02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 3.1190 0.9 kuruş 3.4640 3.2 kuruş 9.24 0.06 puan 77.172 257 puan Perşembe 3 Kasım 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY IMF: Güven kalmadı ALTIN CUMHURİYET 876.26 12.23 lira ALTIN 24 AYAR 130.75 1.85 lira 9 Türkiye’ye ilişkin büyüme öngörülerini açıklayan IMF, aşınmış iş güveni nedeniyle yatırımların olumsuz etkilendiğini ve büyümenin potansiyelin altında kalacağını belirtti Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’de örneğin asgari ücret artışlarına bağlı harcama artışlarının bu yıl mali açığı yukarı çekebileceğini belirtirken, büyümenin de iş güveninden kaynaklanan sıkıntı yaşayabileceğine dikkat çekti. IMF’nin ‘Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa için Bölgesel Ekonomik Görünüm’ raporu yayımlandı. Enflasyonist baskı Türkiye ekonomisinde büyümenin gelecek birkaç yıl yavaşlamasını bekleyen IMF, 2016 yılındaki yavaş büyümenin kredi yavaşlamasının, reel efektif kur değerlenmesinin ve tüketici, yatırımcı güveninin zayıflamasının yansıması olduğunu vurguladı. 2017 yılında Türkiye ekonomisinde büyümenin daha da yavaşlamasını bekleyen IMF, azalan iş dünyası güveninin oluşturduğu ters rüzgârların yatırımlar üzerinde daha da baskı yaratacağını öngördü. IMF, Türk Lirası’nda değer kaybı ve parasal gevşemenin de vam edecek etkilerine bağlı olarak enflasyonist baskıların yüksek kalmalarının beklendiğini de vurguladı. Büyük negatif net uluslararası yatırım pozisyonu ve yüksek miktarlı dış finansman ihtiyacı dikkate alındığında Türkiye’nin piyasa güvenindeki ani değişikliklere karşı kırılgan olduğunu tekrarlayan IMF, Türkiye’de yapısal reformların özel sektör tasarruf oranını artırmaya ve yatırım ortamını iyileştirmeye odaklanması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de büyümenin gelecek birkaç yılda potansiyelin altında gerçekleşmesinin beklendiği değerlendirmesinin yer aldığı raporda, “2016’da büyümeyi itekleyen bir defaya mahsus faktörler dağılır ve aşınmış iş güveninden kaynaklanan karşı rüzgârlar yatırım üzerinde ağırlığını daha da artırırken, potansiyelin altında kalması tahmin ediliyor” denildi. Türkiye’ye ilişkin büyüme beklentisini koruyan Fon’un raporuna göre, Türkiye’de bu yıl büyüme yüzde 3.3, gelecek yıl yüzde 3.0 olacak. l Ekonomi Servisi Fed, faizleri sabit tuttu ABD Merkez Bankası Fed beklendiği gibi faizlerde değişikliğe gitmedi. İki gündür devam eden toplantısı sona eren merkez bankası, federal fonlama faizini yüzde 0.25 0.50 aralığında tuttu. Faiz artırımı için şartların güçlenmeye devam ettiğini söyleyen Fed, bir sonraki toplantı için doğrudan referans vermedi. Fed Başkanı Janet Yellen, eylül ayında yaptığı bir açıklamada istihdam ve enflasyonun güçlenmeye devam etmesi durumunda yıl sonundan önce bir adım atılmasının muhtemel olduğunu belirtmişti. O dönemden bu yana açıklanan veriler istihdamın güçlü bir şekilde arttığını ve tüketici fiyatlarının yükselme eğilimi gösterdiğini ortaya koyarak, hem istihdamı hem de enflasyonu Fed’in uzun vadeli hedeflerine yaklaştırdı. Ekonomik büyüme de yılın ilk yarısında gösterdiği görece düşük hızın ardın dan üçüncü çeyrekte güçlenerek yıllık yüzde 2.9 olarak gerçekleşti. Öte yandan Türk Lirası’nın, dolar karşısında yaşadığı baskı dün de sürdü. Önceki gün gelişen ülke para birimlerine paralel düşerek 3.10’un altına kadar gerileyen dolar/TL, daha sonra 3.12’nin üzerine çıkmıştı. Dün ise 3.11 seviyesinin üzerinde seyretti. Serbest piyasada dolar 3.1190 TL’den kapandı. Riskler arttı ABD’de 8 Kasım’da yapılacak olan başkanlık seçimlerinin sonuçlarına ilişkin endişeler küresel piyasaları baskı altında tutmaya devam ederken, yurtiçinde siyasi, ekonomik ve jeopolitik risklerin de etkisiyle bu baskı daha fazla hissediliyor. Aynı endişelerle dün gün boyunca ekside seyreden borsa ise 77 bin 172 puana kadar düştü. l Ekonomi Servisi Bankacılara ayar Başbakan, bankacılardan büyümenin hızlandırılması için destek istedi, “Reel sektörün finansmana ulaşımına yardım edin, makul olun” çağrısı yaptı Adnan Bali İş’in mevduatı yüzde 8 arttı Türkiye İş Bankası’nın aktif büyüklüğü yılın ilk dokuz ayında yıl sonuna göre yüzde 6.2 artarak 292.9 milyar TL oldu. Bu dönemde bankanın net kârı 3.3 milyar TL seviyesine ulaşırken, özkaynak büyüklüğü de 35 milyar TL’yi aştı. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, finansal sonuçlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bankanın nakdi kredi hacmi 189.6 milyar TL’ye, gayri nakdi kredi büyüklüğü ise 55.6 milyar TL’ye yükselerek, toplam plasman hacmi 245 milyar TL’yi aştı” dedi. Bankanın Eylül 2016 itibarıyla takipteki kredilerinin toplam kredilere oranı ise yüzde 2.6 düzeyinde gerçekleşti. Bali, gelişmiş teknolojik altyapısı ve alternatif kanallarının sunduğu çok yönlü bankacılık hizmetleriyle ilk 9 ayda Banka’nın mevduat hacmini de yüzde 8 oranında artışla 166.1 milyar TL’ye ulaştırdığını belirtti. l Ekonomi Servisi Faik Açıkalın Yapı Kredi’den 2.3 milyar TL kâr Yapı Kredi’nin yılın ilk dokuz ayında nakdi ve gayri nakdi kredileri 224 milyar 832 milyon TL’ye, toplam mevduatı ise 138 milyar 597 milyon TL’ye ulaştı. Sermaye yeterlilik rasyosu ise yüzde 15 seviyesine yükselen Yapı Kredi’nin konsolide net kârı, 2 milyar 363 milyon TL olarak gerçekleşti. Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Faik Açıkalın, “9 ayda mevduat artışında istikrarlı bir performans ortaya koyduk. Toplam mevduatımız sene başından bu yana yüzde 7 büyüdü. 138 milyar 597 milyon TL’ye ulaştı. Yurtdışı piyasalardan sağladığımız toplam 3 milyar 100 milyon dolarlık finansman, uluslararası finans kurumlarının bize ve ülkemize olan güveninin göstergesidir” dedi. l Ekonomi Servisi Taşerona kadro yok: Programda işçilere kadro yerine denetimlerin yaygınlaştırılacağı belirtilmekle yetinildi. Kamuda ‘mülakat’ devri MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin 2017 programında işçiler, memurlar ve sivil toplum örgütlerine yönelik düzenlemeler de yer aldı. Vaatlerden bazıları şöyle: Kıdemde ‘fon’ gelecek: Programda “bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı sistemine yönelik mevzuat çalışması yapılacaktır” denildi. Bunun için süre mart sonu olarak belirlendi. ESK’nin yapısı değişecek: Programa göre “mevcut sosyal diyalog mekanizmalarının etkinliğini artırmaya yö nelik olarak ESK yeniden yapılandırılacak.” STÖ’lere ‘çerçeve’ mevzuat: Programda sivil toplum kuruluşlarına ilişkin bütüncül ve demokratik bir yaklaşımla hukuki statüleri, kurumsal yapıları, faaliyetleri, kamu kurumlarıyla ilişkileri, finansal kaynakları gibi alanlara yönelik düzenlemeler yapılacağı belirtildi. Personel sistemi sil baştan: Programa göre yıl sonuna kadar tüm kamu kurum ve kuruluşlarında personel sistemi, işe alımdan emeklilik sonrasına kadarki süreçleri kapsayan bir insan kaynakları yönetimi anlayışıyla ele alınacak. Sözlü sınav her yerde: Memur sendikalarının eleştirilerine karşın kamuya alımlarda mülakat yaygınlaştırılacak. Kamuda işe alımlarda yazılı ve sözlü sınav esas olacak. Bu da yıl sonuna kadar gerçekleştirilecek. Performans gelecek: Yine memur sendikalarının karşı çıktıkları bir diğer düzenleme olan performans sistemi de yaşama geçirilecek. Yıl sonuna kadar yapılacak bu uygulama için Performans Değerlendirme Klavuzu hazırlanacağı da ifade edildi. l ANKARA Başbakan Binali Yıldırım, önceki akşam bankacılık sektörü temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda, büyüme hızının yeniden yüzde 5 düzeyine çıkmasını sağlayacaklarını belirterek bunun için bankacıları desteğe çağırdı. Yıldırım, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın başkanlığında bankacılık heyetini Çankaya köşkünde kabul etti. Toplantıya birçok banka Üst Yöneticisi katıldı. ‘Her önlemi alırız’ Reuters’in Başbakanlık kaynaklarından aldığı bilgiye göre toplantıya Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli de katıldı. Kaynaklar, toplantıda Yıldırım’ın sektöre “Üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı kısaca kalkınmayı desteklemek amacıyla başta KOBİ’ler ve esnaf olmak üzere müşterilerinize destek olun, finansman imkânlarına ulaşmalarına yardımcı olun, çarşı pazara yakın durun, teminatlandırmada makul davranın, kredi vermeye, ekonomik faaliyeti desteklemeye devam edin” mesajını verdiğini belirttiler. Yıldırım yüzde 34 düzeyindeki büyüme hızını yeterli bulmadıklarını, büyümeyi hızlandıracak her türlü önlemi almaya devam edeceklerini de söyledi. Öte yandan toplantıya katılan bankacılar büyümenin hızlandırılmasına daha fazla katkı sağlamak için neler yapılabileceğine ilişkin bazı önerileri Başbakan’a sundular. l Ekonomi Servisi Oger borcu sorusuna yanıt yok Garanti Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Erbil, Oger Grubu’na ne kadar kredi verdikleri sorusunu yanıtsız bıraktı. Bankanın üçüncü çeyrek bilanço sonuçlarına ilişkin toplantı düzenleyen Erbil bu konudaki soruyla ilgili yorum yapmazken, Oger’in borcunun çok büyük bir problem yaratmayacağını beklediklerini açıkladı. Erbil, “Türk Telekom’daki sorun ortağının ilgili aydaki borç servisini yerine getirememesinden kaynaklanıyor. Bu konuda ciddi bir çalışma var, bir sıkıntı olmayacağı görüşündeyim” dedi. Şube kapanmayacak Türk Telekom’un ortağı Saudi Oger Grubu’nun son taksidini ödeyemediği 4.6 mil yar dolarlık kredinin büyük çoğunluğunun iki Türk bankasının üzerinde olduğu iddia edilmiş, bu bankalardan birinin Garanti Bankası olduğu belirtilmişti. Öte yandan Erbil, “Bankamızın kârı Türkiye’de kalmaktadır. Sermayemizi Türkiye için kullanmaya devam edeceğiz. Garanti Bankası ve sektör 2017’de daha iyi bir perfor mans gösterecek tir. Şube kapama yönlü şu anda bir aksiyonumuz yok, ciddi bir stratejik küçülme gibi bir planımız yok” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Ali Fuat Erbil Birleşelim, karanlığa teslim olmayalım Siyasal İslamın AKP rejimi nihayet Cumhuriyet gazetesine de yöneticilerini, yazarlarını tutuklayarak, doğrudan saldırdı. Hem de ne gerekçeyle: “FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “Vakıf seçimlerinde usulsüzlük yapmak”. Celal Başlangıç’ın deyimiyle elmalarla armutlar ve çilek. Bu, zavallı fantezi aslında hangi ağrıya pansuman olmayı amaçlıyor? Bu sorunun cevabı, fantezinin bileşenlerinde (“FETÖ/ PDY ve PKK/KCK ve Vakıf) var: AKP’nin restorasyon projesi içeride ve dışarıda gelip dayandığı sınırları aşamıyor. Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırı işte bu sıkışmanın bir dışavurumudur. AKP’nin dayandığı sınırlar Birincisi, toplumun yarısı, Siyasal İslamın siyasi ve kültürel asimilasyonuna direnmeye kararlı olduğunu defalarca, son olarak da haziran seçimlerinde ortaya koydu. Modern bir kapitalist toplumda, nüfusun tamamını (hele laik Cumhuriyetçi kesimini) siyasal İslamın içine katmak, katılabilenlerin de sadakatinden emin olmak mümkün değildir. Bu gerçeği artık, Siyasal İslamın liderliği de görüyor, bir gün iktidarını kaybetme, hesap verme olasılığı karşısında dehşete kapılıyor. Bu korkuya kesin, “nihai” bir çözüm arıyor. Haziran seçimlerinin yarattığı tıkanıklığı açma biçiminin de kanıtladığı gibi artık baskı, devlet terörü dahil her yolu denemekten başka çare göremiyor. Devletin şiddet araçlarının elinde olması ona yetmiyor, kendi yandaşlarını da silahlandırmayı amaçlıyor. İkincisi, kapitalist toplumda, parlamenter rejimin hükümetleri, toplumun bütünü adına yönetir. Hükümetler, “tüm vatandaşların can, mal güvenliği ayrım yapılmadan, garanti ediliyor” görüntüsünü korumakla yükümlüdür. Bir hükümet bu görüntüyü korumaktan vazgeçerse, örneğin yargıyı silah olarak kullanmaya, kendi yandaşlarını silahlandırmaya başlarsa, toplumdaki bölünmeyi derinleştirecek, kutuplaşmayı artıracak ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecektir. Üçüncüsü: Siyasal İslamın rejiminin gelip dayandığı bir diğer sınır da bölge jeopolitiğine ilişkindir. Yeni Osmanlı fantezileri, yeni toprakları, enerji kaynaklarını Türkiye’ye katmaya, Arap dünyasına liderlik etmeye ilişkindi. Bu hayaller, ülkenin bugün sahip olduğundan çok daha büyük bir devlet kapasitesini, ittifaklar zincirinin onayını, kaynak yaratacak, dağıtabilecek bir ekonomik, mali derinlik ve canlılığı gerektiriyor. AKP bu olmayan kapasiteyi, kaynaklarını zorladıkça, bir fiyasko diğerini izliyor, ülkenin parçalanma olasılığı artıyor. Bu üç sınır AKP rejiminin, ne kadar şiddet kullanırsa kullansın, artık asla istikrar kazanamayacağını gösteriyor. Çok özel bir gazete Avrupa Parlamentosu Başkanı’nın hatırlattığı gibi gazetemiz laik Cumhuriyetin çok özel bir simgesidir. AKP liderliğindeki siyasal İslam, bu çok özel gazeteyi, ne rejimini kurarken demokratikleşme fantezisine ortak edebildi, ne Kürt sorununda uyguladığı şiddete, yeni Osmanlı projesinde, ne de 15 Temmuz sonrasında izlediği politikalara alet edebildi. Gazetenin eleştirel keskinliği hiç törpülenmedi. Cumhuriyet gazetesi, biat etmiş bir medya görmek isteyen gözlerde bir türlü “temizlenemeyen” bir kıymık olarak kalmaya inatla devam etti. Cumhuriyet, AKP rejiminin ikiyüzlülüklerini, yolsuzluklarını, gelip dayandığı sınırları sürekli teşhir etmeye, riskleri göstermeye, toplumun siyasal İslamın dışında kalmaya devam eden kesiminin direncini beslemeye devam etti. Şimdi de, AKP rejiminin saldırısından sonra, muhalefetin bütün renklerinin tepkisini birleştiren bir katalizör oluyor. Eğer AKP Cumhuriyet gazetesini de susturmayı başarabilirse, toplumda var olan diğer direniş noktalarını çok daha hızlı bir biçimde tasfiye edebilecektir. Bugün, Cumhuriyet gazetesi, adeta, bir savaşın, terk edilmesi olanaksız, son direniş noktası gibidir... Birleşelim, sahip çıkalım, direnelim, mücadele edelim, Cumhuriyet’i ve Cumhuriyeti karanlığa teslim etmeyelim! Ekmek gerçekten aslanın ağzında Boyner Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Cem Boyner, “Türkiye’de şu sırada piyasa balayı günleri geçirmiyor. Ekmek gerçekten aslanın ağzında ve zorlukta yaratıcılığı tetikliyor” dedi. Bilkent Üniversitesi ve Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen “İş Hayatında Büyük Veri” konferansı yapıldı. Bütün hızıyla büyük veriyi anlamak ve anlamlandırmak gerektiğini dile getiren Cem Boyner de, veriler arasında ilişkileri kurabilmek ve bir sonraki hamleyi müşteri için kolaylaştırmak için çalışmaya devam ettiklerini belirtti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle