25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA IŞİD’den Iraklı Türkmenlere ‘ikinci kez’ kimyasal saldırı Amerikan ajansı AP, IŞİD’in Irak’ta Kerkük yakı nından oldu. Bölgeye giden uluslararası uzmanlar, nındaki Şii Türkmen kasabası Tazehurmatu’ya çar roketlerle düşük düzeyli hardal gazı atıldığı, klor şamba gününün ardından dün de kimyasal silah gazı ihtimalini de araştırdıklarını belirtti. Ciltlela saldırdığını duyurdu. 600’den fazla kişinin has ri yanan, nefes alamayan, susuzluk çeken yaralılar tanelik olduğu, yüzlerce kişinin evlerini terk edip Bağdat’a “Bizi kurtarın” çağrısı yaptı. Irak Başbaka Fatma Samir kaçtığı saldırılarda 3 yaşındaki Fatma Samir de ca nı Haydar İbadi “Cezasız bırakmayacağız” dedi. Pazar 13 Mart 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 15 Eposta dedikodusu nilgun@cumhuriyet.com.tr Tarihçi Norman Stone, FT’deki yazısında Suriye savaşının Esma Esad’ın Erdoğan çifti aleyhine yazdığı epostadan MİT’in haberdar olması üzerine çıktığı iddiasını aktardı Financial Times gazetesine TürkiyeRusya krizinin tarihsel arka planını yazan Britanyalı tarihçi Norman Stone “Ankara’dan üst düzey bir dedikodu” ortaya attı. Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Norman Stone, Erdoğan ile Esad çiftlerinin yakın ilişkide olup birlikte tatile çıktığı günlerde Esma Esad’ın Erdoğanlar aleyhine bir eposta yazdığını, MİT’in bundan haberdar olmasıyla Erdoğan’ın husumetinin başladığını iddia etti. ‘Tek kitaplı haydut’ Stone’a göre Esma Esad, tatil sonrası kocası Beşar Esad’a gönderdiği epostada kendisinden bir daha asla böyle bir şey istememesini rica etti. Suriye first lady’sinin Erdoğanların dil bilmemesinden şikâyet ettiği, Recep Tayyip Erdoğan’ı “hayatında yalnızca bir kitap okumuş bir haydut”, eşi Emine Erdoğan’ı “tek derdi alışveriş olan bir rüküş, eski kafalı” diye nitelediği iddia edildi. “Eposta Türk istihbaratının da dikkatini çekti, gerisi malum” diyen Stone, Erdoğan’ın Esad’ı devirmek istemesinde bu yazışmanın da rolü olabileceğini öne sürdü. Ünlü tarihçi, yazısına şu ifadelerle devam etti: “Ancak Esad, Rusların sayesinde kurtuldu. Türkler kasımda hava sahalarını 17 saniye ihlal eden Rus uçağını düşürdü. Rusya lideri Vladimir Putin, ihtilafları unutacak bir adam değil. Bir kitaptan fazlasını okudu, bir Sığınmacı politikası oylanıyor Almanya’da bugün üç eyalette yapılacak parlamento seçimleri, Başbakan Angela Merkel’in sığınmacı politikası açısından bir halk oylaması niteliği taşıyor. BadenWürttemberg, RheinlandPfalz ve SaksonyaAnhalt’da Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) oy kaybetmesi, hem göçmen hem AB karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi, Merkel’in siyasi açıdan sonunu getirebilir. Merkel’in açık sınır politikasına, CDU ve kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) içinde isyan var. CSU konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıma tehdidinde bile bulundu. 2013’te kurulan AfD, sığınmacılar konusundaki derin görüş ayrılığından yaralananların başında geliyor. “Endişeli vatandaş” tabir edilen kesimin yabancı korkusunu suistimal ederek beş eyalet parlamentosuna giren AfD’nin bugün üç eyalette de yüzde 10’un üzerinde oy alması bekleniyor. AfD’ye pabuç bırakmak istemeyen Merkel, dünkü miting konuşmalarında “Sığınmacılardan entegrasyon teklifimizi kabul etmelerini bekliyoruz. Bu bir ihtimal değil, bir görevdir” diye konuştu. den fazla dil biliyor, meseleleri derinlemesine düşünüyor.” Rusya’nın intikamının şimdilik Türk ihracatındaki çöküş ve Antalya’da 400’ü aşkın otelin satışa çıkması anlamına geldiğini aktaran Stone, “Büyük ihtimalle Esad’ın Halep’i geri alması ve Rusya’nın Dicle boyunca bir Kürt devleti kurulmasını desteklemesi anlamlarına da gelecek” tahmininde bulundu. 2008 Bodrum tatili Ağustos 2008’de bir haftalık tatil için Bodrum’a gelen Esad çiftini Erdoğan ailesi havalimanında karşılamıştı. Birbirlerine sarılarak öpüşen Erdoğan ile Esad çiftleri, ardından Torba’daki 5 yıldızlı Rixos Otel’e gitti. İki liderin öğle yemeği yiyip dört saat boyunca ikili ilişkileri ve Ortadoğu’da mühim meseleleri görüştüğünü aktaran gazeteciler, “Hem siyaset hem tatil” başlıkları atmıştı. 2011’de Suriye’de isyanın başlamasından birkaç ay sonra ise Erdoğan, Esad’la birlikte tatil yapmadıklarını, Bodrum’a davetin amacının “ilişkilerin gözden geçirilmesi” olduğunu savunmuştu. Esad ise Temmuz 2012’de Cumhuriyet’in “Siz ve Erdoğan ailece tatil yapacak kadar yakındınız. Ne oldu da bu hale geldiniz” sorusunu “Türkiye’nin tüm bölge ülkeleriyle ilişkileri kötüleşti. Demek ki değişen Erdoğan” diye yanıtlamştı. Angela Merkel Erdoğan çiftinin 2004’te Suriye’nin başkentine yaptığı ziyarette Emine Erdoğan ile Esma Esad eski çarşıyı el ele dolaşmıştı. Şam: Esad kırmızı çizgi federasyon olamaz Suriye’ye siyasi çözüm görüşmelerinin yeniden başlamasının arifesinde konuşan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın geleceğiyle ilgili rest çekti. “Devlet başkanlığını konuşmak isteyen kimseyle görüşmeyeceğiz. Beşar, bizim kırmızı çizgimiz ve Suriye halkının mülküdür” diyen Muallim “Bunun konuşulacağını düşünüyorlarsa, hiç gelmesinler” vurgusu yaptı. “Biz Cenevre’ye gideceğiz ama 24 saatte kimse gelmezse geri döneriz” diye ekledi. ‘BM seçime karışmasın’ Suudi Arabistan’ın güdümünde oluşturulan, siyasi geçiş sürecinin Esad’sız başlamasını isteyen Yüksek Müzakere Komitesi, Muallim’e “Cenevre tabutuna çivi çakıyor, başlamadan bitiriyor” tepkisini verdi. Muallim ise BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın “Yeni hükümetin kurulması, yeni anayasanın hazırlanması ve BM gözetiminde 18 ay içinde başkanlık ve meclis seçimlerinin yapılması ele alınacak” açıklamasına ve Rusya’nın Suriye’de federasyonu desteklemesine tepki gösterdi. Muallim “Ne Mistura’nın ne başkasının başkanlık seçimlerini tartışmaya hakkı var. Bu hak sadece Suriye halkınındır” dedi. Görüşmelerin “birlik hükü meti kurmayı” amaçladığını, bu hükümetin atayacağı komitenin ya yeni anayasayı yazacağını da eskisini değiştireceğini ve anayasanın referanduma sunulacağını anlatan Muallim, Suriye’nin federal sisteme geçerek bölünmesi gibi bir seçenek olmadığını savundu. Daha önce Suriyeli Kürtler için geniş özerkliği savunmuş Moskova’dan da bu kez “uluslararası güçlerle Suriye’nin federal yapıya geçisini görüşmedikleri” açıklaması geldi. İslam Ordusu Cenevre’de Yüksek Müzakere Komitesi’nin başmüzakerecisi, İslam Ordusu’ndan Muhammed Alluş ile üye Esad Zoabi dün Cenevre’ye vardı. Alluş “Esad’sız geçiş hükümeti kurmamız lazım” dedi. Velid Muallim Chicago’dan Donald Trump’a geçit yok Türkiye’nin AB üyeliğine iki bakandan destek Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olan Angela Merkel’in kabinesinden farklı sesler yükseldi. Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, Türkiye’nin AB üyesi olabileceğini, ancak bu konunun sığınmacı kriziyle karıştırılmaması gerektiğini söyledi. CDU’lu Von der Leyen, sürecin yıllar alacağını, ancak Türkiye adına faydalı olacağını vurguladı. Sosyal Demokrat Partili Adalet Bakaı Heiko Maas da Türkiye’nin üyeliğine “prensip olarak” destek verdiğini söyledi. Maas, “Müzakerelerde adalet ve insan Hakları faslının açılmasından yanayım. Böylece Türkiye basın özgürlüğü ve anayasal adaleti sağlamak zorunda kalır” dedi. Öte yandan AB sınır muhafaza birimi Frontex’e bağlı olarak Yunan kıyılarında görevlendirilen iki Alman devriye gemisine “Sığınmacıları Türkiye’ye değil Yunanistan’a götürün” talimatı verildiği belirtildi. Alman yetkililer, denizden kurtarılan insanların Türkiye’ye geri götürülmesi halinde sığınma haklarının ellerinden alınmış olacağı uyarısı yaptı. Chicago’da salonu basan Trump karşıtları ile taraftarları arasında kavga çıktı, miting iptal edildi. ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı olmaya koşan Donald Trump’ın nefret nutukları attığı mitinglerinin Chicago ayağı büyük protestoyla karşılaştı. Trump taraftarının doldurduğu salonun içinde ve dışında toplanan binlerce kişi, mültimilyarder işadamının göçmen düşmanlığı ve ırkçılık yaptığına dair sloganlar attı. Gerginliğin tırmanması üzerine Trump’ın ekibi mitingi iptal ederken, taraftarları ile karşıtları arasındaki kavga arbedeye döndü. Trump’ın Missouri eyaletinin St. Louis kentinde düzenlediği miting de siyahların protestolarıyla karşılaştı. Ferguson’da polisin Michael Brown cinayetine yönelik protestolara da katılmış olan Anthony Cage, Trump’ı protesto ederken kanlar içinde kalmış halde görüntülendi. Kimin tarafından dövüldüğü açıklanmayan Cage’in polis tarafından elleri arkadan kelepçelenerek gözaltına alınmasının videosu yayımlandı. St. Louis’de 30 kişi gözaltına alındı. Ancak Trump konuşmasında “bu devirde protestoculara eylemlerinin bedellerinin ödetilmediğinden” yakınıp polisi “kendisini protesto edenlere nazik davranmakla” suçladı. Polis kanlar içindeki siyah eylemciyi arkadan kelepçeledi. Ahmet Hakan’a ‘auvv’ Ahmet Hakan bizimle kafa buluyor. Cuma günü Emine Erdoğan’ın “harem”i öven çıkışını konu etti. Hanımefendinin, “Harem Osmanlı hanedan üyeleri için bir okuldur. Kadınların hayata hazırlandıkları, hayır faaliyetlerini örgütledikleri bir eğitim yuvasıdır” dediği sözleri var ya.. onu mevzu ediyor. Hakan, Bayan Erdoğan’ın sözlerinin altında “bilimsel otorite” İlber Ortaylı’nın harem hakkındaki ifadelerini de aktarmış... Ortaylı da özünde “haremde” kadınların eğitildiğini anlatmamış mıymış? Ortaylı’nın her dediğine “alkış tutarken”, Emine Hanım’a niye abanılıyormuş? Zaten “biz böyle”ymişiz... Hep “söylenene değil, söyleyene bakar”mışız. “Hoca söyleyince alkış tutar”mışız... “Emine Hanım söyleyince ‘Auvv’ der”mişiz. ‘Sessiz devrim’in içinde Emine Hanım, eşinin “sessiz devrim” olarak adlandırdığı; çok şeyin yanında kadının konumunu da Türkiye’de yeniden kodlandıran bir büyük proje kapsamında konuşuyor... T.C. sınırları dışında dahi duyanlarda şok etkisi yaratan Emine Hanım’ın sözlerini ana akım bir gazetede bu rahatlıkla “normalleştiren” Ahmet Hakan’a da bu durumda “auvv” demek gerekir. Yaşadığımız “sessiz devrim”in şartlarında “söyleyene bakıp” irkilmekten daha doğal ne olabilir? “Söyleyen”, “first lady”... Ortam “İz bırakan Valide Sultanlar” toplantısı... Zamanlama “8 Mart” haftası. Bu özel kapsamda sarf edilen sözleri; Ortaylı’nın nerede ve ne şekilde söylendiği belirsiz “harem yorumuyla” bir tutulmayacağı ortada değil mi? Nitekim dünya da bir tutmadı. Deutsche Welle, Russia Today, Guardian, Daily Mail, Independent gibi medyalar eliyle global köyün dört bir yanında Emine Erdoğan’ın “harem” sözleri yankılandı... Bu medyalardan hiçbiri Ortaylı’nın “harem” değerlendirmelerini haber yapmazken; Emine Erdoğan’ı hemen “AB’nin yeni dostlarını tanıyın: Türk Cumhurbaşkanı’nın karısı, sultanların haremlerinin kadınları hayata hazırlayan eğitim yuvaları olduğunu söyledi”; “Türkiye’nin first lady’si haremi övdü” başlıklarıyla haberleştirdiler. Haberlerde Emine Hanım’ın bu cümleleri, RTE’nin “Kadın esas olarak anadır” sözlerinin akabinde sarf ettiğine özel bağlamda dikkat çekildi. RTE’nin “doğum kontrolünü” lanetlediği ve “özgürleştirmek, medenileştirmek adına kadınlara zulmedildi” dediği son 8 Mart konuşmaları, gene etraflıca hatırlatıldı. TC Cumhurbaşkanı’nın “kadın erkek eşitliğine inanmadığını” söylediği defalarca anımsatıldı. Arınç’ın belleklerde yer eden “Nerede o yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızaran, iffet sembolü, haya sembolü kızlarımız? Kadın iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak!” konuşmasına göndermeler yapıldı... ‘Yabancı ne varsa’ Türkiye’ye dışardan bakanlar dahi Emine Erdoğan’ın bu konuşmasını, kadının konumunda bir büyük Udönüşün ortasına “cuk” diye oturtabilirken; neden biz “auvv” demişiz de İlber Hoca’ya yaptığımız gibi alkış tutmamışız? Bir bilim adamının icabında tartışılabilecek sözleriyle, yeni söylemlerle tepeden dayatılan farklı bir kadın anlayışının takdimi aynı teraziye vurulabilir mi? Hakan ikisi arasındaki farkı ayırt edemeyecek biri olmadığına göre, canı bu hafta demek böyle takılmak istemiş... Bu karabasan atmosferde bu “hafifliğe”, pes! Erdoğan’ların manifestosunda benim en büyük “auvv” dediğim yer; Cumhurbaşkanı’nın evrensel değerlere uluorta açtığı savaş oldu. “Bu topraklara yabancı ne varsa getirip ‘kadın’ diye sundular” diyerek açıkça bu değerlere veryansın eden RTE, İranlı Ayetullahları aratmayan netlikle “kendi değerlerimizle, tarihimizle ve sosyal hayatımızla bağdaşmayan bakışa” çok ağır ifadelerle saldırırken; “durmak yok yola devam” hesabına “Türk tipi kadın hakları”nı da lügata soktu. Bunlar, kadının uluslararası insan hakları değerlerinin bundan böyle artık kaale alınmayacağının ilanı değilse nedir? Ünlü gazeteci veda etti Amerikan gazeteciliğinin duayen ismi Ben Haig Bagdikian 96 yaşında hayata veda etti. 1915’te Ermenilere yapılanlar sebebiyle ailesi Anadolu’dan ABD’ye göç etmiş olan Bagdikian, Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Gazetecilik Fakültesi’nin onursal dekanıydı. 1971’de WPost’ta Vietnam Savaşı ile ilgili gizli Pentagon Belgeleri’ni yayımlamış olan Bagdikian, Pulitzer ödüllü gazetecilik çalışmaları kadar medya eleştirileriyle de tanınıyordu. 1983 tarihli “Medyadaki Tekelleşme” isimli kitabı defalarca basıldı. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle