22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 3 Kasım 2016 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Merkel: Endişeliyim teslim olmayız 7 Şansölye, Türkiye’de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün sürekli kısıtlandığını belirterek “Bu üzücü eğilimin son örneği Cumhuriyet gazetesinin yaşadıkları” dedi Gazetemizin yönetici ve yazarlarına yönelik gözaltılara Alman hükümetinden “Son derece endişe verici” yorumu geldi. Almanya Başbakanı Angele Merkel, İsviçre Başbakanı Jo hann Schneider Ammann ile yaptığı ba sın toplan tısında “Al man hükü meti ve be nim için basın öz gürlüğü ve ifade öz gürlüğü nün sürek li kısıtlanı yor olması son derece endişe veri ci. Bu üzü cü eğilimin son örne Angela Merkel ği Cumhu riyet yazarları ve genel yayın yönetmeninin yaşadıkları. Hukukun üstünlüğüne uyul duğu konusunda büyük kuş kularımız var” dedi. ‘Dayanışmadayız’ Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann’ın Cumhuriyet’in Ankara bürosunu ziyaret ettiğini hatırlatan Merkel, “Gazeteciler dayanışmamız konusunda emin olabilirler, tıpkı Türkiye’de zor koşullar altında basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü için mücadele edenler gibi. Bu konu mutlaka Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri konusunda merkezi bir rol oynayacak. Çünkü durum endişe verici” dedi. Almanya Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert de gazetemizin yönetici ve yazarlarına yönelik gözaltıların üzerine “Murat Sabuncu ve iş arkadaşlarına yönelik eylemin hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde gerçekleştirildiğine dair büyük şüphelerimiz var” diyerek “Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik ihlaller son derece endişe verici” ifadesini kullandı. Öte yandan Seibert, Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerini noktalamayı düşünmediklerini ve Türkiye’ye yönelik yaptırım uygulanması yönündeki bir tartışma içinde olmadıklarının altını çizdi. l Dış Haberler RSF: cumhuriyet son kale Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Erdoğan’ı “Basın Özgürlüğünün Düşmanları” listesine alır ken Cumhuriyet’e yapılan operasyonun bir an önce sonlandırılmasını istedi. Sınır Tanımayan Gazeteci ul Castro, Kazakistan Devlet ler Örgütü’nün (RSF) ha Başkanı Nursultan Nazarba zırladığı “Basın Özgürlüğü yev, Azerbaycan Devlet Baş nün Düşmanları” listesinde kanı İlham Aliyev gibi isimle ilk kez Erdoğan da yer aldı. rin yanı sıra Somalili radikal Alman Deutsche Welle yayın organının haberine göre listede Erdoğan’la birlikte toplam 35 devlet ve hükümet başkanı, siyasi grup ve organize suç çetesi yer alıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Küba Devlet Başkanı Ra İslamcı Eşşebab, Taliban gibi örgütler daha önceki yıllarda da bu listeye dahil edilmişti. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi, Yemen’deki Husiler, IŞİD ise listede yerini alan yeni isimler arasında bulunuyor. RSF Almanya Temsilcisi Christian Mihr, gazetemize yönelik operasyonu “bağımsız gazeteciliğin kalan son kalesine yapılan bir saldırı” olarak değerlendirdi. Mihr, geçen hafta Türkiye’deki temasları çerçevesinde Cumhuriyet gazetesini de ziyaret ettiğini ve yapılan baskıngözaltı haberleri karşısında büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi. Mihr, Türkiye’de bağımsız medyaya yönelik “baskıcı yöntemlerin” darbe girişiminden önce uygulanmaya başlandığını söyledi. l Dış Haberler İsveç PEN’den kınama İspanyol Partali Rebelion’daki karikatür İsveç yazarlar birliği PEN, gazetemiz yazarları ve yöneticilerinin gözaltına alınmasını sert bir dille kınadı. Konuya ilişkin İsveç televizyon kanalı SVT’ye konuşan İsveç PEN Genel Başkanı Ola Larsmo, Cumhuriyet gazetesine karşı yapılan operasyonu Türkiye hükümetinin, yapılan eleştirileri sistematik bir şekilde susturma eyleminin bir parçası olarak gördüğünü belirtti. Ola Larsmo açıklamasında ‘‘Gördüğümüz, yaz aylarındaki darbe girişiminden beri devam eden demokratik kamusal alanın yok edilme çabalarının son evresidir. Bunu, yapılan her eleştiriyi bastırmak için kullanılan bir olanaktan başka türlü değerlendirebilmem mümkün değil. Tabii ki Cumhuriyet, Suriye’deki çatışmalara silah kaçırılmasını da ortaya çıkaran gazetedir. Sanırım son gelişme bu olayla da ilintili. Larsmo “Bu Türkiye’nin uluslararası alanda güvenilirliğini kaybetmesi ile sonuçlanabilir. Sığınmacı krizi ile birlikte uluslararası toplum üzerinde üstünlük sağlandığı düşünülüyor. Ancak bunun çok ta uzun bir süre gitmeyeceğini düşünüyorum” diye konuştu. l Haber Merkezi Friedman ABD’den destek ziyareti Gazetemize yönelik operasyonun ardından ABD Büyükelçiliği Müsteşar Vekili Justin Friedman ve beraberindeki heyet dün Ankara Büromuzu ziyaret etti. Friedman, Cumhuriyet’e yönelik operasyon ve Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu hakkında Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e görüşlerini sordu. Müsteşar Friedman, başta Washington’dan yapılan açıklamalarını anımsatırken “Türkiye için de dünya demokrasisi için de basın özgürlüğünü çok önemsiyoruz” mesajı verdi. Gül ise Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskıların 15 Temmuz öncesinde başladığını belirtirken, Cumhuriyet’e yönelik operasyonun demokrasi, insan hakları, laiklik değerlerini savunanlara yönelik olduğuna işaret etti. l ANKARA/Cumhuriyet 14 uluslararası kuruluştan Türkiye’ye mektup Basın ve ifade özgürlüğü için mücadele eden dünyanın önde gelen 14 uluslararası kuruluşu, gazetemizin yöneticileri ve çalışanlarının gözaltına alınması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Adalet Bakanı Bozdağ’a yönelik bir mektup kaleme alarak, son yaşanan gelişmelere yönelik acil görüşme talep etti. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), ARTICLE 19, Sansür İndeksi, Etik Gazetecilik Ağı, PEN, Dünya Gazeteciler ve Yayıncılar Birliği (WANIFRA), Güney Doğu Avrupa Medya Organizasyonu (SEEMO), IFEX, Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) imzalı mektupta operasyonun “medya ve basın özgürlüğüne yönelik olağanüstü bir saldırı olduğunun” altı çizildi. #FREE KADİR #FREE MURAT Uluslararası Basın Enstitü (Kadri’ye Özgürlük) “Free sü hem kendi internet Murat” (Murat’a Özgürlük) sitesinden, hem Change.org etiketlerini paylaştı. Dünyanın sitesinden hem de Twitter dört bir yanında IPI mensu üzerinden “Kadri Gürsel, Murat bu gazeteciler, Cumhuriyet Sabuncu ve Cumhuriyet’teki gazetesi çalışanlarının serbest diğer çalışma arkadaşlarının bir bırakılması için Twitter’dan an önce serbest bırakılmasını videomesajlar gönderdi; IPI talep ediyoruz” diyerek kam kendi Twitter adresi üzerinden panya başlattı. IPI, “FreeKadri” bu çağrıları yayımladı. TGS’DEN MORAL PANKARTI Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi, gazetemizin Şişli’deki merkez binasına “Bu İşyerinde Cesaret Var” yazılı pankart astı. Gazetemiz çalışanlarının da katıldığı eylemde konuşan TGS Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli, TGS’nin Cumhuriyet’te 50 yılı aşkın süredir örgütlü olduğunu dile getirdi. Yazarımız Şükran Soner ise sendikacılık yaptığı dönemlere dair anılarını paylaştı. Soner, “Burası bir aile. Onun için arkadaşlarımız bu pankartı astılar. 12 Mart, 12 Eylül’de, Silivri’de olduğu gibi bugün de beraberiz. Hep beraber olursak, başarırız. Cumhuriyet gazetesini okurları yaşattı... İyi ki varsınız. Yaşayacak, sayenizde olacak” dedi. l İSTANBUL GÖKHAN DURMUŞ Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ayaklar altında. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidar FETÖ’ye destek verdiği gerekçesi ile medya kuruluşlarının kapatılmasıyla başlanılan süreç cadı avına dönüştü. İktidara muhalif olan tüm medya kuruluşları hedef haline geldi. FETÖ ile bağlantısı olmayan hatta bu harekete karşı yayınlar yapan medya kuruluşları da kapatılmaya başlandı. Durmuş, haber nöbetindeydi. Hem de bu örgüt ile ilişkilendirilerek suçlandılar. Son olarak Cumhuriyet gazetesi vakıf yöneticileri ve bazı yazarların gözaltına alınmasıyla iktidarın ne kadar pervasızlaşacağı da görülmüş oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası örgütlü Birlik olma zamanı da bulunan sendikalara değil tüm sendikalara görev düşüyor. 30 yılı aşkın zamandır örgütlü olduğu Cumhuriyet gazetesi’ne yönelik bu hukuksuzluğa sessiz kalmayacağının herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Türkiye’de oluşturulan bu baskı düzenine karşı halkın ha larını da kapatarak gerçekleri gizlemek istiyor. Geride kalan 34 medya kuruluşunun kapatılmasını engelleyemezsek bütün haber kaynaklarımız ortadan kalmış olacaktır. olduğu işyeri olan Cumhuriyet gazetesi için Türkiye Gazeteciler Sendikası tüm olanaklarını kullanarak bu karanlık tabloyu aydınlatmak için çalışacaktır. Biz gazeteciler olarak bir araya gelerek sıranın kendimize gel ber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Bu baskılar sonu Dayanışma kazanacak mesini beklemeden bu baskılara karşı mücadele etmekten cunda evet binlerce meslektaşı Artan baskıların sonucunda başka şansımız yoktur. Birlik mız işsiz kalıyor ama belki de sadece 15 Temmuz sonrasında te güçlü olduğumuzu unutma daha önemlisi halk habersiz ka 3 bin gazeteci işsiz kaldı. Sendi dan herkesi Cumhuriyet’e, ba lıyor. Kendi medyasını yaratan kaların üzerine ağır sorumluluk sın özgürlüğüne sahip çıkmaya iktidar, muhalif medya kuruluş düşüyor. Sadece basın iş kolun çağırıyorum. Allah’ın sopası yok ki... Tarihe geçecek bir belge yayımladı dün Anadolu Ajansı… Cumhuriyet’e yönelik suçlamaların ayrıntılarını verdi. Ve anladık ki tek suçumuz, gazetecilik yapmakmış. Ha bir de iktidarın suçunu ortaya dökmek… Anlaşılan savcı bey manşetlerimizi beğenmemiş. “Cadı avı başladı” demişiz; bu iyi bir başlık değilmiş. “Eksik demokrasi” yazmışız; sevmemiş. “Sokaktaki tehlike”yi hiç tasvip etmemiş. “Türkiye kaosta” da ne demekmiş. Hem Ankara bombalanınca “Devletin kalbine bomba” manşeti atmışız; Zaman’la pişti olmuşuz. Savcı bunu da beğenmemiş. Beğenmez beğenmez; biz de mesela onun basına sızdırdığı bu soruşturma metnini beğenmedik, ama bu manşetlerden dolayı bütün bir gazete yönetimini hapse attırmasını dünyaya nasıl açıklayacağını merak ediyoruz. HHH Sadece başlıkları değil, ara başlıkları da beğenmemiş savcımız. “Demokrasi nöbeti” tutanları kastederek “Meydanlarda demokrasiden söz eden yok” demişiz. Savcı bey o ara başlığı da kırmızıyla işaretlemiş. Sonra kelimelere kadar inmiş: Gülencilere “Cemaat” demişiz de niye terör örgütü dememişiz. Gülencilerin kamu görevlerinden alınmasını “tasfiye” diye nitelemişiz. Vay nasıl öyle dermişiz? Cemaatçilikle suçlanan savcılarla röportaj yapmıştım. Erdoğan’ın 1725 Aralık yolsuzluk dosyasının bütün ayrıntısı onlardaydı. Yandaş işadamlarının büyük kamu ihaleleri vaadiyle nasıl medya satın almaya zorlandıklarının kayıtları da dosyalarındaydı; İnterpol’ün dünyada aradığı dinbaz işadamının nasıl Türkiye’de istihbarat teşkilatınca ağırlandığının ayrıntıları da… Yalanlayamadılar bile… Konuşmayacak mıydık? Sormayacak mıydık? Yazmayacak mıydık? Asıl yazmazsak mesleğimize ihanet etmiş olmayacak mıydık? HHH Tabii bir de yazarlar var: Aydın Engin, “Cihanda sulh, peki yurtta ne” diye sormuş. Kendi eliyle yakalanmış: Darbenin parolasını önceden ele vermiş. Kadri Gürsel son dönemde moda olan “subliminal mesaj”lardan vermiş; yani iktidarın başına ne geleceğini okurlarının bilinçaltına işlemiş. Ama savcı niyet okumuş ve onu da yakalamış. Tüm Türkiye’ye Gülen hareketinin tehlikesini anlatan Hikmet Çetinkaya, meğer gizli Gülenciymiş. Kanıt yok ama olsun; savcı öyle düşünmüş. Akın Atalay, “Zaman’ın kayyıma devri hukuksuzdur” demiş. Savcıya göre hukuku savunmak da, meslek hayatı boyunca demokrasinin safında durmuş Murat Sabuncu’nun manşet tercihleri de FETÖ’cülükmüş. HHH Ah işte Allah’ın sopası yok ki… Basın tarihine geçecek bu suçlamalara gülelim mi ağlayalım mı diye düşünürken asıl bomba haber, OdaTV’de patladı. Meğer bizi FETÖ’ye yardımla suçlayan savcı, kendisi FETÖ üyeliğinden, hem de adli kontrol kararıyla yargılanmıyor muymuş? Yani bizi kendisine yardım etmekle suçlamıyor muymuş. Komik ötesi değil mi? Et kokarsa tuzlarsınız. Ya bu kadar ağır tuz kokusu karşısında ne yapacaksınız? Cevap belli: Direneceğiz; sonuna kadar… AB’DEN VİZE SERBESTİSİ UYARISI Avrupa Birliği yetkililerine göre, Cumhuriyet gazetesi ve basına yönelik operasyonlar 2017’de başlaması öngörülen vize serbestisini olumsuz etkileyecek. Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Graf Lamsdorf, “Gazetecilerin tutuklanması nedeniyle vize serbestisi 2018’e kalabilir” dedi. Alman Bild gazetesine konuşan Lamsdorf, idam tartışmaları, basın ve muhalefete yönelik baskıları eleştirerek, “Bu durumda vize serbestisi 2017’de de gerçekleşmez ve bu tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hatası olur” diye konuştu. AB muhafazakâr grup (EVP) milletvekili Herbert Reul de benzer açıklamada bulundu. Reul, “Erdoğan böyle devam ederse, vize serbestisi uzak bir geleceğe sarkar” ifadelerini kullandı. l DHA Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. UMUT KOÇAK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle