19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YASAM İsviçre’de ‘el sıkışma’ tartışması giderek büyüyor İsviçre’de iki Müslüman öğrencinin kadın öğretmenlerin elini sıkmanın “dini inançlarına aykırı” olduğunu söyleyerek okul yönetimine yaptığı başvuru ülkede günün konusu oldu. Yaşları 14 ve 15 olan iki öğrenci ve aileleri ‘din özgürlüğü’ kapsamında bu zorunlulu ğun kaldırılmasını talep ettiler. Tartışmaya sebep olan bu talep, kimileri tarafından ‘inanç özgürlüğünün’ bir parçası olarak görülse de kimileri geleneklere aykırı buluyor. Okulun yönetimi ise yönetmelikte ‘açık’ olduğunu, bilirkişinin fikrine başvurulacağını duyurdu. 2 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK KOÇ, SABANCI, 3 Türk üniversitesiBİLKENT İLK 100 dünyayla yarışıyorARASINDA Yükseköğretim Derecelendirme Kuruluşu Times Higher Education (THE) “Dünyanın En İyi Genç Üniversiteleri Sıralaması’’nı açıkladı. İsviçre’den Polytechnique Federale de Lausanne Üniversitesi’nin birinci olduğu sıralamada, Koç Üniversitesi 36., Sabancı Üniversitesi 52., Bilkent Üniversitesi de 76. sırada yer aldı. THE sıralama editörü Phil Baty, 39 ülkeden 150 üniversitenin 13 performans göstergesine göre değerlendirildiği sıralamada, Türk üniversitelerinin konumu ile ilgili şunları söyledi: “50 yaşın altındaki dünyanın en iyi üniversiteleri listesinde Türkiye’nin üç kurumuyla yer alması, onu gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek performansı gösteren ülkelerden biri haline getiriyor ve bu da harika bir haber. Sıralamadaki üç kurumun da avantajı özel olması. Bu durum onlara, özgürlük ve esneklik veriyor, kendilerini, devlet kurumlarına oranla daha atak biçimde yönetebiliyorlar. Türkiye aynı zamanda araştırmaya ayırdığı fonu son yıllarda artırdı ve bu da ülke için iyi haber.” Sıralamada, ilk 10’da yer alan üniversitelerin yarısının 30 yaşın altında olduğuna dikkat çeken Baty, “Sıralamada başı çekenler, Hong Kong,, Güney Kore ve Singapur gibi dünya çapında kurumlara yatırım yapan ülkelerdeki çok genç, heyecanlı, dinamik kurumlar. Bu nedenle ABD ve İngiltere’deki geleneksel ve baskın üniversitelerin gelecekte rekabet için çabalarını artırmaları gerek’’ dedi. Bilkent Üniversitesi Koç Üniversitesi Sabancı Üniversitesi Özgür ruhlu üniversite Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker, sıralamayla ilgili şunları söyledi: “Üniversitemizin bu başarısı, kuruluşundan itibaren oluşturduğu iklim ile araştırma sürecine verdiği önemin, araştırma temelli eğitim anlayışının ve yaptığı yatırımların Nihat Berker sonucudur. Türkiye’deki diğer üniversitelerin de dünya sıralamalarında ilerlemesinden mutluluk duyuyor, işbirliklerimizle hep beraber daha da ilerleyeceğimize inanıyoruz. Sabancı Üniversitesi’nin bu başarısı, öğrencilerimize, öğretim üyelerimize, çalışanlarımıza yönelik insan odaklı; performans ve liyakat endeksli; eğitim ve araştırmada en önde hizmet ve hep iyileştirme amaçlı; hep sorgulayan ve özgür ruhlu süreçlerimiz sayesindedir. FAigtaelany İlk 10’daki üniversiteler ve kuruluş yılları 1 École Polytechnique Fédérale de Lausanne (İsviçre1969) 2 Nanyang Technological University (Singapur 1991) 3 Hong Kong University of Science and Technology (Hong Kong 1991) 4 Maastricht University (Hollanda 1976) 5 Pohang University of Science and Technology (Güney Kore 1986) 6 Korea Advanced Institute of Science and Technology (Güney Kore 1971) 7 University of Konstanz (Almanya 1966) 8 Karlsruhe Institute of Technology (Almanya 2009) 9 Pierre and Marie Curie University (Fransa 1971) 10 Scuola Superiore Sant’Anna (İtalya 1987) Tunceli’den Oxford’a Her şeyin fazlası zarar, sütün bile Britanya’ın çeşitli üniversitelerinden araştırmacılar biraraya geldi ve aileleri çocuk beslenmesinde ‘ölçülü’ olmaları için uyardı. Uyarının sebebi ise 2 yaşın altındaki çocukların yüzde 99.9’unun ihtiyaçlarından fazla protein tüketmesi. Oxford, UCL ve Bristol Üniversiteleri’ndeki biliminsanları, bu tüketimden çocuklarına her gün ölçüsüne bakmadan süt ve süt ürünleri yediren aileleri sorumlu tutuyor. Çocuklara içirilen ölçüsüz süt, ilerde yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet olarak çocuğa dönüyor. l Dış Haberler 90’lı yıllarda okulu kapanınca Mersin’e göçen 31 yaşındaki Erdinç Sezgin şimdi Oxfordlu olma şansı yakalayan 50 Türkiye vatandaşından biri. ABİDİN YAĞMUR Tunceli’de 1990’lı yıllarda köylerindeki okul kapanınca ailesiyle birlikte Mersin’e göç eden 31 yaşındaki Erdinç Sezgin, İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde Genetik ve Biyomühendislik eğitiminin ardından Almanya Dresden’de doktora yaptı. Sezgin, şimdi dünyanın en önemli üniversitelerinden Oxford Üniversitesi’nde bağışıklık sistemi, alerjinin biyofiziksel mekanizması konularında bilimsel araştırmalarına devam ediyor. Oxfordlu olma şansını yakalayan 50 Türkiye vatandaşından biri olan Sezgin, Türkiye’ye dönmeyi düşünmediğini belirterek, “Avrupa’da bilim insanları politik tutumundan dolayı yargılanmaz. Türkiye’de bu zemin çok kay gan. Bu güvensizlik içinde Türkiye’ye dönmek riskli geliyor. İkincisi haftada 20 saat ders verirken bilime odaklanmak zor oluyor” ifadelerini kullandı. Sezgin, Türkiye’nin Avrupa’daki imajının kötüye gittiğine dikkat çekti. Yoğun çatışmaların yaşandığı 1990’lı yıllara Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde Güneyharman köyünde köy okuyu kapanınca Sezgin ailesi de binlerce aile gibi Mersin’e göç etti. Toroslar Mahallesi’ndeki Kazım Üstay İlköğretim Okulu’nda eğitim hayatına başlayan Erdinç Sezgin MTSO Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra burslu olarak kazandığı Yeditepe Üniversitesi’nde Genetik ve Biyomühendislik eğitimi aldı. Almanya’nın Dresden kentinde doktora yapan Sezgin, doktora sürecinden araştırmaları ve bilimsel yayınları nedeniyle Avrupa Birliği’nden 2 destekleme fonu kazandı. Sezgin, doktoranın ardından Erdinç Sezgin dünyanın en önemli üniversitelerinden Oxford’a kabul edildi. Bilim insanı kariyerini Avrupa’da sürdürmek istediğini anlatan Sezgin, “Türkiye’ye dönmeyi sürekli düşüyorum. Ancak hep düşünce aşamasında kalıyor. Neden dönmüyorum? Birinci sebep bilimin, politik kimlikler tarafından yönetilmesi. Fonları veren kurumların, üniversite yönetimlerinin tarafsız olmaması. Avrupa’daki bilim anlayışına alışınca böyle bir ayrım çok tuhaf ve katlanılmaz geliyor” dedi. Perşembe 7 Nisan 2016 Kürt sorununda bir çözüm önerisi 1 Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, Ortadoğu’daki savaşla iç içe geçmiş olan Kürt sorunudur. Ne yazık ki, Türkiye’nin siyasal ve akademik ortamı, bu konuda bilimsel ve soğukkanlı araştırmaların yapılmasına pek izin vermiyor. Elimizde bulunan az sayıdaki akademik çalışmaların başında Murat Somer’in kitabı geliyor. Geçenlerde yine Kürt sorununa değinmiş ve Somer’in son olaylar karşısındaki düşüncelerini merak ettiğimi belirtmiştim. Sayın Somer bu konudaki önerilerini bir mektup olarak iletti. Bugün ve yarın bu mektubu yayımlayacağım. Daha sonra, küfür ve hakaret içermemek, yasalara aykırı olmamak ve anlamlı olmak kaydıyla, okurlardan gelecek kısa yorumların bazılarına da yer vermeyi düşünüyorum. HHH “Kürt sorununun çözümüyle ülkenin ve rejimin geleceği bu sorunun doğduğu Cumhuriyetin ilk yıllarından beri hiç bu kadar iç içe geçmemişti. İç siyasetteki gelişmeler ve dış koşullardaki değişimlerin etkisiyle ve hem iktidarın hem de PKK’nin ve Kürt siyasetçilerinin yaptıkları seçimler sonucunda, Kürt sorununda yeniden askeri politikalar, şiddet ve çözümsüzlük sarmalına dönülmüş durumda. Bugüne kadar yaşananın çok üstünde bir duygusal ve siyasi kopuş yaşanabilir. Tüm bunlar rejimin hızla otoriterleşmesinin hem neticesi hem de dayanağı olarak gerçekleşiyor. Durumdan rahatsız ve daha farklı bir gelecek arzulayan çoğunluk ise kendi içinde, başta Kürt meselesi konusunda olmak üzere bölünmüş durumda. Kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyor. Siyasal muhalefet Meclis’te çoğunluğa sahip değil. Peki, çözüm var mı ve nerede? Geçen yılın mart ayında yayımlanan ve bugünlerde yeni bir önsözle ikinci baskısı piyasaya çıkacak olan Milada Dönüş: UlusDevletten DevletUlusa Türk ve Kürt Meselesinin Üç İkilemi kitabımda, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki koşullarla günümüzü karşılaştırmış ve başka sorular yanında bu soruya yanıt aramıştım. Emre Kongar Hoca eksik olmasın kitaba kö şesinde birçok kez geniş yer verdi, değerli yorumlarda bulundu ve son yazısında da önemli bir soru sordu (izniyle farklı şekilde formüle edersem): Acaba çözüm emeğe saygı, sosyal devlet ve laik demokrasi ideallerini paylaşan Türk ve Kürt aktörlerin ittifakında olabilir mi? Milada Dönüş’te uzun uzadıya tartıştığım üzere, gerek rejimin geleceği gerekse de Kürt sorunu konusunda çözümün siyasette yaratılacak yeni ittifaklarda yattığını düşünüyorum. Bugün büyük ölçüde CHP’nin ve HDP’nin temsil ettiği Türk ve Kürt sol siyasetleri arasında gerçekleşmesi acil ve elzem işbirliği bunun en önemli parçalarından biri. Ama daha geniş tabanlı ve çok parçalı ittifakların da gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunu biraz açayım. 2015’teki ‘ikiz seçimlerden’ beri (bazılarına göre 2014’ten beri) Türkiye, siyaset biliminin ve uluslararası kuruluşların belirlediği minimum kriterler açısından artık (aksak da olsa) çoğulcu demokrasiyle yönetilen bir ülke tanımına uymuyor. Yönetim biçimi artık aksak demokrasiden çok, (devletle iktidar partisi arasındaki yaşamsal çizgilerin çok inceldiği) ‘seçimsel otoriter’ ‘rekabetçi otoriter’ gibi sıfatlarla tanımlanan bir rejime uyuyor, veya hâlâ bir geçiş sürecinde. Bu sistemde muhalefet partilerinin normal çok partili demokrasilerdeki stratejilerle başarılı olması çok zor. Bu gidişatın değişmesi ve temelinde demokrasi eksikliğinin (bir tanımla toplumsal sorunların o sorunun muhatabı kesimlerin katıldığı süreçlerle karşılıklı saygı içinde çözülememesi) yattığı Kürt sorunun da çözümü ancak yeni ‘ittifakların’ kurulmasıyla olabilir. Koalisyon veya parti birleşmesi gibi klasik ittifakları veya her konuda anlaşmayı kastetmiyorum. Aralarındaki güvensizlikleri zamanla ortadan kaldıracak ve demokratik kurallar rejimini yeniden kurmaya yönelik ‘sorunbazlı’ ittifaklardan bahsediyorum. Bu ittifaklar ve halka yansıyacak somut sonuçları, zamanla seçimlerde asgari derecede adaletli yarışma koşullarının ortaya çıkmasına ve seçimleri kazanacak çoğunluğu kazanmalarına da yol açabilir.” HHH Devamı yarın. 50 milyon kişinin kimlik bilgileri internette yayınlandı. Ulaştırma Bakanı yalanladı, Adalet Bakanı kabul etti ve YSK’yı suçladı, Başbakan “Benim kimlik bilgilerim de çalınmış, ev adresim sızdırılmış, misafir olmak isteyen buyursun’ dedi. Putin’den milli iradeye saygı mitingi (Rules: Kuralları) Türkiye, araştırılmaya ve incelenmeye gerek görülmeyen çocuk tacizini konuşuyor. Meclis’te AKP oylarıyla reddedilen önergeler gündemden düşmüyor Twitter Gündemi Türkiye UEFA #GürültüyleBuAyıbıÖrtemezsiniz #HırsızSapıkAKP #ŞunuBilmelisinizKi TAKKEdüştü SAPIKgöründü #BirŞeySöyleyeceğim Cengiz Çandar C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle