27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 8 Şubat 2016 söyleşi TASARIM:ZARİFE SELÇUK 6 SELİN ONGUN TUNCER Bİ soRmak lazım selinongun@cumhuriyet.com.tr emokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Emine Ayna yaptığı yazılı açıklamayla siyaseti bıraktığını duyurmuştu. Siyasetten çekilme kararının ardından ilk kez konuşan Ayna ile yaptığımız söyleşinin tamamını cumhuriyet.com.tr’den okuyabilirsiniz. n “Barışçıl çözüm için hiçbir umudum kalmadı” diyerek siyasetten çekildiğinizi açıkladınız. DTP kapatıldığında dahi bunu duymadık sizden. Bu karara nasıl vardınız? Buraya gelişimin başlangıç noktası 7 Haziran’ın hemen ertesinde Cumhurbaşkanı’nın bu seçimi tanımadığını söyleyerek “tekrar seçim” demesiydi. DTP kapatılırken antidemokratik de olsa gerekçesini yasaya dayandırıyordu bu devlet. Burada ise hep birlikte bir keyfiliğe şahit olmadık mı? O süreçte bunu kendi içimde çok tartışmıştım. Seçime girerek Cumhurbaşkanı’nın keyfiliğini meşrulaştırmış olmayacak mıydık? n Sizce 1 Kasım seçimlerine katılmamak daha mı iyi olurdu? Kaos olurdu. Şu anda yaşanan da bir kaos. Seçime katılmak Erdoğan’ın keyfi kararını meşrulaştırmaktı, bendeki baskın fikir buydu. Bunu arkadaşlarımla tartıştığımda ikna noktasına geldim. Bu, benim için siyasette kalmaya bir şans daha vermekti. Asker kolumdan tutarak kenara çekti, ateş et emri var lütfen durun, dedi... D eski dbp eş Genel başkanı emine ayna siyasetten çekilme kararını şekillendiren o anları anlattı: Vedat ARIK şey oluyor. Yine demokratik siyaset, silahın araç olarak kullanılmadığı siyaset arenası kapatılıyor. Ve ortadan kaldırılıyor. n Kimi Kürt siyasileri “Biz son müzakere kuşağıyız” diyor. Bir de “öfkeli gençlik” hadisesi var... Benim en büyük kaygım şu. Şiddet şiddeti doğuruyor, tamam. Ama toplumun şunun farkına varması gerektiğini düşünüyorum. Mesele sadece şiddetin şiddeti doğurması değil. Müzakereden umut kesilmesini, hatta şiddetin meşrulaşmasını da geçtim, başka bir şey daha var: Şiddetin çözüm gücü olarak görülmeye başlanması. Ben tüm tartışmada bunu önceliyorum. Sorunu öfkeli gençlik vs. olarak görmüyorum. Bu iş öyle ya da böyle çözülecek. Belki çok daha fazla ölüm olacak ama bu iş çözülecek. Müzakere ile çözülmesi halinde insanlarda şu inanış gelişir: Çözüm sadece barıştır. Şiddetle çözülmesi hali ise “Kürt halkı savaş olmasa haklarını alamazdı” görüşünü getirecek. Bu da şiddetin meşrulaşmasının ötesinde bir durum. Bu, şiddetin bir çözüm aracı ve bir çözüm gücü olarak görülmesi. En büyük kaygım bunun galip gelmesi. Serdar Ortaç’ın Ahmet Kaya özrünü hatırlatan Ayna: 10 yıl sonra da Cizre için vicdanlarda özeleştiri yapılacak... gibi “hele hendekler kapansın” yaklaşımı, ambulansın oraya her gidişinde yaşanan o tekrar, son seferde binanın çöküşü, altında kalışları, çığlıkları... Sözüm bitti. n Emine Hanım, ruh haliniz nasıl? Aciziyet demeyeyim de hep o tıkanıklık... Defalarca ablukayı kırmayı denedik. Bir keresinde Dargeçit üzerinden Cizre’ye girmeye çalışıyorduk. Bir asker kolumdan tutarak kenara çekti. Bir taciz gibi değildi hareketi. Kimsenin duymayacağı biçimde bir şey söylemek istiyordu. “Bakın, ateş et emri var” dedi. “Eğer yürüme ve barikatı geçme konusunda ısrar ederseniz ilk etapta su, gaz sıkacağız ama bu konuda ısrar ederseniz ateş et emri var.” Öyle bir anki o. Orada insanlar ölüyor, o ablukayı kırmanız ve o insanlara ulaşmanız lazım. Kendinle ilgili kararı verebilirsin. “Ben bu ablukayı kırıyorum ve ateş edersen et” diyebilirsin. Ama tek değilsin. Arkanızda kitle bekliyor. Bir çağrı yapmışsınız ve o insanlar ablukayı kırmaya gelmek için toplanmış. Sen onların adına karar vereceksin. “Direniyoruz, gidiyoruz” dediğinde önce gaz, su sıkılacak ve sonra ateş edilecek. Ve belki de ölenler olacak. Ve buna sen karar vermiş olacaksın. Orada sen elbette geri dönüyorsun. Ve geri döndüğünde de kitle sana tepki gösteriyor. “Senin çağrınla ben İstanbul’dan kalktım geldim, niye durduk” diyor. Direneyim, diyorsun böyle bir şeye çarpıyorsun. nİstifanızı partiniz basından mı öğrendi? Evet. En çok üzüldüğüm de budur. Kararımı paylaşırsam beni ikna etmeye çalışacaklarını biliyordum. n Açıklamanızdan sonra partiniz de bir açıklama yaptı. Kaygılarınızı paylaştıklarını ama tam da bu nedenle “daha çok siyaset yapacaklarını” söylediler. Benim kararımı doğru bulsalardı hep beraber bir çekilme olurdu. Aldığım kararı doğru bulmuyorlar, beni bu noktada eleştiriyorlar ama bunu öyle özenli bir dille aktarmışlar ki açıklamaları çok değerli. n HDP’den tepki? Henüz bir görüşmemiz olmadı. n Onlar da sizin kararınızı örnek alıp siyasetten çekilmeli mi sizce? Hayır, hayır... Onların kendi kurulları, kendi düşünceleri var. Bu benim bireysel değerlendirmemdir. n Kürt siyasi hareketinin bugünkü gerçeğinde siyasetten umudunu kesme, savaşı seçme anlamına mı gelir? Kararı Ayna’nın sinei milleti Türklere sesleniyorum, ABD’nin sessizliği hayırlı değil n Hatip Dicle ile söyleştiğimizde “Feryat ediyorum. Kır gerillası henüz şehre inmemiştir. Karlar erimeden, gerilla inmeden masa tekrar kurulmalı” demişti. Siz ne dersiniz, ufukta ne var? Ancak teori üretebiliyorum. Son süreçte devletin bu kadar hukuk ve vicdan dışı yaklaşımlarına Avrupa’nın ve ABD’nin bu sessizliğini hayra yormuyorum. Irak, Kuveyt’e girerken Avrupa da ABD de ses çıkarmadı. Irak Halepçe ve Enfal katliamını gerçekleştirirken yine ses çıkarmadı. Irak’a girdiklerinde Kürtlerin kurtarıcısı olarak girdi değil mi? Türkiye’nin bugün bu yaptıklarına göz yumarak Kürtlerle Türkiye devleti arasındaki uçurumu derinleştirip yarın öbür gün Türkiye’ye müdahale ettiğinde Kürtlerin refleksi onlara kucak açmak olacak. n Pardon; Türkiye’ye nasıl bir müdahale şıkkından söz ediyorsunuz? Ben teori üretiyorum. ABD Irak’ta Saddam’ın vahşetine nasıl 10 yıl göz yumduysa şu anda aynısını Türkiye’ye yapıyor. Kürtlerin, demokratların, vicdani duygusu olanların öfkelerinin büyümesini bekliyor. O noktadan sonra müdahale ediyor ki, bu coğrafyaya bir kurtarıcı olarak geliyor. Buradan Kürtlere değil, Türklere sesleniyorum. Devlet bunu sizin adınıza yapıyorum, diyor. Türk kimliğini kullanarak vahşet uyguluyor. O yüzden Türklere sesleniyorum. 1) Kendi ulusal onurunuzu koruyun. Benim adıma bir vahşet uyguluyorsun, yapma, deyin. 2) Bu gidiş iyi değil, bu hükümet Türkiye’yi bir uçuruma götürüyor. Bu sadece PKK’nin dağdan şehre inip inmemesi ile ilgili değil. Bu dünyanın Ortadoğu’daki hesaplarıyla alakalı. Türk halkı AKP’nin bu yaklaşımına karşı müdahale etmezse Saddam’a yapıldığı gibi bir müdahale ne Türkler ne Kürtler için kazançtır. n Türklere çağrıda bulunurken PKK’ye çağrınız nedir? Silahlı bir örgüt PKK, silahlı örgüt savaşmak demek. Ama bu savaş ölümleri esas alan bir savaşa dönüşmemeli. Ölümlerin sayısı ile kazanım açıklanamaz. Nasıl ki Kürtlerin ölümü Kürtler açısından uçurumu derinleştiriyorsa, ölümler onun kinini, öfkesini derinleştiriyorsa, Türklerin ölümü de Türkler açısından aynı şeye sebep olmaktadır. PKK insan ölümlerini esas alan bir savaş yürütmemeli. Bir savaşta bu nasıl mümkün olur; onu ise bilmiyorum. C M Y B ‘ gücün altında olmanın insan psikolojisine getirdiğidir. n Açıklamanızda okuduk ki, bardağın Siyasetten çekilmenizi ilan eden o nızı taşıran son damla Cizre’deki Bostan metni ne zaman yazdınız? cı Mahallesi’ndeki o evde yaşananlar olO metni kamuoyuyla paylaşmadan du. Son yansıyan haberlere göre evdeki dört, beş gün önce yazdım. Ve bilgisaya30 kişinin yedisi ölü. Evdekilerin hepsirımda sakladım. nin hayatını yitirdiğine dair açıklamalar n Neden beklediniz? da var. Bu açıklamaların yanında “Ama Belki o süre içinde ambulanslar gelir ve onlar PKK’li” diyenler de var. yaralıları alır diye umdum. Ambulanslar Sıkıntı tam da budur. Bu insanlar gelmiş, onlar o binadan çıkarılmış olsaydı PKK’li olmadıklarını zaten söylediler. bu açıklamayı yapmayacaktım. Ama öyle olsalar bile devlet suç işliyor. n Siz evdekilerle irtibat kurdunuz mu? Çünkü PKK’li olsalar devletin iç hukukuÖlü sayısı henüz yediye çıkmamıştı. na göre yapılması gereken yine bellidir: Faysal (Sarıyıldız) Bey aradı. Ankara ile Alırsın, yaralı ise tedavisini üstlenirsin, yapılan görüşmeler neticesinde ambulanyargı sürecini başlatırsın vs. Devlet orasın gitmesine karar verildiğini söyledi. daki insanların isimleriFakat evdekilerin bir nevi nin ne olduğuna bakarak güven sorunu olduğunu, Siyasetten çekil ateş altında kalmaktan en“onları kurtaracağım” ya da “kurtarmayacağım” me açıklamasını dişe ettiğini aktardı. “Siz diyemez. Kaldı ki bu inyazdıktan sonra konuşur musunuz” dedi. sanların PKK’li olmadıkHalk Meclisi’nden beş gün bekledim ve Cizre ları zaten ortada. Mehmet Tunç ile telefon umdum. Ambulans konuşması yaptım. “Yaran Şu bir gerçek ki sizin için son damla olan lar gelmiş, yaralılar lı olmayan, sağlam üç kibu evde yaşananların şiyiz. Geri kalan yaralı, üç binadan çıkarılmış bir taraftan batı kamukişi de hayatta değil. Biolsaydı, açıklamayı oyunda karşılığı yok. zim sağlam kalan üç kişi yapmayacaktım... Orada olanları batı kaolarak hem yaralıları hem muoyu mu anlayamade üç cenazeyi 200 metre dı yoksa sizler, Kürt sitaşıma şansımız yok” dedi. yasetçileri mi yeterince anlatamadınız; Ateş altında kalmaktan endişe ettiklerini hangisi daha çok? anlattı. “Lütfen aranızda güven tartışmaİkisi de. Sol literatürdeki “zorun rolü” sına girmeyin. Şu anda tek derdimiz sizi aslında tam da budur. oradan sağ salim çıkarmak” dedim. Ankan Literatürle değil de hayatın içinden ra ile tekrar görüşme trafiği başladı. Ambir örnekle anlatır mısınız bunu? bulansların sokağın başına kadar girmeYıllar önceki o toplantıda Ahmet sine izin verildi. O görüşme trafiği boyunKaya’ya yönelik linçte marş söyleyen o ca mahallede ne patlama ne de silah seşarkıcının adı neydi? si var. Ne zaman ambulans sokağın başın Serdar Ortaç? na geliyor, top atışı başlıyor. Asker, “ÇaEvet o. Orada, o toplantıdaki tavrının çok tışma var” diyerek geçişe izin vermiyor. iyi ve makbul olduğunu sanıyordu. O duru Ambulans gidiyor, top atışı başlıyor. Defamu yaşarken ve yaşatırken bununla gurur larca yaşandı bu. Ve ölü sayısı beşe çıktı. duyuyordu. Basın da kamuoyu da onu des Açıklamamı o zaman yazdım. “Hiçbirimiteklemişti. O gün o kişi az önce bahsettiğim zin aklına ve hayaline gelmeyecek şekilde zor ve gücün altındaydı. O süreç bitip eleşti kandırıldık ve aldatıldık” dediğim budur. riye tabi olduğunda o şarkıcı da pişman ol “Siyasilerle görüşme yapıyoruz, ambulans duğunu ifade etti. Bir dönem gurur duydu gönderiyoruz ama çatışıyorlar” gibi bir alğu hareketinden ötürü özeleştiri yaptı. 10 gı yaratmak istiyorlar. Ve bunun için bizyıl sonra da bugün Cizre’deki o evde yaşa leri kullanıyorlar. Bizim üzerimizden bir nanlar için pek çok kişi vicdanında müthiş meşrulaştırma yapılıyor. Oysa kararları bir özeleştiri yapacak. Ama biz hem o evde belli. Oradaki insanları en başından ölüki insanları hem de bir 10 yılı daha kaybet me terk etmeye karar vermişler. Bu esnamiş olacağız. Batı kamuoyu mu anlamadı, da vekillerin bakanlığın kapısındaki açlık diye sordunuz. Ben Türkler o bodrum ka grevi, bakanla görüşmek için verilen uğtında olanları anlamıyor, demiyorum. Bu, raşlar, Başbakan’ın çağrılara dalga geçer Cizre’den Serdar Ortaç’a ‘ ‘ n Oğlu v da olan bir anne, “Emine Ayna da siyasetten umudum kesilmiştir, deyip masadan kalkarsa ben ne yapanızı böyle algılamak mı gerek? rım” diyerek size sitem etse, gönlünüzSavaşı seçmek diye bir şey söz konusu de bunun yeri ne olur? değil, o seçimi Türkiye Cumhuriyeti devCanım acır. Üzülürüm. Ama şunu da bileti yaptı. O binayı bombalayan devlet. lirim. Benim siyasette olmam da artık çöBen demokratik siyaset varmış gibi davzüm üretmiyor. Bir anne bunu bana söyranma şansını kendi cephemden artık bu lerse niye söyler? Çünkü bu savaşın bitdevlete vermek istemiyorum. mesini, çocuğunun dağdan inmesini istin “Ben bu siyasette yokum” derken yor ama bunu bir teslimiyet hissi ile istesiyaset dışı bir mücadele yöntemi önemiyor. Bu sorunun çözülerek neticelenriyor musunuz? mesini istiyor. En basiti çocuğunun ölüm Sen beni kullanarak sanki parlamenter haberini almak istemiyor. sistem var ve demokratik siyaset de işlin Peki, şimdi köşenize çekilip evde mi yormuş gibi bir görüntü veriyorsun. Oysa oturacaksınız? Bu içinize sinecek mi? siyasi partilerle yürütülen mücadeleyi tıSiyasetin dışında kalamam, bu mümkadı devlet. O yüzden ısrarla söylüyorum. kün değil. Üzerine düşünüp akıl yorduŞu anda Türkiye’de parlamenter sistem ğum konular var. Olgunlaştığı zaman aryok. Türkiye’de bir savaş yaşanıyor ve kadaşlarımla paylaşaTBMM tatile giriyor. Siyacağım. (İlgili sorularıset yaparak bu meselenin Ben artık bu sümız üzerine aktarıyor.) çözümünü isteyenlerin reci çözüme göBen artık bu süreci çölince uğradığı bir ortamda züme götürecek mosizin siyasetten umudutürecek modelin delin siyasi partilernuz olmaz. siyasi partilerle dele değil, Kürtlerin birn “Emine Ayna siyaseğil, Kürtlerin birleşleştiği bir yerden olati bıraktıysa diğer tarafa, bileceğine inanıyotiği bir yerden olabidağa mı geçiyor” kısmı rum. Mandela’nın Uluiçin yanıtınız? leceğine inanıyorum. sal Kongresi gibi. ÇünSinei millet diye bir taMandela’nın Ulusal kü siyasi parti ister isbir vardır. Halkın içindeKongresi gibi... temez diğer siyasi paryim. Halk bu mücadeletilerle rekabet içindeyi nasıl yürütüyorsa, halk dir. Öyle olunca o parti neredeyse ben de orada hem Kürtler adına bir temsiliyet kazanaonu yaşıyor olacağım. mıyor hem de devleti dönüştürecek bir sin Bu çok diplomatik bir yanıt oldu. yaset olanağı da yakalanamıyor. (DTK de Hayır diplomatik değil, öyle. Bu dağ meselesini daha ziyare art niyetli olanlar, bu niyetle kurulmadı mı? Mandela modelinden tam olarak kastınız nedir vb. sorubilinçli bir tartışmaya yönlendirmek istilarımız üzerine Ayna, “Fikirlerim olgunyor. Ama bu vesile ile şunun tartışılması gerektiğine inanıyorum. Yaptığım açık laştığında arkadaşlarımla paylaşacağım, demekle yetiniyor.) lamanın “Emine Ayna siyaseti bıraktıysa n “Süreç buzdolabında” yaklaşımı dağa mı gidecek” gibi rijit bir boyutla deBaşbakan’ın açıklamasıyla “İmralı’da ğil, devletin savaşı tercih edişinin, savaşın meşrulaştırılmasının tartışılmasını is masa kurmak yok. Yeni masada STK’ler var” oldu. Başbakan İmralı sürecinin terim. 10 yıldır ne diyorduk çözüm arabittiğini ilan etti. Ne diyorsunuz? yışlarında? Dağa çıkaran nedenleri ortaAltı sene önce de Erdoğan aynısını söydan kaldıralım ki dağa çıkışlar sonlanlemişti. Ülke yönetmek “bitti” diyerek olsın. Her konuşmamda söylüyordum. Cemuyor. Bugün bu savaşın içinde bitti dimil Bayık’ın Murat Karayılan’ın demokyor. İki ay ya da iki yıl sonra devam ediratik siyaset yapma kanallarını açalım ki dağ dediğimiz olgu ortadan kalksın. Hatta yor. AKP olur, başka bir hükümet olur, konjonktür değiştir, başka gelişmeler şöyle bir tartışma bile vardı. Acaba Öcalan DBP’yi önerirken bunun için mi öneri olur. Demek istediğim şu: “Bitti, bitmedi” laflarına tenezzül etmiyorum. O sözleyor? Keşke bu süreç oraya varsaydı. Böyri dikkate almıyorum. Çünkü belirleyici lece silahı siyaset yapmanın aracı olarak olmuyor. Şu anda savaş kararı almış, bu kullanma dönemi bitseydi. Ama tam tersavaş kararı içinde bunu ifade ediyor. Bu si oldu. Tekrar 12 Eylül dönemine dönüş koşulları yaratıldı. Şu anda da ben tam da toplumsal bir realitedir. Kürtlerle barışabunun tartışılmasını istiyorum. Yine aynı caksa bunun yolu İmralı’dan geçiyor. ‘Masa yok’ açıklamaları ‘
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle