20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Şubat 2016 dizi TASARIM: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 6 İ SUNUŞ stanbul’un solcu, muhalif semtlerinde sıcak günler yaşanıyor. Cihangir, Gazi, 1 Mayıs, Okmeydanı, Gülsuyu, Kanarya, Küçükarmutlu, Tarlabaşı ve Derbent... Kendine özgü yaşam biçimiyle hedef alınan Cihangir, köşe yazılarında tartışılıyor. Kentsel dönüşüm kıskacı, birçok mahallede büyük bir tedirginlik yaratıyor. Güneydoğu’daki çatışmalar öyle ya da böyle İstanbul’un bazı semtlerinde, mahallelerinde yankı buluyor. Gazi’de, 1 Mayıs’ta, Okmeydanı’nda sıcak geceler yaşanı yor... Polis ablukası altında süren yaşamlar var. Türkiye’nin en büyük metropolünde toplu ulaşımın uğramadığı semtler buralar. Kahvehaneler taranıyor; basına pek yansımasa da, buralarda hiçbir gün protestosuz, eylemsiz geçmiyor. TOMA’lara alışan çocuklar, her şeye rağmen direnen mahalle kültürü... Kimilerine göre bu ma hallelerde ‘patlamaya hazır bir kitle’ var!.. Cumhuriyet muhabirleri ve yazarları İstanbul’un ‘öteki’ semtlerini gezdi, onlarca isimle konuştu. Foto muhabiri arkadaşlarımız deklanşöre, İstanbul’un ‘ötekileri’ için bastı. Yazı dizimizde, başka İstanbul fotoğrafının gerçek öykülerini okuyacaksınız... Yıllardır Cihangir’de yaşayanlar aile gibi olmuş. Cihangir’i vazgeçilmez kılan en önemli şey ise farklılıkların bir arada oluşu. Kafeler, İstanbul’un her yerinden onlarca insanın uğrak yeri. Ancak her gün artan fiyatlar, Cihangir’in yerlisini tehdit ediyor. Vedat ARIK ALİ SİRMEN’İN KALEMİNDEN CİHANGİR Cihangir ruhu rahatsız ediyor ihangir, şu sıralar, peş peşe üç kez yaşanan ve asker uğurlaması denilerek geçiştirilen gövde gösterisiyle gündemde. Tophane’den geldiği söylenen grupların, kafelerde oturanlara sözlü sataşmalarının, sağa sola ateş açmalarının ardından polisler Firuzağa Camisi önünde nöbet tutmaya başlamış. Kafe işletmecileri olayın büyütülmemesinden yana. Cihangirliler, yetkilileri göreve çağırıyor. Mahalledeki sıradan günlük yaşam ise devam ediyor. Akşam olunca kafeler birer birer doluyor. Sıcacık çay ya da kahve, dip dibe masalar, köşelere kıvrılmış kediler ve bolca muhabbet, soğuk kış akşamlarında insanın içini ısıtıyor. Galiba, Cihangir’i ikide bir hedef yapan da bu canlı, renkli atmosferi. Yıllardır orada yaşayanlar neredeyse artık aile gibi. Dayanışma ruhuyla hüküm süren bir mahalle kültürü direniyor. Kasabıyla, çiçekçisiyle, bakkalıyla, tamircisiyle, eskicisiyle, terzisiyle ve de anahtarcısıyla... Sepet sarkıtıp alışveriş yapma zevkinin sefasını sürüyorlar. Cihangir’i vazgeçilmez kılan en önemli şey ise farklılıkların bir arada oluşu. Kafeler, İstanbul’un her yerinden onlarca insanın uğrak yeri. Cihangir’deki butik otel sayısındaki artış ise tedirgin edici. Çünkü otellerle birlikte fiyatlar ve kiralar artıyor. Cihangir’i Cihangir yapan insanların gitmesiyle mahallenin dokusu da bozuluyor. Cihangir’in Talimhane gibi olmaması için halk kenetleniyor, çareler arıyor. Saldırıyı sorduğumuz herkes, tekbir getirerek mahalleyi turlayan grubu yönlendiren zihniyete dikkat çekiyor. O yapı, kuşkusuz, tavrını ülkeyi yönetenlerin söylemleriyle şekillendiriyor. İçki, işin bahanesi. Asıl korkulan, kadın erkek yan yana durabilmek, söz söyleyebilmek, hayatın öznesi olabilmek... Cihangir’de, Roma Park’ın merdivenlerinden İstanbul’u kucaklamak şahane bir fırsat. Son zamanlarda, içki içenlere yönelik yapı Sokakta farklılıkların temas ettiği bir alan var ve bu bozulmaya çalışılıyor. Asıl sorun bu Kafelerden C ibaret değil C ihangir Güzelleştirme Derneği üyesi mimar Korhan Gümüş, Cihangir ve Tophane’yi aynı kaygıda buluşturan asıl gerçeğin gözden kaçmaması için önemli tespitler yapıyor: “Tophane’dekiler de genellikle şiddetle arasına mesafe koyan, gelecekleri ve semtleri hakkında söz sahibi olmak isteyen insanlar. Burası dönüşürken, Tophane’deki insanlar, burada kalmak istiyorlar. Çoğu evini satmak durumunda bırakılmış. Aynı şey Cihangir’de de yaşanıyor. Kiralar artıyor. Düşük gelir grupları gidiyor. Piyasa diktatörlüğüne teslim olmuş bir mekanizma var. Her şeyi para belirliyor.” C Mahalle direniyor Korkmuyoruz mu’ndan, 17 Cihangir Park Foru Kıvılcım, Fian yıllık mahalleli Elv ki saldıda ı’n an yd ruzağa Me anlatıyor: ını lığ rı anına dair tanık yrak da ba de r ke “Ortada as ar. Ellerde soyoktu. Silah sıktıl iyorlardı. Astir ge ir palar, tekb abalarla gear ker uğurlayanlar i, yaya olakiş 0 6 50 çerdi. Bu iye alıyodd rak ilerliyordu. Ci . Cihangir uz or uy m rk ruz ama ko asetçilesiy i pek çok kez AKP’l utarak, sinrk Ko . du ol fi rin hede radan sürdirerek insanları bu oruz.” uy m rk ko aç mekse am Tophane Ha yın Yönetm ber’in Genel Yahane Cih eni Eyüp Güzel, ‘T op an ratılmak is gir’ düşmanlığı ya te yor. Cihan nmesine itiraz ed ig gili değerl ir’deki yaşananlarl a il e ker uğurla ndirmesi şöyle: “A sm Tophane’d ası sırasındaki taş kın e sız olduk. de oldu. Biz de ra lık h T dair özel ophane’de, Cihang atbir ir ri Cihangir gündem yok. Birile ’e v şıya getire e Tophane’yi karş ı karrek, burad üretme p eşinde...” an siyaset Siyaset çab ası Gümüş’e göre, Cihangir’i ‘kurtarılmış bölge’ diye sunmak şehri anlamamak demek. Kafelerden ibaret görmek ise biriken deneyimin, sosyal sermayenin üzerini örtüyor. Gümüş’ün TOKİ kıyaslaması, Cihangir’i gezerken kapıldığımız hislere tercüman oluyor: “Burda insanlar ayrışmıyorlar. Zengini, fakiri birlikte yaşıyor. Cihangir aslında bir laboratuvardır. Cihangir aslında İstanbul’dur. Şehri TOKİ konutlarına sokmak isteyen iktidar, Türkiye’nin felaketini hazırlar. Sokakta farklılıkların birbirine temas ettiği bir kamusal alan var burada. Barışçıl, anlayışlı bir şekilde ilişki kuruyorlar. Bunu bozmaya çalışıyorlar, asıl sorun bu...” Gümüş, Cihangir’de sergilenen şiddetin, çatışmadan beslenen siyasetten ayrı düşünülemeyeceği görüşünde. Asıl sorumlunun, görevlerini yapmayan, kutuplaştırmaya hizmet eden politikacılar olduğunu söylüyor: “Cihangir’de insanların özgürce bir arada yaşıyor olması üzerinden, politikacılara mesaj gönderiyorlar. ‘Biz burayı karıştırabiliriz’ diyorlar. Yönetimin de ‘gidin saldırın’ der gibi bir hali olunca...” Gümüş, binlerce İstanbulluyu yakından ilgilendiren kötü haberi de veriyor: “Roma Park’ı, dernek olarak 5 kez kurtardık. Son olarak yeniden planlara işlendi. İki katlı Beltur tesisi yapmak istiyorlar. Çevresine de otopark yapacaklar. Çok ciddi risk altında.” Bir laboratuvar Politikacılara mesaj lan saldırılarla anılıyor. Burada, Cihangir’den bağımsız bir hareketlilik söz konusu. Orayı mesken tutanların çoğu, Cihangir’de yaşamıyor. Lakin, merdivenlerin etrafında, sadece Cihangir’i değil, tüm İstanbul’u ilgilendiren asıl başka bir mesele var. Roma Park imara açılmak isteniyor. Roma Park, Cihangir Güzelleştirme Derneği ve semt halkının emeğiyle bugüne dek var olabildi. Çöplüktü... Günlerce temiz Haftaya buluşma var lik yaptılar. Parka diktikleri fideleri özenle büyüttüler. Çocuk oyun alanı, oturma yerleri, yürüyüş yolları derneğin çabalarıyla yapıldı. Merdivenlerin yan tarafı üç yıldır bostan halinde. Cihangir Park Forumu, 21 Şubat Pazar günü saat 14.00’te Roma Park’ın merdivenlerinde bir buluşma gerçekleştirecek. Silahlı taciz timinin engellenmesi için imza kampanyası başlatacaklar. Cihangir Güzelleştirme Derneği de burada, festivaller, kültürel etkinlikler düzenlemek için kolları sıvamış durumda. ihangir’i ilk keşfettiğim 1950’li yıllarda Galatasaray’da ortaokulda okumaktaydım. Semte yerleşmem ise 1987 yılına rastlar. Adını semte vermiş olan, Kanuni’nin genç yaşta ölen oğlu için yaptırdığı 1560 yapımı Mimar Sinan’ın eseri camiye karşın, Cihangir Osmanlı tarihi boyunca, gayrimüslim nüfus ağırlıklı bir mahalle olmuştur. 20. yüzyıl başında İstanbul’a akın eden ve kentin yaşamını etkileyen Beyaz Rusların buraya yerleşmiş olmaları semtin kozmopolit yapısını perçinleyen etkenlerden biridir... Kent merkezine dönüşün yeniden canlandığı 1980’lerde artık ne Beyaz Ruslar kalmıştı Cihangir’de ne de eski azınlıklardan eser. Eskinin günümüze son miraslarından biri olan ve her uğradığımda, eski gayrimüslim müşterilerini hasretle anan çiçekçi Ali Bey de Alman Hastanesi’nin karşısındaki sokaktaki dükkânını, “Artık buraların eski tadı yok” diyerek kapatıp gideli dört yıl oluyor. Ben Cihangir’e gelip yerleştiğimde oturduğum sokağın eski adı olan Sormagir Başkurt’a dönüşmüştü ve paralelindeki Pürtelaş ile birlikte travestilerin kentteki belli başlı mekânlarından biri haline gelmişti. Onlar da Cihangir’in yaşamında gelip geçici dönemlerden biri oldular ve yerlerini kimilerinin aykırılıkta travestilerle bir tuttukları, kimilerinin de entel olarak niteledikleri aydınlarla sanatçılar aldı. Ve semt yine ötekinin yaşam tarzının mahallesi olarak kaldı. Gerçekten bir Cihangir yaşam tarzı var mı? ? Bu soruya yanıt verirken daha da ileri gidip “her metropol gibi İstanbul’un da her semtin bir yaşam tarzı vardır, daha doğrusu vardı” derim. Örneğin çocukluğumu ve ilk gençliğimi geçirdiğim Kadıköy’ün Moda’sı ayrı, Yeldeğirmeni ayrı yaşam tarzlarını simgelerlerdi hatta ayrı argolara sahiptiler. Kent ve semt bilinci da okunuyor, yazılacaklar orada yazılıyor, randevular kafelerde veriliyor. Yaşam artık kafededir. Sanacaksın ki, Cihangir değil, Paris mübarek!.. Bunların yanı sıra restoran ve bistrolar da var. Bunlardan biri çarşıya çıkışlarımda genelde uğramayı ihmal etmediğim Otto. Otto’yu benim için cazip kılan ünlü İrlanda birası Guinness. Uğradığım şaşmaz mekânlardan biri de Firuzağa Meydanı’ndaki La Cave. Sattığı şarap ve bira çeşitlerinin baş döndürücü zenginliği ilk bakışta göze çarpan La Cave’a uğrayışım her defasında alışveriş amaçlı değil. Şarap ve bira almayacak da olsam, dostum Esat Ayhan’la sohbet etmek için uğrarım. Ondan bütün Cihangir haberlerinin yanı sıra, dünyada ve Türkiye’de neler olup bittiğini öğrenebilirsiniz. Bu arada İstanbul’un en seçkin Ermeni lokantalarından Jash’ın da Cihangir Caddesi’nde olduğunu belirtmeliyim. Cihangir yaşam tarzının önemli özelliklerinden biri de sakinlerinin kent ve semt bilincine sahip olmaları. Bunun en somut örneği de, semtin gazetesi Cihangir Postası idi. İdi diyorum, çünkü ne yazık ki, bir zamanlar parasız dağıtılan Cihangir Postası artık çıkmıyor, çıkamıyor. Buna karşılık, Taksim Platformu’nda yer alan Gezi sürecinde aktif rol oynayan “Cihangir’i Güzelleştirme Derneği” hâlâ faal. Ama onlar da arsası bir hayırsever tarafından park olarak kullanılmak üzere bağışlanmış olan Cihangir Caddesi’ndeki yerin Beyoğlu Belediyesi İSPARK işbirliği ile dünyanın ilk beton parkına ve aynı zamanda otoparkına dönüştürülmesini, bütün çabalarına karşın engelleyemediler. Bir kedi cenneti olan Cihangir’in simgesi kedi olmalı. Bu semtin sakinlerinin çoğu ya evinde ya kapısının önünde kedi besler. Bütün bakkallarında kuru ve yaş kedi mamasıyla kedi kumu bulunan Cihangir’de on veteriner ofisi, bir o kadar da petshop var. Evet Cihangir kedi cennetidir. O yüzden, Cihangirlilerin cenneti hiç yadırgamayacaklarını sanıyorum. Çünkü kedisi olmayan bir cennet düşünemiyorum. Cihangir postası Kedi cenneti Kafe tutkusu Günümüz Cihangir yaşam tarzının ise en göze çarpan özelliği kafe tutkusudur. Artık her sokakta bir değil, birden çok fazla kafe var. Cihangirli artık alıyor koltuğunun altına laptopunu veya gazete ya da dergisini tutuyor kafenin yolunu. Okunacaklar ora C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle