25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 27 Mayıs 2016 2 yaşam EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / EMİNE ÖZCAN SÜPER LOTO 5, 7, 8, 29, 46 ve 54 6 BİLEN: 8 milyon 894 bin 774 TL (Devir) 5 BİLEN: 12 bin 772 TL 4 BİLEN: 193,25’er TL 3 BİLEN: 15,45’er TL AKP ile 200/1 3 0 280/180 TARİHTE BUGÜN 260/1 7 0 210/1 2 0 230/1 6 0 220/1 1 0 220/1 4 0 230/1 7 0 220/1 1 0 260/1 4 0 1935: Türkiye’de hafta tatili cumadan pazara alındı. 1944: Latin harfleri ile ilk Cumhuriyet altını basıldı. 1960: 27 Mayıs Darbesi: 190/7 0 230/1 3 0 Türk Silahlı Kuvvetleri 170/5 0 250/1 3 0 yönetime el koydu. 160/9 0 200/1 0 0 1995: İstanbul’da 270/1 4 0 240/1 3 0 180/1 1 0 250/1 4 0 270/19 0 260/1 6 0 ‘Cumartesi Anneleri’ Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemini başlattı. ‘Palazlandı’ Cübbeli Ahmet’in damadı Esat Palazoğlu ve ailesi AKP iktidarıyla birlikte hızla yükselişe geçerek servet ve nüfus sahibi oldu. 5yıldızlı Four Seasons İstanbul at the Bosphours Otel’de evlenen Yüsra Ünlü ve Esat Palazoğlu’nun evliliğinin dikkat çekici bir tarafı bulunuyor. Cübbeli Ahmet Nakşi İsmail Ağa Cemaatine mensup damat ise Nakşi tarikatından. Yani bir tarikat evliliği yapıldı. Cübbeli’nin kızıyla evliliğe kadar pek ortalıkta görünmeyen Palazoğullarının ilginç bir hikâyesi var. Gazeteport’un haberine göre; Bolu’da Nakşi tarikatının en tanınmış ismi olan ve “Sürmeli Hoca” olarak tanınan Muhiddin Palazoğlu’nun ölümünün ardından yerine oğlu Ahmet Palazoğlu geldi. 2008 yılında ölen Ahmet Palazoğlu, Tayyip Erdoğan hükümetinin çıkardığı özel Bakanlar Kurulu kararıyla Tokadı Hayreddin türbesine gömüldü. Bu karar o dönemde çok tartışılmıştı. Ahmet Palazoğlu’dan sonra Nakşi şeyhliğini oğlu Yekta Palazoğlu devraldı. Erdoğan ile yakınlığını pekiştiren Yekta Palazoğlu, Erdoğan’ı Kısıklı’daki evinde sık sık ziyaret etti. 2013 yılında ölen Yekta Palazoğlu ve 2015 yılında ölen damat Esat Palazoğlu’nun annesi Nezahat Palazoğlu da yine Bakanlar Kurulu kararıyla türbeye gömüldü. 650 Yıllık Tokadı Hayreddin türbesi Tayyip Erdoğan’ın sayesinde bu alan Palazoğlu ailesinin özel mezarlığına dönüştürülürken, 95 dönümlük mesire alanı da özelleştirilerek 29 yıllığına aileye ait Palazoğlu Nakliyat Gıda Turizm İnş. Oto. San. ve Tic. Ltd. şirketine kiralandı. Bir ballı ihale hikâyesi AKP hükümetinin Palazoğullarına verdiği bununla kalmıyor. Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait Bolu Karacasu’nun en gözde arazisi da şaibeli bir ihaleyle Palazoğullarına verildi. Boluspor Başkanlığı da yapan Savaş Abak’ın ka zandığı ihale iptal edildi. Yeni yapılan ihaleyle 53 dönümlük arazi Muhittin Palazoğlu’nun sahibi olduğu firmaya verildi. Söz konusu arazinin üzerine 7 yıldızlı bir otel yapılıyor. Gözde etkinlikler aileye Galatasaray’ın İstanbul’da, Galatasaray Spor Kompleksi Türk Telekom Arena Stadı’nda gerçekleştirdiği şampiyonluk kutlaması, Muhittin Palazoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Adstation Reklam Organizasyon tarafından gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın isteği ile Konya dışında sadece İstanbul’da her yıl geleneksel olarak yapılan ve Şebi Arus törenlerinin organizasyonunu da Palazoğlu’nun şirketi yapıyor. İstemeye Davutoğlu gitti Palazoğlu ailesi Erdoğan’a değil Ahmet Davutoğlu’na da çok yakın. Cübbeli’den kız istemeye Ahmet Davutoğlu gitti. Muhittin Davutoğlu’nun gizlice yapılan Hakan Fidan’ın düğününe çağrılan bir kaç isimden biri olduğu ifade ediliyor. Muhittin Palazoğlu Tayyip Erdoğan FOTOĞRAFTA ELELE Damadın ağabeyi Muhittin Palazoğlu, Erdoğan’la babası zamanından kalma dostluğu sürdürüyor. Erdoğan ve Palazoğlu’nun elele çekilmiş fotoğrafları da var. 650 yıllık türbe Hemşehrileri şaşkın Palazoğlu ailesinin bu hızlı yükselişine Bolulu hemşerileri bile şaşırıyor. Öyle ki Bolugündem yerel internet sitesinde şöy le bir ilginç bir yoruma yer veriliyor: “Bolu kamuoyu tarafından rahmet li babası Yekta Palazoğlu’nun oğlu ola rak tanınan Muhittin Palazoğlu’nun ne iş yaptığı hâlâ daha tam olarak bilinmi yor. İstanbul’da reklam işleriyle uğraştı ğı bilinen Palazoğlu’’nun bu gizemli ha lini sürdürmesi dikkatlerden kaçmıyor. Umarız doğup büyüdüğü memleketi gü zel Bolu’muza da katkıları olur.” l Haber Merkezi 95 dönümlük mesire alanı ÖNCE TÜRBE SONRA KORU ‘Sürmeli Hoca’ olarak tanınan Muhiddin Palazoğlu ailesinden bir çok isim özel Bakanlar Kurulu kararıyla 650 yıllık Tokadı Hayrettin Türbesi’ne konuldu. Ardından 95 dönümlük mesire alanı 29 yıllığına aileye ait şirkete kiralandı. Cübbeli Ahmet Hoca’nın içerisinden neşet ettiği FatihÇarşamba merkezli İsmailağa Nakşî Cemaati’nin kadın giyimi hususundaki katı tutumuna 1990’ların başında Londra’da aşina oldum. Benim araştırma yaptığım diğer Nakşibendi kolu, Şeyh Nazım Kıbrısî çevresinde alıp yürümüş bir söylentiyle... Anlatıldığı kadarıyla İsmailağa Cemaati şeyhi “Mahmut Hoca” (Ustaosmanoğlu) Londra’ya gelip kendisine bağlı Aziziye Camii’nde sohbet verdiğinde, bırakın başını örtenleri, uzun pardösü giyerek baştan aşağı tesettürlü kadınların dahi çarşafa girmedikleri için “kâfir” olduklarını söylemiş. Bu konuşmayı dinleyen kadınların çoğu camiden kaçmış. HHH Abartı var mıdır, belki... Fakat ateş olmayan yerden de duman çıkmaz mı, evet. Çünkü “çarşafpardösü kavgası”, hemen hemen aynı yıllarda Türkiye’de de bir başka vesileyle, hem de hepimizin iyi bildiği bir isim, daha doğrusu “çift” üzerinden yine İsmailağa merkezli olarak gündeme gelmiştir. Söz konusu çiftimiz, EmineTayyip Erdoğan’dır. 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi’nden İstanbul 6. Bölge milletvekili seçilen Recep Tayyip Erdoğan, parti teşkilatı içinde tercih oylarında kendisini geçmiş Mustafa Baş’ın itirazı nedeniyle mazbatası iptal edilerek milletvekilliğinden olur. Erdoğan’ın başını yakan, iddia edildiği kadarıyla eşinin çarşaflı değil pardösülü oluşudur. Tevatür odur ki Emine Hanım’a karşı İsmailağa Cemaati’nin kadınları tarafından o dönemde kapı kapı dolaşılarak kampanya yürütülmüş ve karısı çarşaflı olan Baş’tan yana partiiçi tercih oylarının ağırlık kazanması sağlanmıştır. HHH Köprülerin altından çok su aktı. Bugün İsmailağa Cemaati, Türkiye’de en geniş yaygınlığa sahip Nakşi çevrelerin belki birincisi. Ancak bu muazzam büyüme ile bağlantılı olarak cemaatin kendisine özgü tarikat adabını bihakkın sürdürmesi de zorlaşmış durumda. Bu çevreyi başından beri bilenlerin ifadesiyle devir değişti, eski disiplin, denetim ve talepkârlık kalmadı. Cemaat büyüdükçe popülerleşti, popülerleştikçe de adap olarak esnedi, gevşedi, “gevredi”. Çok taze bir örnek, cemaatin Türkiye’de en popüler, “spektaküler” (seyri hoş) ve fantastik ismi Ahmet Mahmut Ünlü, “namıesas” Cübbeli Hoca’mızın kızının düğün “esvabı”... Yüsra Ünlü, çarşaf ne kelime, gayet göz alıcı şekilde, adeta bir kuğu misali bembeyaz gelinliğiyle boy gösterdi iki gün önceki törende... HHH Elbette tablo, Cübbeli’ye hasetle bakanlardan kaçmayacaktır. Çünkü şakası yok, hedefte artık her an ebediyete intikal edecek diye bakılan Mahmut Hoca’dan sonra “post”a oturmak var. Ama “post” için de bir değil, üç değil, belki 10’dan fazla rakip var Cübbeli’nin karşısında. Cübbeli’nin kızı: Ne gördü yuvada, onu öttü havada! Kuvvetle muhtemel ki bu yüzden “Four Seasons İstanbul Bosphorus Hotel” deki lüks mü lüks törende (ki görüyorsunuz, FatihÇarşamba artık nasıl dar geliyor!) kızının gelinlikle arzı endam edişi karşısında “tarziye” yüklü bir açıklama yapmak durumunda kaldı o... Bakın ne diyor: “Tesettür şekilleri farklıdır, fakat bizim şehir kılığında çarşaf kullandığımızı biliyorsunuz. Tabii lâf geçmiyor. Kızlarımızın bazısı çarşaf giyiyor, bazısı giymiyor. Beceremedik, aciz kaldık. Mum dibine ışık vermez misali, insan kendi çocuğunu yönetmekten aciz kalıyor. Kızımın gelinlik giymesinden de rahatsız oldum, nikâhın orada kıyılmasını da istemedim ama sözümüz tutulmadı.” HHH İşte böyle! “Sekülerleşme” mızrağı, taassup çuvalına mutaassıplığın hassasiyetle gözetildiği en “sofu” çevrelerde bile sığmıyor şu âhir zamanda!.. Hayat, Müslümanları da bellibelirsiz, sessizsedasız da olsa kendi seküler ritmine uymaya tatlı tatlı zorluyor. Şimdi Cübbeli, “Kızımın gelinlik giymesinden asla razı olmadım, ama sözümü dinletemedim” diyor ya... Herkesin aklından ona “Post’a oturursan cemaate nasıl dinleteceksin sözünü” diye sormak geçecek. Ama yok, estağfurullah, ben bunu sormayıp başka bir çift söz edeceğim ona!.. HHH İlâhi Hoca! Kızına söz dinletemedin de sen ne kadar söz dinledin acaba?.. İçinden geldiğin çevre, sufîliği tam mânâsıyla “sofu” yaşayıp modernliğe, onun ürünlerine ve tabii televizyona, gösteriye, “şov”a alabildiğine mesafeliyken... Sen bu “erkân”a uymayıp “ekran”a itibar etmedin mi? Mabetten medyaya, tekkeden “Teke Tek”e yol tutmadın mı? Bir “Nakşî popstar”a dönüşmedin mi? Magazine malzeme olmadın mı?.. O yüzden “mahdume”ne yönelik, “Sözümüzü dinletemedik, aciz kaldık” deme! “Kuş ne görür yuvada, onu öter havada” de!.. Velhasılıkelam... “Mum” kendisine ışık verdi mi ki dibine versin?! Esat Palazoğlu Yüsra Ünlü Muhittin Palazoğlu Cübbeli Ahmet Hoca Esat Palazoğlu Cübbeli Ahmet kızının lüks oteldeki düğünde gelinlik giymesi eleştirilince “Sözümü dinlemedi” demişti. Bugünlere nasıl ge(tiri)ldik? “Bugünlere nasıl geldik” sorusu yanlıştır: Doğru soru “Bugünlere nasıl getirildik?” biçiminde olmalıdır. HHH Bugünlere nasıl getirildik? 1) Cumhuriyet, ekonomiktoplumsal ve kültürel devrimlerini tamamlayamadan İkinci Dünya Savaşı çıktı ve dünya yeniden biçimlendi. 2) Savaş sonrasında Stalin’in Boğazlar ve Kuzeydoğu Anadolu istekleri ortaya çıktı; Türkiye bundan korkarak Batı’ya sığındı. Soğuk Savaş, dinci ve milliyetçi antikomünist ideolojilerle, Türkiye’yi de etkiledi. 3) Cumhuriyet Devrimleri (Atatürk Devrimleri) toplumsal yapıyı, sınıfsal anlamda dönüştüremeden, yani çağdaş sermaye sınıfı ve bunun gelişmesine bağlı olarak işçi sınıfı oluşamadan, bu sınıfların ürünü olan Çok Partili Demokrasi deneyimi başlatıldı. 4) Çok Partili Demokrasi ile seçim kazanarak iktidara gelen Demokrat Parti, Demokrasiyi geliştireceğine boğdu: a) Sınıfsal olarak toprak ağalığına, yani feodaliteye dayalı idi. b) İktidardaki CHP’nin muhalifi olarak Demokrasinin temelini oluşturacak Cumhuriyet Devrimlerine karşı bir tavır içindeydi. c) Toplumun demokratik ilkeler çerçevesinde geliştirilmesini değil, kendisini iktidara getiren yapının o noktada sabitlenmesini hedefliyordu. d) Demokrasi sayesinde iktidara geldiğini ihmal ederek, tek parti dönemi uygulamalarını örnek aldı. 5) Demokrat Parti’nin demokrasiyi askıya alan Tahkikat Komisyonu aracılığıyla yaptığı sivil darbeye karşı gerçekleştirilen 1960 askeri müdahalesi, özgürlükçü ve topluma aşama atlatan 1961 Anayasası’nı kabul etti. Ama 3 DP liderinin infazıyla, siyasal yaşamda onulmaz yaralar açtı. 6) 1961 Anayasası’nın sola açık tutumundan korkan ve özgürlükçü tutumunu istismar eden Soğuk Savaş dünyasının egemenleri, içerdeki feodal kalıntılar ve sağcı güçlerle ittifak halinde, ülkeyi istikrarsızlaştırıp, 1971 ordu darbesini gerçekleştirdiler; 1961 Anayasası’nın özgürlükçü yapısı hacamat edildi, sol bastırıldı, 3 gençlik lideri infaz edilerek siyasette bir yara daha açıldı. 7) 1971 darbesi de yeterli görülmedi: Soğuk Savaş dünyasının egemen güçleri ve içerdeki antikomünist oluşumlar, ülkeyi yeniden istikrarsızlaştırarak 1980 darbesini hazırladı. 1980 darbesi solu ve demokrasiyi tamamen ezdi; Atatürk’ün adını kullanarak Atatürk Devrimlerini yozlaştırdı, ülkeyi dincimezhepçiırkçımilliyetçi yapıya hazırladı. 8) Soğuk Savaş sonrasında ülke, Küresel neoliberalizmle bütünleştirildi. Ortadoğu’nun yeniden biçimlendirilmesi başladı, darbecisağcıdinci iktidarlar, ABD’nin ileri karakolu olma işlevine soyundu; Kürt varlığı, içte terör, dışta yeni devlet oluşumlarına yol açtı.. 9) Ve 21. yüzyılla birlikte, soldan arındırılmış, demokratik hak ve özgürlükleri iğdiş edilmiş ülkede, “kullanışlı aptalların” da desteğiyle, uluslararası neoliberalizmle bütünleşmiş olan despotik iktidarın temelleri atıldı. HHH Türkiye bugünkü noktaya “kendiliğinden gelmedi”: Askeri darbelerle, sağ iktidarlarla, siyasal cinayetlerle, “içten ve dıştan, itile kakıla, zorla getirildi!” Artık kendisine saygısı olanların, kendi kaderlerine sahip çıkmaları, demokrasi için savaşmaları gerekiyor! Akdeniz’de 24 saat içinde ikinci facia Akdeniz, 24 saat içinde gelen iki farklı tekne kazası haberiyle sarsıldı. Önceki gün 500 göçme ni taşıyan bir balıkçı teknesinin alabora olmasıyla yedi kişi hayatını kaybetmişti. Dün ise 100 sığın macıyı taşıyan tekne Libya açıklarında alabora ol du. İtalyan sahil güvenlik ekipleri, faciadan 88 ki şinin kurtarıldığını açıklarken, ölü sayı sına ilişkinse çeliş kili bilgiler geldi. As sociated Press ajan sı ölü sayısını 20 olarak açıklarken, Reuters ölü sayısı nın kesinleşmediğini bildirdi. Bölgede gö nüllü arama kurtar ma çalışmaları ya pan Sea Watch ad lı sivil toplum örgü tünün gözlemine gö re, AB ile Türkiye arasında imzalanan Libya’da 88 kişi kurtuldu. sığınmacı anlaşması sebebiyle Ege’den geçeme yen çok sayıda sığınmacı Kuzey Afrika’ya gelerek Avrupa’ya geçmeye çalışıyor. Afrika’dan Avrupa’ya ulaşmaya çalışan sığınmacılara, Türkiye üzerinden geçmeye çalışanların da eklenmesiyle Akdeniz’de ki sığınmacı trafiğinde ciddi bir yoğunluk yaşandı ğı belirtiliyor. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle