19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 27 Mayıs 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Bizim tüzük maşallah ankırı’da konuşan MHP genel başkan adayı Meral ÇAkşener, MHP tüzüğünü engelli koşueleştirdi. Meral Akşener, “Genel merkezin, genel merkezimizin hadi bakalım buyurun biz seçim Akşener: Genel merkezin seçimli kongreli kongre yapıyoruz demesinin hukuki bir geçerliliği yok. Çünkü bizim tüzüğümüz maşallah yapıyoruz demesinin hukuki geçerliliği yokengelli koşu gibi. Birini atlıyor sunuz öbürü çıkıyor, birini atlıyorsunuz diğeri çıkıyor karşınıza. Allah büyük, bu defa da genel merkezimizde başta sayın genel başkanımız olmak üzere arkadaşları vurdu” diye konuştu. Seçimli kongre mümkün değil Seçimli bir kongrenin müm kün olmadığını aktaran Akşe ner, “46. maddeye göre seçimli bir kongreyi yapma ihtimali yok. Çağrı heyetinin ilan edeceği bir günde o kongre yapılmalıdır. Çağrı heyetinin ilan edeceği bir günde bu prosedür işler. Çağrı heyetinin altında oluştu Çankırı’yı ziyaret eden Meral Akşener’e fahri hemşerilik beratı hediye edildi. rulan siyasi heyet içerisinde ge nel merkez de birini görevlendi Kurultay için 4 senaryorebilir” diye konuştu. AKP’ye dış politika eleştirisi AKP’yi dış politika konusunda eleştiren Akşener, “Hani Osmanlıcıydı bunlar. Bunlarda Osmanlı’nın medeniyet yaratan padişahı Fatih Sultan Mehmet var mıdır? Yoktur. Oradoğu’ya yeni bir nizam veren Abdülhamit Han var mıdır? Yoktur. Zaten Atatürk hiç yok. Bunların Ortadoğu politikasının içinde 1970’lerde kurulmuş Kahire öğretisi var. Rabia’yı, Esma’yı hatırlayan var mı? Yok. Rabia’yı Suud ve Katar sofralarında bırakıp geldiler. Rabiayı o para sofralarında bırakıp geldiler. Mescidi Aksa, Filistin vardı. Filistin’i Gazze’yi duyuyor musunuz? Onu da İsrail ile pazarlık masasında bırakıp geldiler. Bizim dış politikamızın yeniden yapılanması gerekiyor” dedi. Programın sonunda Akşener’e, MHP İl Başkanı Çetik Kapdan tarafından fahri hemşerilik beratı hediye edildi. l DHA SELDA GÜNEYSU MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “10 Temmuz’da olağanüstü büyük kurultaya gidiyoruz” açıklamasının ardında bir hamle olduğuna inanan muhalifler, kulislerde 4 senar 1yoyu dillendiriyor. İlki “Genel merkezin tüzük ve seçimli kurultayı bir arada yapması.” Bu adım için Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nce verilen onama kararının gerekçesi partideki hukukçular tarafından ince 2lenecek. İkinci senaryo ise genel merkezin önce tüzük kurultayını ardından da seçimli kurultayı toplayacak olması. MHP’den olağanüstü kurultaya ilişkin ilk yapılan açıklamada, iki tarih verilmişti. Kurultayın ya 26 Haziran’da ya da 10 Temmuz’da toplanabileceği duyurulmuştu. Senaryoya göre, 26 Haziran tarihi de “önce tüzük kurultayı yapılabilir” görüşü nedeniyle açıklandı. Çünkü 26 Haziran Sözlü de aday oldu Kurultay tarihinin belirlendigi MHP’de aday sayısı da sekize yükseldi. Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın, Sinan Ogan, Sait Gönen, Suat Başaran’ın yanı sıra son olarak Gün Sazak’ın oğlu, MHP eski Milletvekili Süleyman Servet Sazak ve Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hüseyin Sözlü de adaylığa hazırlanan isim oldu. Genel Başkan Bahçeli’ye yakınlığı ile bilinen Sözlü’nün adaylığı dikkat çekti. ile dün Bahçeli’nin açıkladığı 10 Temmuz tarihleri arasında 15 gün bulunuyor. İki kurultay arasındaki sürenin de hukuken en az 15 3gün olması gerektiği belirtiliyor. Bir başka senaryo ise Yargıtay kararının ardından genel merkezden gelen ve muhalifleri şaşırtan “kurultay çağrısı”nın altında “MHP’nin saha üstünlüğünü ele geçirme amacının yattığı” iddia ediliyor. Çünkü muhalefet, kurultayı MHP Genel Merkezi’nin gerçekleştirmesi halinde, salona asılacak afişlerden, salonun güvenliğinde yer alacak görevlilere kadar bütün organizasyonun genel merkez tarafından yapılması halinde, “muhalif kanadın kıpırdayacak bir alanı olmayacağına” inanıyor. Böyle bir durumda da genel merkez’in “muhaliflere karşı bir güç gösterisi” yapacağı ileri sürülüyor. Ayrıca genel merkez bu tavrıyla kurultayın başkanlık divanı seçiminde de etkili olmayı 4amaçlıyor. Kulislerde dile getirilen son senaryo ise “Genel Başkan Bahçeli’nin istifa formülünü devreye sokması.” Bahçeli’nin istifa etmesi durumunda, partinin merkez yönetim kurulunda (MYK) geçici bir yönetim oluşturuluyor ve bu yönetim partiyi 45 gün içinde kurultaya götürebiliyor. ABDKmirlii yçıakmayaaşcıralakr?ıCKKeHılımPçdalialdreorğilu: CSHGSOLAHRORKPUGUABŞARUTENNUTLDRAAMRKAAİ SI Ordu’da fındık çalıştayında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dokunulmazlık konusunda kendilerine hodri meydan dediğini belirterek, “Aynı hodri meydanı aynen gördüm, ‘getir dokunulmazlığı kaldırmazsak hep beraber hesabını soralım’. Sen neden 23 milyon kişinin hakkını koruyup da Erdoğan’a ‘hodri meydan’ demedin? Sen nasıl 23 milyon kişinin oyunu çöpe atarsın? Bunun adı demokrasi değildir. Bu Kuzey Kore modelidir” dedi. “Aslan gibi gidip hâkimlerin önüne oturacağız. Herkes diyecek ki demokrasiyi CHP getirdi” diyen Kılıçraroğlu, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kilit ismi Rıza Sarraf’ın Amerika’da tutuklanması ve hakkında yürütülen soruşturmayla ilgili, ”Önümüzdeki günlerde göreceğiz, bütün pislikler büyük bir ihtimalle ortaya çıkacak. Türkiye’nin kirli çamaşırlarını Amerika mı yıkayacak? Neden biz kendi özgür irademizle haksızlık yapanları yargılayamıyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu bir çiftçinin bahçesini tırpanla biçti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin 24 Mayıs’ta TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşması sırasında, bir grup CHP’linin slogan atarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiğine ilişkin haberleri ihbar kabul etti. Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli Cumhuriyet Savcısı Cevat İşlek, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan resen soruşturma başlattı. Soruşturmanın, grup toplantısına katılan milletvekilleri hariç slogan atan CHP’liler hakkında açıldığı öğrenildi. CHP: Saptırıldı Öte yandan CHP Grup Başkanvekilleri Levent Gök, Özgür Özel ve Engin Altay yazılı açıklama yaparak sloganların hedefinde Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıların olduğunu vurguladı. Grup Başkanvekilleri, yaşananların saptırıldığına dikkat çekti. l ANKARA / Cumhuriyet Gürsel Tekin Romanlarla buluştu CHPİstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Şişli Belediyesi Kuştepe Kültür Merkezi’nde Roman kadınlarla buluştu. Etkinliğe, CHP İstanbul milletvekili Didem Engin, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü de katıldı. Tekin burada yaptığı konuşmasında, “Bu dokunulmazlık kaldırılmıyor bilesiniz. Tam tersine hırsızlık, yolsuz luk yapılanlara dokunmayın yasası çıktı. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz” diye konuştu. Tekin, “gelen şehit sayısı, Kıbrıs Harekatı’nda 400 şehidimiz var, maalesef iktidarın son dönemlerinde şehit sayımızı 500 küsur, 1800 tane de gazimiz var” dedi. CHP liderine sosyal medyadan hakaret KOCAELİ’nin Başiskele ilçesinde Ak Parti’nin eski ilçe yöneticilerinden Hilmi Yücel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadaki hesabından küfür etti. CHP Kocaeli İl Başkanı Cengiz Sarıbay, Yücel hakkında hukuki yollara başvuracaklarını açıkladı. l DHA haber 5 Sözleşmeli erler kayıtsız silahlar Çok “hassas” bir konu; zaten bu tür hassas konular hiç açılmasın, konuşulmasın diye zamanında tedbir alınmış; “halkı askerlikten soğutma” suçlaması ile soruşturma, kovuşturma. Ama asıl hassasiyet gösterilmesi gereken “insaniyet”, o yüzden hassas konularda konuşmak insanlık vazifesi. Bunca gencin “şehit” düşüp, ailesine tabut olarak geri döndüğü bir dönemde, benim gözüm yaşarmadan izleyemediğim bir kamu spotu var; “Sözleşmeli er kamu spotu”. Bir köy kahvesinde, iki genç dertleşiyor, birinin derdi, “askerlik hizmetini yaparken ailesine kimin bakacağı”, diğeri “sözleşmeli er”liği çözüm olarak tavsiye ediyor; üç yıl boyunca hem vatan hizmeti yapılacak, hem üç bin lira maaş ile fakir genç kalkınacak. Hatta, iyi bir örnek de varmış; bu yolu tutan bir genç memlekete dönüp dükkân açmış. Bu ülkenin, fukaraya teklifi bu; zengin olan bir yolunu bulup paralı askerlik yaparken, fakiri canını ortaya koyup, fakirliğin pençesinden bir nebze kurtulacak. Kan üzerinden ahkâm kesmek Mesele fakir gencin kendini bakmakta zorlanması bile değil, söz konusu olan yirmi yaşında “ailesine bakmak” zorunda kaldığı bir yoksulluk tablosu. Teklif; anasına babasına bakmak için anasının babasının “in yürek, çık yürek”, uykusuz geçireceği üç yıl. Veya fukaralıktan kurtulmak için bir dükkâncık umudunun peşinde üç yıl. Gelişmiş dediğimiz ülkelerde, askerlik tümden profesyonel; oralarda da en fakirin çıkış yolu askerlik, üstelik oralarda işin içinde bir de ülkesinden çok uzaklarda, askeri müdahale yapılan yerlerde can pazarı söz konusu. Zamanımızın adaleti bu. Ama askerliğin “vatan savunması” olarak kutsandığı ülkemizde, bu teklif daha bir “tuhaf” kaçıyor. Vatan savunması kutsal ise bir ülkede yaşayan herkes eşit sorumluluk almalı değil mi? Bana sorarsanız, sorunlar askeri yöntemler ile değil, barışçıl yollar ile çözülmeli, kimsenin kanı, canı üzerinden siyaset belirlenmemeli. Bu manada, ilk tercihim, ölümde eşitlik değil; ama mesele kan ve can fedakârlığı ise, eşitlik olsa, barışçıl siyaset de öne çıkar, başkasının kanı üzerinden ahkâm kesmek bu kadar kolay olmaz diye düşünüyorum. Barışçıl siyaset 17 Mayıs tarihli Yeni Şafak gazetesinde, “Dövizli askerliğe rekor başvuru” başlıklı haberi okurken aynı şeyleri düşündüm. Dövizli askerliği kolaylaştıran ve bin Avro’ya düşüren yasal düzenleme sonrasında, başvurularda “patlama” olmuş. Tam da böyle bir zamanda, çok düşündürücü değil mi? Biliyorsunuz, bu yöntem sadece yurtdışında yaşayanlar ve çalışanlar için bile değil, bir yolunu bulup yurtdışında yaşar veya çalışır görünen herkes için “sağlam” bir yöntem. Bedelli askerlik konusunda da benzer bir durum yaşanıyor, nedense çok milliyetçi, çok savaşkan bir toplum ama kendisi veya çocuğu askere gitsin istemiyor, iş fukaraya kalıyor. Tabii, asıl mesele o bile değil, dediğim gibi, asıl çözüm kan akmadan, can gitmeden varılabilecek çözümleri zorlamak. O nedenle, kim ne derse desin Kürt meselesinin müzakere ve barışçıl siyaset yolu ile çözülmesinden yana olanlardanım. Diğer taraftan, güvenlik güçlerinin hukuki sorumluluğu konusunda girdiğimiz karanlık tünel var. “Özel birim”lerin aslı faslı meselesi var. Söz konusu olan, gittikçe militerleşen siyasetlere eşlik eden militer yapılanma, kurumlaşma. MİT’e ilişkin yeni düzenlemeler de aynı resmin bir parçası. Son olarak, MİT’in, “görevlerinin ifası amacıyla aldıkları silah ve araçların kayıt dışı olması” yetkisi tam bir karanlık devlet tasavvuru. Bu arada, hemen hatırlatalım, Türkiye, bugün bu hale gelmedi, eski Türkiye, aynı yapı ve anlayış üzerine yükseliyordu. Eski Türkiye’nin bu yüzünü sorgulamayanların, yenisini sorgulama mecali yok. Nitekim, fazla sorguladıkları da yok; onlar hâlâ daha ziyade Yeni Başbakan’ın eşinin kılık kıyafeti ile daha fazla ilgileniyorlar. İşte tam da bu nedenle, “yeni derin devlet” inşası hiç zorlanmadan gerçekleşiyor, işte bu yüzden kurtulalım bu “derin karanlık”tan derken bir kez daha bu sefer yenisi ile yüz yüze geldik. DOKUNULMAZLIKLAR HDP’li 58 vekilden AYM’ye başvuru Dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından 58 HDP milletvekili Anayasa Mahkemesi’ne anayasa aykırılık başvurusu yaptı. Anayasa Mahkemesi’ne sunulan dilekçelerde düzenlemenin anayasaya TBMM İçtüzüğü’ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu belirtildi. Başvuru haklarında fezleke düzenlenen 58 milletvekili için ayrı ayrı yapıldı. Başvuru dilekçesini HDP Eş Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, HDP’li vekiller Mithat Sancar ve Meral Danış Beştaş AYM’ye iletti. Başvurunun ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tuğluk, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte HDP’ye oy veren milyonlarca insanın iradesinin dokunulmazlığının da kaldırıldığını ifade etti. 15 günde karar 58 başvuru yaptıklarını belirten HDP’li Sancar ise, Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvurularla ilgili “Yaptığımız başvuru Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesindeki başvurudur. Bu anayasa değişikliği al tında yapılan düzenlemenin hukuka karşı hile olduğunu iddia ediyoruz. Bu yaptığımız ilk başvurudur. Eğer 110 imzayı bulabilirsek diğer başvuruyu da yapacağız. Bu başvurudan bir sonuç çıkıp çıkmayacağı konusunda ise biz mücadelemizi yapıyoruz. Anayasa Mahkemesi 15 gün içerisinde karar vermek zorunda” dedi. CbaHşPv’duerdnu7 vekil CHP’li 7 milletvekili de dokunulmazlıkların Anayasa değişikliği ile kaldırılmasına ilişkin Meclis kararının iptalinin ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. CHP’li Sezgin Tanrıkulu yaptığı başvurunun bireysel başvuru değil, Anayasanın 85. maddesi kapsamında olduğunu, kararın olumsuz çıkması halinde bireysel başvuru da yapacağını belirtti. Tanrıkulu ve Haluk Pekşen dışında CHP’den Tanju Özcan, Namık Havutça, Ceyhun İrgil, Ali Haydar Hakverdi, Orhan Sarıbal da Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle