15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 25 Haziran 2016 TASARIM: SERPİL ÜNAY Yeni başbakan yüzde 12.5’lik Türk Boris Johnson İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı alıp İngiliz Başbakanı David Cameron da istifa edince, eski Londra Belediye Başbakanı Boris Johnson’ın önü açıldı. İngiliz Daily Mail gazetesi, ülkesinin Avrupa Birliği’nden ayrılması için büyük kampanya yürüten Boris Johnson’ın yeni başbakan olabileceğini yazdı dün. Peki, kimdir bu Boris Johnson? 52 yaşındaki Boris Johnson, kendi ifadesiyle yüzde 25 oranında Türk olan bir İngiliz politikacının oğlu. Boris Johnson’ın babası Stanley Johnson, Osmanlı dönemi bakanlarından ve gazeteci Ali Kemal’in torunu. Atatürk’ün milli mücadelesine karşı çıkan ve sert tutumuyla tanınan Ali Kemal, yargılanmak için Ankara’ya götürülürken İzmit’te 6 Kasım 1922’de linç ettirilmişti. Ali Kemal, 1903’te yarı İsviçreli yarı İngiliz Winfred ile evlenmişti. Bu evlilikten 1909’da bir erkek çocukları dünyaya geldi çiftin. Ancak Bayan Winfred, bundan çok kısa süre sonra öldü. Çocukları İngiltere’ye ailesinin yanına götürülürken Ali Kemal, Türkiye’ye döndü. O koşullarda aralarında çok fazla iletişim olmayınca ilişki koptu. Ali Kemal’in oğlunun oğlu Stanley Johnson ise, Boris Johnson’ın babası. İşte bu Stanley Johnson, 2008’de gazeteci Özcan Tikit’in sorularını yanıtlarken, şöyle dedi: “Babam, yüzde 50 Türk’tü; ben de çeyrek Türk’üm. Bununla birlikte İngiliz, Fransız ve İsviçreli kökenlerim de var.” Bu formülü devam ettirirsek, Boris Johnson’ın kanında da yüzde 12.5’lik Türklük var demek. Tüm bu sözleri okuyunca, “Ruhumuzda bir Hitlercilik mi hortladı, bazılarının çok sevdiği kan testine biz de mi merak sardık” diye düşünmeyin. Her türlü kan testinin, milliyetçilik testinin, insanları ırkçılığa kolayca ittiğine inananlardanız. Ancak İngiltere AB’den ayrılsın diye yırtınan Boris Johnson’ın en büyük kozu maalesef, “Biz Avrupa Birliği’nde kalırsak Türkler gelecek” teziydi ve ne yazık ki kendisi, bu iddiasını pervasızlıkla kullandı. Yani kanında Türklük taşıyan biri olarak, İngilizleri “Türkler gelecek” diye kandırdı, korkutmaya çalıştı. Peki, şimdi ne olacak? Yine Boris Johnson’ın babasının sözlerine dönelim. Baba Johnson o röportajda Türkiye’nin AB üyeliği için de konuşmuş ve şöyle demiş: “AB Parlamenteri olduğum 197984 yılları Türkiye Delegasyonu’ndaydım ve bu kapsamda da resmi ziyaretlerde bulundum. Prensipte 1960’lara uzanan Türkiye’nin AB’ye üyeliğiyle Boris Johnson’ın babası. ilgili düzenlemelerin bu kadar uzun sürmesine üzülüyorum. İngiltere her zaman üyelikte Türkiye’yi destekledi. Eminim ki büyükbabam Ali Kemal de Türkiye’nin AB’ye üyeliğini yürekten desteklerdi.” Babası böyle diyor ve İngiltere’deki referandum süresince de ülkesinin Avrupa Birliği’nde kalması için kampanya yaptı, oy verdi. Ama oğlu şu anda ne diyor, Türkiye’yi AB’de istiyor mu, istemiyor mu belli değil. Kim bilir belki Boris Johnson başbakan olunca ve kendi ülkesi de AB’den çıkınca, biz daha rahat AB üyesi oluruz. Bekleyelim, görelim. 25 HAZİRAN 2016 SAYI: 33134 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.24 03.17 03.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.26 13.14 17.12 05.14 12.58 16.54 05.42 13.21 17.13 Akşam 20.49 20.29 20.48 Yatsı 22.40 22.17 22.30 Talan var mı, yok mu? Bu köşede, Bolu Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait kimi arazi ve binaların talana açıldığını, Tarım Ormanİş Sendikası’nın bu uygulamaların iptali için dava açtığını duyurmuştuk. Orman Bakanlığı’ndan açıklama geldi. Açıklamada, uzun uzun Bolu’daki idare binasının trampa yolu ile yaptırılması projesinin nasıl ihale edildiği anlatılmış, ihale edilen alanın devlet ormanı değil, Orman Genel Müdürlüğü’nün tüzelkişiliğine ait tapulu mülkü olduğu ifade edilmiş. Oysa biz, Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü’ne ait üç idare binası, iki depo, elli lojmanın bulunduğu toplam 53 dönüm arazinin Palazoğlu İnşaat Şirketi’ne satıldığını, AKP milletvekili Ali Ercoşkun’un da, satış işlemini kolaylaştırdığı için Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na teşekkür ettiğini yazmıştık. Dahası, Bolu Soku Yaylası’nda Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait dağ evi ile arazisinin, dini eğitim yapması için “67 yaşındaki bir kız çocuğu 25 yaşın daki bir erkekle evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’a 29 yıllığına kiralandığına değinmiştik. Keskinli Yaylası’nda büyük bir alanın yine dini eğitim için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi’ne kiralandığını aktarmıştık. D100 karayoluna yakın Tokati Hayrettin Türbesi yanındaki işçi barınma evinin de dini eğitim kurumu olarak Gençlik Vakfı’na kiraya verildiğini dile getirmiştik. Orman Bakanlığı’nın bize gönderdiği açıklamasında bu konulara ilişkin tek satır yok! Ne var? İhalelerin kanunlara uygun olduğu var. Ne de olsa ikinci Kanuni Sultan Süleyman devrindeyiz. Olacak o kadar. D Kayyımevlet, ordu, basın, toplumsal muhalefet... Hepsi ele geçirildi, sindirildi. Sıra sermayede... edecek, bitirecekler... Bugüne değin Türkiye’de gelene ağam, gidene paşam diyen sermaye Yasa çıkarıp kayyımlara geniş hep iktidarlara yeşillenmişti. yetki ve sorumsuzluk tanıyorlar. İstedikleri şir Şimdi iktidar sermayeyi yeşilleyecek, hem de ketleri kayyım aracılığıyla sıkıştıracak, tehdit paşa paşa... yorum 13 Topçu Kışlası stratejisi Topçu Kışlası takıntısının nedeni belli. Dostumuz Günay Güner, telgrafhane. org haber sitesinde yayımlanan yazısında bir kez daha anımsatmış: “Topçu Kışlası, 31 Mart 1909 gerici kalkışmasının odağıdır. Bu gerici ayaklanmayı, komuta ettiği ve Selanik’ten ve Edirne’den, çoğu gönüllülerden oluşan Hareket Ordusu’yla yetişip bastıran üstün insan Mustafa Kemal’dir. Günümüzdeki düzeysiz isteklerin tek nedeni de kindar şiddette, Mustafa Kemal düşmanlığıdır.” Mustafa Kemal düşmanı, aklı sıra, Topçu Kışlası’nı yeniden dikip rövanş alacak! Gazetemizin eski Genel Yayın Yönetmeni Ecvet Güresin, “31 Mart İsyanı” adlı çalışmasında, bu gerici ayaklanmanın hedefini şöyle özetler: “İsyancıların tahminlerine göre, İstanbul’da duruma hâkim olununca padişahhalife dizginleri ele alacak, parlamento içindeki kadro isteneni verdi mi, mesele bitecekti. Strateji, klasik yeniçeri stratejisidir. Sadece değişiklik, ayaklanış başarısından sonrasının halifeye bırakılmasıdır. O her şeyi şeriat üzre, yoluna koyacaktır.” O strateji, bugün için de aynen geçerlidir. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] Kim kazandı, kim kaybetti? SELİN GİRİT Gazeteci BBC / Londra Başbakan, AB’den çıkmak büyük hata olur diyordu. Ana muhalefet partisinin lideri aynı görüşteydi. Parlamentodaki milletvekillerinin çoğu, Britanya’nın AB’den ayrılmasının ülkeyi felakete sürükleyeceğini düşünüyordu. Birleşik Krallık’ın gelmiş geçmiş tüm başbakanları AB’yle yola devam çağrısı yapıyordu. Ekonomistler birbiri ardına Sterlin’in nasıl değer kaybedeceğinden bahsediyor, “Kara çarşambanın da karası gelir, ha!” diyordu. Berlin sokaklarında “Britanya bizi bırakıp gitme” gösterileri yapılıyor, Avrupa’nın başlıca gazetelerinden Londra’ya kalplerle süslenmiş, öpücükle yollanmış mektuplar yazılıyordu. Ama Britanya seçmeni hiçbirini dinlemedi. Seçmenlerin yüzde 52’si, “Kontrolü eline al” çağrısının büyüsüne kapıldı. Brüksel’e koca bir nanik yaptı. Londra elitleri Peki, kim bu yüzde 52? Sonuçlara biraz daha yakından bakınca anlaşılıyor ki 1824 yaş arası gençler, kozmopolit Londralılar, Avrupa âşığı İskoçlar ya da Kuzey İrlandalılar büyük oranda bu grubun dışındalar. Şöyle bir kaba grafik çıkarmak mümkün: Yaş ilerledikçe, Londra’dan kırsala gidildikçe, refah seviyesi azaldıkça, milliyetçilik arttıkça seçmen Brüksel’e hayır demeye yönelmiş. Burada en dikkat çekici noktalardan biri işçi sınıfının artan oranda bu gruba dahil olması. Son seçimlerde aşırı sağcı, milliyet İngiltere’deki referandumdan ayrılalım kararı çıktı. İlk kaybeden Başbakan Cameron oldu, peki tek kaybeden o mu? Peki ya sandığın kazananları?.. Nigel Farage AB’den ayrılma yanlısı UKIP lideri Nigel Farage, referandum sonucunu böyle kutladı. çi ve Avrupa Birliği karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin sadece Muhafazakâr Parti’den değil İşçi Partisi’nden de oy çalması aslında bu trendin bir göstergesiydi. İşçi sınıfı geleneksel sol söylemlerle artık avunamıyor, artan işsizlik karşısında göçmen karşıtı duygusal savrulmalar yaşıyor, milliyetçilerin kucağında teselli buluyordu. Yani şimdi Brüksel’e çekilen bu hınzır hareket bir bağlamda Londra elitlerine de bir meydan okuma. Muhalefet de kayıpta Referandum sonucunun ilk kurba nı tahmin edildiği üzere Başbakan David Cameron. İstifasını dudakları titreyerek açıklaması boşuna değil: Tarihe Britanya’nın AB’den ayrılmasına yol açmış başbakan olarak geçecek. Evet, Cameron, Brexit karşıtı kampanya yürütüyordu, ama yanlış politik hesaplarla referandum konusunu parti içindeki baskılara boyun eğerek masaya taşıyan da oydu. Oyun ters tepti. Giden ilk kelle kendisininki oldu. Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn de kaybedenler arasında. Çünkü solun geleneksel kaleleri; parti çizgisine, partinin liderine ve neredeyse her biri “AB’den ayrılmamalıyız” diyen İşçi Partili milletvekillerine sırtını döndü. Corbyn şimdi işçi sınıfının sesine yeterince kulak vermemek, şikâyetlerini, kaygılarını dinlememekle suçlanıyor. Zaten adı şimdiden parti içinde güven oylamasına sunuluyor bile. Ya kazananlar? İlk sırada, 23 Haziran’ın bir bayram ilan edilmesi gerektiğini söyleyen, “Bağımsız bir Birleşik Krallık’ın üzerine şafak doğdu” diyen aşırı sağcı UKIP’nin lideri Nigel Farage geliyor. Peşi sıra, Muhafazakâr Parti içinde isyan bayrağı dalgalandırarak ayrılma kampanyasına destek atan, Farage’a deli saçması gözüyle bakanların gözünde kampanyayı kabul edilir kılan ve dolayısıyla sıçratan Boris Johnson ve Michael Gove gibi isimler var. Bunlar zaten aşikâr. Bir diğer kazanan ise ters köşeden: İskoç Milliyetçi Partisi’nin lideri Nicola Sturgeon. Olmaz denilen oldu. Şimdi büyük ihtimalle iki yıl boyunca Lizbon Anlaşması’nın 50’nci maddesi gereği boşanmanın şartları konuşulacak. Brüksel, severek ayrılalım demekten uzak. Bunun AB içindeki ayrılıkçılara kötü örnek teşkil etmesinden endişeli. Britanya Norveç gibi Avrupa Ekonomik Bölgesi’nin nimetlerinden faydalanabilecek mi, yoksa Brüksel çıkış kapısı üzerine bir de kilit mi vuracak? Taht Oyunları’nı (Game of Thrones) izleyenler bilir: Kış geliyor! Britanya’nın önünde şimdi upuzun bir kış var. İşin kötüsü kaç yıl süreceğini, senaryoyu yazanlar dahi bilmiyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] Eczanede teknisyen dehşet saçtı Tıp fakültesinde cinnet: 4 ölü Ankara Üniversitesi Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü’ndeki eczanede teknisyen olarak çalışan Enver Türkmen (43) ile eczacılar İlknur Yüce (50), Hikmet Türk (49), Gürsu Ulaşan (53) ve Özler Kiriş (34) arasında dün sabah tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen olayda Türkmen, tartıştığı 4 kişiye ateş etti. Vücutlarına kurşun isabet eden eczacılardan Yüce, Ulaşan ve Kiriş, olay yerinde yaşamını yitirdi. Baş ve karın bölgesinden ağır yaralanan Türk ise aynı hastanede tedavi altına alındı. Türk, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. ‘Hırsızlıkla suçlandım’ Yakalanan Enver Türkmen’in, ilk ifadesinde, arkadaşları tarafından hırsızlıkla suçlandığını iddia ederek, bu nedenle bulundurma ruhsatlı tabancasıyla olayı gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, olayın terör ya da siyasi bir yönü olmadığını kaydetti. İbiş, hastaneye ateşli silahın nasıl sokulduğu sorusuna ise, “Buraya günde binlerce insan girip çıkıyor. Her giren aranmıyor” yanıtı verdi. l ANKARA/Cumhuriyet Alanya Merkez, denize 50 metre mesafede satılık ev dükkânlar TEL: 0532 120 29 72 Antalya Güzeloba 4+1+2 banyo satılık dublex daire TEL: 0532 799 11 99 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle