16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Haziran 2016 4 Yine kan tahlili 1982 yılı, tutuklu olarak yargılanmayı bekliyoruz. Dönemin buyurganı Kenan Evren bir meydan bulmuş, oturtmuş ortasına kürsüyü, televizyondan da yayımlanan nutkunda, bizlere ve bizim gibi olanlara verip veriştiriyor: Kansızlar!.. Kansızlar!.. Kansızlar!.. Koğuşta onu dinleyen herkes sinirleniyor. Beni bir gülme tutmuş, basıyorum kahkahayı. Aynı davadan tutuklu olduğumuz Kemal Anadol çıkışıyor: Ne gülüyorsun? Adam bizi kastediyor, gülecek ne var! Elimde değil, kendimi tutamıyorum, diyorum, ilk defa bir devlet başkanının anemi (kansızlık) teşhisi koyduğunu görüyorum da... Kenan Evren kan tahliline çok meraklıydı, birine kızdı mı hemen teşhisi koyardı: Kansız! Şimdi Kenan Bey’in yerinde olan Reis de aynı yöntemi uygulayarak kan tahlili yapıyor ve teşhisi yapıştırıyor: Kanı bozuk! Son olarak kanı tahlil edilen Almanya’daki Yeşiller’in başı Cem Özdemir için de teşhis aynıydı. HHH Türk sağı kan tahliline çok meraklıdır ve birçok konuyu kana dayanarak açıklar. O yüzden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bütün dünyayı şaşırtan, Almanların da hoş olmayan, sert cevaplarına yol açan kan tahlilci tavrının fazla üzerinde duracak değilim. Yalnızca, Alman parlamentosunun, ülkemizde büyük öfkeyle karşılanan, 1915 olaylarıyla ilgili kararı üzerine çeşitli kesimlerde oluşan kimi tepkilere değinmek istiyorum. Kimileri, kararı destekleyenler arasında Türklerin de bulunmasını çok yadırgadılar. Doğrusu, Türklüğü 1915 olayları konusunda illa bir türlü tavır almak zorunluluğuyla bağdaştıran görüşü anlayamadığımı belirtmek isterim. 1915 olaylarının bir trajedi olduğunu, o dönemin yöneticilerinin de verdikleri tehcir kararının vahim sonuçlarından sorumlu olmaları gerektiğini, ama buna karşılık, bu katliamın bir soykırım olmadığını düşünüyorum. Ama bunun nedeni konu ile ilgili olarak okuduğum yerli ve de yabancı belge ve kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında gerçeğin öyle olduğunu düşünmemdir, yoksa Türk olmam değil. Türk olmak demek, kendi toplumumu bütün kötülüklerden sıyrılmış, pirüpak bir topluluk olduğunu düşünmek demek değildir. Bir Türk olarak, her ulusun olduğu gibi bizim tarihimizde de onur duyulacak olduğu gibi, utanılacak şeyler de olduğunu düşünürüm. O yüzden de onlara bakarken, nedenlerini kavrayıp gerekli dersi almaya çalışırım, onların olumsuz yönlerini görmezden gelmeyi değil. HHH Zaten bir Türk olarak da, Türkleri uluslar hiyerarşisinin en tepesinde görmek gibi bir tavrım yoktur ve olamaz da. Kendi ulusunu herkesten iyi, herkesten üstün görüp, öbürlerinin ona boyun eğmesi gerektiğini, ondan yalnız iyilik sadır olabileceğini, onun hiçbir olumsuzluktan sorumlu tutulamayacağını düşünenlere de, kimse kusura bakmasın ama ben ulusalcı değil de, “şoven” derim. Bu durumda, kökenimiz ne olursa olsun, tarihi her türlü duygusal mülahazanın üstünde, “Acaba gerçekten ne olmuştu, neden öyle olmuştu, aynı şey bir daha olmaması için bugün ne yapmalı?” diye irdelememiz gerekir. Bu durumda gerekçelerini ve belgelerini ortaya koyarak, “bu olay soykırım değil!” demek nasıl şovenizm değilse, soykırım olduğuna inananların da, yine yeterli kanıta dayanarak “bu soykırımdır” demeleri de vatan hainliği değildir. Olaya ancak böyle yaklaştığımız takdirde, öfkeler, kinler ve komplekslerden arınarak gerçeğe ulaşabiliriz. Yoksa nafile kan tahlili yapar dururuz. Sude Farsça’dan gelme olsa da Ege’nin başlangıcıdır. Sude kızımız, Sanberk oğlumuz geleceğimiz, geleceğiniz. Sessiz sakin denize sıfır ve dünyanın en zor işini yapacağınız bir mekan. Dünyanın en zor işi ne mi? Denize boş boş, bakmak. Buyrun bu zor işi deneyin. Yiyecek mönümüz sabah köy kahvaltısı, her akşam balık ve zeytinyağlı yemeklerden oluşmaktadır. Bektaş köyü Sivrice koyu AYVACIK / ASSOS Tel: 0286.723 40 85 0541.310 10 39 haber EDİTÖR: CAN DOKER NECATİ SAVAŞ ‘Bu düzeni yıkacağız’ Kılıçdaroğlu’nun “Çadır mahkemelerini kuran, Oslo’da görüşme yapan, PKK şehirleri silah deposuna döndürürken, valilere dokunma diyen, PKK mahkemeler kurarken bu mahkemelere karışmayın diyen, terör örgütü kimlik, trafik kontrolü yaparken sakın dokunmayın diyen kimdi?” sorularına CHP’liler hep bir ağızdan “AKP” yanıtını verdi. Konuşmasının sonunda CHP’lilere “Mücadeleye hazır mıyız?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Hazırız” yanıtı üzerine sözlerine şöyle noktaladı: “Hiç endişe etmeyin Kemal Kılıçdaroğlu olarak ben de hazırım. Gücümü sizden, halktan alıyorum, bizim başka dayanacağımız yer yok. Güç halktır, halkın iktidarıdır. Halkın iktidarını sağlamak için el ele yürüyeceğiz. Bu bozuk düzeni yıkacağız. Bu ortamı hazırlayanları da alaşağı edeceğiz.” Kılıçdaroğlu, CHP Ankara Gençlik Kolları üyesi Baran Camcı’nın (19) Ankara Karşıyaka Göğsümüzü siper ederizCamii’ndekicenazetöreninekatıldı. CHP Genel Merkezi önünde toplanan partililer Kılıçdaroğlu’nu yalnız bırakmadı. Kılıçdaroğlu da, “Terördeki başarısızlığı CHP’ye fatura etmek istiyorlar” dedi Türkiye’nin dört yanından gelen CHP il ve ilçe örgütleri, Genel Baş kan Kemal Kılıçdaoğlu’na yö nelik şehit cenazelerinde ya pılan saldırıla rın ardından Ge nel Merkez önün de buluştu. Bin lerce CHP’linin başkente akın et İKLİM ÖNGEL tiği destek eyleminde CHP lideri Kılıçdaroğlu par tililere, “Terördeki başarısızlığı CHP’ye fatura etmek istiyorlar. Çakallara karşı birlikte göğsü müzü siper edeceğiz” dedi. ‘Sahip çıkıyoruz’ Ankara’ya gelen CHP il ve ilçe örgütleri ile gençlik kolları, Kılıçdaroğlu’na destek için Genel Merkez önünde toplandı. “Cumhuriyetimize, halkımıza, partimize sahip çıkıyoruz”, “Sonuna kadar yanındayız sayın genel başkanım”, “Sanmasınlar seni yalnız, diktaya karşı yanındayız”, “Biz milyonlarız seninleyiz Kılıçdaroğlu”, “Güneş gibi sıcak, kar tanesi gibi temiz, su gibi berraksın” pankartlarının asıldığı alanda, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “AKP istifa”, “Hırsız sapık AKP”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Türkiye’nin umudu Kılıçdaroğ lu” sloganları atıldı. “Kadın düşmanları sussun, kadınlar kurtulsun” dövizleri taşıyan kadınlar, şarkılarla halay çekti. Alanda, Kılıçdaroğlu resimleri ile Türk bayrakları dalgalandı. Binlerce CHP’linin “Başbakan Kemal” sloganıyla kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı. Kılıçdaroğlu, kendisine desket için gelen binlerce CHP’liye şöyle seslendi: Engerek ve çıyanlarla...: Önümüzde engerekler, çıyan lar çakallar var. Hepsiyle mücadele edeceğiz. Cumnhuriyetten intikam almak isteyenler, CHP üzerinden yol çizmeye, harita belirlemeye çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar Kuvayi Milliyecileri asla yollarından geri döndüremezler. Biz kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun tüm Türkiye’yi kucaklamaya söz verdik, o nedenle diyoruz ki CHP Türkiye’nin birleştirici gücüdür. CHP Türkiye’yi birleştirecektir. Elleri, yakaları, dilleri kanlı: Önümüze kurşun atıyorlar, Kadınlara biber gazı Kılıçdaroğlu’nun partililere seslenmesinin ardından CHP Ankara Kadın Kolları ve Gençlik Kolları üyeleri, AKP Genel Merkezi’ne siyah çelenk bırakmak üzere yürümeye başladı. CHP’liler kısa süre sonra polis barikatıyla karşılaştı. Barikatı aşmak isteyen partililere polis biber gazıyla karşılık verdi. Kılıçdaroğlu’nun eski Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik söylediği “Ensar’ın önüne yatmadınız mı” demesinin ardından AKP’liler CHP Genel Merkezi’nin önüne kadar gelmiş, siyah çelenklerini bırakmış herhangi bir polis engeli yaşanmamıştı. sanıyorlar ki biz vazgeçeceğiz. Düne kadar PKK ile kol kola geziyorlardı, IŞİD’e silah gönderiyorlardı, Müslümanı Müslümana kırdıyorlardı. Bunların elleri, yakaları, alınları, dilleri kanlı bunların. Bizi terörle beraber göstermek istiyorlar, neden başarısızlıklarını birilerine fatura etmek için. Türkiye altı oka dönmek zorunda: Çocuklara daha güzel bir Türkiye bırakmak için Türkiye kurucu ayarlarına, altı oka dönmek zorundadır. Altı ok Cumhuriyetin kaderidir. Cumhuriyete, laikliğe, halkçılığa, devrimciliğe sahip çıkacağız. Hiçbir şekil ve koşulda, baskının dozu ne olursa olsun asla ödün vermeyeceğiz. Millete namus borcumuz: Ben oturduğum koltuğun ne kadar önemli olduğunu biliyorum. O koltukta oturan genel başkanlar hiçbir zaman ülkesini ayırmadı, insanını ayırmadı, bölücülüğe prim vermedi. Aynı şekilde ülkenin birliği ve bütünlüğü için mücadele edeceğiz. Bu bizim kaderimiz olmanın ötesinde, millete namus borcumuzdur. İşin ucunda hayatımızı kabetmek varsa, çakalların kurşunuyla tehdit edilsekde asla yolumuzdan dönmeyeceğiz. Çakallara karşı birlikte göğsümüzü siper edeceğiz. Hiçbiri Müslüman değil: Eğer cenaze namazına gidip namaz kılıyorsanız ve birileri orada size provakasyonlarla hakaret etmeye kalkıyorsa, onların hiçbirisi Müslüman değildir. Hiçbiri namazı anlamıyor, Müslümanlığı, insan sevgisini bilmiyor. Ne zamandan beri camiler siyasette arena, bir partinin arka bahçesi olmaya başlandı. Siyaset ayrı, ibadet ayrı. Benim manevi dünyama, vatandaşımın manevi dünyasına bir siyasetçinin el uzatmasını istemeyiz. Onun manevi dünyasına el uzatanlar, namusuna el uzatmış demektir. Erdoğan’ın diplomasında her şey arapsaçı MİYASE İLKNUR Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dört yıllık üniversite mezunu olup olmadığı konusunda tartışmalara ilişkin yapılan açıklamalar bu konudaki gizemi çözmeye yetmiyor. Dün de YSK kendisine yapılan başvurular üzerine Erdoğan’ın diploma örneğini yayımladı. Ancak bu açıklama da sorulara ve çelişkilere ışık tutmadı. Erdoğan’ın diplomasına ilişkin bugüne kadar sorulan sorular ve bu sorulara karşılık yayımlanan diploma örnekleri ile açıklamalar arasındaki çelişkiler uzun bir liste oluşturuyor. Bu çelişkileri ana başlıklar halinde özetle şöyle sıralamak mümkün. l 1974’te girdiği Aksaray Yüksek Ticaret Okulu’nu 7 yılda bitirmiş. Oysa o dönemde dört yıllık okulu en fazla 6 yılda bitirme zorunluluğu vardı. Bu süre içinde okulu bitirmeyen öğrencinin okulla ilişkisi kesilirdi. Erdoğan’ın okulla ilişkisi neden kesilmemiş? l Erdoğan’ın mezun olduğunu belirttiği 1981’de Marmara Üniversitesi henüz kurulmadığı ve o tarihte okulun adı İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi olduğu halde sonradan neden Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi’nden mezun olduğu açıklanıyor. l 198182’deki yıllıkta her öğrencinin ismi ve resmi olduğu halde neden Erdoğan’ın isim ve resmi yok. Ayrıca o yıl mezun olanlar içinde neden hiçbir öğrenci Erdoğan’ı tanımıyor. l Erdoğan’ın üniversiteden arkadaşı olarak ortaya çıkan kişilerin hepsi de Aksaray Yüksek Ticaret Okulu’nda birlikte okuduğu kişiler. İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi’nden henüz arkadaşı ortaya çıkmadı. l Marmara Üniversitesi tarafından basına kopyası gönderilen diplomadaki isimler ve unvanlar tutmuyor. lErdoğan’ın geçici mezuniyet belgesinde Dekan Doç. Dr. Sinan Artan’ın imzasıyla diğer geçici mezuniyet belgelerindeki Artan’ın imzaları da farklı. lİmam hatip mezunu olan Er doğan o yıllarda ilahiyat fakültesi dışında başka bir fakülteye ya da yüksekokula yasa gereği giremiyordu. İlahiyat okumak istemeyen Erdoğan, Eyüp Lisesi’nde fark dersleri vererek Aksaray Yüksek Ticaret Okulu’na girdiğini söylüyor. Ancak Eyüp Lisesi’ndeki diploması, okul numarası ve sicili de bilinmiyor. Erdoğan’ın lise diploması da tartışmalı hale geldi. l2011 yılında Marmara Üniversitesi’nden duplikata alan Erdoğan’ın diplomasını ya kaybetmiş ya da üzerindeki yazılar okunamayacak kadar yıpranmış olması gerekir. Erdoğan diplomasını çaldırmışsa hangi gazeteye ilan vermiştir. Yok eğer yıpranmışsa yıp ranmış diplomayı okula teslim etmiş midir? l2011’de okuldan duplikata alan Erdoğan, 2014’te Cumhurbaşkanı adayı olunca YSK’ye neden duplikatayı vermeyip 1995’te noterden tasdik ettirdiği diplomanın örneği ile başvuru yapıyor. lOkulu 7 yılda bitirme gerekçesini “o yıllarda dönemin şartları nedeniyle öğrenimimiz uzadı” diye açıklamıştı. Aynı şartlarda okuyan sınıf arkadaşları neden dönemin şartlarından etkilenmeyip okulu süresinde bitirebiliyorlar. lErdoğan, 1980 ve 90’lı yıllarda milletvekili adaylıkları sırasında öğrenim durumuna ilişkin bazen yüksekokul bazen de üniversite mezunu olduğunu söyledi. Oran: Türkiye’nin kurtuluşu ve iktidarın yolu ortak akıl İktidarın yürüttüğü algı operas olarak aynı yanlışlara düşüldüğünü vurgula yonunun sonucunda dı. Oran, “Ancak yapı CHP’ye yönelik gide lan bunca analize rağ rek artan haksız şid men AKP’nin yükselen det olayları nedeniyle şiddetine ‘sözel’ an yazılı açıklama yapan lamda ‘ağır’ cevaplar Umut Oran, “Ortak verilmek dışında mu akıl üretmeyen öfke hedefi bulmaz” dedi. Umut Oran halefet unsurlarınca üretilebilmiş her hangi Sosyalist Enternasyonal Baş bir kurumsal çözüm yok. Bu kan Yardımcısı, CHP’li Umut durum karşısında CHP’liler Oran, 7 Haziran seçimlerin için direnmek, irade ortaya den bu yana hemen herkesin koymak ve asla vazgeçmemek AKP iktidarının bu şiddetten nefes almak kadar doğal ey beslendiğini kabul ettiğini, lemler. Bu itibarla baskıcı ik çözüm konusunda ise sürekli tidar bloğuna karşı dayanış ma ve direniş kararlılığında olan tüm yurttaşlarımla omuz omuza olduğumu ilan ediyor ancak ortak akıl için bir araya gelemeyen, ortak akıldan yeni akıl üretemeyen, kurumsal dönüşümü ve gelişimi sağlamayan bir tavrın iktidar hedefine ulaşamayacağını da hatırlatmak istiyorum. Unutulmamalıdır ki CHP; sistemli, örgüte dayalı, tepkisel olmayan ve sonuç odaklı stratejik planlar yapmaya ve bunları hayata geçirmeye yetecek deneyime ve kapasiteye sahip” diye konuştu. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle