20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 2 Şubat 2016 KULTUR EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] 15 ‘O tablo babamın değil’ ürkiye, son birkaç gündür Pablo Picasso’ya ait olduğu iddia edilen bir tabloyu tartışıyor. Biz de sayfamızda bu konuyu derinlemesine bir yazı ile ele alarak, ‘Saçını Tarayan (Çıplak) Kadın’ isimli, 1940 tarihli bu tablonun ABD’nin New York kentindeki MoMA (Modern Sanatlar Müzesi) envanterinde 588.1995 numara ile yer aldığını ve İM eserin Louise ReEVR inhardt Smith taĞ U T AL Oğul Claude Picasso: Bakırköy’de satılmaya çalışılırken yakalanan ‘Picasso’ tablosu için sanatçının oğlu Claude Picasso ve eseri koleksiyonunda bulunduran MoMA’dan yanıt var T rafından müzeye bağışlanmış olduğunu, ancak sergilenmeye devam etmediğini iletmiştik. Bu süreçte görüşlerine başvurduğumuz bir kurum da, bu tür vakalarda resmi görüş beyan eden ve başını Picasso ailesinin çektiği ‘Picasso Administration’ oldu. Önceki gün Pablo Picasso’nun oğlu, Bay Claude nezdinde yazıştığımız Picasso ailesi, dün Bakırköy’de ele geçirilen ‘sözde Picasso’ tablosunun ön ve arka yüzü ile yaptığımız sorgulama başvurusunu yanıtlayarak, aynen şunları açıkladı: “Sayın Bayım, Talebiniz üzerine Bay Claude Picasso, söz konusu eserin özgünlüğünü anlamak için tarafımıza ilettiğiniz dokümanları incelemiştir. ‘Femme se Coiffaint’ (Saçını Tarayan Kadın) Gönderdiğiniz bilgiler doğrultusunda ve sadece bu dokümanlara bakıldığında, Claude Picasso, bu tablonun babası Pablo Picasso’nun elinden çıkmadığı kanısındadır. Bu, Picasso’nun ‘Femme se Coiffaint’ adlı, New York MoMA’ya ait olan eserinin bir taklididir. Pablo Picasso’ya ait bu eserin bir kopyası yoktur. Saygılarımızla.” Öte yandan MoMA müzesi adına Direktör Glenn Lowry’ye ulaşmaya çalıştık. Lowry’nin asistanı Margaret Doyle üzerinden yanıt veren kurum, haberde söz edilen tablonun, MoMA’daki Picasso tablosu ile bir ilgisinin bulunmadığını bildirerek, daha fazla bilgi için Türkiye’deki adli mercilere başvurmamız gerektiği tavsiyesinde bulundu. Orijinal tablo üstte ve kopyası ise sağda. Claude Picasso Bu tablo keşfini ‘Bosch’ geçmeyin duğu öğrenildi. Konuyla ilgili bilgi, dünya çapında yürütülen Bosch Araştırma ve Konservasyon Projesi ekseninde kamuoyuna duyurulurken, 38.6 x 25.1 cm. boyutundaki ilgili tablonun 1930’larda ABD’nin Missouri eyaletindeki Kansas şehrinde yer alan NelsonAtkins Sanat Müzesi koleksiyonuna girdiği kaydedildi. Bu keşif, görece devasa ve hayret uyandırıcı kompozisyonlarıyla bilinen Hieronymus Bosch adına da önemli sayılıyor. Eser, Bosch’un 500’üncü doğum yılı kutlamaları ekseninde, Hollanda’daki Het Noordbrabants Museum’da 13 Şubat’ta sanatseverlere sunulacak. Hollandalı ressam Bosch’a ait l Kültür Servisi bir tablo bulundu. arihi 1500 ila 1510 dolaylarına uzandığı düşünülen ve meşe panel üzerine yağlıboya ile yapılmış bir tablonun, dünya sanat tarihine yön veren Hollandalı rönesans ressamı Hieronymus Bosch’a ait ol T JAMES JOYCE 134 YAŞINDA Bugün, İrlandalı yazar James Joyce’un 134., modern klasiği ‘Ulysses’in ise 94. ‘doğum’ günü. Joyce’u, Ulysses’i iki ayrı yayınevinden Türkçeye kazandırmış Nevzat Erkmen ve Armağan Ekici’nin yorumlarıyla hatırlıyoruz Yeni ‘Gökkuşak’ Brüksel yolcusu ugün, dünya edebiyatına getirdiği özgün anlatım yenilikleriyle tanınan İrlandalı James (Augustine Aloysius) Joyce’un doğum günü. 2 Şubat 1882’de dünyaya gelen Joyce, özellikle “Ulysses” ve “Dublinliler” isimli kitaplarıyla tanınırken, bunlardan “Ulysses”, Amerikan The Little Review’da Mart 1918’den Aralık 1920’ye kadar seri halinde yayımlanmıştı. İlk kez Sylvia Beach tarafından bir bütün halinde, yine bir yıldönümünde, 2 Şubat 1922’de Paris’te Shakespeare and Company B İrlandalı mürekkebin modern destanı isimli tarihi kitapçıda basılan Ulysses, ‘modern klasik’ler arasında bugün de, yarın da baş köşede. Biz de, bu vesile ile kitabı ilk olarak Yapı Kredi Yayınları (YKY) etiketiyle çevirmiş Uluslararası James Joyce Vakfı ve PEN Türkiye üyesi Nevzat Erkmen’in “Yaşamımın Son Dansı” isimli kitabından, çeviri süreciyle ilgili ilginç bölümleri sizinle paylaşıyoruz. Bunun yanı sıra, kitabı dört yılda çeviren ve dört yıl önce Norgunk Yayıncılık etiketiyle okura sunan Armağan Ekici’nin de yorumlarını aktarıyoruz... n Ulysses’te Türkçe sözcükler James Joyce meraklısına notlar Joyce’un bir diğer klasikleşen yapıtı olan “Finnegans Wake”, geçen aralıkta Aylak Adam Yayınları tarafından ilk kez Türkçeye kazandırıldı. Üç cilt olarak yayımlanması düşünülmüş eser, Umur Çelikyay çevirisi ile Türkçede “Finnegan’ın Vahı” olarak hazırlanırken, Sel Yayıncılık da aynı kitabın Fuat Sevimay çevirisiyle baskısını yapacağını duyurdu. Dolayısıyla uzun yıllardır çevrilemezliğiyle bilinen bu eserin iki Türkçe çevirisi bu yıl içinde raflarda olacak. Öte yandan özel bir JoyceDublin gezisi de, 11 15 Eylül arasına rastlayan Kurban Bayramı tatilinde, Chester Beatty Kütüphanesi, Trinity Koleji ve James Joyce Müzesi ile Kulesi’ni de kapsayacak biçimde Fest Travel tarafından organize edilmiş. Bilgi: (212) 216 10 36. Nevzat E rkmen: Sarkis’in ‘Gökkuşak’ adlı eserinin ‘yeni’ versiyonu Brüksel’de sergilenecek. (Fotoğraf: Ali Kazma) 2014 yılında 10. kuruluş yılını kutlayan İstanbul Modern’in ön cephesine yılbaşı gecesi öncesi yerleştirilip 2015 yılı boyunca sanatseverleri karşılayan Sarkis’in “Gökkuşak” isimli yapıtının ‘yeni’ versiyonunu yarın Belçika’nın başkenti Brüksel’deki la Galerie Nathalie Obadia’da açılacak “Il Grido” (Ağlamak) sergisiyle gözler önüne serecek. “Le cri sous son arcenciel” adlı yapıtın yer aldığı sergi 26 Mart tarihine kadar sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. Ulysses’in benzersizliği: İNSANCILLIK ADD ŞİŞLİ ŞUBE GENEL KURUL KARARI Yönetim Kurulumuz 31.01.2016 tarihinde toplanarak ilk genel kurulun 18.02.2016 Perşembe saat: 13.00’da dernek merkezinde yapılmasına. Çoğunluk sağlanamaması durumunda 21.02.2016 tarihinde Blackout AVM Tiyatro Sahnesi’nde yapılmasına karar verilmiştir. Üyelerimize duyurulur. Nevzat Erkmen’in ‘Ulysses’ çevirisinin ilk baskısı 1996 yılında yayımlandı. yer alıyor mu? Evet. Yashmak (yaşmak), santur ve başkaları. Bir de, He talks “Turko the Terrible” (Müthiş Türk) var, Türk terlikleri var. n Bu çeviri ‘önemli bir başarı’ mıdır? “...bu kitabı okuyacak genç insanlar olacak, Türkçenin tüm o inanılmaz, güzel, heyecan verici biçimlerini görenler olacak bu, işte, emeklerime değecek. Şayet İngilizce öğrenirlerse, özgün sözcükoyunlarının da tadını çıkarabilirler...” n Bugün, özellikle de internet çağında Ulysses’in şöhreti gene doruklarda. Joyce’un yapıtındaki benzersizlik nedir? En başta şu zekâ oyunları düşüncesi. Benim, Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu’nun Türkiye Temsilcisi olduğumu biliyorsunuz. Her yıl zekâ oyunları şampiyonasının yapıldığı bir ülkede toplanıyoruz; orada dostlarıma dünyanın en zor bulmacasını çözdüğümü söylüyorum, elbet, ‘Finnegans Wake’ hariç! Ulysses’teki benzersizlik nedir? Sanırım, onun sergilediği insancıllık. Joyce, romanın kahramanı olarak bakınız kimi seçmiş bir Yahudi, bir reklam satıcısı. (...) Gerçek iletişim böylesine azken hepimiz dışarlıklıyızdır. Ne var, Ulysses daha geçenlerde bir Amerikalı panelce İngilizce dilinde yirminci yüzyılın en iyi romanı seçilmişti. Bu bana gurur veriyor... Korkmayıp gülebilen okur, galibiyetimdir n Çeviri süreci nasıl doğdu? Armağa n Ekici: 2008 civarında, Ulysses’in içine gömüldüğüm bir dönem oldu. Bu sırada, tiyatrohalüsinasyon formatındaki “Kirke” bölümündeki komiklikler için kafamda Türkçe çözümler kurmaya başlayıp, bunların Nevzat Erkmen çevirisinden çok başka olduğunu fark edince ilk kıvılcım çakmıştı. Bu çeviriyle, Joyce’un bence ne demek istediğini göstermek istedim; müzik ve anlam açısından Joyce’a çok daha sadık bir metin ortaya çıkarmaya çalıştım. İşin teknik taraflarının meraklısı için, blogumda (ekici.blogspot. com) yazılar ve söyleşiler var. Asıl motivasyonum kitabın güzelliğini paylaşmak, “mizahıyla, insani tarafıyla, doluluğuyla, hayatı her yönüyle kapsamasıyla bana tattırdığı okuma keyfini anadili Türkçe olan okura tattırabilmek”ti. Ulysses’ten korkmayı bırakıp gülmeye başlayan her okur benim için galibiyettir. n Kitabın edebiyat tarihi için önemi nedir? Günümüzün önemli romancılarından Tom McCarthy şöyle diyor: “Ulysses’ten sonra nasıl yazmalı? Bu sırf Joyce’un başka herkesten daha iyi yazıyor olması meselesi değil (daha iyi yazıyor da sahiden), Çevirisi 2012’de çıkan Ekici, kitabın baş kahramanı Leopold Bloom’un evinin önünde. ama daha çok Ulysses’in yayımlanmasının edebiyat için bir tür göğe ağış, hem insanların hazdan gözünü döndüren, hem de katastrofik, hatta belki de kıyamet günü özellikleri taşıyan bir olay olması meselesi. Bir tür naif realizm artık mümkün değil Ulysses’ten sonra; ayrıca, bunun tüm alternatiflerini, akla gelebilecek her avantgarde manevrayı da Ulysses öngörmüş ve tüketmiş bile.” Tom McCarthy belki abartıyordur, ama ben de teşhisinin ana hatlarıyla doğru olduğunu düşünüyorum. Ulysses’ten sonra hayat hakkında çok safça yazmak doğru değil. Joyce, Ulysses’le hayatı tüm paramparçalığıyla kucaklamanın, bunu yaparken her kelimenin bütünlük içinde rol oynadığı, bir sayfadaki inceliğin yüzlerce sayfa ötedeki başka bir kıvılcıma göz kırptığı çok ince dokunmuş, çok renkli bir ağ kurmanın müthiş bir örneğini vermiş. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle