19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 6 Mart 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER/ASLAN YILDIZ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 11 14. Ağır Ceza’ya dava ‘Zalimler için yaşasın cehennem!’ Eğer bir dindarmuhafazakârsınız bu başlığı görüp “Eyvah, 28 Şubat mı hortladı” kaygısına kapılmayın!.. Ama sakın “Yok yahu, burası Yeni Türkiye, çok şükür dindarlık adına kaygılanacak hiçbir şey kalmadı” da zannetmeyin!.. 28 Şubat sürecinde dindarmuhafazakâr kesimin ağzından düşmeyen, özellikle “ikna odaları” önünde başörtülü öğrencilerin yaşadıkları karşısında atılan bu slogan, şimdi AKP’nin dinbazfaşizan iktidarının koruyucusu polislere karşı atılıyor. Dindarlar tarafından... Zaman Gazetesi önünde, gazetelerinin kayyumlanmasını protesto etmek için hiçbir şiddet eğililimi ya da işareti göstermeksizin toplanmışken kendilerine biber gazıyla saldırıya geçildiği için... Zaman, önceki geceyarısı kayyımlandıktan sonra gazete adına bir basın açıklaması yapılacağı bilgisi ulaştı. Gelen davete icabeten gittiğimde gazetenin bazı tanıdığım çalışanları çıktı yoluma karşıcı. Diğer medya kuruluşlarının katılımı tam anlamıyla sıfır noktasındaydı ve adeta 1725 Aralık’ı takiben yaşanan iktidar mücadelesinden Cemaat’in mağlup çıktığını tescillercesine Zaman yapayalnız bırakılmış, kaderine terk edilmişti. Tabii ki bir kesim açısından bu bir “ettiklerini bulsunlar, günlerini görsünler” tepkisi. Ama ortada basın özgürlüğü açısından karanlığı daha da koyulaştıran ve Anayasa’nın 30. maddesinin ihlali şeklinde korkunç bir hukuksuzluk var ve bu muhatabına bakılamayacak ölçüde basınımedyayı ilgilendiren bir durum. Tabii kimileri de iktidarın cadılaştırma ve linç operasyonlarından çekinerek, korkudan ortada yoktu. Kolay değil, “resmi” olarak boynuna terör örgütü yaftası asılmış bir oluşumun en merkezi organından bahsediyoruz. Herkes bucak bucak kaçıyor. Geçmişte bu organın en ateşli savunucusu olmuş niceleri şimdi onun en vahşi muhalifi. Bunları güleeğlene konuşuyoruz gazeteden gençlerle. Aralarında akademik birikimimizi paylaştığımız eski üniversiteli şimdi Zaman çalışanı olanlar da var. Ve tabii bazı ortak tanıdıklarımız var: Bugün “FETÖ” diye kriminalize edilen yapının düne kadar ekmeğini yemiş, ama şimdi yedikleri kaba pisleme yarışına girmiş AKP yandaşı akademisyenler mi ararsınız! Kayyumca şimdi Zaman’ın başına “atanma” ümidiyle yürekleri pır pır ederken, bir zamanlar aynı gazetede köşe kapmak için Cemaat kurmaylarına yaltaklananlar mı ararsınız! Yıllarca Cemaat’le hemhalken şimdi ona düşmanlığını iktidara sadakatle harmanlamış, Erdoğan adını duyunca salavat getirmeyi öneren siyasetçiler mi ararsınız!.. Böyle kimler geldi kimler geçti diye konuşuyoruz. Sonra tartışma bir noktada kızışıyor: Zaman’a kayyum atayan hâkimin karar yazısında FETÖ Örgütü başı olarak 1970’lerde faaliyete başladığını kaydettiği Fethullah Gülen’e Tayyip Erdoğan’ın en son hangi Türkçe Olimpiyatları’nda ve ona adeta bir şahsa değil de bir “ruh”a seslenircesine hitap ettiği noktasında anlaşamıyoruz. Ben diyorum ki Erdoğan “Gel eyy Ruh, dön memleketine” nev’inden o konuşmayı 2012 Türkçe Olimpiyatları’nda yaptı. Genç arkadaşım ısrar ediyor ve diyor ki hayır, Gezi olaylarından bir hafta sonraki 2013 Türkçe Olimpiyatları’nda yaptı. Yani FETÖ’nün başı olan adama Türkiye Cumhurbaşkanı’nın en son 2012’de mi yoksa 2013’te mi letafet dolu sözlerle hitap ettiği noktasında anlaşamıyoruz!.. Daha fazla tartışmayı uzatmayıp meydana dönerken yakalanıyoruz biber gazına. Canhıraş şekilde çığlık çığlığa bize doğru savrulan kalabalık eşliğinde. Gözleri yanmış, kızarmış, yaşarmış insanlar... Ağlayan başörtülü kadınlar... Ve bu arada memleket dindarlığının kendi içinde AKP sayesinde yaşadığı kırılma, kardeş kavgası... Yoldan geçen bazılarından biber gazına maruz kaldıkları için protestoculara “Gösteriniz batsın” şeklinde dindarmuhafazakâr tepkiler... Bu tepkiyi yine aynı “dindarmuhafazakâr” motivasyonla, “Siz nasıl Müslümansınız, hırsızların yanındasınız” diye geri püskürten göstericiler... Neredeyse birbirine kafagöz dalacak “müminler”... Dindarların kendi içinde çıkacak bu arbedeyi dağıtmak için hoyratlıkla yeniden hareketlenen polisler... Bir taraftan göstericilere “Cehenneme kadar yolunuz var” diyen Müslümanlar... Diğer tarafta, kendilerini gaza boğup yerlerde sürükleyen polislere “Zalimler için yaşasın cehennem” diyen Müslümanlar... Ve işte AKP’nin dindarmuhafazakâr “Yeni Türkiye”si!.. Avukata ‘yakalama kararı’ İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca yürütülen MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüpheli avukat Faruk Öksüz’ün mahkemece serbest bırakılmasına itiraz etti. İtirazı değerlendiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, şüpheli Öksüz hakkında “FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak” suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. öncesi kuşkulu atama HSYK, Erdoğan’ın Dündar ve Gül’ün tahliyesine ilişkin ‘Bu iş daha bitmedi’ dediği bir dönemde, 25 Mart’taki davaya bakacak mahkemede ikinci bir heyet görevlendirdi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine ilişkin “Bu iş daha bit medi” dediği bir dönem de HSYK’den dikkat çeki ci bir atama kararı çıktı. HSYK 1. Dairesi, Dündar ve Gül hakkındaki yargıla maya 25 Mart’ta başlaya ALİCAN ULUDAĞ cak olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci bir heyet görevlendirdi. Mevcut heyetle birlik te görev yapacak olan ikinci heyetin baş kanlığına Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimi Bülent Dalkıran getirildi. Bu atama Dün dar ve Gül’ün dosyasının bu yeni heyet tarafından mı bakılacağı kuşkusu doğur du. Ancak HSYK 1. Daire Başkanı Halil Koç, “Yeni heyet, kesinlikle Dündar ve Gül’ün dosyasına bakmayacak” dedi. Alınan bilgiye göre HSYK 1. Dairesi, çarşamba günü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde artan iş yükü gerekçe siyle 4 kişilik yeni bir heyet oluşturdu. Bu kapsamda yeni heyete başkan olarak Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimi Bülent Dalkıran, üye hâkimler olarak da Meh met Çelik, Ferhat Korkmaz ve Ömer Ka ragöl görevlendirildi. Karagöl’ün Doğu bayazıt Ağır Ceza Mahkemesi üyesi ol duğu öğrenildi. 14. Ağır Ceza’nın Canel Rüzgar başkanlığındaki mevcut heyetinin görevine devam edeceği bildirildi. HSYK 1. Daire Başkanı Halil Koç, yaptığı açıklamada, “Yeni heyet, kesinlikle Can Dündar ve Erdem Gül davasına bakmayacak” dedi. Dündar ve Gül davasına mevcut heyetin bakacağını belirten Koç, “Şu anki heyet, Selam Tevhid kumpas, İstanbul Askeri Casusluk gibi hacimli dosyalara bakıyor. O yüzden iş yüzü çok fazla. Görevlendirdiğimiz yeni heyet, bu önemli dosya dışındaki rutin dosyaları yürütecek” dedi. Can erok Halil Koç’un bu açıklaması atamayla ilgili kaygıları ortadan kaldırmadı. Çünkü mevcut heyetin, herhangi bir kararname kapsamında görev yeri değiştirilmesi durumunda Can Dündar ve Erdem Gül davasına yeni heyet bakabilecek. Veya mevcut heyetteki üyelerin sağlık gibi mazeretlerle duruşmaya gelmemesi durumunda yeni heyetten üye duruşmaya çıkacak. Bu durum da davanın kaderini etkileyebilecek. Bazı HSYK kaynakları, bu kaygılara ilişkin “endişelenmeye gerek yok” dedi. l ANKARA Feyzioğlu: AYM’yi suçlayamaz Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliye edilmesinin ardın dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “o kara ra uymuyorum, saygı da duymuyorum” sözlerini eleştiren Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Bu mü esseseleri, işinize geldiği zaman alkışla yıp, işinize gelmediğinde yerden yere vuramazsınız. Olacak şey değil bu” dedi. Erdoğan’ın “Devlet ge rekirse AİHM’ye tazmi nat öder” sözlerini ise ta lihsizlik olarak nitelendiren Feyzioğlu, “Bu tavır, Feyzioğlu Avrupa Konseyi’nden ihraca kadar gi der” diye konuştu. Adalet Bakanı Be kir Bozdağ’ın değerlendirmelerinin de kendisini üzdüğünü ifade eden Feyzioğ lu, “Burada işi, siyasi çekişmeden çıkar tıp, salt hukuk bazında buna yaklaşma mız lazım. Böyle bir ortamda yüzdelerle bu halkı kutuplara ayırmak, iç siyaset te, kısa vadede belki tutan bu kutuplaş maları sürdürmek, bizim artık geleceği mizi ciddi şekilde tehdit eder hale geldi. Böyle yürütemeyiz bunu” dedi. Dündar ve Gül’e PEN onursal üyeliği SADİ TEKELİOĞLU Danimarka Yazarlar Birliği (PEN) üyesi bir grup ile aralarında Avrupa Parlamentosu milletvekili Sören Söndergaard ve ve Danimarka parlamentosu milletvekili Nikolaj Villumsen’in de olduğu bir grup Kopenhag’daki Türkiye büyükelçiliğinde basın açıklaması yaptı ve büyükelçiye bir mektup verdi. PEN başkanı Klaus Slavensky tara fından büyükelçilik önünde okunan bildiride Danimarkalı yazarlar olarak Türkiye’de ifade özgürlüğüne getiren kısıtlamalardan duyulan endişe dile getirildi. Slavensky konuşmasında geçtiğimiz 26 Şubat günü Cumhuriyet gazetesi genel yayın müdürü Can Dündar ve ve gazetenin Ankara büro şefi Erdem Gül’in serbest bırakılmalarının sevindirici olduğunu, ancak bu iki gazetecinin 25 Mart günü tek rar hâkim karşısına çıkacaklarını ve ömür boyu hapis cezası alma riskiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. 30 gazeteci hapiste Slavensky bu iki gazetecinin yanı sıra 30’un üzerinde gazetecinin de hapiste bulunduğunu belirterek ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını ve hapisteki gazetecilerin serbest bırakılmalarını istedi. Kla us Slavensky konuşmasının sonunda Danimarka Yazarlar Birliği olarak Dündar ve Gül’ün onursal üye yapıldığını söyledi. Uluslararası Yazarlar Birliği PEN dünya genelinde bu günü Türkiye’de cezaevinde tutulan gazetecilerin durumunun gündeme getirilmesi için eylem günü olarak ilan etmişti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde de benzer eylemler yapıldığı bildirildi. Washington’la gerilim Davutoğlu’nun ‘hukuki süreç’ açıklamasına ABD Büyükelçisi Bass jet yanıt verdi DUYGU GÜVENÇ Zaman’a kayyum atanmasının ardından WashingtonAnkara arasında diplomatik restleşme yaşandı. Başbakan, “hukuki süreç” dedi. ABD’nin Ankara Büyükel Kirby: Rahatsız edici bir olay ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby, kayyum atanmasını, “Türk hükümetinin son zamanlarda kendisine muhalif olan medyaya karşı gerçekleştirdiği endişe verici hukuksal yaptı rımların son halkası” olarak değerlendirdi. Kirby, “Hükümetin yargı eli ile hükümeti eleştiren medyayı hedeflemesini en son ve rahatsız edici ciddi gelişmesi olarak görüyoruz” dedi. duyulmalıdır” açıklaması yaptı. Tartışmaya dahil olan Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, “Büyükelçilerin siyasi hassasiyeti olan Davutoğlu çisi John Bass, “Basın özgürlüğü ve hukuka uygun yargılama” diyerek jet yanıt verdi. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi’nin ise bu sözlere “özelden görüşelim” cevabı ile tartışmayı büyüttü. Davutoğlu Tahran ziyaretinde Zaman’a kayyum atanması ve Boydak operasyonuyla ilgili olarak “Bazı yabancı basın organlarında hükümet el koydu gibi ifadeler var, her iki süreç hukuki süreçlerdir, siyasi süreçler değil. Ne benim ne de herhangi bir arkadaşımın bir müdahalesi olmamıştır. İşadamı olarak işadamlığı yapsınlar” dedi. Davutoğlu’nun bu çıklamasına bir saat sonra ABD Büyükelçisi Bass’dan yanıt geldi. Bass’ın, elçiliğin resmi Twitte hesabından “Zaman’ın haber yapım sürecine kayyum tarafından müdahale edildiğine dair haberlerden derin rahatsızlık duyuyorum. Devir işlemini protesto edenlere karşı biber gazı ve plastik mermi kullanıldığına dair haberleri de endişeyle izliyorum. Evet, hukuki sürece saygı duyulmalıdır. Ancak, özgür bir basın ve hukuka uygun yargılamanın önemine de saygı yerel gelişmelerin eleştirisini kendi makamlarına bırakmaları ya da özel görüşmelerde yapmaları gerekir” açıklamasıyla WashintonAnkara arasında diplomatik restleşme algısı yarattı. John Bass sLCİDHiEPRyİ: ‘aKsairoarrıgvaenrıennhhâkâkimimi’ Kılıçdaroğlu, Zaman’a kayyum atayan hâkimin demokrasiye inanmadığını söyledi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, aralarında DİSK, KESK, Hakİş, Türkİş, TTB, EğitimSen, Eğitimİş, TEB, TOBB, Metal Sendikası, Yarsav, Halkevleri, TMMOB, Genelİş, Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve İnsan Hakları Derneği’nin de bulunduğu birçok STK’nın katıldığı ATO Congresium’daki “Büyük Buluşma”da konuştu. Kılıçdaroğlu, “Bir gazeteye daha kayyum atandı. Kararı veren hâkim demokrasiye inanmayan, siyasi otoritenin sopasını elinde taşıyan, Zaman’ın 25. kuruluş yıldönümüne katılan Erdoğan’a Ekrem Dumanlı tarafından ‘Demokrasinin zaferi’ başlıklı 1. sayfa hediye edilmişti. siyasi organın bir hâkimidir. CHP milletvekilleri BaDoğru haber yaptı diye gaze rış Yarkadaş, Enis Berberoğteciler hapse atılamaz” dedi. lu ve Gürsel Tekin, Zaman’a destek açıklaması yaptılar. Yarkadaş, “Bir gazeteye bu şekilde girilmesi, polis tarağından el konulması, okurların biber gazı ile suyla dağıtılması, kapıların zorla açılması, kadınların çığlıkları; Türkiye’ye yakışmayan bir tablo. Otoriterlik duvarı daha güçlendi. Yarın Türkiye daha renksiz uyanacak” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP ile Gülen Cemaati’ne “bir fidanın iki ayrı dalı” benzetmesinde bulunarak, “iki ayrı kurum mensuplarının yol ayrımına geldiğini” belirtti. l ANKARA Chomsky: Halk tepkisi gerek Dünyaca ünlü filozof, dilbilimci ve tarihçi Prof. Dr Noam Chomsky, Zaman’a kayyum atanması ile ilgili endişelerini “Açıkçası otoriter kuralları empoze etmenin ve temel hakları preslemenin bir başka adımıdır. Türkiye içinde güçlü bir halk tepkisi ve müttefiklerden önemli bir baskı olmadıkça gelecek korkunç görünüyor” şeklinde dile getirdi. Uluslararası İnsan Hakları Gözleme Örgütü (HRW), kayyum atamasını Erdoğan’ın örtülü bir eylemi olarak değerlendirdi. HRW Başkanı Kenneth Roth, Twitter’dan “Erdoğan, Türkiye’de bağımsız medyanın da tabutuna son çiviyi çaktı” diye yazdı. F.Bahçe’den Zaman’a tepki Zaman Gazetesi’ne kayyum atanmasının ardından Fenerbahçe Kulübü resmi internet sitesinden 3 Temmuz 2011’de Türk futbolunu sarsan şike süreciyle ilgili çarpıcı bir açıklama yayımladı. SarıLacivertli kulüp, “Futbolda şike kumpası Zaman Gazetesi binasında kurgulandı” başlığıyla duyurduğu açıklamada, “Zaman’a kayyum atanması ile birlikte 3 Temmuz süreci ile ilgili yeni gerçekler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 3 Temmuz sürecinin yalan düzmece iddialarla organize planlı bir kumpas olduğu, Zaman’a kayyum atanmasıyla ile ilgili İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararla kanıtlandı” ifadelerini kullandı. AB’den ‘özgür medya’ açıklaması Avrupa Birliği, yarın Türkiye ile yapacağı Sığınmacı zirvesi öncesi Zaman’a el konulmasıne atfen bir açıklama yayımladı. AB yayımladığı açıklamada “Türkiye’nin bir aday ülke olarak yüksek demokratik standartlara ve uygulamalara saygı göstermesi gerekmektedir, buna medya özgürlüğü de dahildir. AB üyeliğini müzakere eden ülkelerin, ifade özgürlüğü dahil temel hakları ve hakkaniyetli bir yargı sürecini garanti etmesi gerekmektedir” denildi. AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn de “Türkiye’nin diğer alanlarda gösterdiği ilerlemeyi tehlikeye atan bu gelişmeden oldukça kaygılı olduğunu” duyurdu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle