27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 ürkiye piyasalarında son dönemde ABD Merkez Bankası (Fed) ile ilgili gelişmeler takip edilirken içeride riskler birikiyor. Anayasa Mutabakat Komisyonu’nun çalışmalarına başlaması ile birlikte artan başkanlık tartışmaları, siyasi risklePİYASA rin en erken NOTLARI yılın ikinci yarısına kadar süreceğini gösterirken süreç 2017’de gerçekleştirilePelin bilecek başÜnker kanlık odaklı yeni bir erken seçime kadar uzayabilir. Bu durumda kaçınılmaz olan “yeni belirsizlik dönemi” Fed’in üçüncü kez faiz artırması beklenen yılın son çeyreğinde küresel baskının da etkisiyle risklerin tavan yapmasına neden olacak. Son iki yıldır dört seçim geçiren Türkiye’nin yeniden seçime hazırlanmasının ekonomiye darbe vurması ise şaşırtıcı olmayacak. Geçen dönemde siyasi belirsizlik ortamının en önemli sonucu yapısal reformlarda kendini göstermişti. 2015’te enflasyon, büyüme, ihracat, turizm gelirleri gibi önde gelen makroekonomik verilerde hedefler tutmazken 2016 da kayıp bir yıl olabilir. Güneydoğu’daki çatışma ortamı başta Türkiye iş dünyası olmak üzere yatırımcıları tedirgin ederken, Türkiye’nin dış finansmana yani yabancı yatırımcıya bağımlı olması bir diğer yumuşak karnı olarak karşımıza çıkıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu geçen hafta PepsiCo Türkiye’nin yeni genel müdürü Levent Yüksel PepsiCo, Levent Yüksel’i Türkiye operasyonuna genel müdür olarak atadı. Daha önce “Büyük Balkanlar Genel Müdürü” ve “Güneydoğu Avrupa Bölgesi Franchise Operasyonlarından” sorumlu olan Yüksel, görevine 1 Mart itibarıyla başlaTASARIM: SERPİL ÜNAY yacak. Yüksel “PepsiCo, geniş bir yiyecek ve içecek yelpazesi sunmayı, çalışanlarına güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı, faaliyet gösterdiği yerlerde yerel topluluklara saygı göstererek onları desteklemeyi vaat ediyor” dedi. Pazartesi 15 Şubat 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ Patlamaya hazır bomba T Hollanda’da düzenlenen Yatırımcılar Forumu’nda “Dünyadaki en istikrarlı demokratik ülkelerden biri Türkiye’dir” diyerek güven vermeye çalışsa da yabancıların Türkiye’deki demokrasi standartlarıyla ilgili endişeleri büyüyor. Yatırımcılar açısından diğer büyük soru işareti ise Merkez Bankası’nın hükümetten bağımsız bir şekilde politika yürütüp yürütemeyeceği üzerine. Nisanda gerçekleştirilecek Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı atamasında hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın elinde olan atama kararının ne kadar sağlıklı olacağı konusunda soru işaretleri var. Eğer TCMB Başkanlığı seçimleri hükümetin para politikasına el koyması şeklinde yorumlanırsa Türkiye “yatırım yapılabilir” statüsünü kaybedebilir. Bunun sonucunda ortaya çıkacak ekonomik çalkantının olası bir referandum veya genel seçim süreciyle bir fırtınaya dönüşmesi mümkün. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch 26 Şubat ve 19 Ağustos, Moody’s 8 Nisan, 5 Ağustos ve 2 Aralık, Standard&Poor’s ise 6 Mayıs ve 4 Kasım tarihlerinde Türkiye’nin notunu gözden geçirecek. Ocak ayında Davutoğlu’nun Londra’da yatırım bankası Merrill Lynch ev sahipliğinde yabancı yatırımcılarla gerçekleştirdiği toplantılarda da en yoğun karşılaştığı sorular Başkanlık ve TCMB’nin bağımsızlığı üzerine olmuştu. Yabancı yatırımcılar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ajandası nedeniyle Türk varlıklarından uzak durduğunu belirtmişti. Başkanlık referandumu veya olası bir erken seçim siyasi tansiyonun hızla artabileceğine işaret ederken, sürecin Fed ile birleşecek olması fırtınanın habercisi Üç ordu abah uyanıp duştıraşgiyinme faslıyla mesaiye hazır hale geldikten sonra, sadece ülkesini değil, bütün bölgeyi ateşe atacak bir savaşa girmekten, gündelik ritüelin devamı gibi söz edebilmek, nasıl bir ruh halidir? Uğruna yaşam vermeye değecek bir bağımsızlık savaşının koşulları yokken ortada; beğenmeseniz de uluslararası hukuk zemininde halen egemen olan bir devlet topraklarına girme niyetini, kahvaltı masasındaki zeytine çatal uzatma rahatlığında söyleten nedir? Ve kılına zarar gelse çılgına döneceği, kapıdan çıkmadan sarıldığı çocuklarının, bu cümlenin sonuçlarından etkilenmeyeceğine dair sonsuz güveni nasıl duyar bir insan? Ona dokunulmazlık kazandırmış statüsü mü, korumalar mı, ömür boyu sağlık garantisinin yol açtığı bir illüzyon mu, yoksa bunların tümünü birden kaybetme ihtimalinin dayanağı olan kalp ve zihin ipoteği mi? Yarım yüzyıldır soluk aldığım bu hayatın içinde, böylesi soruları hâlâ sorabiliyor olmanın naifliği belki de “güç zehirlenmesi” kavramıyla birlikte dün kutladığımız “öykü” sanatının alanına giriyordur. Benim bu soruları soruyor olmamdan daha önemli olan ise Suudi’lerle Suriye’ye ortak operasyon yapılabileceği açıklanmasından sonra yaşanan haber kirliliği. Asıl kirli olanın, ortaklığın kendisi olduğunu düşünsek de kıyısına sürüklendiğimiz savaşa dair haberler, “Savaşta önce gerçekler ölür” sözünü her gün doğruluyor. HHH İncirlik Üssü’ne ilk kez NATO üyesi olmayan bir ülkenin savaş uçaklarının inmesi bakımından tarihsel önem taşıyan haberi önce Al Jazeera Türk geçti. 13 Şubat, saat 22.42’de duyurulan habere göre, Suudi jetleri üsse “konuşlanmıştı”. Kaynak, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı Danışmanı Asiri’ydi. Bu kritik gelişme hakkında, devletin resmi haber ajansı Anadolu Ajansı’nın (AA) haberi ise, Al Jazeere’den 13 saat sonra geldi. Dün 11.15’te geçilen haber Riyad mahreçliydi. Kaynak, yine Asiri idi. “Küçük” bir farkla: Al Jazeera haberinde “danışman” olarak anılan Asiri, AA’nın haberinde bakanlık müsteşarı olmuştu ve Tuğgeneral Asiri, net bir dille jetlerin üsse vardığını açıklıyordu. Haber üzerine Ankara’daki bürolar seferber oldu. Çok izlenen bir TV ile çok okunan bir gazetenin savunma alanını izleyen meslektaşlar, “askeri kaynaklar”ın bu iddiayı kesin dille yalanladığını aktarıyordu. Yanı sıra, Suudi jetlerinin İncirlik’e gelişinin “iki üç haftayı bulabileceği” gibi önemli bir detayı da. HHH Askeri bir üsse inmiş ve sayısı en az 10 olarak “telaffuz” edilen savaş uçaklarını “saklamanın” ne kadar kolay olup olmadığını bilmemiz mümkün görünmüyor. Ama “normal koşullar altında”, ABD kullanımında olsa da İncirlik Üssü’nün yönetim ve denetim hakkının sahibi TSK kaynaklarının yalan söylemeyeceğini varsaymamız gerekiyor, öyle değil mi? Peki, “askeri kaynaklar” yalan söylemiyorsa, jetlerinin İncirlik’e konuşlandığı gibi son derece kritik bir bilgiyi veren Suudi general mi gerçekdışı bilgi veren, yoksa bu bilgiyi aktaran AA mı, yoksa Al Jazeera mi? (Başbakanlık’a bağlı Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün (BYEGM) 2014 yılı raporuna göre, AA’ya son beş yılda 538 milyon TL kaynak aktarıldı. Yedek ödeneklerle birlikte 743 milyon TL. Bu ödeneğin kaynağı ise bütçe.) Son 24 saatlik gelişmelere bakarsak, bir kaynağın gerçek bilgi vermediği kesin. Ama bunu yapanın kim olduğunu bulup çözmek şimdilik haber almak isteyenlerin çabasına bırakılmış görünüyor. “Şimdilik” diyoruz çünkü Suudi savaş uçakları konusundaki gerçek, er ya da geç ortaya çıkacak. Yalan pazarına taraf olanların hatırlaması gereken asıl gerçek ise yüzyıllar önce söylenmiş: “Her savaştan geriye üç ordu kalır: Ölüler ordusu, yas tutanlar ordusu, hırsızlar ordusu.” Merkez’de seçim Çatışma ortamı 1 2 3 Başkanlık odaklı olası referandum ya da seçim süreci siyasi belirsizliği artırabilir. Yapısal reformlar gecikebilir, seçim harcamaları bütçe ile ilgili endişeler doğurabilir. 7 BÜYÜK RİSK 5 6 7 Kredi derecelendirme kuruluşlarından not indirimi beklenebilir. Türkiye yatırım yapılabilir ülke statüsünü kaybedebilir. Güneydoğu’daki çatışmalar yatırımlara dolayısıyla büyümeye darbe vurabilir. İş dünyasının demokratik çözüm çağrıları sürüyor. Merkez Bankası Başkanlığı seçimleri bağımsızlık tartışmalarını yeniden gündeme getirebilir. Kur artışıyla birlikte yüksek enflasyon, zayıf büyüme ve ihracat, dış finansmana bağımılılık gibi ekonomik kırılganlıklar sürüyor. IŞİD, Suriye ve Rusya ile ilgili jeopolitik riskler artıyor. 4 eçen hafta Türkiye piyasaları tamamıyla küresel piyasalardaki gelişmelere odaklı bir seyir izledi. Avrupa’da başlayan borsa düşüşleri, Fed Başkanı Janet Yellen’in demeçleri ve bunların gelişen piyasalara etkileri Türkiye’de de özellikle kurda sert dalgalanmaya yol açtı. Hafta başında 2.96’lara çıkan dolar/ TL 2.92 seviyelerine geri geldi. Ocak ayında Fed’in faizleri sabit tutması ve petrol fiyatlarındaki toparlanmaya paralel tüm gelişen ülke kurlarıyla beraber TL de değerlenmiş, dolar 3 TL’nin altına inmişti. Dolar/TL 2015’te ise artan siyasi belirsizlikle yüzde 26 değerlenmişti. Mevcut durumda piyasalar Fed’in faizleri daha yavaş artıracağı beklentisine paralel Türkiye’nin dış finansman ve borçlanma sorunlarını, jeopolitik ve iç siyasi riskleri ön plana çıkarmıyor. Ancak küresel piyasalarda çalkantının ağırlaşması ve gelişen ülkelere yönelik risk iştahının kötüleşmesi durumunda Türkiye bu riskleri nedeniyle en zayıf görüntüye sahip ülkeler arasında bulunuyor. En zayıf Türkiye S G Hasan Süel Vodafone ile işaret dili cepte Fondaki 93 milyarın sadece 10 milyarı işsize giderken Çalışma Bakanı Soylu, kıdem tazminatının işsizlik sigortası fonu gibi olabileceğini söyledi ürkiye Vodafone Vakfı, Düşler Akademisi ile işaret dili eğitim uygulamasını hayata geçirdi. 1100’e yakın anlatım videosu ve 1400’e yakın kelime içeren bir sözlükten oluşan, Andorid uyumlu uygulama Google Play aracılığıyla ücretsiz olarak indirilebiliyor. iOS uygulaması da yakın zamanda Apple Store’da kullanıma sunulacak. Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Süel, “Ülkemizde 3 milyon işitme engelli bulunuyor. Buna rağmen eğitim, ihtiyacı karşılayacak kadar yaygın değil. Mobil uygulamamız ile eğitimi cebe taşıyoruz” dedi. Kıdemi işsizlik sigortası fonu gibi yapacaklar! MUSTAFA ÇAKIR T Turkcell BiP’liler 6 milyonu geçti Turkcell’in anlık mesajlaşma uygulaması BiP’i kullananların sayısı 6 milyonu geçti. Yerli kaynaklarla geliştirilen uygulama üzerinden sesli ve görüntülü görüşme de yapılabiliyor. Diğer operatör müşterilerince de kullanılabilen BiP bugüne dek 187 ülkede indirildi. Turkcell, yurtdışında 100 MB’lık BiP kullanımını ise ücretsiz sunuyor. 56 ülkede geçerli olan kampanya 30 Haziran’da son bulacak. Soylu’nun açıklamasına göre, son 2 yılda meydana gelen iş kazalarında toplam 2 bin 874 kişi yaşamını yitirdi. 2014 yılında 1626, 2015 yılında ise 1248 kişi iş kazalarında can verdi. 93 milyarın 10 milyarı işsize şsizlik Sigortası Fonu’nun varlığı bu yılın sonunda 103 milyar 279 milyon liraya ulaşacak. Fondan AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana 4 milyon 332 bin 743 kişiye toplam 10 milyar 630 milyon lira ödeme yapıldı. Fonun 2015’teki varlığının 93 milyar 74 milyon lira olduğu dikkate alındığında işsizlere yapılan ödeme çok düşük kaldı. Hükü İ met seçim vaadi olmasına karşın taşeron işçileri hâlâ kadroya almadı. Bunun için Bakanlar Kurulu kararı çıkarılacağı söylendi ancak bu karar da aylardır çıkmadı. Erken emekliliğin gündemde olmadığını söyleyen Soylu, dünyanın 55 yaş üzerindekilerin çalışma yaşamına nasıl katılabileceğini, akıl sağlı ‘Akıl hastaları’ örneği ğı bozuk olanların nasıl çalışabileceğini tartıştığına dikkat çekti. Sayıştay bazı bakanlıkların yasaya aykırı olarak “özel hesaplar” açtığını, buradan yapılan harcamaların muhasebeleştirilmediğini ve mali tablolarda gösterilmediğini belirlemişti. Bu bakanlıklardan birisi de Çalışma Bakanlığı’ydı. Soylu, bu hesapların kapatıldığını söyledi. ükümet kıdem tazminatını fona dönüştürmek için düğmeye bastı. Sendikaların “işsizlik sigortası fonu işçiler için kullanılmıyor” eleştirilerine ve 2002’den beri biriken 93 milyarın sadece 10.6 milyarının işçiler için kullanılmasına karşın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, kıdem tazminatının “işsizlik sigortası fonu gibi olabileceğini” söyledi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda önceki gece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi kabul edildi. Bütçeden yansıyan başlıklar şöyle: 4 Soylu, kıdem tazminatının işgücü üzerinde güvence oluşturmadığını savundu. Çalışanların yüzde 86’sının kıdem tazminatı alamadıklarını belirtti 4 Soylu, 2015’te 18 milyon işçinin işten çıkarıldığını, 2014’te bu rakamın 16 milyon, 2013’te 14 milyon olduğunu söyledi. 4 Soylu, işçilerin şu anda aldıkları tazminatın 30 güne denk gelmediğini savundu ve “Biz de hakkın geriye gitmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz” dedi. 4 Soylu, herkesin bireysel kıdem tazminatı hesabı olmasını istediklerini söyledi. İşçinin burada birikecek parayı altın hesabında, katılım bankasında değerlendirebileceğini belirtti. Düzenlemenin işsizlik sigortası fonu şeklinde olabileceğini söyleyen Soylu, bu konuda siyasi partilerle ve sosyal taraflarla görüşeceklerini belirtti. l ANKARA H ABD’de resesyon ihtimali yükseliyor ABD ekonomisinden gelen veriler güçlü gözükmeye devam ediyor ve ekonomistler yatırımcılara sakin olma tavsiyesinde bulunmaya devam ediyor. Ancak, JPMorgan’ın son çalışması gösteriyor ki, ABD ekonomisinin resesyona girme ihtimali zannedilenden daha büyük olabilir. JPMorgan’a göre ABD ekonomisinin 2017 sonuna kadar resesyona girme ihtimali yüzde 67, gelecek 3 yıl içinse bu ihtimal yüzde 92’ye ulaşıyor. Business Insider haberine göre, JPMorgan ekonomistleri ve Michael Feroli’nin çok değişkenli ekonometrik modellemesi şirket kâr oranlarındaki düşüşe dayanıyor. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle