Katalog

Cumartesi 23 Nisan 2016 6 Tacizci ölü yıkayıcısı Kocaeli Asri Mezarlığı’nda ölü yıkayıcısı Cengiz B., dini sohbetlerde tanıştığı öğrencilere yıllarca mezarlıktaki odasında tecavüz etmiş Karaman’daki Ensar Vakfı’nda ço ki Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine yıllarca cinsel istismar cuklara yönelik is da bulunduğu ortaya tismar olayının şo çıktı. Cengiz B. hakkın ku atlatılmadan yeni bir çocuklara yö SELDA GÜNEYSU da Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava nelik istismar ola açılırken davanın tuta yı ortaya çıktı. 2002’de, Geb nakları Cengiz B’nin “çocuk ze Belediyesi Mezarlıklar ların kendilerini bazen As Müdürlüğü’nde yıkama ela ri Mezarlığa, bazen de mezar manı olarak işe başlayan, lıktaki odasına götürerek ke sonrasında Kocaeli Belediye relerce tacizde bulunduğunu” si Asri Mezarlığı’nda aynı gö ortaya koydu. reve 2016 yılının Şubat ayına Cengiz B., imam hatip lise kadar devam eden, Kadiri ta sinden mezun olduktan son rikatına bağlı Faruki cemaati ra dini sohbetler düzenle ne mensup Cengiz B’nin, ilde di. Kocaeli Belediyesi Asri Mezarlığı’nda yıkama görevlisi olarak çalıştığı dönemde dini sohbetlerine katılan öğrencisi Y.T’ye, 8. sınıftan itibaren Asri Mezarlık’ta ve mezarlıktaki odasında kerelerce istismarda bulundu. Dehşet, mağdurlardan Y.T’nin davranışlarından şüphelenen bir öğretmenin öğrenciyi okul rehberlik servisine götürmesiyle ortaya çıktı. Cengiz B’nin başka bir öğrenciyle de 11 yaşından itibaren cinsel istismarda bulunduğu tutanaklara yansıdı. Mağdur çocuklar ifadelerinde Cengiz B’nin “Kendilerini asri mezar lıktaki odasına çağırıp cinsel içerikli sohbetler ettiğini, kapıyı kilitleyerek kendilerine cinsel istismarda bulunduklarını” dile getiriyor. Ayrıca Cengiz B, çocuklarla sohbetlerde, “Bir zamanlar kendisine de bir hocası tarafından tecavüz edildiğini” anlatmış. Dava dosyasını yakından takip eden CHP’li Haydar Akar “Milli Eğitim Bakanı yönetme gücünü kaybetmiş, eğitim faaliyetlerini bazı vakıf, dernek ve cemaatlere teslim etmiştir. Derhal görevinden istifa etmelidir” dedi. l ANKARA MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI: MEB’deki ihraçların % 41’i cinsel suçlardan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, son 15 yılda ihraç kararı verilen dosyalardan yüzde 41’inin cinsel suçları kapsadığını söyledi. Bakan Avcı, “1498 ihraç kararından 621’i cinsel suçlar kapsamında. Cinsel suçlardan dolayı 2011 yılında 80, 2015’te 70 kişi ihraç edildi. İhraç kararı verilen dosyalar suçlara göre nasıl dağılıyor? Yüzde 7’si hırsızlık, yüzde 13’ü vazifeye gelmeme, yüzde 41’i cinsel suçlar, yüzde 22’si zimmet, yüzde 6’sı siyasi suçlar, yüzde 4’ü sahtecilik” diye konuştu. Meclis Genel Kurulu’nda CHP’nin Avcı hakkında eğitim ve öğretim faaliyetlerini düşürdüğü ve çocuklara yönelik istismar vakala rının artmasına neden oldu ğu iddiasıyla gensoru açılma sına yönelik önerge görüşül dü. Gensoru Meclis’te kabul edilmedi. Gensoru görüşme leri sırasında konuşan Avcı, bakanlıktaki ihraçlarla ilgi li konuştu. Avcı cinsel suçlardan do layı en fazla ihraç sayısının 2011 yılında olduğunu vurguladı. Avcı, Ka raman’daki olayla ilgili de “17 gün de bakanlık ola rak sorumluluğu muzun hem ida ri hem adli bakım dan gereğini yapmışız” di ye konuştu. l ANKARA/ DHA Nabi Avcı Ensar’ın camlarını kırdılar Bursa İnegöl’de önceki gece Ensar Vakfı önüne gelen 5 kişi, binaya Türk bayrağı astıktan sonra kapıyı tekmeledi, camları taş atarak kırdı. Alkollü oldukları ileri sürülen 3 kişi yakalandı, 2 kişi aranıyor. 3 yönetici görevden alındı Karaman’da Ensar Vakfı’na ait yurtlarda 10 çocuğa cinsel istismar suçundan 508 yıl 3 ay hapis cezası alan öğretmen Muharrem Büyüktürk’ün görev yaptığı Gazi Mustafa Kemal İlkokulu Müdürü Ayhan Yılmaz, Müdür Yardımcıla rı Fikret Çelik ve Mustafa Türk görevden aldı. Yılmaz, Çelik ve Türk, Büyüktürk’ün yargılandığı davada tanıklık yapmıştı. Bir okul yetkilisi, görevden almaların davayla ilgili olmadığını, başka bir soruşturmadan kaynaklandığını savundu. lDHA haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bartın’dan izlenimler Okurlarım gazetemizde “Türkiye’nin Aydınlık Yüzüne Yolculuklar” başlığı ile yayımlanan yazılarımı anımsayacaklardır. Bu yazılar daha sonra, bu köşede yayımlanan bazı yazılarla birlikte “Yurdu Teninde Duymak” adlı kitabımı oluşturdular... Bartın’daki dinleti ve söyleşiler sonrasında büyüleyici ilkbahar görüntüleri içinden İstanbul’a dönüş yolunda, içimde biraz da “nostaljik” bir duyguyla sözünü ettiğim türden yazılar yazma isteği uyandı... Ülkeyi, güzel insanları anlatmak... İçimizi, benliğimizi kaplayan lanetten, karanlıktan biraz olsun uzaklaşmak... HHH Bartın’a müzisyen arkadaşımla üçüncü gidişimizdi. Sonuncusunun üzerinden üç yıl geçmiş... ... Bartın otogarında bizi bu gidişimizde de, üç yıl önce olduğu gibi, Bartın Güzel Sanatlar ve Turizm Derneği yöneticileri, öğretmen ve sanatsever arkadaşımız Keramettin Çetin ve gönlünü yirmi yıldır tiyatro sevdasına kaptırmış su ürünleri mühendisi Kubilay Menteş karşıladılar. Derneğin adı büyük, ama var oluşunu borçlu olduğu tek şey yöneticilerinin sanat sevdası ve özverisi. Bartın, Bartınlılar, bu özveriyi, “Karadeniz’in Kıyıcığında”ki bu güzel kentimizde sanat ateşini canlı tutmak dışında hiçbir karşılık beklemeyen bu çırpınışı, içten çabayı yalnız bırakmamalılar... HHH Heraklit’in ünlü sözünü biraz değiştirerek tekrar etmek istiyorum... Aynı nehirde iki kez yıkanılamayacağı evrensel bir gerçek... Fakat yanı sıra, aynı şeyi farklı farklı görmek, başka açılardan görmek, daha ayrıntılı ve daha bilinçli görebilmek de bir başka gerçek... Bundan önceki gelişlerimizde de Bartın’ı gezip görmüştük kuşkusuz... Fakat bu kez, örneğin, usuldan çiseleyen yağmurun altında, Şadırvan’a daha dikkatle baktım... 1912’de, savaş sırasında, Karakaşoğlu Hacı Arif Kaptan tarafından yaptırılmış olduğunu not ettim... Az ötede, 1824’te (demek ki II. Mahmut döneminde) yapılmış Arap Camii’nin bitişiğindeki kahvede çay içerken işletmecisinden çalışanına, kahvenin hepsi Bartınlı hanımefendiler olan yöneticileriyle tanıştık... Dinletimizde izleyicilerimizin en az yarısının kadın oluşu, bir ülkede, herhangi bir yerleşim yerinde kadının toplumsal yaşama katılışının, uygarlığın birincil koşulu olduğuna ilişkin düşüncem bir kez daha pekişti... Nitekim, sözünü ettiğim kahvenin bitişiğindeki Azim Kitabevi’nin yöneticileri de iki hanımefendiydi... İsim levhasında kitabevinin 1924’te açılmış olduğu belirtilmişti... Bu gibi tarihlerin daha çok kebapçı vb. tabelalarında görmeye alışmış gözlerimiz için şaşırtıcı bir şeydi bu ve Bartın’ın ayrıcalığının güçlü bir kanıtıydı... Aynı tarihte Cemal Aliş tarafından yayımlanmaya başlayan Bartın gazetesini ziyarete vakit bulamadık ama Cumhuriyetimizin tanığı bu gazetenin Bartın ve bütün o yöre bakımından nasıl güçlü bir aydınlanma ocağı olduğunu anlamak güç değildi... HHH Ertesi gün öğleden önce, henüz birkaç yıllık geçmişi olan Bartın Bahçeşehir Koleji’ndeki dinleti ve söyleşimizden; bu pırıl pırıl öğretim ocağına, üstün zekâ düzeyindeki sorularıyla bizi şaşırtan öğrencilerine, genç edebiyat öğretmenleri Sevgili Derya ve Sinem Hanımlar başta olmak üzere kolej öğretmenlerine sıcak dostluk duygularıyla ayrıldık... Kolejin kurucusu, matematik öğretmeni Sayın İhsan Sağlam’ı, gerçekten de soyadı gibi sapasağlam bir eğitimci olarak tanımakla sevinç duydum... Ülkemizin içinde çırpınmakta olduğu bataklıktan kurtulmasının tek çaresi bu türden çağdaş, aydınlık eğitim kurumlarının ve böyle çağdaş kimlikli eğitimcilerin çoğalmasındadır... HHH Bartın’dan hareket eden otobüs Devrek yönünde ilerlemekteyken, yolun her iki yanından gözlerimize bir masal dünyası sunan yeşillikler okyanusuna dalıp gittim... Birbirlerine yapışık olmayan, en yükseği iki katlı, pembe kiremit çatılı evler de, bu masal dünyasına dalmış, sanki bir rüya görmektelerdi... Mutluluk bu kadar yakınımızda ve ulaşılması bunca kolayken; insan hırsının, tamahının, cehaletinin, bu eşsiz rüyayı bütün ülkede nasıl bozup yok etmek için pusuda beklediğini acıyla, öfkeyle, kederle düşünmemek elde değildi... C MY B