27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Şubat 2016 EDİTÖR: CAN DOKER haber 5 illi Eğitim Bakanlığı (MEB), karma eğitime son verilmesinin tartışıldığı, din kültürü ahlak bilgisi dersinin 1, 2, 3 ve 4. sınıflarda da zorunlu olarak okutulmasının önerildiği 19. Milli Eğitim Şurası’nın kararlarını yürürlüğe koymadı. Kararlar, “tavsiye” niteliğinde de olsa çalışmaların başlatılmaSİNAN sı için yayımlanmaTARTANOĞLU sı gereken Tebliğler Dergisi’ne giremedi. MEB, 19. Milli Eğitim Şurası’nı “rafa kaldırdı.” Milli Eğitim Bakanlığı (MEB); Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflarda da okutulması, liselerde din dersinin bir saatten iki saate çıkarılması, imam hatip liselerinde seçmeli Farsça dersinin okutulması, Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinin öğretim programları ve ders kitaplarından “Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama” dersinin kaldırılması, anaokulu öğrencilerine de değerler eğitimi ve Milli Eğitim, şurayı rafta tutuyor AYLARDIR SES YOK KARMA EĞİTİM TARTIŞILMIŞ VE ‘1. SINIFTA DİN DERSİ ZORUNLU OLSUN’ İSTENMİŞTİ Çığlığımı duyuyor musun?... armadağınık düşlerin içindeyim... Puslu havayı bir ağıt yırtıyor, taş topluyor olmalı bir kadın bağrına basmak için... Bugün günlerden pazar ... Bir aşk masalı anlatmalıyım, Lorca’nın “Atlının Türküsü” şiirini okumalıyım, gözyaşlarına batmış bir aşkı anlatmalıyım, bir kalp resmi çizip altına şunu yazmalıyım: “Seni seviyorum, ne olursun beni fırtınanın olduğu yerlere götürme!” Sevdanın tutsak aldığı yüreğimde kelepçe var... Sırtıma vurulmuş bir hançer! Tüm sokaklar birbirinden uzak olsa da, savrulsa da bütün umutlar, günler geceler torpillese de bedenini ayakta durmayı öğrenmeli insan. Harabeye dönüşmüş kentler, o kentlerde ellerinde beyaz bayraklarla korkudan kaçan aileler... Size bir gerçek öykü anlatayım isterseniz... Nusaybin’den, Cizre’den ölüm kalım savaşından başlayarak. 90’lı yılları mı yoksa 70’li yılları mı anlatayım size... Bedrettin Cömert’i mi, Uğur Mumcu’yu mu, Musa Anter’i mi, Vedat Aydın’ı mı, Kemal Türkler’i mi? Dolunayın büyük aydınlığında, parçalanmış bir yüreğin gökyüzünden denizin üzerine kayışını mı! Yıldızlar kavşağında durmalı insan... Biraz soluk almalı, düşünmeli, çocukların gözlerinin içine bakmalı uzun uzun... Umutlarını hiç yitirmemeli. İnsani harflerin içinde seyretmeli dünyayı. Sevmeli, âşık olmalı. Bir aşk öyküsünü anlatırken bir kez daha haykırmalı: “Seni seviyorum kadınım!” HHH Umut toplamalı insan, tıpkı Can Dündar ve Erdem Gül gibi... Jorge Luis Borges’nin değişken evreni içinde, bırakmalı insan alaycı gülümsemeleri... Başkalarına kahve diliyle rest çekmeyi, sahtekârlığı, ikiyüzlülüğü, yalanı... Uyku dolu bir zamanın, kopuşun, çığlığın tutsağı olmamalı insan. Kaypaklığın, ötekileştirmenin yaşam biçimi olmadığını öğrenmeli. Açığa çıkarmayan şafağın seherini, inişleri çıkışları, gelgit D M Avcı, kararların yayımlanmaması ile ilgili olarak, “Magazine edilmesin diye yayımlamadık” dedi. yımlanması bekleniyordu. Şurada 179 tavsiye kararı alındı. Üzerinden 13 aydan geçmesine karşın MEB, şura kararlarını bakanlığın “Resmi Gazetesi” sayılan Tebliğler Dergisi’nde yayımlamadı. Yani MEB, “179 tavsiye” kararını “tavsiye” olarak bile almadı. ‘Bakan isterse uygular’ Şura kararları, MEB bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Şura kararları henüz Tebliğler Dergisi’nde yayımlanmadı. Şura kararları istişari kararlardır. Ben ondan önceki 18 şura kararlarının ne kadarlarının uygulandığına baktım, yüzde 2’si uygulanmış. Bu kararları Milli Eğitim Bakanı isterse uygular, istemezse uygulamaz Şura yönetmeliğine göre” dedi. Avcı, kararların neden yayımlanmadığı ile ilgili olarak da “Çünkü gündemi böyle eğitimin magazine edilmesine yol açacak tarzda konularla magazine edilmesini istemediğimiz için onları henüz yayımlamadık. Yayımlayacağız ama yani onlar neticede şuranın kayda geçmiş tavsiye kararlarıdır” ifadelerini kullandı. l ANKARA ‘Değerler eğitimi’ rilmesi kararları ile çok tartışılan 19. Milli Eğitim Şurası’nı 14 aydır “ciddiye” almadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aralık 2013’te düzenlenen şuranın açılış toplantısına katılmış, Osmanlı Türkçesi dersinin müfredata girmesini istemiş, çıkan tartışmalar üzerine, isteğini tekrar tekrar dile getirmişti. Şura da Erdoğan “Bunun öğrenilmesini istemeyenler var. İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek” sözlerinin de etkisiyle, “Osmanlı Türkçesi dersinin sosyal bilimler lisesinde olduğu gibi, Anadolu imam hatip lisesinde de zo runlu ders olarak, diğer ortaöğretim kurumlarında ise seçmeli ders olarak okutulması” kararını almıştı. Şura yönetmeliğine göre, kararların Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın onayının ardından Tebliğler Dergisi’nde yayınlanması, tavsiye kararı olarak resmileşmesi ve bakanlık ilgili birimlerine gönderilmesi gerekiyor. Düzenlemeye göre, çalışmalarını aralık ayının ilk haftasında tamamlayan Şura kararlarının Ocak 2015’te Tebliğler Dergisi’nde ya Hâlâ yayımlanmadı ‘Başbakan olurum’ NN Türk’teki Hakan Çelik’in programına katılan MHP genel başkan adayı Meral Akşener, MHP’deki olağanüstü kongre çağrısını değerlendirdi. MHP Genel Merkezi’ne olağaAkşener nüstü kongre için 548 imza teslim ettiklerini ve bir süre bekledikten sonra il başkanı arkadaşlarının mahkemeye başvurduğunu ifade eden Akşener, kongreyle ilgili mahkemenin en geç bir ay içinde karar vermesini beklediğini söyledi. MHP’de baraj altında kalma riski görmediğini söyleyen Akşener, “MHP’nin Türkiye’yi yönetecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum” diyerek, Türkiye’de adalet ve ciddiyet problemi olduğunu ifade et C ti. MHP’nin önemli bir oy potansiyelinin olduğuna vurgu yapan Akşener, “MHP tek başına iktidar olabilir ama en azından Başbakanlığı alacaktır. Bu inancın gereği MHP bu değişikliği yaptığı takdirde ben başbakan olurum” görüşünü dile getirdi. Akşener, Genel Yayın Yönetmenimiz Dündar ile Ankara Temsilcimiz Gül’ün tutukluluğuna da tepki göstererek, “Delil karatma şüpheleri yok, o halde neden tutuklu yargılanıyorlar? Ergenekon sürecinde de benzer şeyler yaşanmıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı tutuklandı. Sonra iktidar ‘Kandırıldık’ dedi” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Kâbe’de ‘Uzun’ pankartı açtılar aşbakan Ahmet Davutoğlu’nun Kâbe’nin bulunduğu Harem bölgesinde halkı selamlaması ve umrecilerin de onu ıslık, alkış ve sloganlarla desteklemesinin ardından, Hira Dağı’nda yine AKP yandaşları pankart açtı. Pankartta “Usta dik dur eğilme, ümmeti Muham B med seninle” yazılı olan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da resmi bulunuyor. Kâbe’de umre için bulunan bir grup da Haremi Şerif ’de “Ebreheler gibi üzerine gelseler, Ebabiller gibi yanındayız usta” pankartı açarak kutsal mekânda propaganda yaptı. l Haber Merkezi leri, duygu yoğunluğunu, hırçınlığı yaşamalı insan... Sevmeli, kopuşun yağmurunda dolaşırken, karanlığın değil aydınlığın kapısını çalmalı... Âşık olmalı! ABD’nin Irak’ı işgalini, ölen çocukları, dul kalan kadınları unutmamalı! Bilmeli o işgalin demokrasi ve özgürlük getirmediğini Irak’a... Oyuna gelmemeli! Eğer gazeteciysen; kalemini satmayacaksın, yalakalık yapmayacaksın, ona buna yaranmak için gerdan kıvırmayacaksın... Yurtseverliğin, kör milliyetçiliğin, bir adım ötesinin faşizm olduğunu bileceksin... Göklerin yığınında, hayatın kıyısında, yoksulluğun sınırında yaşayanları göreceksin. Suskunluk var oralarda, ölüm var, acı var... Bir yanda şehit cenazeleri öte yanda etkisiz hale getirilenler... Kuşatma var, öfke, hüzün, babalarının bayraklı tabutlarına sarılıp ağlayan çocuklar, kadınlar, babalar, analar var. Yiten güzellikleri türküleyen insanlar var, ikindi vakti. Ve sen unutma hiçbir zaman René Char’ın şu dizesini: “Bana sessizliğini veren çığlığın ne güzel kadınım!” HHH Nice yaşanmışlıklar var Nusaybin’de, Suruç’ta, Urfa’da, Reyhanlı’da, Lice’de... Tomurcuklanmış aşklar, yaslar var oralarda... Bir kadın, yalnızlığını giyinip kuşansa... Bir genç kadın telli duvaklı gelinliğini giyse, halay çekse bile, bilin ki yüreğine gömülü acı da var, ölüm de... Onlar ağlasalar, acı çekseler bile belli etmezler! Çiçekler gibi açılmış dudaklarında yitip giden yıllar vardır; yüzyıllardır süren acılar, ihanet vardır, sömürü, ağalar, beyler, paşalar... Baskı, şiddet! Hepsi bir aradadır... Bak uzun uzun, neler göreceksin... Evlerin üzerinde, olukların diplerinde, sırılsıklam kurumların yakışı Miklós Radnóti’den dinlerken dehşet geziyor sınır boylarında... Aç kurtlar gibi saldırdın, çoluk çocuk demeden öldürdün... Katilsin! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle