20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Koalalar Avustralya’da koalalar klamidya enfeksiyonu nedeniyle tehlikede. Cinsel yolla aşı bulaşan hastalığın Avustralya’daki Koala popülasyonunun yarısını etkilediği belirtiliyor. Uzmanlar hastalığa karşı aşı geliştirmeye çalışıyorlar. Hasta bekliyorHAKAN CEVREKARA lığın ölümcül olduğu belirtiliyor. Yıllarca kürkleri için avlanan ve sayıları hızla azalan koalalar 2012’de tehdit altındaki hayvanlar listesine alınmıştı. 25 Şubat 2016 Perşembe TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] Suyun Yeryüzündeki suyun milyarlarca yıldır hiç değişmediğini biliyor musu sesine kulak nuz? Ya da Anadolu’nun ilk barajının 3 bin yıl önce Hititler tarafından ya verin pıldığını? Tasarım ve içeriğini TEMA Vakfı’nın üstlendiği su konulu internet sitesi “Sutema.org” yayına girdi. Site okurlarını yukarıdaki sorularla karşılıyor. TEMA siteyle, bizleri suyu tüm yönleriyle keşfetmeye çağırıyor. Gözlemevi destek bekliyor Türk Astronomi Derneği “TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi çevresinde yeni mermer ocakları açılmasın” kampanyası başlattı. Change.org’da başlatılan kampanyada hedef 1500 kişiye ulaşmak. Ocaklar gözlemlerin bilimsel kalitesini düşürmekle kalmıyor, toz nedeniyle teleskoplara da zarar veriyor. Kampanya ile ilgili yapılan açıklamada şöyle deniyor: “Sizden kampanyanın duyurulması için destek rica ediyoruz. Lütfen yakın çevrenizdeki kişilere eposta veya sosyal medya kanallarıyla bilgi verin.” yAakdşeanmizsfoakvuanşıun Türkiye’de sadece 100 tane kaldı. Eğer yaşam alanları koruma altına alınmazsa yok olacaklar CEM ORKUn KIRAÇ/ SAD AFAG Hızla nüfusu artan ve kirlenen dünyada, sayılarının sadece 600 kaldığı tahmin ediliyor. Bunlardan yaklaşık 100’ü de (6’da 1’i gibi azımsanmayacak bir rakam) Türkiye kıyılarında, siyasi çıkarlar ve rant baskısı altında yaşam mücadelesi veriyor... Akdenizfokundan (Monachus monachus) söz ediyoruz. Dünyada sadece Doğu Akdeniz sahillerinde ve Batı Afrika’nın küçük bir bölümünde bulunuyor. Ülkemizde ise Marmara Adaları, Biga Yarımadası, Gelibolu Yarımadası, Yeni FoçaDatça, DatçaKemer, AlanyaTaşucu, Hatay Samandağ ile Suriye sınırı arasında kalan sa hiller. Bu nesli tü kenmekte olan can lıyı tehdit gören ke simlerin başında, bilinçsiz balıkçı lar geliyor. Ağlarını parçaladıkları gerekçesiyle kasıtlı, YUSUF ÖZKAN kimi zaman da yan lışlıkla öldürülüyorlar... Katliamın büyüğü Ancak katliamın daha büyüğü, siyasi iktidarların arkaladığı rant kesimleri eliyle yapılıyor. Buna en çarpıcı örnek, Çanakkale’nin Karabiga kıyılarından verilebilir. Akdenizfokunun üreyebildikleri, yaşamını sürdürebildiği mağaralardan önemli bir bölümü, bölgeye kurulan termik santralların kömür depolama sahası olsun diye betonla kapatılmış. Buna da özellikle, konuyla ilgisiz “uzmanların” hazırladığı ÇED raporları zemin hazırlamış... İzinler yanlış Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD AFAG) Koordinatörü Cem Orkun Kıraç’a, Karabiga kıyılarındaki doğal yaşamı gözlemlemek için 7 kez bölgeye geldikleri sırada ulaştık. Kıraç ve arkadaşları o sırada, iktidarın ısrarla varlığını kabul etmediği akdenizfoklarını, mağaralara yerleştirdikleri özel kameralar, dışarıdan da teleobjektifli fotoğraf makineleriyle görüntülüyorlardı. Kıraç, “Termik santrallara verilen izinleri anlamak mümkün değil” dedi. 3 fok görüldü, herkes sevindi Aydın’ın Kuşadası Belediyesi’nce botanik park ilan edilen bölgede üç Akdeniz foku görüldü. Nesli Kritik Derecede Tehdit Altında olan Akdeniz foklarından üçünü Doğal Botanik Park kıyılarında görülmesi doğaseverleri sevindirdi. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), park alanının daha iyi korunması için çağrı yaptı. l Latif Sansür/Kuşadası / DHA Kömürden vazgeçinTermik SantrallAr ormanları, tarımı yok edecek Greenpeace’e göre Türkiye’nin güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyeli yüksek. Termik santrallara hiç gerek yok. HAZAL OCAK Türkiye’de aktif çalışan 20 termik santral var. Kömürlü termik santralların neden olduğu hava kirliliği kalp ve solunum yolu hastalıklarından, erken ölüm risklerine kadar ciddi sağlık risklerini de içerdiği Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmesine karşın Soma, Zonguldak, Çanakkale başta olmak üzere, Türkiye’de birçok bölgede 80 kömürlü termik santral daha planlanıyor. Havayı kirletiyor İklimi de olumsuz yönde değiştiren termik santrallara karşı çok sayıda mücadele sürüyor. Bunlardan birini de aktif olarak Greenpeace sürdürüyor. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası sorumlusu Avukat Deniz Bayram’la mücadelelerini ve Türkiye’deki termik santralleri konuştuk. n Türkiye 80 yeni termik santral planlıyor. Bu doğru bir politika mı? Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası sorumlusu Deniz Bayram. Var olan kömürlü santrallarının yarattığı kirliliğin üzerine 80 kömür projesi eklemek demek, kirliliğin etkilerinin tüm ülkeye yayılması demektir. Türkiye, 80 proje ile dünyada kömür projeleri bakımından en tehlikeli 4. ülke oldu. Kömüre dayalı elektrik üretimi politikası bu yönde devam ederse, nefes alamadığımız hava, sağlığımızı bozacak. Ormanların olmadığı, tarımsal üretimin verimsizlştiği/yok edildiği, su kay naklarının tüketildiği/kirletildiği, santralların yakınındaki bölgelerde insanların göçe zorlandığı, köylerin taşındığı bir tablo ile karşı karşıya kalacağız. Türkiye’nin 80 kömür projesi tarihin en yanlış politikalarından biri. Türkiye’nin sınavı n Paris anlaşması imzalandıktan sonra böyle bir yatırım yapılabilir mi? Paris anlaşması, iklim değişikliğini, 1.5 derecede tutma çabası ile 2 derece altında sınırlama hedefi getiriyor. İklim değişikliğinde geri dönülemez bir eşikteyiz. 200 ülkenin imzaladığı anlaşma, en başta kömür yatırımlarını içine alan fosil yakıtlara dayalı enerji üretimini iklim değişikliğinin faili olarak ilan etmesi bakımından çok önemli bir adım. Sağlığa, iklime, doğaya kısacası yaşama değer veren bir ülkede kömür projelerinin sürdürülmemesi gerekir. Paris sonrası diğer ülkeler gibi Türkiye de bunun sınavını verecek. n Çözüm nedir? Kömüre dayalı enerji üretimi planlı şekilde terk edilmeli. Enerji verimliliğine önem verilmeli. Yerelleşmiş yenilenebilir enerji üretim politikaları geliştirilmelidir. Enerji verimliliği politikaları Türkiye’de neredeyse yok. Yenilenebilir enerji üretimi açısından ciddi politika ve yasal sorunlar var. Bu da yenilenebilir enerjinin gelişimini engelliyor. Mutlaka çevresel etki analizi yapılmalı n Rüzgâr enerjisi de yavaş yavaş bazı bölgelerde tepki görüyor, neden? Bu Türkiye’de yenilenebilir enerji politikalarının yokluğu ile ilgili bir konu. Rüzgâr yatırımlarının çevresel etki analizi süreçlerinden muaf tutulması, bu yatırım ların uygun, sürdürülebilir yerlerde gerçekleştirilmemesi, çoğunlukla ormanlık alan, tarımsal üretimi fazla bölgeler ve her şeyden önce o bölgede yaşayan insanlarla demokratik, katılımcı süreç işletilmeksizin hayata geçirilen projeler tepki görü yor. Demokratik katılımcı, şeffaf bir proje planlaması ile, çevresel etki analizi bilimsel gerçeklere dayalı olarak yapılan yerelleşmiş yenilenebilir enerji üretimi politikaları oluşur ve özenle uygulanırsa, kirli enerji politikalarından çıkış daha kolay olur. İstilacı türler yayılıyor Küresel ısınmanın etkisiyle Ege kıyılarına, Hint Okyanusu kökenli zehirli türler akın ediyor. Yeni gelen türler Ege Denizi’nin ekolojik dengesini bozuyorlar. Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Nuri Tarkan 2012’den bu yana Hint Okyanusu’ndan gelen balon balıklarının ciddi bir tehdit yarattığını söyledi. Marmaris Sınırları Su Ürünleri İşletme Müdürü Mesut Güven de, “Üç yıl önce bakanlığa bilgi verildi ve Ege Üniversitesi ile altyapı çalışması yapıldı. Fakat süreç olarak üç yıldır bir ilerleme yok. Balon balığı yüzünden Marmaris’teki balık popülasyonunda ciddi azalma var. Kalamar ve ahtapot populasyonu da azalıyor” dedi. YEŞİL DÜNYA HAKAN KARA Denizkızları ve foklar Tekneyle Foça’nın siren kayalıklarına doğru yol alırken, Homeros’un Odysseia destanını karıştırıyorduk. Denizkızları ve sirenlerle ilgili pek çok şey okumuştuk. Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın kitaplarından öğrendiklerimizi birbirimizle paylaşıyorduk. “Bakışları sonsuz okyanusları, uzun deniz gezintilerini anımsatırmış. Güzellikleri dillere destan, sesleri büyüleyici. Kayaların üzerine oturur uzun saçlarını tararken şarkı söylerlermiş. Onların şarkılarını duyan denizciler kendilerini denize atar, kayalara çarpıp can verirlermiş” “Peki Odysseus nasıl sağ kaldı?” “Odysseus kendini geminin ana direğine bağlattı. Böylece o büyülü şarkıları dinleyip sağ kalmayı başaran ilk insan oldu.” Biri Melih Cevdet Anday’ın “Kolları Bağlı Odiseus” şiirini okuyordu. Diğeri elindeki William Waterhouse’un “Siren” tablosunun fotoğrafını inceliyordu. “Peki şarkıları nasıldı” diye soruyordu bir arkadaşımız ısrarla. Nereden bilebiliriz ki? “Arkadaşlar bu kadar heyecanlanmayın” diyordu bir başkası, “Denizkızı diye birşey yok”. Elbette biliyorduk. Denizkızı diye bir şey yok! Peki niye gözlerimizi kayalıkların dibindeki mağaralardan ayıramıyorduk? Birden bir karaltı gördük denizde. “Denizkızı” diye bağırdı biri. Oysa bir foktu. Bir akdenizfoku. “Denizkızımızı bulduk işte” diye haykırdı diğeri. Fok bir göründü sonra denizin derinliklerinde gözden kayboldu. Birkaç saniye sürdü her şey. O kadar. Ve biz sanki bir denizkızı görmüş gibi heyecanlanmıştık. Öyle ya dünya üzerinde 600 akdenizfoku kalmıştı kala kala. Türkiye kıyılarındaki sayı 100 civarındaydı. Türü tehdit altındaydı. En az bulunan 12 memeli türünden biriydi. HHH Tekneyi adanın arkasındaki koya çekip siren kayalıklarına çıktık. O zamanlar burası koruma altında değil. Biz de buraların foklara ait olduğunu henüz bilmiyoruz. Kayalıklara oturduk. Gözümüz hâlâ denizde. Foku tekrar görür müyüz diye bakınıyoruz. Boşuna. Günbatımını izlerken, balıkçıların bize anlattığı sesleri duyabilecek miyiz diye merakla bekliyoruz. Fırtınalı gecelerde kayalıklardan müziği andıran ürkütücü sesler yükselirmiş. Öyle anlatmışlardı bize. Siren kayalıklarında binlerce mağara ve oyuk var. Güçlü bir rüzgâr estiğinde o oyuklardan tuhaf sesler çıkabilir elbette. Neden olmasın. Gerçi daha önce defalarca gelmiştim bu kayalıklara, öyle sesler duymamıştım. O gece 22.00’ye doğru güçlü bir rüzgâr esmeye başlayınca birden o sesleri duymaya başladık. Sanki üflemeli çalgılardan oluşan dev bir orkestranın ortasında oturuyorduk. Gece yarısına doğru Foça’ya dönerken, doğanın konserinden büyülenmiş gibiydik. Gördüğümüz foka da bir isim takmıştık: Denizkızı. HHH Siren kayalıklarının altındaki mağaralarda o zamanlar üç tane akdenizfoku yaşıyordu. Biri yavruydu. “Bugün kaç fok yaşıyor siren kayalıklarında” diye soruyorum Foçalı bir balıkçıya. “Neredeyse bir yıldır kimse fok görmedi Foça’da” diyor. Foklar gitmiş olabilir mi? Foça sadece İzmir’in en güzel ilçelerinden biri değil. İnsanı cana yakın, kültürlü, doğa sever. Eğer foklar Foça’da bile rahat edemedilerse... “Ne olur ki gitseler” diye soruyor bir arkadaşımız. Yanıtı Foçalı balıkçı veriyor: “Siren kayalıkları öksüz kalır.” Pekin’e dev tünellerle cereyan Çin’in başkenti Pekin’de hava kirliliğine çözüm olarak dev havalandırma tünelleri inşa edilecek. Şinhua haber ajansına göre, 500 metre uzunluğunda, beş ve seksen metre genişliğinde 12 tünel yapılacak. Tünellerle cereyan yaratılıp hava temizlenecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle