceği tüm mesajları derleyip topluyor, özetliyor. Mütemadiyen silkelediği elleri psikolojik endişelerini, sıkılı yumrukları toplumsal direncini ifade ediyor. Eugene Delacroix’nın Özgürlük tablosundaki bayraklı kadını ile Kathe Kollwitz desenlerindeki acılı anneyi andırıyor. Avrupa’nın kaderinin yeniden yazıldığı, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı verdiği günde konserini “future is now/gelecek şimdi sizler, geleceksiniz” sözleriyle bitiren Patti tamam da, peki ya biz?! Zorlu PSM’den yükselen barış, özgürlük ve “birleşin” çağrıları, yolumuzu aydınlatıyor mu? ([email protected]) ‘Cennete giden Merdiven’in mülkiyeti, Led Zeppelin’e kaldı ABD’nin Los An geles ken tinde bir süredir il gi odağı olan ve İn giliz psike Robert Plant delik rock topluluğu Led Zeppe lin ile Spirit topluluğu nun arasını açan ‘Cen nete giden Merdiven’ Jimmy Page (Stairway to Heaven) parça sının eser sahipliği üzerine açılan telif hakkı davası ni hayete erdi. Yargıç, ilgili eserin iddia olunduğu gibi 1967 tarih li Spirit parçası Taurus ile uzaktan yakından ilişkili ol madığına hükmetti. Dava sürecinde Led Zeppelin’in kurucu üyeleri, vokalist ve besteci Robert Plant ile gitarist Jimmy Pa ge, bizzat mahkemeye ge lerek, Spirit’in geç dönem gitaristi Randy Wolfe’un açtığı dava ekseninde gün lerce ifade vermişlerdi. l Kültür Servisi ‘Türkiye homofobik bir ülke’ Türkiye asıllı yazar Elif Şafak, Gu ardian gazetesi için kaleme aldığı son ya zısında, Türkiye’de ki LGBTİ topluluğu nun düzenlediği onur yürüyüşünün Alpe Elif Şafak renler grubunca teh dit edilmesini konu al dı. “LGBTİ’ler özgürlükleri için savaşıyor. Bu yüzden aşırılıkçıların hedefi oluyorlar” di yen Şafak, Firuzağa’daki saldırıya da değe rek yaşanan hadiseler için “Çok tehlikeli” yo rumunu yaptı. Türkiye’nin liberal demokrasi den gitgide uzaklaştığının altını çizen yazar, “Türkiye’nin homofobik bir ülke olduğuna şüp he yok” ifadesini kullandı. l Kültür Servisi Rusya: Netflix bir ‘CIA projesi’ Rusya Kültür Bakanı Vladimir Medinsky, dizifilm platformu Netflix’in CIA’nı bir projesi olduğunu iddia etti. Medinsky, şirketin Silikon Vadisi devleri ve ABD hükümetinden yardım aldığını, Rus halkına bu yolla propaganda yapıldığını ileri sürdü. Ocakta Rusya’da erişime açılan Netflix’in en çok izlenen dizilerinden House of Cards, ABD’li bir senatörün ‘Rusya kavgalı’ başkanlık yarışını işliyor. C MY B