14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Aralık 2016 6 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İnsan hakları gününde Silivri’deyiz 2017 yılına cezaevinde girecek 146 gazeteciyle dayanışma amacıyla dokuz meslek örgütü 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde Silivri’de buluşuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın İş Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, HaberSen, Basın Enstitüsü Der neği (IPI), PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilciliği bugün saat 12.00’de Silivri Cezaevi önünde tutuklu gazetecilerle dayanışma için bir basın açıklaması yapacak. “Gazeteciliğin suç olmadığının” vurgulanacağı açıklamada gazete miz yazarlarının ve yöneticilerinin de içinde olduğu 146 gazetecinin tutuksuz yargılanması için çağrı yapılacak. Meslek örgütü temsilcileri; demokratik bir ülke için vazgeçilmez olan “basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını”, “gazetecilik mesleğinin yapılabilir” ol masını talep edecek. Uluslararası Basın Enstitüsü ve Uluslararası PEN’den temsilciler de katılacak. Sosyal medyada dün akşam saat 11.00’de atılan tweet’lerde # Gazetecilik Suç Değildir mesajı verildi. Cezaevlerinde şu anda hükümlü ve tutuklu 146 gazeteci bulunuyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet Dünya OHAL İnsan Hakları krize Günü zehir ekti 1 milyon 671 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık hakkı ihlal edildi, 11 ayda 1622 kişi işkence gördü İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü öncesi açıkladığı 2016 yılı hak ihlalleri raporunda, OHAL’le birlikte “büyük bir insan hakları krizi” yaşandığına dikkat çekti. İHD Genel Merkezi’nde, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Dardaş tarafından sunulan raporda, 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen Evrensel Bildirge’ye dikkat çekildi. Rapora göre, kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açılması sonucu 341 kişinin yaşamını yitirdiği, 396 kişinin de yaralandığı belirtildi. 11 ayda bin 622 kişinin gözaltında ve gözaltı yerleri dışında işkence gördüğünü beyan ettiği ifade edildi. Sokağa çıkma yasağı uygulanan ilgili ilçelerde, en az 1 milyon 671 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık haklarının ihlal edildiği vurgulandı. Gazeteci, basınyayın çalışanı ya da gazete sahibi 146 kişinin tutuklu olduğuna dikkat çekilerek “5 haber ajansı, 16 televizyon, 24 radyo, 62 gazete, 19 dergi, 29 yayınevi olmak üzere 155 medya kuruluşu, KHK’lerle kapatılan kuruluşlar listesinde yer aldı. Erişime engellenen site sayısı, 5 Aralık 2016 tarihi itibarıyla www.engelliveb.com sitesi verilerine göre 116 bin 126’dır. 5 Temmuz10 Kasım 2016 döneminde, 90 binden fazla insan gözaltına alındı. 36 binden fazla insan tutuklandı. Tutuklananlar arasında 2 bin 500’den fazla hakim ve savcı, 6 bin 500’den fazla askeri şahıs ve 7 binden fazla polis var” denildi. Yüzlerce hasta tutuklu Cezaevlerinde İHD’nin tespit edebildiği kadarıyla 331’i ağır olmak üzere 926 hasta mahpusun bulunduğu kaydedilen raporda, 15 Temmuz’dan sonra tutuklandığı belirtilen binlerce kişiye yer açılması için Ankara, İstanbul, İzmir gibi belirli merkezlerdeki cezaevlerinde bulunan ve tedavileri zorlukla sürdürülmeye çalışılan hasta tutukluların büyük bir çoğunluğunun başka cezaevlerine sürgün edildiği anlatıldı. OHAL ilanı ve çıkarılan KHK’ler ile 19 sendikanın kapatıldığı, 1600 civarında dernek ve vakfın kapatılmasının örgütlenme özgürlüğünün çok ciddi olarak siyasal iktidarın baskısı altında olduğunu gösterdiği ifade edildi. Erdoğan’dan açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 68. yıldönümünde, yurrtaşların ve dünya milletlerinin “10 Aralık İnsan Hakları Günü”nü tebrik etti. Erdoğan, “Ülkemiz, devleti ve milletiyle, insan onuruna yakışan evrensel değerlere dayalı bir sistemin kök salması için var gücüyle çalışmaya devam edecektir” dedi. l İSTANBUL Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) İletişim Direktörü Steven Ellis, geçirdiği dönüşümün ardından Türkiye’nin dışarıya yansıyan görünümünü yorumladı: IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel ve IPI İletişim Direktörü Steven Ellis, tutuklu bulundukları dönemde Can Dündar ve Erdem Gül’le görüşmek istemiş, bu isteğin reddedilmesi üzerine cezaevi önünde bir basın açıklaması yapmışlardı. Ykaoadrlanklıeuztncsçaizbliikr değil... Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) İletişim Direktörü Steven Ellis: Gazetecilerin tutukluluğu sadece korkunç bir adaletsizlik değil, Türkiye’de yaşayan herkesin özgürce düşünmesi ve konuşması açısından bir insan hakları tehdidi. Geriye korkunç bir resim kaldı Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) İletişim Direktörü Steven Ellis, basın ve ifade özgürlüğü açısından, uzun yıllardır Türkiye’yi izliyor. Cumhuriyet gazetesini de MİT TIR’ları haberleri nedeniyle gördüğü baskının ardından yakından takip etmeye başlamış. ‘ MUHALİFLER CEZALANDIRILDIKadri Gürsel’in tutuklanması bizi sarstı. Kadri ve meslektaşları muhalif oldukları için cezalandırıldılar. Sevdiklerinden ayrıldılar, hapishaneye atılıp susturuldular. Yargılanmadan, kanıt sunulmadan... HAKARET ETMEDİ, UYDURMADI Ellis, “Kadri Gürsel’in Kadri’nin durumunda, sebep Cumhurbaşkanı’nın sigara içenlere karşı tavrını tutuklanması bizi sars göstermesi ve bu tavrı onun nasıl bir lider olduğuna, anlayışına dair ipucu tı. Onun ve diğer pek HİLAL çok gazetecinin hâlâ tu KÖSE olarak sunmasıydı. Kadri, Cumhurbaşkanı’na sıfatlar yakıştırmadı, hakaret etmedi ya da yalanlar uydurmadı. Cumhurbaşkanı’nın bir davranışını analiz tuklu olmasını sade ederek mantıklı bir sonuca ulaştı. ce korkunç bir adaletsizlik olarak değil, Türkiye’de yaşayan herkesin özgür HER DEMOKRASİDE BU TÜR YORUMLAR OLUR ce düşünmesi ve konuşması açısından bir insan hakları tehdidi olarak görüyoruz” diyor. Ellis, birçok medya kuruluşu temsilcisiyle birlikte bugün Silivri Cezaevi önünde olacak. Dayanışma eylemi öncesi Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. n AP’nin Türkiye kararı sizce Türkiye’deki ifade özgürlüğünü, tutuklu Bu tür yorumlar, her gün, her demokraside liderlerin davranışlarını değerlendirmek için yapılıyor. Bu davanın merkezindeki teori, ‘bir hükümet görevlisini eleştirmenin ve hesap sormanın teröre destek verme olarak ’görülmesi’, bunca iyi insana zarar vermese ve Türkiye demokrasisi için tehdit oluşturmasa gülünesi kabul edilebilirdi. medyayı doğrudan kontrol etmek, ik ğı gibi. Ve hükümet suç işlendiğine da yazar ve gazetecilerin durumunu na tidarını sarsacak muhalif sesleri bas ir sağlam bir kanıt sunmadığı sürece, sıl etkileyecek? tırmak için gitgide daha fazla araç kul temel insan haklarına dair ciddi endi AP’nin, Türkiye’nin katılım sürecini lanması oldu. Ben Türkiye’yi izlemeye şeler oluşur. O hükümet ayrıca, kuvvet dondurma kararı sembolik. Süreci tek başladığımda gazeteciler tutuklanıyor ler ayrılığı prensibince içeriden tepkiy başına durdurmuyor ama Avrupa’da ya du. Onların neredeyse tamamı, aleyh le de karşılaşır. Türkiye OHAL’i meşru yılan, Türkiye’nin mevcut hükümetinin lerindeki kanıtların, o zamanlar hükü laştırmak için Fransa’yı işaret ediyor. insan haklarına saygılı olmadığına da metin müttefiki olan Gülen hareketi ta Açıklandığı kadarıyla orada cezaevinde ir inancın altını çiziyor. AP’nin kararı, rafından üretildiği anlaşılınca salıve hiçbir gazeteci yok. Fransa’daki OHAL bir bakıma, AB’nin Türkiye ile çalışma rildiler. Ancak hapsedilme ve salıveril yargının, parlamentonun, Ulusal İnsan ve onu kabul etme gönülsüzlüğüne dair me sırasında da hükümet medya üze Hakları Enstitüsü ve Ombudsman’ın bir işaret verdiği için gazeteciler açısın rindeki politik ve ekonomik kontrolünü eleştirisi ve gözlemi altında. Üzücü dan zararlı oldu. AB’ye katılım süreci, sağlamlaştırmaya çalışıyordu. Muhalif olan bu tür kuvvetler ayrılığının bugün Türkiye’de insan haklarına saygının ge medyaya keyfi cezalar kesildi. Cumhur Türkiye’de eksik olması. liştirilmesi ve demokrasinin güçlendi başkanı önemsiz sözlere hakaret dava n Türkiye’deki demokratik kamuoyu rilmesi açısından önemli bir araç. Süre ları açtı. Online medya ve sosyal med na ve sivil örgütlere tavsiyeniz var mı? cin durdurulması, insan hakları ve de ya hedef alındı. Bütün bunlardan geri Gelecek karamsar görünebilir ama mokrasinin temmuzdan bu yana oldu ye Türkiye’nin yurtdışına yansıyan kor durumu kabullenmek işe yaramaz. Hü ğundan daha fazla ayaklar altına alın kunç bir resmi kaldı. Dünya ciddi so kümete muhalif olanların kanıtsız bir masına yol açabilir. Ama aynı zaman runları işaret ederken Türkiye’nin des şekilde terörizmle suçlanmalarını red da Türkiye’de olanlar kabul edilemez. teğini aradı ancak Türkiye otoriterliğe dedin. Kanıt isteyin. Adaletsizlik ve yol AB’nin bunu bilinir duruma getirme doğru kayar göründü. Tamamen otori suzluğa karşı çıkın. Raporları müm si gerekir. terleşirse bu sorunlar korkunç sonuçlar kün olduğunca geniş çevrelerle payla n Türkiye’yi ne zamandan beri izli üzerinde yoğunlaşacaktır. şın. Ulaşabildiğiniz herkesin, bilgi sahi yorsunuz? Gördüğünüz değişimi anla n Avrupa’da bir gazetenin 10 yazar ve bi olarak seçim yapmanın etkisini an tabilir misiniz? yöneticisi tutuklu olsaydı, ne olurdu? lamasını sağlayın. Türkiye’nin gelece IPI onlarca yıldır Türkiye’de aktif. Böyle bir hamleden sorumlu olan hü ği sandık başındaki kendi insanlarının Ben de altı yıldır durumu gözlemliyo kümet, geniş bir kınamayla karşı karşı elinde; yurttaşlarınızın doğru seçimi rum. En büyük değişiklik, hükümetin ya kalır. Tıpkı bugün Türkiye’nin kaldı yapmaları için çabalayın. l İSTANBUL Gece yarısı yazısı Telefonsaati 07.00’ye kurmuştum. Uyumaya çekildiğimde saat 1’e geliyordu... Bir zaman sonra uyandığımda ise 04.44’tü. Şimdi kahvemi yudumlayarak bilgisayar başındayım ve saat 5’i birkaç dakika geçiyor... Bugün cuma. Cumartesi yazımı yetiştirmek için öğleden sonra üçe, dörde, hatta az daha sonraya kadar vaktim var... Fakat ne olur ne olmaz... Çünkü 10’da Ankara’ya uçuyorum... TED Üniversitesi öğrencilerine sözüm var... Onlarla buluşup söyleşeceğiz... Hemen ardından kardeşim Tevfik Kızgınkaya ile ADD Batıkent Şubesi’nin düzenlediği toplantıda “Cumhuriyet ve Şiir” konusunda bir söyleşimiz olacak... Yani gün içinde bir yazı için vakit bulmam güç. Erkenden uyanışımın ve kendimi çok da yorgun hissetmeyişimin nedeni bu olmalı... Sorumluluk dürtüsü... Zaten uyandığımda düşle gerçek arasında yazımın adı da zihnimde belirmişti: “Gece yarısı yazısı”... Ardı ardına iki “sı” kulağa pek hoş gelmese de isim belirlendi artık... Yapacak bir şey yok... HHH Kendilerinden çok şey öğrendiğim iki yazar ağabeyimden ilki Aziz Nesin’se öteki İlhan Selçuk’tur... Her ikisinin de yakından tanık olduğum özelliklerinin başında çalışkanlık ve sorumluluk duygusu geliyor... Aziz Nesin hep çalışırdı... İlhan Selçuk’un bir yurtiçi seyahatimizde yazısını gece yarısı kalkıp yetiştireceğini söylediğini anımsıyorum... Zaten uyandığımda, yine düşle gerçek arasında, bir Anadolu kentinde davetlisi olduğumuz bir kurumun konuk evinin bir salonunda ondan bu sözleri duyduğum an canlanmıştı belleğimde... Ne kadarı düş, ne kadarı gerçek? Düşler, gerçekler karışıyor zamanla.... HHH Dün (Perşembe) İzmir’den geldim... İzmir’e Nâzım Hikmet’in ve benim şiirlerimden müzisyen Ayser Vançin ve büyük komedyen Mathieu Chardet’nin, kurguladıkları “Barış Güvercinini Beklerken” adlı oyunu görmeye gitmiştim. İzmir Tiyatro Festivali kapsamında Karşıyaka Hikmet Şimşek Sahnesi’nde sahnelenen FransızcaTürkçe müzikli gösteride Ayser’in müziğine, Mathieu’nin kompozisyonlarına ve genel olarak da gösterinin sahne düzenine, salon dolusu izleyiciyle birlikte hayran kaldım... Fransa’da, İsviçre’de beğeniyle izlendiğini bildiğim bu gösteriyi bizde de sanatseverler mutlaka izlemelidir... Başta Nâzım Hikmet’in şiirleri olmak üzere edebiyatımıza yıllardır özveriyle katkıda bulunan bu ikiliye ülkemiz adına teşekkür borçluyuz... HHH İzmir Havalimanı’ndan İstanbul Atatürk’e 55 dakikada gelip oradan Beşiktaş’a bir saat kırk dakikada ulaşmayı başardıktan sonra bir yarım saat kadar da arabayı park edecek bir yer bulmak için evin çevresinde dolandım... Tam yedide ise Beşiktaş Balıkpazarı karşısında açılan Mephisto Kitabevi’nin sempatik “kafe”sinde arkadaşlarla Türkiye Slavistler Birliği’ni kurma konusunda görüşmek üzere toplandık... Bu konuda yakında medyaya açıklamada bulunacağız... Şimdilik kısaca söyleyebileceğim, dil ve edebiyat konuları başta olmak üzere Slav kökenli diller alanında çalışmalar yapan akademisyen, yazar ve çevirmenlerin bu adla birçok ülkede birlikleri var. Biz ise, hiçbir ülkedekinden aşağı kalmayan bilimsel çalışmalara ve Rusça başta olmak üzere yazınsal çeviri yoğunluğuna karşın böyle bir birliktelikten yoksunuz... İlk adım olarak bir internet sitesi açmayı kararlaştırdık... Arkası gelecektir... HHH İzmir’de bir gece telefonundan, Sevgili Eren Aysan’ın bir kararname ile Ankara Devlet Tiyatrosu’ndaki dramaturgluk görevinden alındığını öğrendim... Grup Yorum’un müzisyen ve yöneticileri; bizim gazetemizden yazar, çizer ve yöneticilerimiz; başta Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay olma üzere seçkin aydın, yazar ve gazetecilerimiz içerdeler... F Tipi zindanlardan gelen mektuplar masamda yine yığıldı... Ne yapmalı, ne yapmalıyız? Ülkemizin ve insanımızın mutluluğu için, dışarıda ya da içerde, elimizden geleni bıkıp usanmaksızın yapmaya çalışmaktan başka çaremiz yok.... Cumartesi, bu kez KonyaEreğli ADD’de yine bunları konuşacağız... Saat 06.15... Yeni bir güne merhaba diyelim... TGC, Yeniçağ’a saldırıyı kınadı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Yeniçağ gazetesinin Yenibosna’da bulunan merkez binasına önceki gece kimliği belirsiz kalabalık bir grup tarafından yapılan taşlı sopalı saldırıyı kınadı. TGC, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü benimsemekte zorlanan siyasilerin gazeteleri ve gazetecileri sürekli hedef göstermeleri bu tip saldırılarda önemli rol oynamaktadır. Yeniçağ gazetesine ve çalışanlarına ‘geçmiş olsun’ diyoruz.” CHP Genel Baş kanı Kılıçdaroğlu tiwitter hesabından yaptığı açıklamada “Türkiye’de fikir düşmanlığı hiç bu kadar yaygınlaşmamıştı” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da, gazetenin Ankara Bürosu’na geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Tanilli ve Tanör panelle anılıyor İcabı Hal Dergisi ve Toplumcu Hukukçular Kulübü tarafından düzenlenen panelle, Prof. Dr. Bülent Tanör ölümünün 15. yıldönümünde, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Server Tanilli ise ölümünün 5. yıldönümünde anılacak. Panel bugün saat 14.00’te Dolapdere’deki İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakülte si’ndeki Mahkeme Salonu’nda gerçekleşecek. Panelde Server Tanilli’nin oğlu Bülent Tanilli, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, aynı fakültede Yard. Doç. Dr. Gökçe Çataloluk ve MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Prof. Dr. Ozan Erözden konuşma yapacak.l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle