14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Berlinale’de jüri başkanı Paul Verhoeven Dünyanın en prestijli film festivallerinden Berlin Film Festivali (Berlinale) bu yıl Paul Verhoeven’in jüri başkanlığında yapılacak. Hollandalı sinemacı Paul Verhoeven en son “Elle O kadın” filmiyle Cannes Film Festivali’nde yarışmıştı. Verhoeven’in filmografisinin öne çıkan başlıkları arasında “Turkish Delight”, “Temel İçgüdü”, “Gerçeğe Çağrı”, “RoboCop” ve “Showgirls” gibi yapımlar da var. 67. Berlin Film Festivali 9 19 Şubat 2017 tarihleri arasında düzenlenecek. ‘Hâlâ kaç kişiyiz bilmiyoruz’Cumartesi10Aralık2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK [email protected] 15 Gülriz Sururi ‘Zefiros’ adlı yeni kitabıyla ebedi bir gençlik rüzgârı estiriyor... Sururi, kitapta anılarının yanı sıra ülke meselelerine de değiniyor Kapıdan içeri giriyorum ve Topkapı Sarayı ile harap İstanbul apartmanlarının iç içe geçtiği bir man Can erok zara karşılıyor beni. İçeride adını Kayıp Balık Nemo’dan alan kedi Nemo var. Di ğer kedi arkadaşı Zıpzıp da başka evde. Bu isimleri Gülriz Sururi takmış onla ra. Gülriz Sururi’den ebe di bir gençlik rüzgârı esi yor. “Zefiros” deniyor bu rüzgâra. Doğan Kitap’tan çıkan yeni kitabının adı da bu yüzden Zefiros. Büyük CEREN aşkı Engin Cezzar ona böy ÇIPLAK le diyor. n Manzaranızdan baş layacağım. Topkapı Sarayı entrikanın mabedi... Bugün ekranda en çok entri ka izliyoruz. İkili ilişkilerde, iş arka daşları arasında sürekli bir entrika var. Neden entrikayı bu kadar seviyoruz? Diziler mi ülkenin durumundan etki lenip yapıyor yoksa insanlar mı diziler den öykünüyor bilemeyeceğim. Ama za ten entrikacı bir ırk olduğumuz öteden beri biliniyor. Saray entrikaları, diplo masi entrikaları... Ama Cumhuriyetle beraber gelen yeni bir ruh bunları değiştirdi. ‘30 yaşımdan sonra yalan söylemedim’ var... Herkesin kendi hesap cüzdanı, kendi planları, kendi kariyeri var...” diyor. Hepimizin bir tek n Peki, Cumhuriyet rejimiyle ilgili kaygılar taşıyor musunuz? Nasıl taşımayayım! Para yitirilirse bir şey yitik demektir, umut yitirilirse çok şey yitik demektir ama yürek yitirilirse her şey yitik demektir. Biz şimdi yüreği n Kitapta ve söyleşilerinizde hep “Hayatı limon gibi sıkmak istiyorum” diyorsunuz... Şu limonu bir sıkalım, nedir buradaki mana? Hayatta bir tek damla bile bırakmadan sonuna kadar yaşayabilmek... Benim ha ka vardır. Yetmez ama evetçiler var. Eskiden solcu, komünist denilen Doğu Perinçek mesela. 20 sene önce bile ona kanmamam gerektiğine inanmıştım. Bugün birdenbire AKP ile can ciğer oldu. Peki, bu menfaat denen şey bu yaştan kendisi mi var? Tek başımıza olmamızdaki en büyük nedenlerden biri internet. Mesela, adam kanlar içinde yerde yatıyor, herkes yanından geçip gidiyor. Sonra akşam o salçalara bulanmış oyuncular mizle bir şeyler yapmak ve birleşmek du yatımda limonu yarım bırakmak yok. Ben sonra da mı başlayabiliyor? Ne biçim bir vuruluyor sahnede yerlere düşüyor, se rumundayız. Topkapı Sarayı’ndan bura limonu sonuna kadar sıkmasını seven bir şey bu! yirci hüngür hüngür ağlıyorlar. Düşünün ya geldik, güzel soruydu. (gülüyor) insanım her konuda. Eğleniyorsam sonu n Kendinize bugünden baktığınızda bu durumdayız. n Kitapta Cumhuriyet kızı olmakla övünüyorsunuz. Neden Cumhuriyet kızı oldunuz? Aslında ilk gençliğimde Cumhuriyetin içine doğup büyüdüğüm için başka bir şey yoktu, fakat ondan sonra Menderes zamanında demokrasi çok kötü bir şekilde başlatıldı ve demokrasi gerici na kadar eğlenmek isterim. Politika yapıyorsam fikrimi sonuna kadar söylerim. Şuraya kadar söyleyeyim daha konuşmayayım demem zaten bu ülkeyi öyle insanlar bu hale getirdi. n Yarım limon sıkan insanlar yüzünden mi? İyi niyetli olup aldatılan kesim mutla ne görüyorsunuz? 30’lu yaşlarımda kendime saygımdan dolayı çok dürüst olmaya karar verdim. 30 yaşımdan sonra da hiç yalan söylemedim. Bunu uyguladım ve bu beni müthiş huzurlu yaptı. İrademi kullanmak, yalan söylememem, disiplinli olmak... Bunları başardıkça mutlu bir insan oldum. n Acaba tiyatroyla gerçek hayatın sahnesi yer mi değiştirdi? Hayatın hep oyun olduğuna inanmışımdır. Shakespeare’nin lafı ama ben buna çok inanıyorum. Hayat bir oyundur, yaşam bir tiyatrodur. Bir oyunumda bunu kullanmıştım. Adam, kadına çok ciddi bir şey söylüyor. Kadın da “tıpkı tiyat lik olarak geldi ülkemize. İlk gençliğim ro gibisin” diyor. “Hayır tiyatro değil ger de solcuydum, Cumhuriyet bana yetmez üzüldüğüm şey bu. oylarımız yok ediliyor. Ben AKP’nin se çek” diyor adam. Kadın da “tiyatrodan di. Ruhen solcuyduk, daha paylaşımcı, n Kitabınızı okuyunca gerçeğe âşık çimlerin hiçbirinde yasal olarak kazan daha gerçek ne olabilir ki” diyor. daha çağdaş, daha sosyal adaletin olduğu bir kadın gördüm. Önünüze dıklarını düşünmüyo n Şu hayattan ne anladınız? bir ülkede yaşamak istiyorduk. Bu yoktu ne gelirse yaşayıp çıkmışsınız. rum. Şunu anladım bir defa ülkenden mem çünkü. Sonra solculuğu bıraktım demok Yaşa ve çık! n Biliyorsunuz ar nun olarak yaşamak zorundasın. rasi olsa diye uğraştım. Şimdi de Cumhu Yenilgiyi hiç kabul etmedim, kadaşlarımız 36 gün Kendini ülkenin meseleleri içinde his riyet gitmesin diye uğraşıyorum. her seferinde yeni baştan, ye dür tutuklu... setmelisin. Atatürk bize bütün dünyanın Kaybolmuş kuşaklar var. Onları hiç ba ni baştan başladım. Gerek mes Adalet yine tecel kapılarını, pencerelerini açmış ve her ğışlamıyorum. Bugün bu ülkenin bu hal leğimle ilgili olsun gerek başka li edecektir çünkü ka şey çok yolundayken pat diye bitiyor her de olmasında Türkiye’yi yönetenlerden konularda olsun sıfırı tükettik nıtladıkları hiçbir şey şey. Onun için diyorum ki Kurtuluş Sa daha fazla benden önceki iki kuşağın su ten sonra hep tekrar devam ettim. yok. Söylenen şey, vaşı bitmemiş bir savaştır. Tamamlanma çu olduğunu düşünüyorum. O gücü kendimde bulabildim. Ço adamlar meğer terö mış bir savaştır. Bütün o tarikatların ka n Neden? cukluğumdan beri hayatım müca ristmiş! Biz onları yıl patılması lazımdı. Bütün bunlar yapılsay Menderes, ağalara oyunuzu bana verir deleyle geçti ama bir yandan da larca gazeteci sanıp dı çok daha başka bir yerde olurduk. seniz istediğinizi yaparım demiş. Ağalar büyük sükseler, alkışlar oldu. Müt okurmuşuz; ne bi n İktidarlar neden tiyatroyu istemez? da önce Köy Enstitülerinin kaldırılmasını hiş dostluklar da oldu hayatımda. çim teröristler varmış Bugünkü yönetim sanata, tiyatroya kar istemiş. Hikâye böyle başlamış. O günün Benim baktığım gözlükle ülkemize dünyada! Teröristle şı. AKM’den belli. Tiyatro bizim aynamız. gençliği Köy Enstitülerini kapattırmaya bakan herkesin hayatı böyle geçti. rin çoğunun yazmak değil kalem bile tu Kim olduğunuzu yüzünüze vurur. Tele caktı. Neden karşı çıkmadılar, engel ola n Bugün Türkiye’ye o gözlükten bak tacağından şüpheliyim. vizyon gibi güçlü olmayabilir ama çok öğ madılar? Köy Enstitüleri her şeyi kendileri yapıyordu, dolayısıyla ağalara danışma ihtiyacı kalmıyordu. Köy Enstitüleri tığınızda neler görüyorsunuz? Çok üzülüyorum. Çok geç kalınmış bir durum var. Birleşmememize inanamı ‘bKirurstauvluaşştSıra’vaşı bitmemiş retici, aydınlatıcıdır. Tiyatro insana iklimleri değiştirttirir. Cennetler yaşatır. Sonra beklemediğin bir anda bir şamar atar yaşasaydı ağaların iktidarı gitmiş olacak yorum. Muhalefet birleşemiyor. Biz hâlâ n Kitapta Lemi Bilgin, “Artık her çünkü aydınlığın en birinci simgesidir. tı. Harikulade bir şey olacaktı... O köylü gücümüzün ne kadar olduğunu bile bil şey değişti. Herkesin bir kendisi var... Ve karanlıkta kalmayı tercih eden ülkeler lerin hepsi aydın olacaktı bugün. En çok miyouz. Kaç kişiyiz bilmiyoruz. Bizim Başka kimsesi yok. Artık internetimiz önce perdeleri kapatmak isterler. Los Vivancos ile iki gece Flamenko’nun prensleri Los Vivancos yeni gösterileri “Born to Dance” ile 1011 Aralık tarihlerinde Tim Show Center’da konser verecek. “Born to Dance” gösterisinde Los Vivancos, Metallica, Deep Purple ve Leonard Cohen’in de içinde olduğu birçok klasikleşmiş şarkıyı, dansları eşliğinde sunuyor. Los Vivancos, Born To Dance’te, Tapdance, komedi ve dövüş sanatlarını, flamenko ile harmanlıyor. ‘Aydınlanma Ödülü’ Mehmet Aksoy’a Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) 2016 Aydınlanma Ödülü heykeltıraş Mehmet Aksoy’a verilecek. Atatürkçü Düşünce Derneği Beşiktaş Şubesi’nin düzenlediği “2016 Aydınlanma Ödülü Töreni” yarın saat 19.00’da Akatlar Kültür Merkezi’nde yapılacak. En son tiyatro sanatçısı Sayın Gülriz Sururi’nin aldığı ödül, bu yıl ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un oldu. ‘FBınadılkekırsain’ Görme engellilere betimlenecek İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), “sesli betimleme” eşliğinde “Fındıkkıran Balesi”ni bugün engelleri kaldırarak sahneleyecek. Müziği Çaykovski’ye kareografisi de Uğur Seyrek’e ait olan “Fındıkkıran Balesi” Süreyya Opera Sahnesi’nde bugün saat 16.00’da başlayacak. “Fındıkkıran Balesi” derneğin yönetim kurulu üyesi, betimleme metin yazarı ve seslendirmen Emine Kolivar tarafından kulaklıklarla görme engelli izleyicilere betimlenecek. O, türünün son temsilcisi... Emektar müzisyen, usta besteci Emin Fındıkoğlu’nun konserinin havası matrak; yani Emin Hoca’yı birebir yansıtıyor. O türünün son temsilcisi; böyle bir ekibi bu repertuvar için bir daha bir araya getirecek çılgın yeni kuşaklardan zor çıkar. MURAT BEŞER Halep Pasajı’ndaki Ses Tiyatrosu, eski Beyoğlu’na ait değerleri temsil eden son kalelerden biri. Nadiren etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Geçen akşam emektar müzisyen, usta besteci Emin Fındıkoğlu’nun 2015 yılında kurduğu + 12 adındaki projesine yaptığı üzere... Kendisi ve solist şarkıcı Meltem Ünel ile birlikte ceman 14 kişiler sahnede. Şöyle sağdan sayarsak: saksofonda Meriç Demirkol, Barış Ertürk, Duru Tuna, Çağdaş Oruç; trompette İmer Demirer, Barış Yazıcı, Şenova Ülker; trombonda Ebru Kennington, Işık Üstündağ, Didem Yılmaz; davulda Ekin Cengizkan, kontr basta Volkan Topakoğlu. Hilal şeklinde dizilmişler Emin Hoca’nın etrafına, Kuran kursuna gelmiş gibi. Niyetleri hatim indirmek değil, zira bunların hepsi usta müzisyen zaten; her biri için çalgısının zirvesinde demek yanlış olmaz. Açılış Emin Hoca’nın bestesi, “Con cision”, ardından solist duhul ediyor “I Concentrate On You” ile. İlk beş dakikada Emin Hoca’nın dünya çapında bir düzenlemeci olduğu hissediliyor, bilhassa nefesliler konusunda. Piyanosunun başından ayrılıyor, “My Foolish Heart”ta orkestrayı ayakta yönetiyor. Monk’un “JackieIng”i çılgın sololar eşliğinde geçiyor; sırası gelen oturduğu kırmızı sandalyeden fırlayıp çalı yor. Emin Hoca rahat adam. Gershwin’in “But Not For Me”sine başlarken “Ben bunu unuttum” diyerek baştan alıyor. Parçanın sonunda da “Adamcağız hayatta değil, yoksa ne yaptınız siz diye bize kızar, çalmamıza izin vermezdi” diyerek gülüyor. Sponsorlarının hayali ya da değilkendilerini çıkardığı seyahatten söz açarak sıralıyorlar Latin ve kalipso etki li parçaları: “Acayip Karayipler”, “Manha de Carnaval”, “Miami Beach”, “Jive Samba...” Altmışlı yetmişli yıllardan kalma eski usul bir sahne anlayışı bu, gelenekçi. İzleyicinin yaş ortalaması yüksek. Rakamları dengeleyen tek şey sahneyi soldan gören locadaki okul yaşına gelmemiş üç kız çocuğu. Michael Legrand’tan Marilyn Monreo’ya uzanan repertuvarın finali İstiklal Marşı. İlk notayı duyanlar saygı duruşu için ayağa kalkmaya yelteniyor, ama arkasından patlayan sololarla gevşiyor. Konserin havası matrak; yani Emin Hoca’yı bire bir yansıtıyor. O türünün son temsilcisi; böyle bir ekibi bu repertuvar için bir daha bir araya getirecek çılgın yeni kuşaklardan zor çıkar. Bu gece 2016’nın Beyoğlu’sunda yaşadığımızı bize hatırlatan tek şey, Balo Sokak’taki pavyondan bozma gece kulübünden ta salona kadar inleye inleye gelen eller havaya zıpçıktı müzikler. Murat Beşer ([email protected]) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle