20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Şubat 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Ali Atmaca di, kendi geleme tablosunu yolladı Direniş tablosu Umut Nöbeti’nde S Ali Atmaca haber 5 Savaşa mı giriyoruz? avaşa mı giriyoruz? Savaşı bilmem, ama zaten bir büyük belanın içine çoktan girmiş vaziyetteyiz! Dahası, ülke içinde zaten bir bölgede savaş manzaraları yaşanıyor; Kürt siyasi hareketi silahlı çatışma stratejisini seçti, devlet/iktidar bu stratejiye misliyle karşılık verdi ve sonuçta, barışçı çözüm seçeneğini heba eden bu manzara ortaya çıktı, ucu görünmeyen bir yola girilmiş oldu. En kötüsü, Kürt siyasi hareketi dediğimiz yapı, demokratik siyaset aktörü olmaktan çıktı, devlet/iktidar barışçı çözüm inisiyatifini kaybetti, daha ne olsun? Suriye meselesine gelince, mevcut iktidar Ortadoğu’da büyük güç olma hevesi ile hata üzerine hata yaptı. Sonuçta boğazına kadar Suriye kaosunun içine battı. Evet, aslında Türkiye Suriye işine kendi başına girmedi, her şey Batılı müttefiklerinin Suriye’de rejim değiştirme planına ortaklık adına başladı. Başta, Suriye’de rejimi değiştirmeyi hedefleyen adımlar birlikte atıldı, Özgür Suriye Ordusu Türkiye’de kuruldu. Cihatçı geçişi, zaten kaos içinde olan Irak’ı saymazsak, Lübnan, Ürdün ama en çok Türkiye üzerinden yapıldı. Sonra, ABD ve genelde Batılı güçler siyaset değiştirdiğinde Türkiye eski planda ısrarcı oldu; Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte rejimi yıkma çabası devam etti, böylelikle tesirli olacağını umdu ama tam tersi oldu. Diğer taraftan, Kürt siyasi hareketi, Suriye’de, Kürtlerin yoğun yaşadığı ve Rojava dediği bölgedeki kazanımları önceleyen bir siyaset gütmeye başladı, Türkiye’de Kürt sorunu ile Suriye meselesi iyice birbirine endeksli ve iyice içinden çıkılmaz hale geldi. ye bir şey olmadığını biliyor. Zira, zamanında “ılımlı muhalefet”i kendileri icat etmeye girişmişlerdi, o nedenle ne olup olmadığını, yine en iyi onlar biliyor. Suriye’de yaşayan Sünnilerin ılımlı olanları zaten silahlı mücadeleye girişmiş değildi. O nedenle, sıradan halk, Sünni veya değil, bu mücadeleye katılmak yerine akın akın göç etmeye çalışıyor. Ilımlı denilen savaşçılar aslında bildiğimiz mezhepçi radikal İslamcı örgütler, bunlara silah ve savaşçı temin edenler de en başında Batılıların bilgisi ve desteği dahilinde, başta Türkiye, Suudi Arabistan olmak üzere Sünni ülkeler veya Lübnan durumunda olduğu gibi, bu ülkenin Sünnici siyasi çevreleri. Gerçek ortada AYDIN ENGİN nce kısacık bir emektup geldi. Ali Atmaca’dan. Yurtiçinde, yurtdışında epey sürttükten, sayısını artık kendisinin de bilmediği kadar çok kişisel ve toplu sergilerde boy gösterdikten sonra Bodrum Gümüşlük’ü mekân tutmuş, Türkiye’nin yüz akı ressamlarından Ali Atmaca’dan. O emektubu aynen aktaralım: “Sevgili Aydın, bazı sorunlardan dolayı Umut Nöbeti’ne gelemiyorum. Ama bir direniş resmimi senin aracılığınla nöbete göndermeyi çok istiyorum. Bu kez bir tablo nöbet tutsun. Eğer mümkün olursa Can’la Erdem’’in koğuşuna asılsın. Değil ise nöbet görevi sonrası Cumhuriyet’in bir duvarına ilişsin. Sevgilerimle” Bu kadar. İmza da anlamlı: Umut Nöbetçisi Ali Atmaca. Ali Atmaca’nın Direniş tablosu dün Silivri nöbetindeydi. Silivri Cezaevi’nin nizami Ö ye kapısının tam önünde iki Cumhuriyet çalışanının desteği ile dimdik durdu ve Can Dündar’ın dünkü yani “Sevgililer Günü”ndeki yazısının başlığına resim sanatıyla nazire yaptı: Direniş. İyi rastlantıydı, Türkiye Yazarlar Sendikası yöneticileri de nöbetteydi. “Tablo”nun hatırına nöbetlerine kısa bir ara verdiler. Nöbeti önce tek başına “Direniş Tablosu” tuttu. Ardından hepsi bir arada nöbete devam ettiler... Nöbet bitti, tablo İstanbul’a döndü. Yol boyu “Can Dündar’la Erdem Gül de gördüler değil mi beni” diye sordu durdu. Keyfini bozmamak için “Tabii gördüler” dedik. Belki de doğrudur. Pencereleri gri bir duvara bakan hücrelerinde Can ve Erdem gönül penceresinden bakıp direniş tablosunu görmüşlerdir. İstanbul’da, Cumhuriyet’in beşinci katında Can Dündar’ın odasında tabloya uygun bir duvar bulundu ve şimdi orada Can Dündar ve Erdem Gül’ü bekliyor. Umut Nöbeti’ni dün önce Direniş tablosu tuttu, ardından ona TYS, Yeni Haber Gazetesi çalışanları ve İstanbul Demokrat Ordulular Platformu üyeleri katıldı. Hepimizin ortak aşkı: ÖZGÜRLÜK mut Nöbeti’ni dün Türkiye Yazarlar Sendikası yönetimi, Balıkesir’den gelen Yeni Haber Gazetesi çalışanları ve İstanbul Demokrat Ordulular Platformu üyeleri tuttu. TYS Başkanı Mustafa Köz, yönetim adına ortak bir açıklama yaparak “Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğunu protesto etmek için buradayız. Onların bir an önce, özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz” dedi. Yeni Haber Gazetesi’nin İmtiyaz Sahibi Esen Balıbek, Dündar ve Gül’e seslenerek “Ülkemizin demokrasi ve U özgürlük yolunda varılmayacak mesafe, katlanılmayacak zorluk ve çekilemeyecek sıkıntı yoktur” ifadesini kullandı. Öte yandan nöbet tutan TYS yönetimine Can Dündar’dan mektup geldi. Dündar 14 Şubat’a vurgu yaparak kısaca şunları yazdı: “Hepimizin ortak aşkı: Özgürlük... Ona kavuştuğumuz gün zaten her günümüz sevgililer günü olacak. Biz bu gece, özgürlük ve adalet özlemimize sarılıp yatacağız. Size de tavsiye ederim.” Tersine kürek... gün u b e d ’n i t e b Umut Nö zetemiz web ri arasında ga ürü Bülent Özdoğan, le at sa 0 :0 12 n, 10:00 ile zıişleri Müd l Nöbeti bugü ğuz Güven, gazetemiz Ya O rü tö devralacak. tutacak. koordina Meclisi nöbeti i Serdar Cebe Haber Spiker 0 arasında ise Türkiye Barış l 12:00 ile 16:0 ortalamaya ektörü ODTÜ R . r Prof. D car: A Ahmet Üniversiteler çekiliyor de 4 bin dolar civarında. Üniversite özerkliği açısında 8 üzerinden 1.5 notumuz. Dünya ölçeğinde başarılı üniversite yaratmanın 3 temel gereği var. Birincisi “nitelikli insan gücü”, ikincisi “yeterli maddi kaynaklar”, üçüncüsü ise “iyi yönetim” diyen Acar “ODTÜ’de yıllık harcamamızın yüzde 2530’u kendi ürettiğimiz kaynaklardan karşılanıyor. Gelirlerimiz arasında en büyük kalem rekabetçi araştırma fonları. Bu kaynaklar olmadığı takdirde, değil uluslararası düzeyde rekabet etmek, yılın sonunu getirmemiz çok zor” diye konuştu. BDK ile tr tartışması Raporu sunduk yanıt bekliyoruz ile bir süredir .tr alan adı tartışması yaşanıyor. “.tr” uzantılı alan adları, internetin ilk günlerinden bu yana ODTÜ tarafından veriliyordu. Ancak 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 35. maddesi ile Ulaştırma Bakanlığı’na ardından da yönetmelikle BDK’ye verilmesi üzerine ODTÜ konuyu mahkemeye taşımıştı. Aralık ayında .tr uzantılı adreslere yapılan siber saldırı konuyu yine gündeme getirmiş, dönemin ulaştırma bakanı Binali Yıldırım “ODTÜ yeterli önlemi almamış” demişti. Acar raporlarını sunduklarını ancak 1 aydır yanıt gelmediğini kaydetti. Acar, sistemin siyasi erkten bağımsız yönetilmesinin önemine dikkat çekerek “Yönetimde şeffaflık sağlanırsa sistemin devrinde sorun olmaz. Bunu 2011’den beri söylüyoruz” dedi. ODTÜ Tekrar edelim, iktidar, Suriye’de yaşanan gelişmeleri doğru okuyamadığı müddetçe Batılı müttefiklerine ters düştü, ters düştükçe daha fazla inisiyatif kaybetti. Türkiye, Suudi Arabistan başta olmak üzere Sünnici politikalarda ısrar, Batı’nın Rusya ile uzlaşmasında tesirli oldu. En son, 3. Cenevre Toplantısı sürecinde Türkiye tersine kürek çekmekte ısrar ettiği ölçüde, PYD’nin Batı müttefiki olma açısından önü daha da açılmış oldu. Şimdi bu durumun sonuçları ile karşı karşıyayız. Dahası, Batı ittifakının Suriye’de IŞİD’i en önemli tehdit olarak belirleyen siyaseti, bu uğurda İran ve Rusya ile yakınlaşması sıradan bir “çark etme” meselesi değildi. Başta Batılı güçler olmak üzere, herkes Suriye’de “ılımlı muhalefet” di Aslında IŞİD ortaya çıkmadan bile bu gerçek kabak gibi ortada idi, Batı siyasetinin yön değiştirmesi, hızlı rejim değişikliği planının tutmayıp alanın bu radikal İslamcılara kalması üzerine oldu. O nedenle, Türkiye’nin önceliği Esad rejimini devirme yönüne çevirme konusundaki siyasi ısrarının hiçbir karşılığı yoktu, hâlâ da yok. Tam da bu nedenle, önceliği IŞİD ve Nusra gibi radikal örgütler ile savaşmaya veren aktörler alan kazandı. Dahası, sadece Ruslar açıkça söyleyebiliyor, ama IŞİD ve Nusra, sadece adı açıkça telafuz edilenler, yoksa muhalif denilenlerin çoğunun IŞİD, Kaide ve Nusra’dan çok farklı olmadığını herkes biliyor, o nedenle Rusya’nın bu unsurlara karşı askeri tasallutta bulunmasına kimsenin pek itirazı yok. Aynı şekilde PYD’nin hareket alanını genişletmesine de artık kimse dur demiyor, yoksa bu gerçekten de Türkiye’yi çok zorda bırakacak, ciddi bir statüko değişikliği. Ama sonuçta, Türkiye tersine kürek çekip başta beraber hareket ettiği müttefiklerinin siyaset değişiminin altını oyma gayretine kapıldığı için bu durumla karşılaştı. Şimdi çaresizce, tepki verilmeye, hâlâ mevcut dengeleri değiştirmek için NATO’yu işin içine sokmaya çalışılıyor. Oysa, Türkiye’nin, haklı da haksız da olsa, artık tek başına hareket etmek dışında seçeneği kalmadı gibi, böylesi bir karar ise sonu belirsiz bir maceraya girmek olacak. ABD ile ittifakı sarsılan ve bu yeni duruma fena halde bozulan bir diğer aktör olan Suudi Arabistan ile baş başa kalmak da mukadder ama bir o kadar da acıklı bir tecelli oldu. Üstüne üstlük, Kürt meselesi giderek Suriye sarmalının bir parçası haline geliyor. Kısacası, savaş çıksa da çıkmasa da ne kadar kaygılansak yeridir. Tekmeyi o yedi ama tazminat da ödeyecek HAKAN DİRİK n gelişmiş ülgeliştirecek üniversitelekeler bile ünire yönelik tutarlı ve kapversitelerini sayıcı politikalara ihtiyaç dünya ölçeğinde rekabet olduğunu kaydeden Acar edebilecek hale getirme“Almanya’nın ‘excellence ye, üniversitesanayi işinitiative’, Fransa’nın ‘cobirliğini güçlendirmeye mue’ adlı sistemleri var. ÖZLEM çalışıyor. Türkiye’de ise Bu konuda en gelişmiş YÜZAK tüm üniversiteler ortaülkeler, bilimsel araştırlamaya çekiliyor. Lisanmayı, inovasyonu ve ünisüstü eğitim veren, öğretim üyesi versite ve sanayi işbirliğini gelişve sanayi için araştırmacı yetiştitirmek için çok ciddi fonlar yararen, bilgi üreten, teknoloji geliştitıyor. Almanya’daki sistemi kapren üniversiteler için çok da tutar samında sadece 1112 üniversitelı bir vizyon yok.” Bu sözlerin saye 3 milyar Avro destek sağlanıhibi Türkiye’nin en başarılı üniyor. Türkiye’de ise bugüne kadar, versitelerinden ODTÜ’nün Rektömaalesef, misyonlarına göre çeşitrü Prof. Dr. Ahmet Acar. Teknolenmesi için atılmış ciddi bir adım kentini ve üniversite bünyesindeyok. Böyle olunca da, üniversiteler ki araştırma merkezlerini inceleortalama bir seviye ve profile çekimek için geldiğimiz ODTÜ’de Prof. liyor” uyarısını yaptı. Acar ile de buluştuk. Acar kadro sorununa da değiTürkiye’de devlet üniversitelenerek “Kadro alamıyoruz. Bu da rine ayrılan kadro ve kaynaklarda önemli beyinlerin yurtdışına gitüniversiteler arasında farklılık gö mesine yol açıyor. Öğrenci sayızetilmediğine dikkat çeken Acar mız da, projelerimiz de daha 100“Öğretim üyesi kadrosu öğrenci 150 öğretim üyesi kadrosuna sasayısına göre belirleniyor. Araşhip olmamızı gerektiriyor. 10 yıl tırma, bilgi transferi konusunda öncesi ile kıyasladığımızda kadrobaşının çaresine bak demek bu. muz çok düşük. Bir araştırmacıODTÜ’de doktora ve lisans üstü mız kadro bekledi bekledi açılmaöğrenci sayısı toplam öğrencileriyınca Stanford’a gitti. MIT’den gemizin üçte biri. Hal böyle iken bir len diğer bilim insanımız 6 aydır doktora öğrencisinin yükünü bir kadro bekliyor. Sanırım o da daha meslek yüksekokulu öğrencisinin fazla beklemeyecek” diye konuştu. yükü ile aynı görmek doğru deTürkiye’de öğrenci başına düşen ğil” diye konuştu. Türkiye’ye reka üniversite bütçesi OECD’nin üçte bet gücü sağlayacak teknolojileri biri. Orada 15 bin dolar iken biz “E oma iş cinayetinin ardından dönemin başbakanı Erdoğan’ın müşaviri Yusuf Yerkel’in tekmelediği madenci Erdal Kocabıyık’a, Başbakanlık’a ait Mercedes’i tekmeleyerek kamu malına zarar verdiği gerekçesiyle açılan davada sona geliniyor. Kocabıyık’tan 543 lira tazminat isteniyor. Davanın perşembe günü görülen son duruşmasında Kocabıyık’ın avukatı Oğuzhan S Gezer, 8 Mart’ta görülmesi beklenen karar duruşması öncesinde müvekkiliyle konuştuğunu, kararın aleyhte çıkması durumunda Kocabıyık’ın cezayı ödemek istediğini belirterek, “Kocabıyık olayın daha fazla siyasi malzeme olmasını istemiyor. Aslında başbakanlığın bu konuyu siyasi malzeme yapmaması gerekirdi” dedi. Olayın ardından uzun süre işsiz kalan, “kara listeye” giren Kocabıyık, “Şimdi işim var. Cezayı yatırıp artık bu olaydan kurtulmak istiyorum” dedi. Selam Tevhid’de kumpasta vali Pek ve 5 kişi tutuklandı elam Tevhid 17 şüphelinin sorguSoruşturması’nda su yaklaşık 7 saat sürusulsüzlük yapıldığı dü. Mahkeme o tarihte iddiasıyla mahkeme2012 yılında Emniyet ye sevk edilen 17 kiGenel Müdür Yardımşiden aralarında eski cısı olan Ahmet Pek’in Emniyet Genel Müyaptığı yazışmalarla dür Yardımcısı olan böyle bir soruşturma Ahmet Pek Merkez Valisi Ahmet yürütülmesine zemin Pek’in de bulunduğu 6 kişi hazırladığı, diğer şüpheliletutuklandı. rin de soruşturma açılması İstanbul 4. Sulh Ceza için ihbar niteliğinde yazılar Mahkemesi’ne çıkarılan yazdığı iddia edildi. S C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle