19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 13 Mart 2016 4 Cahit Kayra yüz yaşında Sevgili, Şair dostum Ahmet Kadri Ergin’in, şu şiiri son zamanlardaki ruh halimi çok iyi yansıtıyor: “Gitsek Sıkıştırırdı sınıfta sıraları kızları bir gürültü bir kıyamet kızarak bakardı hoca bitse de gitsek ekmek kavgalarıyla dolu büyük şehirlerde otobüsler gözlerde sıcak evler rüyası yorgun ayaklarda aynı özlem insek de gitsek kızların yüreği serçelerin su içişi tedirgin hayalleri çıkarsa birisi sevsek de gitsek yaptın yapamadın hepsi bu kırık umutlar mezarlığı gene de unutma çocukluğunu her şey sonlu Dünya böyle ölsek de gitsek” Dostum Ahmet Kadri Ergin’in bu şiirinin son dizesini nakarat halinde yinelerken çaldı telefon. Arayan etkisi benliğimden hâlâ silinmemiş Kadıköyümün yeni vahalarından Tarihçi Kitabevi’nin sahibi Necip Azakoğlu idi. Cahit Kayra’nın yüzüncü yılını haber vermek için aradım, dedi. Cahit Kayra geldi gözümün önüne, birden içim ışıdı, yaşamın sıcaklığı yüreğimde pusuya yatmış, soğuk ölümü sindirdi. Benim için Cahit Kayra ile yaşam sevinci eşanlamlıdır. HHH Cahit Kayra’yı, Ecevit’in çok ilginç, Sovyetler Birliği gezisinde, (başka bir yazıda o geziden söz edeceğim) 1976 yılında tanıdım. Daha o yıllarda ardında maliye müfettişliği, Cumhuriyet’in en yüksek bürokratik makamı olan Hazine Müsteşarlığı, OECD Daimi Temsilciliği Baş Delegeliği, Ankara Milletvekilliği Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi makamlar olan bir ilginç kişiydi. O sırada henüz Cahit Kayra’nın herhangi bir eserini okumuş değildim. Ama gezide en çok dikkatimi çeken hususlardan biri de, heyettekiler arasında Aziz Nesin ile Cahit Kayra’nın her fırsatta, aksatmadan, bir şeyler okumalarıydı. Hemen hemen akran olan bu iki adamın da, çok aceleleri vardı, sanki peşlerinden atlı kovalıyor gibiydiler. 1976 Haziranı’ndaki geziden hatırladığım Cahit Kayra bu. Aradan geçen zamanda, Cahit Bey hünerine hüner, becerisine beceri, bilgisine bilgi kattı ve bunları, büyük bir alçakgönüllülükle bize yansıttı. Ben de o vesileyle kendisini daha iyi tanımak olanağına kavuştum. Şimdi “Cahit Kayra’yı kısaca anlat” deseler nasıl yapacağımı, nereden başlayıp, hangi yönünden tutturacağımı bilemem. O kadar çok yönlü ki... Cahit Kayra’nın Cumhuriyet’e kol kanat gerenler takımından, maliyeci bürokrat, siyasetçi bakan olduğunu söylemekle yetinmek, tıpkı Türk öykücülüğünün en seçkin kişilerinden, Memduh Şevket Esendal’ın CHP Genel Sekreterliği’ne kadar yükselmiş bir siyasetçi olduğunu söylerken, öykücülüğünü ıskalamak gibi bir yanlışlık olur. Bu iki siyaset adamının ikisi de çok önemli yazarlardır aynı zamanda. HHH Ama ben bugün mizahı zamana meydan okuyan, tadına yudum yudum vardığım yazar Cahit Kayra’nın insana bulaşan yaşam sevincinin üzerinde durmak istiyorum. Uzun yaşamış, elden ayaktan düşmeden yaşlılık dönemecini dönmüş kişiler insana umut ve sevinç aşılarlar. Hele hele bunlar Cahit Kayra gibi “dalya” demişlerse. Güler yüzle uzun yaşamak da, yalnız bir Tanrı armağanı değil, aynı zamanda bir hünerdir. Buna karşılık “mesele uzun yaşamak değil, verimli yaşamaktır” diyenler de Cahit Kayra’nın yaşamında her ikisini de birden bulacaklardır. Uzun yaşayan kişi, ayrıca verimliliği de buna eklediğinde, uzun yaşamının hünerini, sevincini de sizinle paylaşıyor demektir. İçindeki çocuğu ve mizahı yaşatan, kişinin yaşam sevinci, bulaşıcıdır, kaçınılmaz olarak çevresine de bulaşır. Cahit Kayra da öyle, yazdıklarıyla yaşam sevincini bize de bulaştırıyor ve yüz yılının en güzel teşekkürünü sunuyor onu kendisine bahşedene. Biz de Cahit Kayra’ya bir kitabının başlığını değiştirerek seslenelim, yüzüncü yılında: İyi ki doğdun, iyi ki varsın Cahit! İlk başörtülü kaymakam Kısa’nın Kadınlar Günü mesajı ‘Kadın erkeğin yardımcısı’ Eskişehir Sarıcakaya’ya Kaymakam vekili olarak atanan Neslihan Kısa (25), Türkiye’nin ilk başörtülü Kaymakamı oldu. Kısa, göreve başladığının ertesi günü yayımladığı Dünya Kadınlar Günü mesajında, “Kadın hayatın içerisinde erkeğin yardımcısı, arkadaşı, eşidir” dedi. Neslihan Kısa, 2015 yılında Kocaeli Kaymakam adayı olarak mesleğe başladı. Ardından Kocaeli Gölcük ve Yalova Altınova’da Kaymakam Yardımcılığı stajını tamamladı. 1 Mart 2016 tarihinde 5 bin 610 nüfuslu Sarıcakaya’ya Kaymakam Vekili olarak atandı. l ESKİŞEHİR/DHA Abvğaebkreaanmbayeasdnoiırtdnu,ed‘Ceenzpaalırkköyyo’ek CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP’nin 1 Kasım seçimlerinde yüzde 89 oy aldığı Erzincan’ın merkez ilçesine bağlı Pınarönü köyüne yeterli hizmet verilmediğini belirterek çevre köylere Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında yapılan çocuk parkının bu köye yapılmamasının gerekçesini sordu. Önergeyi yanıtlayan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bu iddialara yanıt vermezken 2008 yılından beri SODES kapsamında yapılan çalışmaları anlattı. Ağbaba, “Pınarönü köyüne park yapılmamasının sebebi nedir, proje kapsamında yapılan çocuk oyun parkları için nasıl bir kriter uygulanmaktadır, köydeki çocuk sayısı mı değerlendirilmektedir, eğer böyleyse Pınarönü köyünde 60 çocuğun bulunması park yapılması için yeterli değil midir, diğer köylere çocuk oyun parkı yapılmasına karşın Pınarönü köyüne yapılmamasının sebebi köyden yıllardır CHP’ye yüksek oy çıkması mıdır” diye sordu. l FIRAT KOZOK/ANKARA haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hasta olduk, yattık kalktık günler geçti, ama Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne veryansını geçmedi! Ama tutarlılığını teslim edelim, başından beri söylemiyor mu ki: Kardeşim istediğim Türkiye bu değil. Benimle çatışan değil, uyumlu bir yönetim istiyorum... Mesele budur. Sunduğu, tasarımlanmış, ölçülmüşbiçilmiş “öfkeli Cumhurbaşkanı” rolünün amacı da.. Hedef, şimdilik yönetemediği Anayasa Mahkemesi’ni, bir daha böyle kendisine muhalif kararlar almaması için “örnek bir pataklama” işlemi diye de yorumlanabilir. Mahkeme’nin doğal işleme sürecine çomak sokacak ve bir daha böyle özgürlükçümözgürlükçü, Anayasa’nın ruhuna ve evrensel normlara uygun kararlar almasını engelleyecek değişiklik süreci de gelecektir. Nitekim, Metin Külünk isimli AKP milletvekili de liderinin ne demek istediğini çok iyi anlayarak, ruhuna tercüman olarak “Anayasa Mahkemesi kaldırılmalı, bu atanmışların, seçilmişler üzerinde vesayetidir” açıklamasını yaptı. Yani, yahu millet seçmiş göndermiş, herkes ona boyun eğmeli. Şimdi şom ağızlılık yapmayalım. Yok bu diktatörlük istemidir, gibi şeylerle ülkemizi yabancıya şikâyet etmeyelim, milletin de aklını karıştırmayalım. Bak alt mahkemeler sistemi ne güzel uyumlu çalışıyor. Tam demokratik mekanizma, tıkır tıkır. Hastalıklı ilişkiler yumağı içinde kıvranmak Vay ki vay... Komik bir durum! Cumhurbaşkanı ve adamlarının Anayasa Mahkemesi’ne karşı açtıkları savaşın hukukla falan zerre ilgisi yok. Bu açıdan, konuya, Anayasa Mahkemesi’nin hak ve hukukları ve anayasa, evrensel hukuk ve verdiği kararın doğruluğunu savunmak açısından yaklaşmanın ve açıklamalar yapmanın gereği tam sıfırdır. Her şeyin ayan beyan ortada olduğu bir konuda, neyi savunacaksın, Mahkeme ve kararına karşı sürdürülen kampanyanın en kadar yanlış olduğunu mu? Komik! Çünkü bu ekip, bu kez Mahkeme’yi odağa oturtarak, var olan sisteme karşı siyasi bir yıkım mücadelesi yürütüyor. Ülkeyi nasıl fiilen yönettiklerinin belgesini sunuyorlar. Bu bilgi de yeni değil, 1725 Aralık 2013 günlerinde, dahası bunun öncesinde ve sonrasında gösterdikleri büyük yönetim performansı, yolsuzlukrüşvet ilişkileri, kapatılan dosyalar, aklamalar, yıkamalar, kupon araziler, inşaatlar, paylar, ortaklıklar... Türkiye’nin yaşadığı büyük yağma... Hepsi bir bütündür ve hiçbir şey yeni değildir. Ordu ve ‘kurtulan Türkiye’ Şimdi alınan ve daha büyük resmi tek adam yönetimine geçmenin aracı olarak pratiğe sokulan “millici” pozisyonlar da. Bu pozisyonun iki ayağı var, bu iki ayak Beştepe’nin elini kolaylaştırıcı, hedefine yürüyüşünü kolaylaştırıcıdır. Aptala yatmış birileri diyor ki, gittiler devletin dümen suyuna girdiler, teslim oldular, vesayetin bir parçası oldular. Ayol... diyeceğim sadece! Ordu en büyük müttefikleri. Ordunun en titiz olduğu konu, ülkenin birliğidir. Gerisi onları en azından şimdilik ilgilendirmiyor. PKK’nin işgalci ve parçalayıcı gücünü engellediği sürece, işler onlar acısından tıkırındadır. Eh, orduya karşı tezgâhlanan büyük Silivri rezilliklerinin koçbaşılığını üstlenmiş, o görevi o dönem AKP’ce de kutsanmış Cemaatin de “defteri dürüldüğüne” göre, “Türkiye kurtulmuş” demektir. Orduda da temizlik gelir! Merak etmeyin, ordu içinde de geniş bir temizlik yapılacaktır yakında, en uzağından ağustosta. Bu da çok iyi bir şey olarak kabul edilir. Daha ne istesin? Haaa, bu iki önemli çok hassas konunun dışında, siyasi yönetimde büyük otoriter rejimine geçilmesi ve bütün diğer keyfi uygulamalar da, siyasal rejimin sorunu. Bunu da partiler düşünsün. Bu arada “Beştepe Konseyi” ile devlet içinde, başbakanlığa, rejime, sisteme karşı “başka paralel uygulamalar”a geçiliyormuş. Anayasa fiilen ortadan kaldırılıyormuş. Eh o kadar hata, kadı kızında da olur. Ne yani 1001 odalı saray, millet için çalışmasın da boş bir yatırım olarak mı kalsın! Ayıptır! Güle güle aklamışlar Bilirkişi, Sağlık Bakanı’nın bir cümlesiyle yolsuzluk iddiasıNI akladı Sağlık Bakanlığı’ndaki “banka promosyonu” vurgununda skandal bir geliş me yaşandı. Bakanlık müfettiş lerinin raporunda yer alan yol suzluk tespitlerini bir bir sırala yan bilirkişi, Sağlık Bakanı Meh met Müezzinoğlu’nun bir cümle siyle bakanlık bürokratlarını akla dı. Müezzinoğlu “kurumla bağ lantısı yok, so rumlu banka” deyince bilirki şi “Kamu zara rı oluşmadı, bü rokratların so AKüyçküuktk aya rumluluğu yok” diyerek sanıkları aklayan raporu mahke meye gönderdi. Müezzinoğlu’nun “bankayı sorum lu tuttuğu” skandalda bakanlık ça lışanlarının banka promosyonuy la yaptığı harcamalar, “kol saatle ri, güneş gözlükleri, Uludağ’da ka yak harcaması, tekne turları, özel standup dersleri, halı saha maç ödemeleri, maç öncesi ve sonrası yeme içme, tatilbalayı amaçlı otel konaklama faturaları, bayan de ri cüzdanları, özel hastane ödeme leri, kamu personeli olmayanların oteluçak bileti masrafları, lojma na ait Digiturk faturası, çeşitli kı yafetler” şeklinde sıralanıyor. Tek tek kurumdaki faturaları incele yen bakanlık müfettişleri usulsüz harcamayı “6 milyon 294 bin TL” olarak tespit etti. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Tür kiye Hudut ve Sahiller Sağ lık Genel Müdürlüğü’nde yaşa nan ve 8 bürokratın yargılandı ğı “banka promosyonu davasın da” önemli bir gelişme yaşandı. 22 Mart’ta İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek duruş ma öncesi dava dosyasına giren bi lirkişi raporuyla yolsuzluk iddiası aklandı. Yolsuzluk iddiasının ak lanmasına kadar bilirkişilerin ge rekçesi bir o kadar ilginç. Bakana yapılan atıf! 13 sayfalık bilirkişi raporunda Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’na yapılan atıf ve atıfın ardından yapılan değerlendirme aynen şöyle: “Dava konusu olayın TBMM Standup dersi bile var KİMLER YARGILANIYOR? 4 Eski Genel Müdür İbrahim Şentürk. 4 Stratejik Yönetim ve Planlama Birimi Sorumlusu İbrahim Polat. 4 Eski Bakanlık Müşaviri Ahmet Hamdi Bozgan. 4 Eski Destek Hizmetleri Daire Başkan V./Performans Birim Sorumlusu Suat Yıldız. 4 Eski Genel Müdür Yrd. Ali Kemal Güler. 4 Sağlık Hizmetleri Daire Başkanı Münip Ferruh Ersoy. 4 Ömer Koçak 4 Doğan Demirel. İŞTE O LİSTE Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığı’nın kayıtlara ‘hiçbir kamu hizmetiyle ilgisi olmayan usulsüz harcamalar olarak geçirdiği’ liste şöyle: l Bayan deri cüzdanları l Pantolon l Ayakkabı l Mobilya malzemesi l Özel hastane ödemeleri l Kol saatleri l Güneş gözlükleri l Takım elbise l Çorap l Market alışverişi l Uludağ’da kayak harcaması l Tekne turları l Özel İngilizce dersleri l Özel standup dersleri l Halı saha maç ödemeleri l Maç öncesi ve sonrası yeme içme l Oto yıkama l Kebap, tatlı gibi yeme içme restaurant ödemeleri l Şahıslara ait araçla rın, özel derneğe ait araçların kira, yakıt, muayene, vergi, ceza, lastik bakım v.b. giderlerinin ödenmesi l Bazı marketlerin hediye çekleri ve alışveriş çeklerinin ödenmesi l Tatilbalayı amaçlı otel konaklama faturaları l Cep telefo nu, bilgisayar, kırtasiye malzemesi muhtelif malzeme adı altında ne olduğu belli olmayan faturalar l Kamu kurum ve personeli olmayanların otel ve uçak bileti masrafları l Lojmana ait Digiturk faturası l Ziraat Bankası’na fatura edildiğinden hangi kamu görevlisinin yararlandığı belli olmayan tunik etek, tişört, pantolon gibi harcamalar. gündemine taşındığı; Kütahya Milletvekili Alim Işık tarafından verilen soru önergesinde, 18.03.2013 tarihli 1089 sayılı “Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü hakkında bazı iddialara” ilişkin Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun verdiği cevapta: ‘Genel Müdürlüğümüzün ödemelerine ait kayıtlar Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’ne ait say2000i sistemi üzerinde tutulmaktadır. Kamu idarelerinin tabi olduğu bu ödeme sistemi dışında Genel Müdürlüğümüz ile Ziraat Bankasıİstanbul Şubesi arasında uzun yıllardır karşılıklı iyi niyet ve diyalog içerisinde yürütülen çalışma larından dolayı banka şubesi kendi müşterileri için kullandığı bazı imkânlarını Genel Müdürlüğümüz görevlerinin daha iyi yürütülmesi talebimiz çerçevesinde genel müdürlüğümüz içinde kullanılmıştır. Daha önce kamu kaynaklarından yürütülen bazı iş ve işlemlerin (servis, eğitim faaliyetleri v.b) bankaca üstlenilmesi, karşılıklı görüşmeler sonucu ilgili bankaca kabul edilmiştir. Banka şubesince yapılan iş ve işlemlerin sorumluluğu bankadadır. Kurumumuzla doğrudan bir bağlantısı bulunmamaktadır’ denilerek bankaca yapılan harcamaların kamu kaynağı ile ilgisinin bulunmadığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla kamu kaynağının bulunmadığı yerde kamu zararından söz edilemeyeceği açık olup, davalıların bu davada bir sorumluluğunun bulunmadığına dair kanaat hasıl olmuştur.” Bilirkişilerin Sağlık Bakanı’na yaptığı atıf trajikomik bir tabloyu da ortaya koydu. Bizzat bakanlık müfettişlerinin hazırladığı raporun ardından Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü eski bürokratlarını, çalışanlarını dava etti. Bilirkişiler bakanlığa bağlı bir kurumun açtığı davada yine Sağlık Bakanı’nın bir cümlesiyle eski bakanlık bürokratlarını aklamış oldu. l İSTANBUL ‘Mücadele anne mirası’ CHP’li Böke: Siyasette erkekleşmeden kadın olmak kıymetli CHP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Sayek Böke, İskenderun Şehir Kulübü’nün “Kadınız, güçlüyüz, değişim bizim” adıyla Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptığı panelde konuştu. Türkiye coğrafyasının başka yerlerinde olduğu gibi Hatay’da da acı tablonun ağır şekilde yaşandığını vurgulayan Bö ke, panelden önce mülteci kampına uğradığını belirterek, “Savaş, göç gibi doğrudan hayatımıza dokunan olaylar, en çok kadınları etkiliyor” dedi. Mücadeleyi annesinden miras aldığını söyleyen Böke, “Annemin bırakmış olduğu mirasın taşıyıcısı olma isteğim, herhalde küçük yaşlardan itibaren içim de varmış diye düşünüyorum” diye konuştu. Siyasette erkekleşmeden kadın olmanın önemine de vurgu yapan Böke, “Hayal ettiğimiz dünyayla bize sunulan dünya arasındaki mesafeyi politikacılar bırakın kapatmayı, açmak ve hayalimizdeki dünyadan uzaklaştırmak için çalışıyorlar” dedi. l DHA Selin Sayek Böke C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle