20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 25 Şubat 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Güven riski büyüyor TİSK’e göre ekonomiye güvenin azalmaya devam etmesi halinde gelecek karanlık Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), 2015’in son çeyreğinden bu yana Türkiye ekonomisi açısından mevcut olan ekonomik risklere yenilerinin eklendiğine, terör ve jeopolitik risklerin ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilediğine dikkat çekti. TİSK’in hazırladığı şubat ayı ekonomi bülteninde, Ekonomik Güven Endeksi’nin aylık baz da ocakta yüzde 16.8, şubatta yüzde 7 düştüğü hatırlatılarak “Hangi ülke ve ekonomi olursa olsun, güven ortamının zayıflaması risk primlerini, dolayısıyla fiyatları artırır. Güven endeksinde bu eğilimin devam etmesi halinde gelecek aylarda enflasyon ve faiz oranlarının düşmesi mümkün görünmüyor. Bu durum kuru da etkileyecek” denildi. Bültende, bu süreçte sanayinin maliyetlerini artıra cak uygulamalardan kaçınılması gerektiği uyarısı yapıldı. Büyüme zayıf TİSK, “Çin ekonomisindeki yavaşlama, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Ortadoğu kaynaklı jeopolitik risklerin artması” diye sıraladığı üç nedenden dolayı dünya ekonomisinin 2015’i hedefin altında bir büyüme oranı ile tamamladığını hatırlattı. Büyüme oranındaki düşüş ve alternatif enerji kaynaklarından yapılan enerji üretimi nedeniyle ham petrol fiyatının varil başına 30 dolara kadar gerilediğine dikkat çekilen TİSK bülteninde, İran’ın küresel izolasyonunun sona ermesiyle petrol arzının artacağı, bu nedenle bu yıl petrol fiyatlarının bu seviyelerin üzerine çıkmayacağı öngörüsünde bulunuldu. Petrol ihracatçısı ülkelerde 2016’da da büyüme oranının düşmesinin sürpriz olmayacağı vurgulandı. Bültende, Çin’in geçen yıl izlediği faiz ve döviz kuru politikası ile Türkiye’ye ihracatını koruyabildiğine işaret edilerek, bunun, Türkiye’nin nihai mal fiyatları üzerinde olumsuz etkilerde bulunduğunun, Türk sanayicilerinin üretim ve rekabet gücünü de azaltmaya devam ettiğinin altı çizildi. l Ekonomi Servisi TT’den 5G işbirliği Dünyanın en büyük telekom şirketlerinden Korea Telecom ile işbirliği yapan Türk Telekom, 1 Nisan’dan itibaren kullanıcılarına 5G hızı sunacak Türk Telekom, Güney Kore’nin lider ve dünya nın en büyük telekom ve eğ lence hizmetleri şir keti Korea Tele com ile 5G’ye yö nelik işbirliğine Barselona’da imza attı. Türk Te lekom Üst Yöneticisi (CEO) Ra mi Aslan, “5G konusun da öncü olmak ChangGyu Hwang Rami Aslan istiyoruz. Çok sıkı çalışıyoruz. Bu konuda yo ğun yatırım Korea Telecom Üst Yöneticisi (CEO) ChangGyu yapıyoruz. 5 Hwang, “Hem Korea Telecom hem de Türk Te yılda 81 il lekom kendi ülkelerinde 100 yılı aşkın süredir de 213 bin lider telekom operatörü. Bu tarihi anlaşma ile bu liderliğin en az 100 yıl daha süreceğine olan inancımızı pekiştirmekten mutluyum” dedi. kilometrelik fiber altyapıya ulaş tık. Hem kapasite hem hızda lider olacağız. 5G öncesi mobil bağlanma tecrübesi yaşatacağız. 1 Nisan itibarıyla 1Gbps hıza mobil telefonlardan ulaşacağız. Bu 1000 megabit hız demek. Kullanıcılar dünyadaki en hızlı mobil datayı kullanıyor olacaklar. Bu şimdiye kadar hiç test edilmedi. Korea Telecom bunu kullanıyor. Biz de 4.5G ile wifi’yı birlikte kullanacağız. Hem kesintisiz iletişim hem de en yüksek hız sunacağız” dedi. Yeni işbirlikleri olacak Türkiye’yi ve bölgeyi önemli dijital merkez yapmak istediklerini söyleyen Rami Aslan “Son 10 yılda sadece altyapıya 20 milyar lira yatırım yaptık. Bu, sektör toplamının yüzde 52’si. Gelecek 3 yılda altyapıya 10 milyar dolar yatırım yapacağız. Türkiye’nin dijitalleşmesi ne en büyük katkıyı sağlayan oyuncu olacağız” dedi. Korea Telecom’un muhtemelen 5G’ye geçecek ilk operatör olacağını iki şirketin tarihinin de birbirine benzediğini anlatan Aslan, Kore Telecom’un sabitte yüzde 80, mobilde yüzde 32 geniş bantta yüzde 45 pazar payları olduğunu bildirdi. Aslan, “Bundan sonra akıllı ev, akıllı şehir işbirlikleri de yapmak istiyoruz. Hedefimiz 81 ili akıllı yapmak. Güney Kore’de akıllı şehir 10 yıl önce başladı. 79 şehrin 48’ini akıllı yaptılar” ifadesini kullandı. ‘Örtülü’den her ay 1 milyon dolar sözü ‘BULGARİSTAN KRİZİ’NDEN BİLAL ERDOĞAN ÇIKTI TürkiyeBulgaristan arasında Burgaz Başkonsolosluğu ataşesi Uğur Emiroğlu’nun istenmeyen adam ilan edilmesi ile ortaya çıkan krizde her gün yeni bir iddia ortaya çıkıyor. Bulgaristan medyasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) eski Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın yeni parti kurması için 20 milyon dolar verdiği haberlerinden sonra bu kez Bilal Erdoğan’ın adı geçtiği bir gelişmeyi sütunlarına taşıdı. Gazeteport’un haberine göre, Bulgaristan’da haftalık ya Bilal Erdoğan yımlanan Yukehg gazetesi “Skandal... Türkiye’den 1 milyon dolar” başlığıyla verdiği haberde Bilal Erdoğan’ın Ankara’da Lütfi Mestan ile bir araya geldiğini yazdı. Gazete haberinde Bilal Erdoğan, Mestan buluşmasında her ay 1 milyon dolar para desteği sözü verildiğini ve bu paranın Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinden karşılama garantisi aldığını ileri sürdü. Yukehg gazetesi ayrıca Lütfi Mestan’ın kuracağı DOST partisine seçimlerde Türkiye’den 50 bin oyun sözü verildiğini de ekledi. Para transferinde Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe’nin aracılık ettiği de gazetenin iddiaları arasında. Gazete haberinde Bilal Erdoğan’dan bahsederken “Bilal Erdoğan’ın adı son olarak IŞİD petrolü ticaretinde geçmişti” ifadelerine yer verdi. Nakit avans ücreti kalkacak Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) kredi kartından nakit avans çekimi ile ilgili düzenlemeler üzerinde çalışıyor. BusinessHT’ye konuşan bankacılık kaynakları nakit avans çekiminde, faiz uygulaması yanında alınan ücretin kaldırılması yönünde bir düzenleme yapılacağını belirtti. Konuyla ilgili BDDK yetkilileri soruları yanıtlamazken, Türkiye Bankalar Birliği ise henüz BDDK’nın düzenlemesi ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını belirtti. l Ekonomi Servisi Fiyat yüksekse kendiniz yatırım yapın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, birkaç hafta önce konuşmasında GSM operatörlerine yönelik, fiber seferberliği başlatalım çağrısında bulunmuş, “Küçük hesapları bırakalım” demişti. Turkcell ortak şirket kurma çağrısı yaparken, Vodafone da fiber döşeme konusunda haksız rekabet olduğunu vurgulamıştı. Rami Aslan, bu açıklamalara yönelik, “Herkes fibere yatırım yapmış olsaydı, şu anda bu konuları tartışmayacaktık. Toplam fiberin yüzde 85’ini biz yaptık ve bu altyapı herkese açık. Regülasyonun belirlediği fiyatlarla herkesle paylaşabiliriz. Zaten altyapımızı herkesle paylaşıyoruz. Regüle eden fiyatı yüksek buluyorsanız kendiniz yapın” dedi. Büyük resmin parçaları yerine oturuyor “Büyük resmin” parçaları giderek yerine oturuyor; göründüğü kadarıyla da resim, 19. yüzyılın sonuna benzemeye başlıyor. Beni yine “büyük resme” bakmaya, geçen hafta Financial Times’da yayımlanan, “artan korumacılık eğilimlerine” ilişkin yorum, bu ay yayımlanan silahlanmayla ilgili iki rapor yönlendirdi. Küreselleşme nasıl bitiyor? 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan son çeyreğinde hızlanan bir küreselleşme 20. yüzyılın başında, iki büyük savaşla, faşizmle, devrimlerle çökmüştü. Bu çöküşün nedenleri arasında iki eğilim özellikle dikkat çekiyor. Birincisi ülkelerin içinde gelir dağılımının bozulmasında hızlanma; ikincisi, ülkeler arasındaki gelir dağılımı dengesinin yeni yükselenlerin etkileriyle değişmeye başlaması. Birinci eğilimin iki boyutu var. Ülke içinde sınıf çelişkileri derinleştikçe hükümetler, işsizlikteki artışı sınırlamak, dış rekabetten zarar gören sanayileri korumak, gelir dağılımının daha da bozulmasını, halkın sıkıntılarını ifade eden muhalefetin yıkıcı düzeylere ulaşmasını önlemek için ekonomilerini koruma altına almaya başlıyorlar. Yerli kapitalizmi beslemek, sermaye/mal fazlasını göndermek için yabancı pazarlara ve kaynaklara ulaşmak önem kazanıyor. Bunu silahlanma yarışı, milliyetçi, yabancı düşmanı ideolojilerin yükselişi izliyor. İkinci eğilim de, yeni yükselen güçlerin kendi ekonomilerinin genişleme gereksinimlerine paralel olarak, küresel bölüşüm ilişkilerini, güç dengelerini sorgulamaya başlamasıyla ilgili. Dün ve bugün “Büyük resmin”, şimdilik yerine oturmaya başlayan parçaları kısaca şöyle: ABD hegemonyası gerilerken Çin yükseliyor; ABD ve Avrupa işçilerinin gelirleri düşerken Çin işçilerinin gelirleri artıyor. Çin kapitalizmi Batı merkezli dünya ekonomisi içinde, “çevrede” olduğu kadar merkez ülkelerde de kendine yeni değerlenme alanları açmaya başlıyor. Rusya kapitalizmi SSCB’nin dağılmasının ardından kaybettiği coğrafyaları geri almaya başlıyor. 2008 mali krizi, ticarette küreselleşmeye büyük bir darbe vurdu; mali sermaye çevre ülkelerden merkeze dönmeye başlarken bir mali “deglobalizasyon” (küreselleşmeden geri dönüş) yaratmaya başladı. Geçmişte olduğu gibi bu kez de gelir dağılımındaki bozulma dayanılmaz boyutlara ulaşırken sağ popülist hareketler, şoven milliyetçilik, ırkçılık da yükselmeye başladı. Financial Times’ın aktardığına göre hükümetler dış ticarette, 2012 yılının ilk 10 ayında 183 korumacı önlem alırken bu sayı 2014 ve 2015’in aynı döneminde sırasıyla 407’ye ve 539’a yükselmiş. FT, kota ve vergi uygulamalarının çok yaygın olmadığına ancak ihracat desteklerinin, haksız rekabet yaratacak çeşitli uygulamaların arttığına dikkat çekiyor. Korumacı eğilimleri uygulayan ülkelerin başında Hindistan, Rusya, ABD geliyor. Almanya, Çin, 6. ve 7. sıradalar Bu ay yayımlanan “The Military Balance” (Askeri Denge) yıllık raporu, Washington Post’un aktardığına göre iki önemli noktaya işaret ediyor. Birincisi ABD’nin toplam savunma harcamaları 598 milyar dolarla, kendisinden sonra gelen 14 ülkenin toplam harcamalarına eşit. Çin 145 milyar dolarla ikinci sırada gelirken onu 82 milyar dolarla Suudi Arabistan izliyor; sonra sırasıyla milyar dolar olarak Rusya (66), İngiltere (56), Hindistan (48), Japonya (41) geliyor. Rapor, mutlak büyüklükler bir yana, silah teknolojilerindeki ilerlemelerin, dengeleri yükselen ülkelerden yana değiştirmeye başladığına işaret ediyor. SIPRI’nin salı günü açıkladığı dünya silah ticareti raporu da, 2003’ten sonra silah transferlerinde sürekli bir artış eğilimi, 20112015 döneminde de 20062010 dönemine göre yüzde 14’lük bir artış saptıyor. Büyük resmin bir parçası da Ukrayna, Suriye, Yemen, Tayvan gibi, Tükidides kapanı (karmaşık ittifaklar yüzünden savaşa sürüklenme riski) kavramını akla getiren patlayıcı noktaların artmakta olmasıyla ilgili... Evet, dünya 19. yüzyılın sonuna benzemeye başlıyor... Brezilya’nın notu düştü Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Brezilya’nın kredi ve tahvil notunu A’dan Ba2’ye indirirken not görünümünü ‘negatif’ olarak belirledi. Moody’s not indirimine neden olarak düşük büyüme ortamında Brezilya’nın borç değerlerinde görünümün daha da kötüleşmesini gösterdi. Kuruluş, Brezilya’da kamu borcunun 3 yıl içinde GSYH’nin yüzde 80’ini aşmasının muhtemel olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle