22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Bingöllü Aras, ilk Müslüman eyalet parlamentosu başkanı oldu Almanya’da BadenWürttemberg Eyaleti Parlamento Başkanlığı’na Türkiye kökenli Muhterem Aras seçildi. Bingöllü Alevi bir ailenin beş çocuğundan biri olan 50 yaşındaki Aras, Almanya’da bir eyaletin parlamento başkan lığına gelen ilk Müslüman oldu. Vergi danışmanlığı bürosu olan, “Yeşiller’in Oy Kraliçesi” lakabıyla anılan Aras, aynı zamanda eyalette bu koltuğa oturan ilk kadın politikacı. Aras “Ailemiz eğitimi çok önemserdi” dedi. Perşembe 12 Mayıs 2016 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ dishab@cumhuriyet.com.tr AP’den Erdoğan’a rest nilgun@cumhuriyet.com.tr 13 Erdoğan’ın AB’ye ‘sen yoluna ben yoluma’ resti üzerine Avrupa Parlamentosu vize muafiyeti sürecini durdurdu. Bozkır ‘Sığınmacı anlaşması büyük tehlikede’ dedi Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşması uyarınca Avrupa Komisyonu Türkiye vatan rak siyasi riskler alarak yaptığımız tüm anlaşmalar çok tehlikeli bir durumla karşı karşıya” yanıtını verdi. daşlarına temmuzda vize muafiyeti tavsiye etti, ama bunun öncelikle Avru Bozkır: O yasa değişmez pa Parlamentosu’nda (AP) onaylanma “Terörle mücadele yasasının değiş sı gerekiyor. AP ise Komisyon’a baş kal mesi kesinlikle mümkün değil. Bizim dırarak, Alman medyasının ifadesiyle yasamız Avrupa standartlarına uy “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kar gun” vurgusu yapan AB Bakanı, za şıtı yön benimsedi”. Dün AP’nin Alman ten yasada birçok değişiklik yaptık Sosyal Demokrat Partili Başkanı Martin larını, belki AP, Komisyon ve Avrupa Schulz ve AP’de grubu olan partiler, te Konseyi ile hep birlikte çalışabilecek rörle mücadele yasalarının değiştirilme lerini söyleyip ekledi: “Ancak tek so si başta olmak üzere 72 kriterin tama run Türkiye’de yeni bir hükümet ola mı yerine getirilmeden vize muafiyetini cak. Vakit daralıyor.” gündeme almama pozisyonunu benimsedi. Bunun üzerine AB Bakanı Volkan Dörtlü zirve iptal Bozkır, sığınmacı anlaşmasının çöke Bugün Brüksel’de planlanan dört bileceğini ima eden tehditte bulundu. lü siyasi diyalog toplantısı da ip Schulz: Bu bir anlaşmazlık tal edildi. Bozkır ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AB Dış İlişki Bozkır dün Strasbourg’da Schulz’la ler Yüksek Temsilcisi Federica Mog biraraya geldi. Ortak basın toplan herini ve Komisyon’un ge tısında AP Başkanı şunları söyledi: nişleme sorumlusu Johan “Komisyon’un vize serbestisi taslağını nes Hahn’ın toplantısının neden parlamentoya göndermediğimi hangi tarihe ertelendi açıkladım. Taslaktaki 72 kriterin ta ği açıklanmadı. Yine de mamını Türkiye henüz yerine getirmiş Bozkır, Brüksel’e geçip değil. Bu yüzden süre Mogherini ve Hahn’a ci durdurdum. Bu bir Ankara’nın tezlerini anlaşmazlıktır. Şim anlatmayı planlıyor. dilik soruna çö Berlin’den umut züm bulamadık. suz sesler yükseliyor. Türk tarafı için Alman İçişleri Baka açık bir seçenek nı Thomas de Maizie bulundurmalıyız. re, AB ile Türkiye ara Hükümet ve mec sındaki müzakerelerin lisin alacağı ka başarısızlığa uğrayabi rarlar olacaktır.” leceğini söyledi. Bild ga Bozkır “Şu ana zetesine göre De Maizie kadar iyi niyet ve re “Erdoğan’ın kriterleri karşılıklı gü yerine getirmeye niyetli vene olmadığı aşikâr. Kriter da ler yerine getirilmezse yalı vize mecburiyeti kalk ola maz” dedi. Thomas de Maiziere Vize serbestisi için yerine getirilmesi gereken 5 kriter AB’de Türkiye’ye alternatif aranıyor Erdoğan’ın restleri Avrupa Parlamentosu’nda ters teper ken, Bild gazetesinin pazartesi ha berleştirdiği “sığınmacı anlaşma sına alternatif arayışı” hız kazanı yor. AP’de Liberaller Grubu Başka nı ve eski Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt “Terörle Mücadele Ya sası başta olmak üzere tüm kriter ler yeri ne gelmeli” di ye üs tüne basar ken, Sosya list ler Grubu Başka nı Gianni Pittella Erdoğan’ın tehdit ve baskı kurma girişimlerine boyun eğmeyeceklerini dile getirdi. Verhofstadt, AB’nin kendi sorumluluğunu üstlenmesi, sığınmacı anlaşması yerine haziran sonunda kendi sınır korumalarını oluşturması gerektiğini, bunun tek çözüm olduğunu savundu. Alman parlamentosunun CDU’lu milletvekili KarlGeorg Wellmann da sığınmacıların Yunan adalarında tutulmaları ve başvurusu reddedilenlerin doğrudan geldikleri ülkelere gönderilmelerini önerdi. Brüksel’deki Avrupa Politikaları Merkezi’nden Janis Emmanouilidis ise Türkiye ile anlaşmaya alternatif olmadığı görüşünde. “Geçen yılki sayılarda sığın macı gelirse, Yunan adalarının Avrupa’nın toplama kampları olabileceğini pek düşünemiyorum” uyarısı yapan Emmano uilidis, bunun ne Atina ne de AB’nin çıkarına olacağını belirtti. Bozkır (solda) ile Schulz, basın toplantısında restleşmekle birlikte samimi pozlar verdi. Böhmermann ekrana döndü Erdoğan Döpfner’i bırakmıyor Türkiye’nin vize muafiyeti için yerine 1getirmesi eksik kalan kriterler şunlar: Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik. Herkesi “terörist” konumuna düşüren tanımın değiştirilip basın, ifade ve toplanma gibi temel özgürlükle 2rin garanti altına alınması isteniyor. Yolsuzluğa Karşı Avrupa Ülkeler Grubu Konseyi’nin (GRECO) tavsiyeleri ile uyumlu yasal düzenlemeler gerekiyor. 3Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda da değişiklikler yapılarak AB standartları ile uyumlu hale ge 4tirilmesi gerekiyor. AB’nin emniyet teşkilatı EUROPOL’le yapılan Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nın uygulamaya ko 5nulması gerekiyor. Suçluların iadesi konusunda AB üyesi ülkelerle hukuki alanda işbirliğinin kurulması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hakkında küfür şiiri okumasının ardından soruşturma açılmasını sağladığı Alman komedyen Jan Böhmermann dün akşam ekrana geri döndü. Almanya’nın en büyük medya grubu Axel Springer SE’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mathias Döpfner de Böhmermann’ın şiirine destek verdiği için Erdoğan’ın hakkında yasal yollara başvurması konusunda ilk kez konuştu. Böhmermann’a yazdığı destek mektubundan pişman olmadığını belirten Döpfner “Her kelime ve virgülün arkasında duruyorum” dedi. Bunun üzerine Köln Asliye Mahkemesi’nde Döpfner’i susturma talebi reddedilen Erdoğan bir üst mahkemeye başvurdu. Döpfner Kraliçe ‘Çinliler de çok kaba’ derken kameralara yakalandı IŞİD Bağdat’ı kana buladı: En az 94 ölü Irak’ın başkenti dün IŞİD’in üç bombalı saldırısıyla katliamı yaşadı. Şiilerin Sadr bölgesinin pazar yerinde bomba yüklü aracın patlamasıyla en az 64 kişi öldü. IŞİD Şii milisleri hedef aldığını öne sürerken onlarca kadın ve çocuk can verdi. Şiilerin Kadhimiya ve Camea semtlerinde bomba yüklü iki aracın patlamasıyla 30 kişi daha öldü. 150’den fazla yaralı var. Rousseff’in kaderi oylamaya konuldu Brezilya’da 13 yıllık İşçi Partisi iktidarının sonunu getirmesi beklenen Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in azli için oylamaya gidildi. Dün Senato’daki oylamayı durdurmak için Rousseff son dakikada Yüksek Mahkeme’ye başvurdu ama yargı süreci durdurmayı reddetti. Rousseff yanlıları ve karşıtları sokaklara döküldü. Britanya Kraliçesi 2. Elizabeth ve Başbakan David Cameron yabancı liderler hakkında dedikodu yaparken kameralara yakalanıp diplomatik skandala neden oldu. Önceki gün Buckingham Sarayı’nda garden parti veren 90 yaşındaki Kraliçe, polis şefi Lucy D’Orsi ile ayaküstü sohbet ederken, ekimde ziyarete gelen Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in heyetinin güvenliğinden sorumlu olduğunu öğrendi. Elizabeth, kadın polis şefine “Çok talihsizmişsin” diyerek ekledi: “Çin heyeti büyükelçimize çok kabalık yaptı. Olağaüstü düzeyde!” Tüm bunlar BBC kameralarına yansıyınca, Saray “Kraliçe’nin özel temasları hakkında yorum yapmıyoruz” dedi. O ziyarette Britanya ile 58 milyar dolarlık anlaşma yapmış Çin ise BBC’nin yayınını sansürlendi. Cameron’a Nijerya öfkesi Cameron da saraydaki etkinlikte Londra’daki Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Konferansına katılanları Kraliçe ve Başpiskopos’a çekiştirirken yakalandı. “Zirveye fantastik boyutta yolsuz ülkelerin liderleri geliyor. Nijerya ve Afganistan dünyanın en yolsuz iki ülkesi” diyen Cameron’a Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari’den yanıt geldi. “Özür talep etmiyorum. Alacaklarımızı versinler yeter” diyen Buhari, bir eyalet valisinin devletten çaldığı ve Britanya’da el konan milyonlarca dolarının iadesini istedi. Kraliçe Çin heyetiyle ilgilenen polis şefi D’Orsi’ye “Çok talihsizmişsin” dedi. Fransız siyaseti tacizle yüzleşiyor Fransa siyaseti cinsel taciz skandallarıyla sarsılıyor. İlkin IMF Başkanı ve Fransız Sosyalist Partisi’nin başkan adayı Dominique StraussKahn’la gündeme gelen cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz suçlamaları, son dönemde birçok kadın siyasetçinin cinsel tacize uğradığından şikâyet etmesiyle tekrar alevlendi. Devlet Bakanı Jean Michel Baylet, Ekonomi Bakanı Michel Sapin ve Meclis Başkan Yardımcısı Denis Baupin hakkında kadınlara cinsel tacizden soruşturma açıldı. Dün Sapin bir kadın gazeteciye “uygunsuz davrandığını” kabul etti. İki gazetecinin nisanda yayımladığı bir kitaptaki suçlamaları günlerce yalanlayan Sapin, geçen yıl bir kadın gazeteciyi iç çamaşırının lastiğini çekip bırakarak taciz ettiğini nihayet dün kabul etti. Erdoğan’ın yeni dili Türkiye’ye henüz adımını atmayan İtalyanların öğrendikleri ilk Türkçe kelimeler bundan böyle “kirli”, “müsait” ve “kötü kadın”... Bu sözcükleri “Repubblica” (9 Mayıs) İtalya’da haber yaptı. Hem ne haber yapmak? Gazete, kelimelerin anlamlarını birebir Türkçelerinin yanında ayrıntılı bir şekilde açıkladı. Tahmin ettiniz... TDK’nin “kirli= aybaşı durumundaki kadın” tanımı İtalya’da tam sayfalık haber oldu. “O lugat değişmeli!” diyen bir Elif Şafak söyleşisi ile birlikte Çizme’nin çok satan gazetesi habere “Türkiye, Erdoğan’ın Yeni Dili” başlığını çekti. “İslamcı soslu yeni dil” diyen gazete arkadan şu yorumu yapıyor: “Tayyip Erdoğan Türkiye’sinden gelen son yenilik bu: Sözcüklerin muhafazakâr ve ataerkil karşılıklarını dayatmak. TDK, ülkede özgürlükleri kısıtlayan genel atmosfere uygun bir şekilde Orwell’ci yeni dil yaratıyor.” ‘Siyasi İslam’ Orwell’ciliği “Orwell’ci yeni dil”le kasıt, düşünce üzerinde tahakküm kurmak için kasıtlı biçimde beyinleri yönlendiren bir dili kurmak. Buradaki gönderme Orwell’in ünlü yapıtı 1984’teki “yeni dil/newspeak”e oluyor. Orwell’in kurgusal bir diktatörlüğü anlattığı 1984’te “newspeak” adında bir dil icat edilir. Kelimelere, sadece diktatörlüğün dilediği anlamları yüklediği içerikler verilir. Ne denli abuk, ters ve gerçek hayattaki karşılıklarından kopuk olsalar da sözcükleri illa ki o tanımlar içinde düşünmek zorundasınızdır. Bu “dayatma”lar dışına çıkan tanımlar veya kavramlarla düşünmek anında “düşünce suçu” olarak damgalanır. Orwell “tiranlığın” öncelikle beyinleri ele geçiren dinamiğini irdeler. “Düşünce kalıplarının” sözcükler üzerinden istenildiğince kil gibi yoğrulabileceğini, yapılandırarak yönlendirildiğini gösterir. Dilin kökten istismar olanaklarına dikkat çeker. “Erdoğan’ın Orwell’ci yeni dil”i derken “Repubblica”; siyasi İslam ve bağnazlığın “kirli”, “müsait” ve “kötü kadın” gibi sözcükler üzerinden “kadın” algısını derinden nasıl şartladığına atıf yapıyor. “Repubblica” muhabiri akledip tabii TDK’de “kadın”ın doğrudan nasıl tanımlandığına bakmamış. Beni de aslında parlak kadın hakları savunucularımızdan Av. Hülya Gülbahar uyandırdı da öyle baktım. Ve tam bir şok yaşadım. ‘Kadın= Ana, hizmetçi’ “Kadın” Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan”, “Hizmetçi bayan” ve “Bayan” olarak tanımlanıyor. En başta da “erişkin dişi insan” denip geçilmiş. Bizim “alla turca Orwell’ci” dünyamız dışında “kadın” acaba nasıl tanımlanıyor diye merak ettim. İtalya’nın “TDK”si “Crusca”ya girdim. “Kadın”ın karşısında “insanlığın dişi cinsini tanımlayan isimdir” yazıyor. Altında da bir, iki, üç, beş değil. Sayfayı boydan boya dolduran “düzineyle” tanım ve bir o kadar bol örnek veriliyor. Tanımların karşılıkları olarak şiirlerden, edebiyattan ve “rönesans öncüleri” yazarlar Dante’den, Petrarca’dan, Boccaccio’dan “kadın”ı tanımlayan inciler sunuluyor. Kadının cinselliğini vurgulayan tanımlardan tabii ki hiçbir şekilde kaçınılmıyor. Bizde olduğu gibi “kadın” dendiğinde cinsiyetçiliğin en âlâ örneğini ortaya koyan ilkel bir “ana” “hizmetçi” şablonu yaratmamaya özen gösteriliyor. Kadın olabilecek en zengin tanım yelpazesiyle takdim ediliyor. Kadın, yanına “cinsellik” aldığında sadece “kötü kadın” veya “kirli” şeklinde tanımlandığında beyinler haliyle “Orwell’ci” yöntemle yıkanıyor ve baştan şartlanarak biçimlendiriliyor. Eski KADER Başkanı Gülbahar’ın çok isabetli bir şekilde uyardığı gibi, işe baştan “kadın”ı tanımlamakla başlamak lazım. Ama bu “siyasi İslam Orwell”ciliği ile özdeşleşen 2016 Türkiye’sinde bunu kim yapacak? İş Yasası’nda oldubitti Fransızları sokağa döktü Fransa Başbakanı Manuel Valls’in haftalardır protesto edilen iş yasası tasarısını mecliste oylama yapmadan uygulama yetkisini kullanacağını duyurması, infial yarattı. Paris ve Nantes kentlerinde gençler sokaklara dökülürken, polis biber gazıyla müdahalede bulundu. Parlamento önünde toplananlar Cumhurbaşkanı François Hollande’ın istifasını istedi. Sendikalar ülke çapında eyleme gidecek. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle