14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Aralık 2016 4 Dünyanın en yalnız adamı: Reis Beşiktaş’ın Gezi Direnişi’nden sonra, SiyahBeyazlı camianın dışında kalanların da, hatta futbol ile uzaktan yakından ilgisi olmayanların da, sempatisini toplayan Çarşı Grubu’nun “Çarşı, her şeye karşı” sloganı, bana son zamanlarda Tayyip Reis’i anımsatıyor. Sorabilirsiniz şimdi, Gezi Direnişi’nden sonra, “Reis’in can düşmanları listesine dahil edilen ‘Çarşı’ ile ne benzerliği olabilir” diye. Benzerlik Reis’in de, Çarşı gibi, her şeye, hatta daha ileri giderek herkese karşı olmasıdır. Gerçekten Reis, parlamenter sisteme, kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına, basın özgürlüğüne temel hak ve özgürlüklerin her türlü güvencesine, kendi kişisel hegemonyası dışında her şeye, ama her şeye karşıdır. Bu her şeye karşıtlık, kaçınılmaz olarak herkese karşıtlığı da dönüşerek dış politikaya da yansımaktadır. Reis “Reisleşme süreci”nin gelişmesiyle birlikte, dış politikada herkese karşı bir konuma girmiş bulunmaktadır. HHH Reis, kendisini temel hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü konularında sıkıştıran AB’ye karşıdır. Reis, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne başvurarak, NATO’ya karşı bir konuma düşmüştür. Reis, Mısır’da Sisi iktidarını destekleyen ABD’ye karşıdır. Reis, ABD’ye ayrıca, bölgede PYD’yi desteklediği için bir kez daha karşıdır. Reis, Suriye’de Esad’ın varlığına karşıdır. Bu ülkeye “zalim Esad’ı devirmek için” girdiğini açıklamış bulunmaktadır. Reis, bu politikasıyla, Suriye’de Esad’ın varlığını politikasının temel taşı haline getirmiş olan Putin ile de karşı karşıya gelmiş durumdadır. Ankara’nın Sovyet uçağını düşürmesinden sonra dibe vuran ve Türkiye’nin milyarlarca dolar zarara girmesine yol açan ilişkiler, daha sonra Türk tarafının özür dilemesi üzerine düzelme yoluna girmişse de tam olarak eski düzeyine varmış değildir. Fırat Kalkanı operasyonunu yürüten Türk güçlerinin saldırıya uğraması olayını Rusya üstlenmemektedir, ama orada Suriye’nin de, Rusya’nın izni olmadan böyle bir işe tevessül edemeyeceği herkesin malumudur. Bu durum da, Reis’in Esad takıntısının kendisini nasıl Putin ile karşı karşıya getirdiğinin ve bu karşıtlığın ne gibi sonuçlara yol açabileceğinin göstergesidir. İktidar dönemine, ABD projesi BOP’un eşbaşkanı olduğunu ilan ederek başlayan Reis’in artık bölgedeki Amerikan planları içindeki yeri, ikinci plandadır ve o konumundan da gittikçe uzaklaşmaktadır. Oysa Reis’i iktidar yapan ve kişisel gücünü gittikçe artırarak Reis konumuna getiren etkenler, kendi üzerinde dünyanın geniş kesiminde oluşan mutabakat ve sağlanan destekti. Reis, Reis olmadan önce, ABD ve Avrupa tarafından dünyaya örnek olarak gösterilen bir modeldi. HHH Tayyip Erdoğan’dan Reis’e giden yol, dış politikada desteklere sahip olan ve örnek gösterilen liderden dünyanın en yalnız adamına giden süreçtir aynı zamanda. Şimdi soru tek başına kalmış olan Reis’in bu konumuyla iktidarını sürdürüp sürdüremeyeceğidir. Bu soruya yanıt ararken, Reis’in dış politikadaki yalnızlığına karşın içeride halkın yarısı civarında bir desteğe sahip olduğunu unutmamak gerekir. Üstelik bu yüzde elli desteğin, bir bölümü Reis’e kayıtsız şartsız biat eden sağlam çekirdektir. Ayrıca Reis daha ilk iktidara yürüdüğü günden beri, her kritik dönemeçte MHP lideri Bahçeli’nin koşulsuz desteğini yanında bulmuştur. Çağımız dünyasında da, her şeye karşın iktidarların yazgıları iç dinamikler tarafından belirlendiklerinden, Reis’in sultasını sürdürebileceği söylenebilir. Ama acaba öyle midir? Sürekli sıcak dış kaynağa ihtiyaç duyan, vahim bir ekonomik krizin eşiğinde olduğu dönemde iç savaş boyutuna yaklaşan bir etnik çatışma ile birlikte bölgesel savaşa, yani Ortadoğu batağına bulaşmış olan Reis bütün dünyaya tek başına karşı koyarak, iktidarını sürdürebilir mi? Önder: İlk defa kitaba uygun faşizm geliyor OHAL kanun hükmünde kararnameleri ile ihraç edilen Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde oturma eylemi yapan akademisyen Nuriye Gülmen, öğretmen Semih Özakça ile Aile Bakanlığı personeli Veli Saçılık’ın direnişi 31. gününde. Gülmen, Özakça ve Saçılık’ın direnişinin dünkü ziyaretçisi HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder oldu. Yapılan eylemin örnek oluşturması gerektiğini ifade eden Önder, “İlk defa bu ülkede kitaba uygun faşizm geliyor. Göreceli ayrılıklarımızı bırakıp bir arada olmalıyız. En sihirli kelime, dayanışma” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN KILIÇDAROĞLU YENİ ANAYASA TEKLİFİNİ VE BAŞKANLIĞI YORUMLADI: Partisinin cumhuruna başkan olacak CHP lideri, OHAL’de anayasa değiştirmenin yanlış olduğunu söyledi ve ‘Anayasalar bir parti mutfağında hazırlanmaz’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Hangi ülkede OHAL uygulamasında anayasa değişiyor” dedi. ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’nın önerilmesi olasılığı ile ilgili olarak da Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Belli bir siyasi partinin üyesi nasıl Cumhurbaşkanı olacak. Kendi partisinin Cumhurunun başkanı olacak, halkı kandırmasınlar” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, NTV’nin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesajlar özetle şöyle: Anayasalar parti mutfağında hazırlanmaz: Yapılan bir sistem değişikliği değil, rejim değişikliği. Niye rejim değiştiriyoruz? Bu ülkenin 140 yıllık parlamenter sistem geleneği var. Aksayan yönler yok mu, var. Bir kişi için oturup tüm rejimi değiştereceğiz. Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Öyle olursa toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini kaybeder. OHAL’de anayasa değişmez: İki parti anlaştı. Dünyanın hangi ülkesinde OHAL uygulamasında anayasa değişiyor. Bu ortamda anayasa değişkliği mi olur? Darbe dönemlerinden sonra yapılan anayasa metinleri toplumsal uzlaşmadan uzak. En çok değişikliğe uğrayan anayasa 1982 Anayasası. Evren’den farkları yok. Aynı kuralları yeniden tahkim ederek koymak istiyorlar. Kendi partisinin cumhurunun başkanı olacak: Anayasa değişikliği ile rejim değiştiriliyor, daha baskıcı bir rejim gündeme getiriliyor. Devletin sigortası ortadan kaldırılıyor. Cumhurbaşkanlığı devletin sigortasıdır. Devletin kurumları uyum içinde çalışmıyorsa, iktidar muhalefet anlaşamıyorsa hakemlik yapacak bir pozisyona ihtiyaç vardır. Belli bir siyasi partinin üyesi nasıl cumhurbaşkanı olacak. Hangi cumhurun? Kendi partisinin cumhurunun başkanı olacak. Halkı kandırmasınlar. Partili cumhurbaşkanı 140 yıllık geleneğimize aykırı. Yüzde 92’nin altı tartışılabilir: 1982 Anayasası yüzde 92 oyla kabul edildi. Yüzde 92’nin altında kalan her oyun meşruiyeti bile tartışılabilir, belki. Demokrasi askıdaydı. Şimdi yine demokrasi askıda. Hapishanelerinde 142 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede demokrasiden söz edebilir miyiz? Türkiye bu kafa ile yönetilirse: Türkiye’nin bekasından sorumlu bir siyasi partiyiz. Diğer siyasi partilerin de aynı anlayışta olması lazım. Türkiye bu kafa ile yöntilirse çok daha büyük sorunlara gebe olur. Bahçeli Hitler anlayışını mı destekliyor: (Bahçeli’nin tavrı) Türkiye’nin geleceği konusunda ben ne endişe taşıyor sam Bahçeli’nin de aynı endişeyi taşıması gerekiyor. Türkiye, Kuzey Kore’ye dönecek. Tüm dünya ile bağlantıları kesilen bir ülke konumundayız. Aynı endişeyi duymadan ülkeyi bir kişiye teslim etmek mümkün mü? ‘Devlet benim’ anlayışı Hitler anlayışıdır. Bahçeli bu kültürü destekliyor mu, desteklemiyor mu? Bir kişi anayasaya uymuyor diye, ülkenin anayasasını değiştireceğiz. Daha düne kadar isyan ettiğinize bugün neden koşulsuz evet diyorsunuz? Almanya’ya karşılık doğru, ama: (Bahçekapılı’nın havalimanında tutulması) Ben de kabul etmem. Karşılık verilmesini anlarım. Ama her yabancıyı Alman diye tutamazsınız. Ayağınıza sıkmış olursunuz. l ANKARA İmkânım olsa hepsini sayardım Tutuklu gazeteciler arasında Altan ve Ilıcak’ın sayılması: Bu ülkenin hapishanelerinde 146 gazeteci var. İmkânım olsa hepsini sayardım. Bir ilkeden yola çıkıyoruz. Demokrasisi gelişmiş bir ülkede yazı yazdı diye gazeteci hapse atılmamalı. Demokrasiyi savunmayacağım da kimi savunacağım. Bozdurduğunda dolar zirvedeydi Dövizdeki yükseliş: Bir ülkenin cumhurbaşkanı, bankasında dolar tutarsa, TL’ye güvenmiyor demektir. Ondan sonra çağrı yapıyorsun. Soruyorum, ne oldu, bozdurdum diyor. Hangi gerekçe ile tutuyordun. En yüksek olduğu noktada doları bozdurdu, oradan da kâra geçti. Ben niye dolar tutmuyorum. Ben TL’ye güveniyorum. Devleti yönetenler güvenmiyor. 4 bakan dolarını bozdurdu mu? Bilal Bey’in 30 milyon Avro’su vardı. Neredeydi bu paralar. Asıl onların bozdurulması lazım. Çağrı yaptı mı 4 bakana? Ayakkabı kutusundaki dolarlar iade edildi. Onlar bozdurdu mu? Dokunulmaz başkan! Cumhurbaşkanının Yüce Divan’a sevk edilebilmesi 3 aşamalı olacak. Soruşturma önergesi için salt çoğunluk, komisyon için beşte üç, Yüce Divan için ise üçte iki çoğunluk gerekecek Meclis’te Sezgin için büyük buluşma Çoklu organ yetmezliğinden 88 yaşında yaşamını yitiren İsmet Sezgin için 7 dönem görev yaptığı Meclis’te devlet töreni düzenlendi. Siyasetin “İsmet Abi”si için TBMM en kalabalık günlerinden birine tanıklık etti. Törene İsmet Sezgin’in kızları Seynan Levent ve Ayşe Sezgin, akrabalarının yanı sıra TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Bakanlar Bekir Bozdağ, Süleyman Soylu, Mevlüt Çavuşoğlu, Faruk Özlü, Lütfi Elvan, Çağatay Kılıç, eski Meclis başkanları Köksal Toptan, Cemil Çiçek ve Ömer İzgi, eski başbakanlar Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller, TBMM başkanvekilleri Ahmet Aydın, Ayşe Nur Bahçekapılı ve Akif Hamzaçebi ile Başkanlık Divanı üyeleri, eski bakanlar, eski ve yeni milletvekilleri ile Meclis personeli katıldı. Sezgin’in cenazesi Kocatepe Camisi’nde yapılan törenin ardından toprağa verildi. Canikli: MHP’yle ortağız Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, anayasa teklifi ile ilgili olarak “Bütün yönleriyle mutabakat sağlandı, hiçbir pürüz kalmadı” değerlendirmesini yaptı. Canikli, A Haber’in sorularını yanıtladı. Canikli, yeni anayasa teklifi için şunları söyledi: “2019 tarihine kadar şu andaki sistem devam edecek. Referandumdan geçtikten sonra inşallah 2019 yılında da cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri aynı tarihte yapılacak.” Anayasa değişikliği konusunda MHP ile son durumun sorulması üzerine de Canikli, “Hiçbir sorun kalmadı şu an itibarıyla. Bunu bizim AK Parti olarak tek başına yasalaştırma imkânımız yok, destek gerekiyor. Dolayısıyla MHP ile birlikte yapıyoruz. Ortağız MHP’yle. Mutabakata varmadan TBMM’ye sunmamız söz konusu olamaz. Bütün alanlarda mutabakat sağlanmıştır. Tam anlamıyla, yüzde 100 mutabakat ve uyum söz konusudur. İnşallah bu uyum, hem Meclis görüşmelerinde hem de referandumla ilgili görüşmelerde aynen ortaya çıkacaktır” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Millet egemenliği yitiriyor’ İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, CHP Beyoğlu İlçe Örgütü’nde CHP hukuk komisyonu üyelerine başkanlık ve anayasa konularını kapsayan konferans verdi. Kocasakal Başkanlık sisteminin getirilmesinin anayasaya aykırı olduğunu belirterek, “Bu sistem gelirse Meclis, milletvekili, egemenlik, siyasi denetim, hukuki denetim yok, sadece ve sadece her şeyi olan bir cumhurbaşkanı var. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yerine ‘Egemenlik kayıtsız şartsız Tayyip’indir’ olacak” dedi. İtalya’da referandumun ret sebebinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelenmememesi olduğunu belirten Kocasakal, “Atatürk neden başkan olmayı elinin tersiyle itip parlamenter sistemi benimsedi? Çünkü gerçek anlamda demokrasinin bizim ülkemizde parlamenter sistemde mümkün olacağını biliyordu. Bu ülkenin milli kahramanına, kurucusuna verilmemiş yetkiyi buna niye vereceğiz. Halkımıza şunu söylüyoruz. Lütfen sana ait olan ve kimseye devretmediğin bu egemenliğini tek bir kişiye devretme” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet EMİNE KAPLAN MHP ile anayasa değişikliğinde uzlaşan AKP’nin bugün TBMM Başkanlığı’na sunacağı yaklaşık 20 maddelik anayasa değişikliğiyle yürütme yetkisinin tümüyle verildiği cumhurbaşkanının yargılanması neredeyse olanaksız hale getiriliyor. Yeni anayasa konusunda iki parti arasında görüşmeleri sürdüren AKP’li Abdülhamit Gül ile MHP’li Mehmet Parsak’ın bugün ortak bir basın toplantısı düzenleyerek öneriyi açıklamaları bekleniyor. Mevcut anayasada, bakanlar ile başbakanın Yüce Divan’da yargılanabilmesi için 55 milletvekilinin soruşturma önergesi vermesi gerekiyor. Önergenin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi durumunda soruşturma komisyonu kuruluyor. Soruşturma komisyonunun raporu TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Bakan ve başbakan, gizli oylamada 550 milletvekilinin salt çoğunluğunun en az (276) ‘evet’ yönünde oy kullanması durumunda Yüce Divan’a gönderilebiliyor. Anayasa değişikliğiyle ‘yürütme organı’nın ‘tek başı’ olacak cumhurbaşkanının Yüce Divan’a sevki için ise 3 aşamalı bir yöntem belirlendi. Buna göre, cumhurbaşkanı hakkında soruşturma önergesi verilebilmesi için salt çoğunluk, komisyonun kurulabilmesi için beşte üç, Yüce Divan’a sevk için ise üçte iki çoğunluk aranacak. Milletvekili sayısının 550 olarak korunması durumunda bu sayılar, 276, 330 ve 367 olacak. Milletvekili sayısının 600’e çıkarılması durumunda ise çoğunluk sayıları 301, 360 ve 400 olarak uygulanacak. Bakanlar Kurulu kalkıyor Yeni sistemde, Başbakanlık’ın yanısıra ‘Bakanlar Kurulu’ kavramı anayasadan çıkarılacak. Cumhurbaşkanının bakanları atamasına ilişkin düzenlemede milletvekilleri arasından ya da dışarıdan ayrımı yapılmayacak, inisiyatif cumhurbaşkanında olacak. AKP kurmayları, dün öneriye ilişkin çalışmayı sürdürürken MHP’liler “Madem fiili durumu yasal hale getireceğiz, o zaman 2019 beklenmemeli, yetki ve cezai sorumluluk hükümleri hemen yürürlüğe girmeli” görüşünü dile getirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle