18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 27 Mayıs 2016 14 Cezaevinden IŞİD’liye izin! Şanlıurfa’nın Akçakale İlçesinde bulunan Yarı Açık Cezaevi’nde kalan IŞİD üyesi K.A. adlı mahkum, cezaevi yönetiminden Harran Üniversitesi’ndeki sınavlara katılmak için izin istedi. Salı günü çıkan IŞİD üyesinin durumunu sorgulayan güvenlik güçleri, K.A.’nın sınavı olmadığını tespit etti.Emniyet K.A.’nın iddiaya göre IŞİD üyeleriyle temasa geçerek, “canlı bomba” eylemine katılmak için İstanbul’a gideceği belirlendi. Hareket geçen ekipler, Akçakale çıkışında yaptıkları yol uygulamasında otobüsle İstanbul’a gitmekte olan K.A.’yı yakalayarak gözaltına alındı. l DHA KCK davasında ceza yağdı Hakkâri’de HDP ve DBP yöneticilerinin yargılandığı KCK davası dün Hakkâri 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Hatice Demir, Zeynep Besi Dara, Melek Atan, Mehtap Daştan Demirer, Abdullah Kılınç, Mehmet Yürür, Fadıl Korkmaz, Orhan Koparan, İsmail Keskin, İsmail Tenik, Selim Engin, Fahri Kurt, Kenan Kaya ve Faruk Aksaç hakkında 6 yıl 3 ay ile 8 yıl 1 ay 15 gün arasında değişen hapis cezaları verildi. Tutuklu Hakkâri Belediyesi Eşbaşkanı Nurullah Çiftçi, Selahattin Kurt, Özçelik Yıldız, Ekrem İdem, Kadir Şahin ve Şükrü Karaduman hakkında ise beraat kararı verildi. ‘Parsel parsel’ suç değil Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Parselasyon paylaşımına girenler, kimin rant için çalıştığını herkes biliyor” diyerek Melih Gökçek’e hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada beraat etti. Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi, kararında bu sözlerin “kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasını” gerekçe gösterdi. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gökçek’e yönelik “Ankara’yı paralel yapıya parsel parsel satmıştır” demişti. l ALİCAN ULUDAĞ ‘Kaçak su’ iftira çıktı Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in iddia ettiğinin aksine kaçak su kullanmadığı yargı kararıyla ortaya çıktı. Mahkeme, ASKİ’nin Nazlıaka’ya, ikamet ettiği sitede kaçak su kullandığı iddiasıyla açtığı davayı reddetti. ASKİ, Nazlıaka’ya, konutunun bulunduğu sitede yapmış olduğu kontrolde, kaçak su kullandığı gerekçesiyle dava açmıştı. Nazlıaka Ankara’nın su sorununu dile getirdiği için Gökçek’in hedef tahtasında olduğunu kendisine iftira attığını söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet Cezanın gerekçesi Madımak oldu Hikmet Çetinkaya Ceyda Karan Yazarlarımız Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’a Fransız mi zah dergisi Charlie Hebdo’nun, katliam sonrası çıkan özel sa yısının kapağını köşelerin de yayımladıkları için verilen 2’şer yıl hapis cezasının gerek çesi, Madımak katliamı oldu. Mahkeme yargıcı, “Ateist ol duğunu gizlemeyen yazar Aziz Nesin’in İslam dinine yöne lik bazı hakaret içerikli sözler söylediğinden bahisle Sivas’ta toplu halde harekete geçen in sanlar, Aziz Nesin’in kaldığı bildirilen oteli galeyana gele rek ateşe vermiştir... Bu olay lar, din adına yapanlar tara fından, iyi niyetli olarak yapıl dığına inanıldığı şekli ile ya şanan olaylardır. Bunlar bile, dinsel anlamdaki tahriklerin nereye gideceğinin bilinmez liğini ortaya koymaktadır” ifa delerini kullandı. Yazarlarımız Çetinkaya ve Karan’a Charlie Hebdo kapağını yayımladıkları için verilen 2’şer yıl hapis cezasına ‘dinsel tahrik’ gerekçe gösterildi İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 200 sayfalık gerekçeli kararı dün açıklandı. Yargıç İslamı anlattı Yargıç, dinin tanımını yaptıktan sonra, “Bu davada somut olarak tahrik edilen husus dindir. Dergi kapağı resimsiz olarak yayımlansaydı, dava açılmayabilirdi. Yazı ile verilmek istenen mesajı zaten vermişlerdir. Bu yazının fikirsel olarak ayrıca Charlie Hebdo kapağı ile pekiştirilmesine gerek var mıdır? Olağan bir kabul ile aslında yoktur. Sanıkların yazılarında yer alan bu ifade biçimi zaman olarak uygunsuz ve başlı başına zaten bizatihi kışkırtıcıdır” yorumunu yaptı. Charlie Hebdo’nun Hz. Muhammed’e yönelik saygısız yaklaşımı nedeniyle saldırıya uğradığını belirterek, “Sadece peygamberimiz değil, müşrik ileri gelenlerinin de resmi yoktur. Çünkü İslami inanışa göre iman bir gayb ve kalb meselesidir. Gözünüzle görmediğinize inanmak vardır. İnanışa göre, Müslüman olmak Yaradan’a, meleklere, ahirete inanmakla vücut bulmaktadır. İslami inanışa göre Hz. Muhammed’i resmetmek mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Nesin’i gerekçe yaptı “Dinsel kökenli (mezhepsel yaklaşımlar da bu çerçevede değerlendirilebilir) ani toplumsal reaksiyonlar bize çok yabancı değildir” diyen yargıç, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamını, Rahip Santoro cinayetini, 1930’daki Kubilay olayını, Maraş katliamını anımsattı. Yargıç, şöyle devam etti: “Yakın geçmişte ateist olduğunu gizlemeyen yazar Aziz Nesin’in İslam dinine yöne lik bazı hakaret içerikli sözler söylediğinden bahisle Sivas’ta toplu halde harekete geçen insanlar, Aziz Nesin’in kaldığı bildirilen oteli galeyana gelerek ateşe vermiştir. Olayda çok sayıda yazar, ozan ölmüştür. Nesin bu olaydan kurtulmuştur. Üstelik bu sözleri tam olarak nasıl söylediği bile belli değildir. Oysa anında bir reaksiyonla, insanlar, kendi kutsallarına yönelik hakaret yönünden toplu halde ve sonunu düşünmeden harekete geçmişlerdir.” Hiçbir hâkimin içinde yaşadığı toplumdan farklı hareket etme hakkı ve lüksü olmadığını söyleyerek, “Mahkememiz, içinde yaşanılan toplumda büyük kesimi oluşturan İslami dinsel topluluğunun inançlarına, doğrularına saygı duymakla yükümlü olup, bu realiteyi de görebilecek yeterliliktedir” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Fetih’ hazırlığı için sur YAPTILAR İstanbul’un fethinin 563. yılı, 29 Mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla Yenikapı miting alanında kutlanacak. Kutlamalar sırasında yapılacak fetih canlandırılması için alana 4 bin 500 metrekare büyüklüğünde sur şeklinde bir sahne kuruldu, sahneye top da konuldu. İstan bul Büyükşehir Belediyesi açıklamasında etkinlikte dünyanın en büyük 3D Mapping sahnesinin de kurulduğu anımsatılarak “Bu sahne için tasarlanan özel gösteride; gerçek çekim, 3D animasyon, gerçek boyutlu gemi modellerine yer verilecek” dendi. Kızlı erkekli evler hedefteKocaeli’nin Kandıra ilçesinde HABER SİTESİ, ÖĞRENCİLER VE EV SAHİBİ İÇİN ‘AHLAK POLİSLİĞİ’NE SOYUNDU SEYHAN AVŞAR Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde yayın yapan Kandıra’nın Sesi isimli haber sitesi, üniversite öğrencilerinin kızlıerkekli aynı evde kaldığını belirterek, öğrencileri açık hedef gösterdi. İnternet sitesi, öğrencilere ev kiralayan yurttaşları da hedef gösterdi. Haberde özetle “Kandıra Aydınlık Mahallesi Türkocağı Caddesi üzerinde bulunan bir evde yapılan tüm uyarılara rağmen kızlı erkekli öğrencilerin kalması çevre halkını rahatsız ediyor. Evini öğrencilere kiralayan ve daha son ra takipçiliğini yapmayan esnaf A.Ö., çevre sakinleri tarafından defalarca uyarılmasına rağmen konuya duyarsız kalıyor. Erkek öğrencilere kiralanan evde kızlar ve erkekler birlikte kalırken, mahalle sakinleri her gün ilgili kurumları ve gazetemizi arayarak ihbarda bulunuyor” denildi. Tayyip Erdoğan’ın 2013’te öğrenci evleriyle ilgili yaptığı “Bazı evlerde kızlıerkekli öğrenciler kalıyor. Konuyla ilgili komşu ihbarları var. Valiliklerimiz, emniyet teşkilatımız da bu tür ihbarları değerlendirir ve bunların üzerine gider” demişti. l İSTANBUL 78 bin meslek lisesi öğrencisine Milli Eğitim Bakanlığı’ndan müjde DENİZ ÜLKÜTEKİN Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev ve yükümlülüklerinde değişiklikleri içeren yeni yasa tasarısının Meclis Başkanlığı’na sunulmasıyla meslek lisesinde okuyup bu yıl sınavsız geçiş hakkıyla yükseköğretim kurumlarının iki yıllık önlisans programlarına girmek için başvuran öğrencilerin durumu da merak konusu oldu. Yeni yasa ile bu statüdeki öğrencilerin sınavsız geçiş hak kı kaldırılıyor. Ancak bu yıl yapılacak üniversite sınavlarına ilişkin yayımlanan ÖSYS2016 kılavuzunda sınavsız geçiş hakkının bulunması ile meslek liselerinden mezun olacak ve haziranda yapılacak LYS’ye girmeden önlisans programı için başvuran 77 bin 814 öğrenci de ortada kaldı. Mağduriyeti kabul eden Bakanlık yetkilileri “Yasanın bu haliyle öğrencilerin mağdur olacağını, bu yüzden ek bir maddeyle bu mağduriyetin giderileceğini” söyledi. 27 MAYIS 2016 SAYI: 33105 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.35 03.27 03.59 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.30 13.08 17.04 05.17 12.53 16.47 05.45 13.15 17.07 Akşam 20.34 20.15 20.34 Yatsı 22.19 21.57 22.11 haber EDİTÖR: ASLAN YILDIZ 27 Mayıs “1960” yılının “27 Mayıs” gününden söz edildiğinde, yıllardır dikkate alınıp öne çıkarılanın “idamlar” olduğu, konunun çoğunlukla burada noktalandığı görülür. Kuşkusuz böyle üzücü bir sonuca götüren o tarihsel dönemin anımsanması, “27 Mayıs”ın ürünü olan “1961 Anayasası”nın getirdiklerini, bunların çoğunun günümüzde de geçerliklerini sürdürmelerinin nedenlerini, “27 Mayıs”ın yıldönümlerinde dile getirmek, “idamlar olmamalıydı” kanısını sarsmaz. Ülkeyi “27 Mayıs”a getirip dayatan sürecin, “14 Mayıs 1950” seçimi sonucunda “Demokrat Parti”nin (DP) iktidar olmasıyla birlikte başladığı açıkça ortadadır. “CHP”den dargınlıkla ayrılıp “DP”yi kuranların, üç kez seçim kazanıp iktidar olmalarına karşın, “CHP”ye duydukları “düşmanlığı” ya da kini bir türlü içlerinden silip atamadıkları da çoğunlukla dile getirilir. Ayrıca kısa bir süre sonra kendini toparlayan “CHP”nin oldukça sert muhalefeti karşısında, “DP” yöneticilerinin “iktidardan düşme korkusu”ndan da kurtulamadıkları, yaptıkları tüm konuşmalarda ortaya döküldüğü de açıkça görülür. Eleştiri bir yana görüş bildirmeye bile dayanamaz olurlar. Zaman geçtikçe de “süresiz” iktidarda kalma tutkusu gittikçe kuvvetlenir; dolaysiyle sık sık “Anayasa”yı bir süre de olsarafa kaldırmaktan söz ederler. Siyasi karşıtlarına her türlü baskıyı uygulamaktan çekinmediler “Millet Partisi” lideri “O. Bölükbaşı”nı tutukladılar; “CHP”nin lideri “İnönü”ye karşı, sırayla düzenlenen “Uşak Topkapı Yeşilhisar” saldırılarını öylece izleyip durdular... Kuşkusuz bu ortamda kendilerinden iyice uzaklaşan aydınlara, özellikle üniversite hocalarına “Karacübbeliler” diye seslenerek, küçük düşürmeye kalkıştılar... Basının başta Cumhuriyet olmak üzere sesini kısmak, kesmek yoluna girdiler, 80 yaşındaki yazargazeteci “Hüseyin Cahit”i tutukladılar öteki yazarları, düşün (fikir) adamlarını ikide bir yargıç karşısına çıkarılmasından pek keyif aldılar. “1957” seçimlerinin sonunda, iktidardan düşüş olasılığı belirince hemen önlem alıp “Vatan Cephesi” adı altında yeni yandaşlar toplamaya, zorba toplulukları oluşturmaya başladılar; “ölüler”i “üye” yapma maskaralığına da giriştiler. “Radyo”yu (TR) bütünüyle iktidarın borazanı durumuna getirip, her gün sabah, öğle, akşam saatlerce yeni üyelerin adlarını okutturdular... Eleştiriler arttıkça, büyük oy çoğunluğuna sahip tutuculara, “din özgürlüğü” adı altında, “laiklik iklesi”nden inanılmaz ödünler vermeye, geri dönüşler sunmaya (!) başladılar; Başbakan, partisinin, “TBMM”deki üstün çoğunluğuna dayanarak milletvekillerine: “Selahiyetiniz o kadar geniş ki, sizler isterseniz ‘Hilafet’i bile geri getirebilirsiniz!” çağrısını yapıyordu hiç çekinmeden. Ve bu tutum sürüyordu, Türkçe ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı; sanki “Atatürk”ten beri “din ve ibadet” özgürlüğü yokmuş gibi, “artık herkes ibadetini dilediği yolda yapmakta serbesttir” söylemi yayılarak, halk aşırı dinsel yaşamın, “taassup” karanlığına itildikçe itildi. Başta “Hilafet” söylemi olmak üzere bütün bunlara beklenen, “gereken” tepkinin oluşmamasında, ülkenin başındaki bastonuna “DP” kazdırmış partili bir “Cumhurbaşkanı”nın bulunmasının büyük payı olduğu yadsınamaz. “DP” iktidarının, betonlaşmış bu “partidevlet” bütünleşmesinin dolaysiyle koyu “partizanlığın”, ülkede yarattığı “korku”nun ne anlama geldiğini günümüz Türkiye’sinde sormaya anlatmaya bilmem gerek var mı? Öte yanda, dış görünümüyle bir gelişme sergileyen ekonomik yaşamdaki başıbozukluğun, “her mahallede bir milyoner üretme” sloganıyla sürdüğü görülüyordu. Ne var ki bu başıbozukluktan yararlanan “kesim” de, “üretici” halk çoğunluğunun zararına çabucak varsıllaşıyor; ya da varlıkları kat kat çoğalıyordu. Topraksız köylüye “toprak”... Yönetimdeki “toprak ağaları”ndan bunu beklemek... Bu durumlar, muhalefetin sürekli sert eleştirileriyle iyice ortaya dökülünce, çok bunalan “iktidar”, “CHP”yi “yargılamak” için “TBMM”de bir “Meclis Tahkikat Komisyonu” kurdu. Böylece “DP” iktidarı, “Anayasa”yı “ihlal” ederek, “yargı” yetkisinin “yasama” erkince “Meclis”çe kullanımını sağlıyordu. Demokrasinin temel direkleri olan “yürütme, yasama, yargı” bu “üç erk”, yani iktidarda oluşla “yürütme”, Meclis’teki çoğunlukla “yasama”, Meclis’i mahkeme salonuna dönüştürerek “yargı” partili (DP) “Cumhurbaşkanı”nın avucuna bırakılıyordu. Kuşkusuz bu durum, ülke için “altüst” oluşun ötesinde tam bir “kaos”a gidişti. Sokaklar, alanlar dolup taşıyordu; henüz günümüzdeki “TOMA”lar yoktu ama, “atlı polis müfrezeleri” vardı; “kadana” denilen o “iri” ve upuzun bacaklı atların saldırısına uğramak her bakımdan acı vericiydi... Bu saldırıların en acımasız olanı, “1960” yılının “28 Nisan” günü, İstanbul’un “Beyazıt” Meydanı’nda yaşandı. Dış dünyanın tutumunu, “27 Mayıs”ın ürünü olan “1961 Anayasası”nın oluşumunu, izninizle, gelecek yazıda ele alalım. Valiliklerden laikliğe erteleme KESK’in “Laik Eğitim, Laik Yaşam” sloganıyla bu hafta sonu Ankara, İstanbul, Adana, Samsun, Antalya, Trabzon, Van ve Diyarbakır’da alanlara çıkacağını açıklamasının ardından, peş peşe mitingleri engelleme kararları geldi. 9 kentte eylemler yapılması planlanan mitinglerden Antalya, Van ve Trabzon’daki eylemler için, valilikler birbirinden farklı gerekçelerle erteleme kararı verdi. Kararlara tepki gösteren KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, “Binlerce soruşturma, baskı ve sürgün olayıyla yüz yüzeyiz. Laiklik hem anayasadan hem sokaklardan silinmek isteniyor. Ama temelden bir laiklik alerjileri var” dedi. l OZAN ÇEPNİ/ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle