19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Nisan 2016 6 İkiyüzlülük yanıtı: ŞaşırdımAveBmgDböeaBrssüüaınşyjlmaüörkezhegleelüçrmirdslüieöJğohzüeheknlpohBnaeakumstssau:arnıİçlfddaıkıadkei ABD Büyükelçisi John Bass, hem PKK’ye “silah bırakma” hem de “meşru diyalog ve şid detin nedenini konuşma” çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmede basın ve ifade özgürlüğü ko nusunun ele alınmadığını belirtip, “ikiyüzlülük” DUYGU GÜVENÇ eleştirisi getirmesine ise şaşırdığını belirten Bass, “İfade ve basın özgürlüğü konusundaki mesaj lar hem özel hem açık görüşmelerde hep aktarıldı” dedi. Bass sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle Erdoğan’a hakaret iddiasıyla açı lan binlerce davaya da Obama’nın Ins tagram hesabıyla yanıt verdi. Büyükelçi Bass, dün Diplomasi Mu habirleri Derneği’nin konuğu oldu. Bass’ın gazetecilerin sorularına verdi ği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: l PKK şiddete son vermeli Siyasi hedefler için güçşiddet kullanılmasını reddediyoruz, bir kez daha PKK’ye şiddet kampanyasına son vermesi, silahları bırakması çağrısında bulunuyoruz. Ve mümkün oldukça meşru diyaloğa girmeli. l SİVİL KAYIPLARDAN rahatsızım ABD, Türkiye’nin, vatandaşını tüm terör tehditlerine ve şiddete kar şı koruma hakkı olduğuna inanıyor. Bu bir devletin temel sorumluluğudur. Ancak Güneydoğu’nun kırsal alanın daki ya da şehirlerde şiddetin boyu tundan da çok rahatsızım. Biz çok acı deneyimler sonucunda öğrendik ki te rörle mücadelede operasyonları sivil kayıpları en aza indirecek şekilde ol ması önemli. l SÜREÇ YENİDEN BAŞLAMALI Bu ülkedeki acıyı hissedebiliyoruz. Bu yüzden PKK’nin terör saldırılarını durdurması çok önemli. Bu sorunları çözecek ve şiddeti ilk başlatan neden leri belirlemek amacıyla en iyi yönte mi bulacak şekilde, yeniden bir süreç başlatılmalı. Şiddetin çözümüne Türk vatandaşları karar vermeli. Eğer kalı cı bir çözüm olacaksa o çözüm halk tan gelmeli. l TEK CÖMERT SİZ DEĞİLSİNİZ Cömertlik ve liderlik söz konusu oldu ğunda düzeltmek istediğim bir şey var. Problem, Türkiye’deki 3 milyon sığın macıdan çok daha büyük bir rakam. Dünya genelinde 55 milyon mülteci ve yerinden edilmiş kişi var. Bunların bir kısmı Türkiye’den daha küçük ülke lerde yaşıyor. Türkiye’nin buradaki cö mertliği ve yaptığı yardımlar, ABD’nin ve diğer G20 ülkelerinin maddi kay naklarını diğer ülkelerdeki mültecilere aktarmasına yardımcı oluyor. l SARRAF’I SAVCILIĞA SORUN Sizi şaşırtmayacağım; bu konuda ko nuşacak bir pozisyonda değilim. Güç ler ayrılığı ilkesi nedeniyle ABD’de fe deral mahkemedeki bir dava süreci hakkında konuşamamam. l BAY GÜLEN... Bay Gülen’e ve örgütünün gerçek veya olası suç içeren ABD’deki faaliyetleriyle ilgili her za man bilgi almak isteriz. Bunları, ABD yasaları içerisinde değerlendiriyoruz. Yakın zamanda Gülen’in bağlı olduğu şirketlerce ABD seçim kampanyaları hukukunu ihlal ettiğine yönelik iddia lar dikkatimize getirildi. Yasal başvuru yapıldı. Kanıt sunulduğu anda hu kuki işlemleri başlatıyoruz. l İNCİRLİK’E DEVAM İncilik, DAEŞ’ın bitirilmesi için geniş bir operasyonun parçası olarak katkıda bu lunmaya devam ediyor. Türkiye, bizim bu operasyonlarımızı memnuni yetle karşıladığı sürece de bu devam edecektir. l ÖZGÜRLÜKLER Darbe iddiaları: Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü nün olduğu açık toplumlarda yaşama nın en büyük zorluğu, insanların her zaman anlamlı olmayan şeyleri konu şabilmelerini de içeriyor olması.. Dar be olasılığıyla ilgili yazılan ve söyle nen şeyleri de bu kategori içerisinde değerlendiriyorum. Bu ABD tarafın dan yürütülen herhangi bir analiz ya da politikayı yansıtmıyor. Eski büyü kelçilerin, artık ABD Hükümeti’nin bir parçası olmadıkları için istediklerini yazma veya söyleme hakları var. Tıpkı Türkiye’de bazı insanların söyledikle rine katılmadığım gibi onların söyledi ği her şeye de katılmıyorum. IOhnebsstaaambgaırn’naaınmbakın Obama’nın sözleri yeterince açık (basın özgürlüğü konusunda). İki ülke arasında değişik ortamlarda, özelde veya kamuoyuna açık ortamlarda birçok defa konuştuğumuz şeyi yansıtıyor. Bunlar Biden’ın son ziyaretinde ve daha önce söylediğini, ABD Dışişleri ve Beyaz Saray Sözcüsü’nün söylediğiyle çok tutarlıydı ve devamlılık göstermekteydi. Bu konunun burada ele alınış tarzına, ABD yetkililerinin yaklaşımında ikiyüzlülük olduğuna dair yorumlara çok şaşırdım. Sanırım bu bizim yasal sistemimizdeki ve ifade özgürlüğünün uygulanmasıyla ilgili hukuki farklılıkları anlamamaktan kaynaklanıyor. Obama’nın Instagram hesabına baktığınızda çok sayıda hakaret içeren yorumlar görürsünüz. Ben de bunları sevmiyorum, aşağılayıcı buluyorum, katılmıyorum. Ama bunları tolere ediyoruz. Çünkü ifade ve basın özgürlüğü demokrasinin iki temel unsurudur. Yetkisizlik kararı‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atan 91 akademisyenin dosyası “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle haklarında “Terör örgütü propagandası yapmak”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”, “Türk milletini, Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılama” suçlarından soruşturma başlatılan 91 akademisyen için “yetkisizlik” kararı verildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Örgütlü Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu’nca verilen yetkisizlik kararında şu ifadeler yer aldı: “Bildiride devlet, hükümet yetkilileri ile devletin askeri ve Emniyet teşkilatını aşağılama niteliğinde anlatımlarda bulunulduğu anlaşılmış tır.” 8 kişinin “ihbarcı” olarak yer aldığı takipsizlik kararında, soruşturmaya konu eylemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yargı sınırları dahilinde işlendiği belirtilerek, yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği kaydedildi. l Haber Merkezi ‘Bostonbullular’ protestosu pankartlı destek Standa uğramadı ABD’de bulunan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık ve TÜBİTAK heyeti, Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) protesto edildi. Konuşma yapması beklenen Bakan Işık, protestonun düzenlendiği esnada konferansa katılmayıp, üniversitenin başka bir bölümündeki laboratuvarları gezdi. Boston şehri ve civarındaki üniversitelerde çalışan araştırmacılar ve bilim insanları, Bakan Işık’ın, Türkiye’nin araştırmacılar için ne kadar cazip bir ülke olduğunu duyurmak üzere bu ziyareti gerçekleştirdiğini ifade etti. Araştırmacılar, yalnızca maddi olanak sağlamanın Türkiye’yi geri dönüş için cazip hale getirmeyeceğini, sadece barış talep eden bir bildiriye imza attıkları için dört akademisyenin hâlâ cezaevinde olduğunu belirtti. “Bostonbullular” adlı grup, tutuklu akademisyenlere göndermek üzere karpostallar hazırladı. l Haber Merkezi Tutuklanan akademisyenlere eski Yunanistan Maliye Bakanı ekonomist Yannis Varufakis de destek verdi. Elinde “Türkiye’deki akademisyenleri destekliyoruz” yazılı bir pankart tutan Varufakis’in destek mesajı, Barış Akademisyenleri’nin Twitter hesabından paylaşıldı. Aynı zamanda akademisyen olan sosyalist ekonomist Varufakis, yeni kuşak Avrupa solunun en dikkat çeken figürlerinden biri olarak biliniyor. Nöbet sürüyor Bakırköy ve Silivri Cezaevi önlerinde tutulan “Özgürlük Nöbeti” de devam ediyor. Bakırköy Kadın Cezaevi önündeki Özgürlük Nöbeti’ne dün Çevirmenler Meslek Birliği, CHP Eyüp İlçe Örgütü, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenler katıldı. l İSTANBUL AKADEMİK SANSÜR Dekan Sancar istifa etti Rektörlük kabul etmedi Ankara Üniversitesi Cebesi Kampusu’na bul edilmediğini duyurdu. Açıklamada, “Adı ge polis müdahalelerine kar çen istifa kabul edilme şı tepki gösteren Siyasal miş olup, Sancar’ın, is Bilgiler Fakültesi (SBF) tifası kabul edilene ka Dekanı Prof. Dr. Serpil dar dekanlık görevi de Sancar dün istifası açık vam etmektedir” ifadele landı ancak Rektörlük is DEKAN SANCAR ri kullanıldı. tifasını kabul etmedi. Sancar, üniversiteye son dö 5 Nisan’da attığı maille istifa nemde sıklaşan polis müdaha sını duyuran Sancar, kendisini lelerinin ardından, “Asılan afiş ikna çabaları sonuç vermeyin lere müdahale etmek amacıy ce 2 yıldır sürdürdüğü dekanlık la Kampüse giren Çevik Kuv görevinden istifa etti. Sancar, is vet, bu nedenden bağımsız ola tifasına ilişkin bir gerekçe be rak, durumdan habersiz öğren lirtmezken, önümüzdeki günler ci ve hocalara kötü davranmakta de konuyla ilgili açıklama yapa ve eğitimi engelleyecek düzeyde cağını duyurdu. Rektörlük ise kaosa neden olmaktadır” açıkla Dekanı Sancar’ın istifasının ka ması yapmıştı. l ANKARA Göç İdaresi ve TODAİE, barış bildirisine imza atan 3 akademisyenin bilimsel konferansa katılımını engelledi Zehra Özdilek Barış bildirisine imza atan akademisyenlere yönelik soruşturma, karalama ve linç kampanyası yeni bir evreye ulaştı. Göç İdaresi ve TODAİE (Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü) aralarında Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’nun da bulunduğu üç akademisyenin bilimsel bir konferansa katılımını engelledi. Yrd. Doç. Dr. Latife Akyüz, “Özetleri kabul edilen bildirilerimizin programdan çıkarılması sansürdür. Bu sansürün asıl nedeni barış bildirisini imzalamış olmamızdır. Nitekim bu husus yaptığımız temaslarda sözlü olarak da teyit edildi” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu ise bilimsel konferansın danışma kurulunda olduğunu belirterek bir gerekçe gösterilmeden çıkarıldığını kaydetti. Lordoğlu, “Hakkaniyete uymayan bir şey Kabul etmiyorum bu durumu. Gereken tepkiyi göstereceğiz. Göç İdaresini arayıp bu durumdan rahatsız olduğumu gereken tepkiyi vereceğimi söyledim” dedi. haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Sathı Müdafaa’nın Anahtarı Ağır bir saldırıyla karşılaşan laik cumhuriyet, birileri kale kapılarını içeriden açmasaydı bu kadar kolay teslim olmayacaktı. Şimdi laikliğin de cumhuriyetin de değerini anladıklarını söyleyenler gerçekte hâlâ durumu tam kavramış değildirler. Hâlâ laikliği “din ve vicdan özgürlüğü” olarak tanımlamakta ısrar ediyorlar, hâlâ laikliğin yalnızca sıradan “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” ile anlatılabileceğine inanıyorlar. HHH Laikliği “aklın özgürleşmesi, bilimin gelişmesi” ile ilişkilendirmek ya “iktidarla diyaloglarını sona erdirir” korkusuyla ya da yeterince kafa yormadıkları için akıllarına gelmiyor. Birinci ihtimal daha güçlüdür; çünkü “iktidarın konuşulabilir, ikna edilebilir, hiç değilse bir noktada durdurulabilir” olduğuna bel bağlamışlardır. İktidar cephesinden çıkacak “mülayim”, “Avrupalı” bir itirazın durumu düzeltebileceğini düşünüyorlar. Laikliğe saldırının ideolojik içeriğini görmezden gelmek bu mantığın doğal uzantısıdır. HHH Öte yandan laik cumhuriyeti savunmanın onu yeniden, kusurlarından arındırarak kurmanın gerekliliğine inananlar, bunun ülkenin öteki sorunlarıyla ilişkisini kavrayanlar arasında da bana tuhaf gelen bir tartışma filizlenmek üzere. Tartışma laiklik konusunun iktidar cephesinin zayıf halkası olup olmadığında yoğunlaşıyor. Gerçekte laiklik konusu iktidar cephesinin en güçlü ama aynı zamanda en zayıf olduğu alandır. En güçlü olduğu alandır çünkü; laiklik cemaatlerin gücünü, yaygınlığını hesaba katmayan bir strateji ile kurgulanmış, tüm yükü eğitimin üzerine yıkmış, gerçekte dinin devletle ilişkisini kolay el değiştirebilir devlet ağırlığına bağlamıştır. HHH En zayıf olduğu alandır; çünkü laiklik her şeye rağmen hem küresel çaptaki modernleşmenin etkisiyle hem de toplumda bir karşılık bulduğu için ciddi bir güce sahiptir. Daha da önemlisi laiklik, bu durum değerlendirmesinden de bağımsız olarak “saldırı nerede yoğunlaşmışsa karşı atak da orada yapılır, yapılmalıdır” ilkesi gereği öne çıkartılmak zorundadır. AKP iktidarı laikliği tüm gücüyle, hemen her alanda tümüyle ortadan kaldırmak için uğraşıyor. Eğitimde yılların birikimiyle egemen kıldığı gericiliği tüm öteki yaşam alanlarında yaygınlaştırıyor; etik, ahlak, insani değer tanımadan ilerliyor. HHH Pervasızdır; en ilkel gericiliğin tabanda yayılması için bütün kapıları açtı. Karşılık verilmezse bu yayılma laikliği savunan kitleleri de sarabilir; liberallerin “kabul edilebilir ölçüler” mantığı “laik kesimlerin rızasına” dönüşebilir. Bu nedenle aklın özgürleşmesini, Aydınlanma’nın çağdaş zenginliğini korkusuzca savunmak gerekiyor. “Neresinden tutalım; bakalım toplumda karşılığı var mı; acaba gerçekten zayıf halka burası mı?” türünden sorular geçerliliğini yitirdi. HHH Bu türden sorular; laiklik mücadelesini tek bir sloganın savunulması gibi düşünmekten, laikliği yeniden kurma savaşının süreç içinde farklı dayanak noktaları, argümanlar bulamayacağı kuşkusundan kaynaklanıyor. Oysa iktidar cephesinin her saldırısı bize her gün yeni görevler yüklüyor. Anayasa tartışacağız diyorlar; neyi tartışacağız? Yasama, yürütme, yargıyı mı? Bu tartışmanın ideolojik temeli ne olacak? Asıl tartışacağımız konu iktidarın tam gaz saldırdığı o ideolojik temel, yani laiklik değil mi? Mimar Sinanlı öğrenciler serbest Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde (MSGSÜ) Yrd. Doç. Dr. Esra Keskinkılıç’ın şikâyetinden sonra gözaltına alınan 25 öğrenci sevk edildikleri mahkeme tarafından serbest bırakıldı. MSGSÜ’de 2 yıl önce kahkaha atan bir kadın öğrenciye ayrımcı sözler sarf ettiği iddiasıyla Yrd. Doç. Dr. Esra Keskinkılıç hakkında imza kampanyası başlatıp kendisinden ders almak istemeyen 25 öğrenci Keskinkılıç’ın polise yaptığı,“Bunlar bölücü, terör örgütü üyesi” şeklindeki şikâyet üzerine şafak operasyonu ile gözaltına alınmıştı. Öğrenciler gözaltına alındıktan sonra Osmanlıca hocası olan Keskinkılıç, Facebook hesabından “Şüpheniz olmasın, herkes benden ‘hak’ ettiğini alır!” paylaşımında bulunmuştu. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle