16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR SALT SALT Galata’da Cengiz Bektaş tarafından 1978’de kurulan Bektaş Özyönetim Mimarlık Galata’da İşliği’nin çalışma yöntemleri, ilkeleri, projeleri, yayınları ve kullanıcı ilişkilerinin ele alınacağı söyleşi söyleşi, bugün 19.00’da Bektaş ve Nevzat Sayın’ın katılımıyla gerçekleşecek. Erhan Berat Fındıklı danışmanlığındaki Cengiz Bektaş Arşivi çalışmalarının sonuncu programı olan söyleşi, Işıl Uçman Altınışık ve Murat Burak Altınışık’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek. Cuma 23 Aralık 2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Dardenne kardeşlerin son filmleri ‘Meçhul Kız’ bugün gösterimde İnnasmanıniyae...t Filmde, genç doktor Jenny Davin’i Adele Haenel canlandırıyor. Sinemada birlikte çalışıp önemli ve kalıcı işler üreten, İtalya’dan Taviani’ler, ABD’den Coen’ler (1999’da “Matrix”i ve devamını çekip sonradan ikisi de cinsiyet değiştiren Amerikalı Wachowski biraderleri pardon hemşireleri de unutmamalı) gibi ünlü kardeş yönetmenlere, 1990’larda BelçikaFransa taraflarından katılan JeanPierre ile Luc Dardenne kardeşlerin filmlerini, vaktiyle Cannes’da (1999’da) Altın Palmiye’yi alan “Rosetta”dan beri beğenen ve önemseyenlerdenim baştan belirtmek gerekirse. Cannes’in gediklileri Dramatik sanatlar eğitiminin ardından Fransız avangard yazar ve yönetmen Armand Gatti’nin yönlendirmesiyle sinemaya dahil olup 1978’den itibaren esaslı belgeseller çekerek ve Belçika’daki göçmen(lik) sorunlarını ele aldıkları ilk uzun kurmaca filmleri “La PromesseSöz”le (1987) adlarını duyurdular Dardenne’ler. Uluslararası alanda ve gişede umulmadık bir başarı kazanan “Rosetta”yı izleyen “Le FilsOğul”la (2002) bütün dünyada tanınan, 2005 yapımı “L’Enfant Çocuk”la da ikinci Altın Palmiye’lerini kazanan bu Belçikalı yönetmen senarist yapımcı ikilisi (1951 doğumlu JeanPierre ile 1954 doğumlu Luc Dardenne), 2002’de Cannes’dan en iyi senaryo ödülüyle dönen “Le Silence de LornaLorna’nın Sessizliği”, 2011’de yine Cannes’dan ödüllü “Bisikletli Çocuk”, 2014’te başrolde ‘döktüren’ oyuncu Marion Cotillard’ın damgasını vurduğu “2 Jours, 1 Nuit2 Gün, 1 Gece” gibi ustalıklarını iyice parlattıkları daha sonraki filmleriyle de ünlerini sürdüren, günümüzün en parlak kardeş sinemacıları arasında yer alıyorlar kuşkusuz. Belçikalı Dardenne kardeşlerin bugün gösterime giren, zaten gediklisi oldukları Cannes festivalinde bu yıl da yarışan, Toronto’da da gösterilen, yine yazıp yönettikleri onuncu filmleri “La Fille InconnueMeçhul Kız”, gece vakti mesai bittikten sonra muayenehanesine gelen, siyahi bir kadına kapıyı açmayan, işin de yükselmeye odaklanmış, idealist, çalışkan, hırslı bir genç hekim olan Jenny Davin’in (Adele Haenel) hikâyesini anlatan, Liege’in banliyösünde geçen, aksiyon meraklısı seyirciye yer yer sıkıntı veren ama baştan sona etkileyiciliğini hiç yitirmeyen, ağır ve oturaklı, “psiko terapik” bir sosyal dram. Ertesi gün polisten gece içeriye almadığı göçmen kadının nehir kenarında öldürülmüş olarak bulunduğunu öğrenince giderek vicdan azabına dönüşen, derin bir suçluluk duygusu kaplar Jenny’yi. İlkeli, kararlı, inatçı... Kimliği teşhis edilemeyince isimsiz olarak kimsesizler mezarlığına gömülen maktul kadının hikâyesini mutlaka ortaya çıkarmaya girişir Jenny ve bir dedektif gibi sorup soruştururken polisin yöredeki bir uyuşturucu çetesine karşı yürüttüğü gizli operasyona çomak sokar istemeksizin. Bu arada onca yıl eğitimini aldığı tıb bı bir sara vakasına tanık olunca ürküp anında bırakarak köyüne dönen, hekim adayı genç asistanı Julien’i de (Olivier Bonnaud) mesleğine dönmeye ikna eden, hastasının sırlarına sahip çıkan, ilkeli, kararlı, inatçı ve sevecen hekim Jenny rolündeki genç oyuncu Adele Haenel’in sade ve duru performansıyla sürüklediği “Meçhul Kız”, insaniyetin, vicdanın ve suçluluk duygusunun ağır bastığı, bireyden hareket ederek toplumdaki görmezden, duymazdan gelinen kimi sorunlara değinen, polisiye bir soruşturma havasına da bürünen, idealist, çalışkan Jenny bağlamında içerdiği o hümanizma duygusunu baştan sona seyirciye geçiren, konusuyla, biçemiyle görülesi bir film özetle. Kısacası Dardenne kardeşlerin 30 yılı çoktan devirmiş kariyerlerindeki başyapıtları arasına pek giremese de, Dardenne’lerin o alabildiğine içten, yalın, gerçekçi, kendilerine özgü anlayış ve yaklaşımlarının yeni ürünü olan, sonuçta iyi yazılmış, oynanmış, çekilmiş, düzeyli bir BelçikaFransa yapımı, özellikle Avrupa sinemasının sıkı takipçilerine öğütlenecek nitelikte, sağlam, sıkı bir film “Meçhul Kız”. Guardian, Aslı Erdoğan’a yapılan hukuksuzluğu yazdı Hâkim karşısına 29 Aralık Perşembe günü çıkacak olan Aslı Erdoğan’ın karşılaştığı hukuksuzluklar İngiliz gazetesi Guardian’ın makalesine konu oldu. Makalede konu hakkında görüş bildiren hukukçuların Aslı Erdoğan’a yapılan muamelenin hem Türkiye anayasasına hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu söyledikleri belirtiliyor. Özgür Gündem davasında Aslı Erdoğan’ın tutuklu olarak yargılanmasının ağır bir hak ihlali olduğu ileri sürülürken, hukukçu Canan Arın bu muameleyle “Aslı Erdoğan’ın hayatını yok etmek ve onun gibileri de sindirmek” istendiğini söylüyor. Avukat Ayşe Batumlu ise Aslı Erdoğan’ın hapsedilmesinin hukuksuz bir tutum olduğunu söylüyor ve “Tutuklu yargılamanın bir istisna olması gerekir. Ancak işlenen suçla ilgili büyük bir şüphe olduğu hallerde tutukluluk haline başvurulabilir” diyor. Uluslararası PEN adına açıklama yapan Risk Altındaki Yazarlar kampanyası yöneticisi Saha Halaimzade de “Aslı Erdoğan’ın devam eden tutukluluğu Türk hükümetinin muhalif sesleri ve eleştirileri bastırmak için kullanılıyor.” diyor. Elif Şafak’tan mektup Guardian’ın makalesinde Elif Şafak’ın hapisteki Aslı Erdoğan’a yazdığı mektuba da yer veriliyor. Şafak’ın mektubunda şu ifadeler yer alıyor: “Seni korkunç şeylerle itham ettiler ama kimse bunların doğru olduğuna inanmadı. Sen Türklerle Kürtler arasındaki uyumun sağlanmasını dileyen birisin. Sen dünyada ‘şiddeti ve terörü kışkırtmakla’ suçlanabilecek son kişisin. Bizler okurlar ve yazarlar kötü muamele gördüğün ama asla yenilmediğin bu hapishaneden çıkacağın günü sabırsızlıkla bekliyoruz.” l Kültür Servisi Boğaziçi sonbahar sezonunu eski dostlarla kapattı... Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall (ALH) Klasik Müzik Konserleri sonbahar sezonunu, sanatseverlerin beğeniyle takip etmiş olduğu Camerata Salzburg Solistleri’yle kapattı. Avrupa’nın köklü müzik geleneğine sahip oda müziği topluluğu önceki akşam verdikleri “Yeni Yıla Eski Dostlarla” başlıklı konserlerinde Mozart, J.Strauss, Haydn, Kreisler ve Lanner’ın yapıtlarını seslendirdiler. ALH 2017 ilkbahar konser sezonu piyano eşliğinde Rhiannon Llewellyn (soprano), Sarah Champion (mezzosoprano), Bradley Smith (tenor), Nicholas Merryweather’un (bariton) seslendireceği şarkılarla 15 Şubat 2017 Çarşamba akşamı başlayacak. (www.klasikmuzik.boun.edu.tr) l Kültür Servisi ‘Lüküs Hayat’ Hatay’a gidiyor Mersin Devlet Opera ve Balesi “Lüküs Hayat” müzikali ile Hatay’a gidiyor. “Lüküs Hayat” 25 Aralık saat 20.00’de Hatay Kültür Merkezi’nde seyircileriyle buluşacak. Ekrem Reşit Rey’in yazıp Cemal Reşit Rey’in bestelediği Lüküs Hayat’ı Haldun Dormen yönetti. Sinemanın en güzel gözleri kapandı Sinema tutkunları tarafından “beyazperdenin en güzel gözlerine” sahip yıldızı olarak anılan Fransız oyuncu Michele Morgan 96 yaşında hayata veda etti. 1938 tarihli “Quai des Brumes Sisler Rıhtımı” (y: Marcel Carné) adlı unutulmaz filmin başrol oyuncusu olarak büyük ün kazanan ve sinema tutkunları tarafından “beyazperdenin en güzel gözlerine” sahip yıldızı olarak anılan Fransız oyuncu Michele Morgan, 96 yaşında hayata veda etti. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın “Zarafet ve şıklığın kişilik bulduğu” diyerek andığı ve “Kuşaklar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır” dediği Michele Morgan 1943 tarihli ünlü “Casablanca” filmi için de düşünülmüş ama o sıralar sözleşmeli olduğu RKO stüdyosu onun Warner Bros ile çalışmasına izin vermediği için rolü Ingrid Bergman’a kaptırmıştı. Sinema dünyasının en prestijli festivali olarak kabul edilen Cannes Film Festivali’nin tarihinde verilen ilk En İyi Kadın Oyuncu ödülünü “La Symphonie Pastorale Pastoral Senfoni” filminde canlandır dığı kör kadın karakteriyle Michele Morgan kazanmıştı. 1940’lı yıllarda Hollywood’da filmler çeken ünlü yıldız, Michael Curtiz’in “Passage to Marseille”, Robert Stevenson’ın “Joan of Paris” ve Edwin Marin’in “Two Tickets to London” adlı filmlerinde de rol almıştı. Venedik Film Festivali’nde ve Cesar Ödülleri’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık bulunan Morgan’ın kariyeri 60’lı yıllarda Yeni Dalga akımının gelişiyle birlikte düşüşe geçti ve oyuncu daha çok televizyon ve tiyatroya yöneldi. l Kültür Servisi [email protected] 2016 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÖZEL ÖDÜLLERİ Sahipleri belli oldu 2016 Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’nin sahipleri belli oldu. Nesrin Sipahi (musiki), İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi (kurum), Kenan Işık (tiyatro), D. Mehmet Doğan (yazın), Cahit Koytak (şiir ve çeviri) Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’ne değer görüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ödüller Yönetmeliği’nce 1979 yılından bu yana her yıl verilmekte olan “Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri”, bundan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri adıyla verilecek. Ödüller, özgün eser, uygulama, yorum veya bilimsel araştırmalarıyla Türk kültür ve sanatının gelişmesine, yurt ve dünya düzeyinde yücelmesine katkıda bulunanları devlet adına ödüllendirme amacını taşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy başkanlığında Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ümit Yardım, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Doç. Dr. Murat Sâlim Tokaç, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü A. Nejat Birecik’in katılımı ile toplanan jüri, 2016 Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri’ne değer görülen isimleri belirledi. Ödül töreni önümüzdeki günlerde yapılacak. l Kültür Servisi Fazıl Say’dan altı CD’lik Mozart albümü Piyanist ve besteci Fazıl Say, Mozart’ın piyano sonatlarından oluşan altı CD’lik bir albüm çıkarıyor. Toplam altı saatlik bir süre içeren albüm dünyada Warner Classics, Türkiye’de ise Ada Müzik etiketiyle müzikseverlerle buluşacak. Bu çalışma geçen ay Fransa’da “Choc Classica” ödülü almıştı. ‘Paris’te Bir Gece’ Türkiye’nin genç yetenekleri Paris temasıyla dinleyici karşısına çıkıyor. “Paris’te Bir Gece” etkinliği 25 Aralık saat 17.00’de Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nde dünyaca ünlü piyanist İdil Biret ile çalışma fırsatı yakalamış olan genç piyanistler, bu özel gecede Fransız bestecilerin yapıtlarını icra edecek. Avrupa’nın ve Türkiye’nin önemli müzik okullarında öğrenim gören ve Nihan Ulutan, Emre Nurbeyler, Yıldız Çiçek Sivri, Utku Geçgel, Yağmur Şimşek, Leyla Cemiloğlu, Ferhat Can Büyük ve Atakan Oyal’dan oluşan topluluk, Chopin, Poulenc, Fauré, Debussy ve Ravel’in eserlerini seslendirecek. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle