15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 26 Aralık 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Korsan oylamayı kabul etmeyeceğiz Anayasa Komisyonu’ndaki tartışmanın ardından CHP MYK olağanüstü toplandı. CHP’liler anayasa değişikliğinin oldubittiye getirilmesine izin vermeyeceklerini söyledi CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve Grup Başkanvekili Engin Altay, Anayasa Komisyonu’ndaki gerginliğin ardından açıklama yaptı. CHP, teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin devamında ısrar edecek. Tezcan ve Altay, Anayasa Komisyonu’nda meydana gelen gerginliğin ardından, komisyona bir gün ara verilen pazar günü Genel Merkez’de basın toplantısı düzenledi. ‘Korsan oylama’ Komisyon çalışmalarının AKP’nin baskı ve zorbalığıyla komisyonun önüne getirilen teklifin görüşülmeden kabul edilmesi gibi bir fiili durum yaratılma noktasına getirildiğini belirten Tezcan, teklifle 100 yıl önce Saray’dan alınıp millete verilen egemenliğin tekrar Saray’a verileceğini söylediklerini kaydetti. CHP’nin komisyon çalışmalarına ciddi şekilde katıldığını belirten Tezcan, “Anlaşılan odur ki bizim komisyondaki mücadelemiz AKP kurmay heyetiyle Saray’ı rahatsız etti. Özellikle AKP grubu, daha önce okumadan imzaladıkları teklifi, biz komisyon çalışmalarında etraflıca anlatmaya başladıktan sonra anlamaya başlamışlar ve kahvaltılı toplantılarda itirazlar yükselmeye başlamıştır. MHP’li CHP’li Tezcan ve Altay basın toplantısı düzenledi. CHP’liler komisyonda AKP’lilerin yaptıklarını ‘Siyasi eşkıyalık’ olarak tanımladı. ve AKP’li milletvekillerinin rahatsızlıklarının arttığını görmeye başladık ve bir telaşla sırada 150 vekil konuşmak için beklerken, konuşma hakkını gasp edip, ‘Genel üzerinde görüşmeleri tamamladık’ diyerek korsan bir oylamayla Mustafa Şentop maddelere geçildiğini ilan etti. Bu korsan bir girişimdir, geçerli değildir. 20 Temmuz darbesiyle Türkiye’yi OHAL rejimine teslim edenler şimdi bu darbenin hukukunu oluşturma peşinde ler. Müsaade etmeme konusunda kararlıyız” diye konuştu. ‘Siyasi eşkıyalık’ Komisyonda yaşananları “hukuksuzluk” olarak niteleyen Altay ise “Bu teklif ancak TBMM İçtüzüğü’nün emretiği hükümler çerçevesinde görüşülebilir. Meclis’te muhalefeti fiziki olarak sindirerek, püskürterek, hakaret ederek teklifin yasalaşması kamu vicdanında kabul görmez. Başbakan bilmelidir ki 316, 133’ten büyük olabilir ama Türkiye 316’dan büyüktür’’ dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Saray’a bir sözüm var; demokrasi el kaldıran iki ördeğin bir file üstünlük sağladığı rejimin adı değildir” diye seslenen Altay, komisyon başkanı Şentop’a yönelik de “Eşkıyalığın sözlükteki tanımı kanun dışılıktır, Şentop’un yaptığı çok açık bir siyasi eşkıyalıktır” ifadelerini kullandı. l ANKARA /Cumhuriyet ‘AKP’NİN TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ’ İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Anayasa Komisyonu’nda yaşanan gerginliğin ardından kurmaylarıyla bir araya geldi. “Görüşmelerde iç tüzükten kaynaklanan tüm haklarınızı kullanın” talimatı veren Kılıçdaroğlu’nun “AKP’nin kurduğu tuzağa düşmeyeceğiz. AKP, komisyonda aldığı kararlarla mücadelemizi önlemeye çalışıyor. Biz mücadeleye devam edeceğiz” dediği öğrenildi. Bazı kurmaylarının toplantıda ‘komisyondan çekilelim’ önerisine Kılıçdaroğlu, “Maddeler üzerinde önerge vererek, teklife meşruiyet kazandırmayacağız ancak her bir madde üzerinde konuşarak tarihe not düşmeye devam edeceğiz. Sağduyumuzu koruyacağız. Her türlü kışkırtmaya rağmen AKP’nin kurduğu tuzağa düşmeyeceğiz. Hazırladığı kasise basmayacağız. AKP’nin tuzaklarla dolu kapan siyasetini boşa düşüreceğiz. AKP, komisyonda aldığı kararlarla mücadelemizi önlemeye çalışıyor, ancak biz her alanda mücadele etmeyi sürdüreceğiz” diyerek yanıt verdi. l ANKARA Başkanlığa karşı seferberlik ilanıCHP İSTANBUL İL BAŞKANI CEMAL CANPOLAT GEÇEN 1 YILI CUMHURİYET’E ANLATTI eferandumda yurttaşlar demok R H Trasi ile diktatörlük arasında bir akkımda açılan soruşturma tamamen siyasi amaçlı. Cemal ürkiye yaşanılamaz, nefes alınamaz bir ülke haline geldi. seçim yapacak. Biz de demokrasi Canpolat üzerinden CHP’yi ceza Ülkeyi bu noktaya getirenler derhal nin kazanması için çalışacağız. landırmayı hedefliyorlar. sorumluluk alıp istifa etmeliler. CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, AKP’nin anayasa değişikliği ile kendisi ni yargılanmaktan kurtarmaya çalıştığını söyledi. Referandu ma gidilmesi durumunda yurt taşların demokrasi ile diktatör lük arasında bir oylama yapa cağını söyleyen Canpolat, bu na karşı toplumsal bir sefer berlik başlatacaklarını belirt ti. Göreve gelişinin birinci yılın da Cumhuriyet’in sorularını yanıt layan Canpolat şunları söyledi: n İstanbul İl ALİ AÇAR Kongresi’nin ardından 1 yıl geç ti. Bu süre için de neler yaptınız? Aslında kongrede verdiğimiz sözlerin birçoğunu yerine getir dik. Ama yapamadıklarımız ve zamanın yetmediği durumlar da var. Mesela biz İstanbul’un arka yakasında yaşayanları, ötekileş tirilenleri, gecekondu mağdur larını ve yoksulları kendimize amaç edinerek onlarla iletişim kuracağımızı söylemiştik. Bu süre içinde kurduğumuz 60 ay rı komisyon aracılığı ile bunlara ulaştık. Kentsel dönüşüm mağ duru olan 1 milyon yurttaşımız ile direkt ya da dolaylı olarak iletişim kurduk. DİSK, KESK, TÜRMOB gibi emek örgütle ri ile birlikte hareket ediyoruz. Bin 200 avukat ile hukuk, 2 bin tıp doktoru ile sağlık komisyo nu kurduk. CHP’li belediyelerde asgari ücreti bin 500 TL’ye çı kardık ama bu da yetersiz oldu ğu için yeni yılın ilk ayında dü zenleme yapılacak. İsimsiz bir çok sanatçı ve edebiyatçı bu gün geçim sıkıntı yaşıyor. Artık CHP’li belediyelerde isim yap mış sanatçılardan ziyade bu sa natçılara ve edebiyatçılara kay nak yaratılacak. n Hakkınızda açılan bir so CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. ruşturma var... Hukuk devletinde hukuka ay kırı bir durum varsa hukukçular da gereğini yapar. Bunda bizim hiçbir itirazımız olamaz. Ancak ana muhalefet partisinin genel başkanının önüne devletin en üst düzey yetkililerinin yanında meydan okur gibi mermi atıldı. O şahıs polis tarafından yakalanmak yerine bizim tepkimiz üzerine gözaltına alındı. Devlete meydan okuyanı bırakacaksın, ana muhalefet partisinin il başkanını ifadeye çağıracaksın. Bu çifte standarttır. Bu bir hukuki değil, siyasi karardır. Burada Cemal Canpolat üzerinden CHP cezalandırılmak istendi. n15 Temmuz darbe girişimi, OHAL, patlayan bombalar ve HDP milletvekillerinin tutuklanması konusundaki görüşleriniz? Şimdi şunu sormak gerekir; milletvekillerini ve belediye başkanlarını tutuklayınca terör durdu mu? Parlamenter sistem içinde sorunları tartışan insanları içeri atarsanız terörün önü nü açmış olursunuz. Barıştan yana olanların elini iterseniz o zaman da terör artar. Biz CHP olarak seçimle gelenin seçimle gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca son günlerde Irak’ta onlarca askerimiz şehit oldu. Peki bu neyin savaşı diye sormak gerekir. 7 Haziran’dan bu yana 19 bombalı saldırı gerçekleşiyor ve yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybediyor. Türkiye yaşanamaz ve nefes alamaz bir sürece getirildi. Bu noktaya getirenler derhal istifa etmelidir. Bakın Cumhuriyet gazetesi bir baskı ile karşı karşıya. Cumhuriyet her dönem hedef olmuştur. Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye sahip çıkmanın bedelini ödüyorlar. n Başkanlık sistemine karşı CHP İstanbul İl Örgütü olarak referandumda nasıl bir yol izleyeceksiniz? AKP’nin yapmak istediği anayasa değişikliğinden ziyade kendisini yargılanmaktan kurtaracak güvence altına almak. Başkanlık sistemi ile yöneltilen ülkelerin yüzde 50’sinden fazla sında federal sistem var. Türkiye gibi üniter devlet yapısını koruyarak başkanlık sistemine geçen ülkelerde ise totaliter bir rejim var. Türkiye Afganistan, Angola, Gambiya, Kamerun ve Kazakistan gibi ülkelerle aynı statüye sokulmak isteniyor. Burada yargı tek kişinin eline geçecek. Bu biz de olsak çok tehlikeli. 14 yıldır tek parti iktidarındalar ve yapmak istediklerine kim engel olmuş. Şikâyet ettikeleri her şey kendileri tarafından yapıldı. Referanduma gidilirse demokrasi ile diktatörlük arasında bir oylama olacak. CHP İstanbul olarak 39 ilçe başkanı, 14 belediye başkanı, 578 belediye meclis üyesi, 958 mahalle temsilcisi, eski il başkanları, milletvekilleri, PM üyeleri ve gencinden yaşlısına kadar herkesin içinde olduğu toplumsal bir seferberlik başlatıyoruz. Demokrasiye, özgürlüklere, insan haklarına, cumhuriyete, laikliğe sahip çıkıyoruz. Seçime de referanduma da hazırız. Kapı kapı dolaşıp yurttaşlarımıza gerçekleri anlatacağız. l İSTANBUL Sol açılım n Gezi’de yarım kalan süreci tamamlamak için aday oldum demiştiniz! Bunu gerçekleştirebildiniz mi? Sol ile nasıl bir temas halindesiniz. Darbe girişiminin ardından Taksim’de demokrasiye sahip çıkan bir eylem yaptık. Orada Gezi’de duruş gösteren herkes ile birlikte olduk. Gezi’ye katılanlar da buna destek verdi. Herkes cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye sahip çıkmak için bir araya geldi. Bizim dışımızdaki sol partilerle görüşmelerimiz de devam ediyor. Birlikte çalışmalar yürütüyoruz. n Birleşik Haziran Hareketi’nin Kartal’daki mitingine katılmadığınız yönündeki eleştiriler vardı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Haziran Hareketi bize gelerek laikliğe bağlılık, diktaya karşı eylem yapacaklarını söyleyerek destek istedi. Biz de destek vereceğimizi söyledik. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş da, genel başkan ile görüştü ve aynı sözler söylendi. Biz onlara mitingin yapılması konusunda destek verdik ve kürsülerini dahi kurduk. Ancak Haziran Hareketi başka iş yapmaya kalkarak bizi toplantıyı düzenleyenlerden olarak göstermeye çalıştı. Biz o toplantıyı düzenleyen değiliz. Toplantıyı Haziran Hareketi düzenledi ve biz de ona destek verdik. Sadece temsil düzeyinde katılmadık. Tabanımız o mitinge de katıldı. Kimseye de o mitinge niye katılıyorsunuz demedik ve engelleme girişimimiz de olmadı. haber 5 Karartma günleri Sevgili Aydın Engin ölüm tehdidi almış, Allah esirgesin! Şakaya gelir yanı yok, çok insan kaybettik böyle. Burası, birilerinin düşman gördüklerini “vatan, millet müdafaası” adına infaz etme yetkisini kendinde gördüğü bir ülke. Kötü bir sicilimiz, kâbus gibi bir hafızamız var; çok acılar çektik bu yüzden, ama Teşkilatı Mahsusa kafasını bir türlü aşamadık. Yetmişlerde yaşananlar malum, faili meçhuller malum, kolejli kızın “Asena”ya dönüş macerası ve “vatan için kurşun yiyen de kurşun atan da makbulumüz” fetvaları malum, bunlardan ders çıkarmak, yüzleşmek yerine, dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta malum! Yine karanlıklara yolculuklar, yine karartma günleri. Şimdilerde, mevcut iktidar, Cumhurbaşkanı, güvenliğimizden sorumlu İçişleri Bakanı, vatandaşı terörle mücadelede aktif göreve çağırıyor. Bu işler böyle atmosferlerde kontrolden çıkar; suçlu, suçsuz vatandaşın kaderi, aklına esenin yargısına, insafına, husumet aracına, sonra da bizzat infazına terk edilir. Bir yandan vatandaşın güvenliği, hukukun keyfiyete dönüşmesi tehlikesi, diğer yandan devletin kurumları ve gücünü kaybetmesi, ortalığın savaş yerine dönmesi tehlikesi bekler kapıda! Baskıcı hukuk sistemi ve devlet yapısı bile ehven hale gelir, böylesi ortamlarda, kazananı olmaz böyle bir gidişin, yöneten, yönetilen herkes kaybeder, ülke çöker, gider. Bu noktaya gelen bir ülkenin fazladan düşmana ihtiyacı yoktur, daha doğrusu düşmanlarının bir şey yapmasına gerek yoktur, bir toplum böyle böyle oyar birbirinin gözünü, her şeyden çok, iç kavgalar çökertir bir ülkeyi. AK Parti iktidarı kendi siyasi zihniyeti bir yana, “derin devletçi, Teşkilatı Mahsusa kafası” ve Avrasyacı maceracılığa, bu kafadaki çevrelere teslim olmuş görünüyor. Unutmasınlar, bu kafa yedi bu milletin başını, bu kafa yıktı bir imparatorluğu, bu kafa çıkmaza soktu Cumhuriyet rejimini. Diğer taraftan, otoriter laiklik anlayışının baskı aracı olarak kullandığı, bu nedenle benim gibilerin sonuna kadar itiraz ettiğimiz, “dinin siyasete alet edilmesi”, baskı bahanesi iken gerçek oldu. Gerçi sadece bu dönemde değil, bu ülkede din her dönem siyasete alet edilegeldi, 12 Eylül rejimi bu noktada bir zirve idi. Şimdi İslamcı iktidar dini benzer biçimde dolaşıma sokuyor, biz dini özgürlükleri savunmuştuk, şimdi dincimilliyetçi bir söylem çerçevesinde özgürlükler baskı altına alınıyor. En çok da, yaşanan acılar şehadetin yüceltilmesi ile örtbas ediliyor. “Bu işler ile baş etmenin başka bir yolu yok mu?” diye sorgulamaya çalışan, “şehitlik” eşiğine çarpıp, düşman ilan ediliyor. Hoş, işin burası da tamamen yeni bir şey değil, laik cumhuriyetçilik de, militarizmi Peygamber Ocağı kisvesine sokmakta tereddüt etmezdi. Ama, kuşkusuz yeni icatlar daha fazla din vurgulu; Diyanet İşleri öne çıkıyor, mevcut iktidar siyaseti çerçevesinde sahası genişliyor, futbol maçı öncesi Kuran tilaveti gibi tuhaflıklar, işin içinde din olduğu için sorgulanamıyor. Artık söz konusu olan “dinin postmodern biçimde siyasete alete edilmesi” ve dahası iktidar partisinin bu konuda tekeli elinde bulundurması. Eskiden sağ partiler, cemaatleri paylaşma savaşı verir, pazarlıklar yapılır, birbiri ile yarışırdı. Yetmişli yıllarda, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ile yarış içinde kapağında parti amblemi olan Kuran dağıtıyordu. Şimdi iktidar partisi dini, devletin resmi ideolojisi olarak dolaşıma sokuyor. Bu da başka bir çıkmaz yoldur, bu gayretlerin sahiplerine hiç faydası olmadı, işler bu yola girince nihayetinde din devleti de kursanız, daha fazla dindarlık iddiasında olanlar karşınıza çıkacak. 1979’da Kâbe’yi işgal ederek Suudi rejimini tehdit edenler unutulmasın. Unutulmasın, ne baskılar, ne din kisvesi kurtarır bir ülkeyi sıkıntılardan, tek çözüm toplumsal barışı temin etmektir, onun da yolu özgürlükleri yok etmek değil, önünü açmaktır. ‘Hırsıza hep hırsız diyeceğim’ CHP milletvekili Aykut Erdoğdu’nun Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne alınan 250 adet Mercedes marka otobüs için şirket yetkililerinin araç başına Melih Gökçek’e 3 bin 325 Mark artı 20 bin mark rüşvet verdiği iddiasının ardından, Gökçek’in açtığı hakaret davasında tazminat cezasına çarptırılan Erdoğdu, belgeleri kamuoyuna açıkladı. Erdoğdu, “Mahkemeleri bitirdiniz. Seni halk mahkemesinde yargılayacağız. Ben belgeleri koyacağım, halk karar verecek” diyerek rüşvet iddialarının yer aldığı belgeleri sosyal medya üzerinden paylaştı, Adalet Bakanlığı ve SPK’den açıklama istedi. Mercedes şirketinin ABD ve Almanya’da yargılanarak suçunu itiraf ettiğini belirten Erdoğdu, karara ilişkin süreci şöyle anlattı: “İsterse boynumu vursunlar hırsıza hırsız demeye devam edeceğim. Hâkim Ayhan Yılmaz’dan ısrarla rüşvet dosyalarını istemesini talep ettik. Hâkim Yılmaz ısrarlı taleplerimize rağmen rüşvet belgelerini istemeden hakaretten bana ceza vermiş. Bir başka savcı dava açmış.” l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle