17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 17 Kasım 2016 2 Bu hataları yapmayın sağlık EDİTÖR: Sİ.BEL BAHÇETEPE TASARIM: ZARİFE SELÇUK Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, bakterilerin ilaç tedavisine karşı direnç göstermesine yol açabilir. Uzmanlar, “Bu durum tedaviyi olumsuz etkiler” dedi Soğuk algınlığı, grip gibi şikâyetler ha vaların daha da so ğuduğu bugünlerde sık rastlanan rahatsızlıkların başında SİBEL BAHÇETEPE geliyor. Bu hastalık lar için hekime gitmeden antibi yotik kullanılması ise en sık ya pılan hatalardan. Uzmanlar, “An tibiyotik, grip ve soğuk algınlığı tedavisinde kullanılmaz. Bilinç siz antibiyotik kullanımı, bakte rilerin sonraki ilaç tedavile rine karşı direnç gösterme sine neden olabilir” uyarı sında bulundular. de antibiyotik kul Direnç gelişebilir lanımına karar verip, ‘Nasıl olsa dok 18 Kasım Antibiyotik tora gittiğimde bana Farkındalık Günü önce bu ilacı verecek’ şek sinde uzmanlar, antibiyo lindeki düşünce tar tik kullanımının zararlı et zı, rahatsızlığın te kileri hakkında bilgi verdi. Kulak Burun Boğaz Uzma Doç. Dr. Ali Titiz davi edilememesine yol açar. Ayrıca süre nı Doç. Dr. Ali Titiz, bilinçsiz an cin şiddetli olmasına veya uza tibiyotik kullanımıyla ilgili her masına, komplikasyonların oluş kesi uyararak, yanlış kullanımın masına veya kronikleşmesine se nelere yol açabileceğini anlat bep olur. tı. Özellikle, kulak burun boğaz Antibiyotiklerin yanlış neden enfeksiyon hastalıkları açısın lerle veya doğru olmayan doz dan bakıldığında, uygun destek larda kullanılması, bakterilerin ve doğru antibiyotik tedavisiy sonraki ilaç tedavilerine karşı le bu tip sağlık sorunlarının kısa direnç göstermesine neden ola sürede atlatılabileceği anımsa bilir. Antibiyotik direnci, bakte tan Titiz, şöyle devam etti: “Ki rilerin herhangi bir antibiyotiğin şinin kendi başına medikal te varlığına karşın üreyebilmesi ve daviyi belirlemesi ve bunun için enfeksiyon yapabilmesi anlamı na gelmektedir. Direnç geliştiğinde, bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde bu antibiyotikler etkili olamaz.” Virüslerde etkili değil Bu durumun ise yalnızca kullanan kişi açısından değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike oluşturacağına dikkat çeken Doç. Dr. Ali Titiz “Antibiyotikler, yalnızca bazı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan, bakterileri öldüren ve üremesini durduran ilaçlardır. Yani antibiyotikler, virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemiyor. Antibiyotik, kişinin grip ve soğuk algınlığını atlatmasına yardımcı olmaz” değerlendirmesini yaptı. Her boğaz ağrısında kullanılmaz Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu ise farenjit kaynaklı boğaz ağrılarında hiçbir faydası olma yan antibiyotiğin, iltihaplanan bademciklerin tedavisinde kul lanılması gerektiğini söyledi. Bademcik il tihaplanması nın genellik le bakterile re bağlı olarak geliştiğini dile getiren Katır cıoğlu, şunları kaydetti: “Yaşanan her boğaz ağrı sında doğ rudan antibiyotik kul Prof. Sami Katırcıoğlu lanmak yerine, önce rahatsızlı ğın ne olduğunun belirlenme si gerekir. Farenjit kaynaklı bo ğaz ağrısında antibiyotik kulla nımı yarardan çok zarar vere bilmektedir. Genellikle bakte rilerin neden olduğu bademcik iltihaplanmalarında antibiyotik kullanımı etkili bir tedavi yolu dur. Doktor kontrolünde alınan ilaçlara rağmen bademciklerde gelişen iltihaplanmanın önüne geçilemiyorsa, cerrahi tedavi ön plana çıkmaktadır.” Niçin hapse geliyorlar 2 Yanıtı karmaşık bir soru: Yurtdışındayken hakkında gözaltı veya tutuklama kararı verilen insanların bazıları, niçin hapse girmeye geliyor? Ya da hapse atılacağını bilen bazı kişiler, niçin olanakları olduğu halde, yurtdışına gitmiyor, kaçmıyor, kuzu kuzu bekliyor? HHH Hemen belirtmeliyim ki, bu yazı, iktidar medyasının mide bulandırıcı “Hain” kampanyalarına katılmak ya da bu kampanyalara karşı çıkmak için yazılmamıştır... Bu yazı, yurtdışından gelerek hapse girenleri, siyasal ve hukuksal açıdan karalamak ya da aklamak için de değil, sadece, yaşadığımız günlere tanıklık etmek ve olup bitenleri sosyolojik ve psikolojik açıdan irdelemek için yazılmıştır. HHH Bu yazıya hazırlık olarak, salı günü hapse girmek için yurtdışından dönenlerle ilgili dört parça habere yer vermiştim: Bu haberlerin ilk ikisi “Birinci Silivri Trajedisi” döneminde hapse girmek için gelen subaylara ilişkindi... Son ikisi “İkinci Silivri Trajedisi” döneminde hapse girmek için yurda dönen sivillerin gerekçelerini kendi ağızlarından aktarıyordu. İlk bakışta Birinci ve İkinci Silivri Trajedilerinin muhatapları arasında sanki bir “askersivil” farkı, hatta siyasal ve ideolojik duruş farkı da var gibi geliyor insana; ama bu aldatıcı bir izlenim... Biraz derinliğine baktığınızda her iki Silivri Trajedisinde yaşananların, muhataplar, duruşlar, ideolojiler değişik de olsa, aynı gerekçelerden kaynaklandığını görüyorsunuz! HHH Hapse girmeye gelenlerin gerekçeleri bir yazıya sığmayacak kadar çok; o nedenle bugün en önemli gördüğümle başlıyorum: Anlaşılan, hapse girmek için gelenlerin birinci gerekçesi, suçsuz olduklarına, cezalandırılmalarına yol açacak herhangi bir eylem ya da söylemde bulunmadıklarına olan derin inançları: Geliyorlar, çünkü hapse atılsalar da masum olduklarına inanıyorlar! Bu masumiyet inancı sadece ahlaki ve vicdani alanlarla da sınırlı görünmüyor: Mevcut hukuk sistemi içinde de, ceza yasalarına göre suç olan bir eylemde bulunmadıklarını düşünüyorlar. Sanıyorum, bu husus çok önemli: Çünkü sadece kendileri ni suçlayanların ahlak ve vicdanlarına değil, doğrudan nesnel hukuk kurallarına, yasalara güveniyorlar! Böylece eninde sonunda beraat edeceklerini, özgürlüklerine kavuşacaklarını düşünüyorlar. Elbette bu güven, bu düşünce, yasalardan başlıyor, Anayasa’ya, Anayasa’nın koruyucusu olan Anayasa Mahkemesi’ne ve oradan da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve onun mahkemesi olan AİHM’ye kadar gidiyor. Nitekim bu gerekçenin doğruluğu ve haklılığı, “Birinci Silivri Trajedisi” döneminde “Hapse girmeye gelenler” açısından, tarih ve hukuk önünde onaylandı: Hapse atılanlar aklandı, onları hapse atanlar suçlandı ve hapse atıldı. “Birinci Silivri Trajedisi”nde yurda gelip hapse giren subaylar çok net ve kesin ifadelerle suçsuzluklarını dile getirmişlerdi. “İkinci Silivri Trajedisi”nde de aynı ifadeleri görüyoruz: Örneğin hapse girmek için ülkesine gelen Meral Camcı bu masumiyet inancını ve düşüncesini şöyle dile getirmiş: “Haklı olmanın iç huzuru ve onuruyla eğer karşılığı budur diyorlarsa buyursunlar. İçinde olarak içinden, başımız dik savunmamızı da yaparız, çıkar yolumuza devam da ederiz.” Örneğin, aynı biçimde Türkiye’ye dönerek hapse giren Akın Atalay, tümünü kongar.org’daki “Güncel” köşemde yayımladığım mektubunda, masumiyetine ilişkin inancını şöyle vurgulamış: “Kendisi FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden sanık bir yargı görevlisi, hayatı bu örgütle mücadeleyle geçmiş, müktesebatı bu mücadelenin örnekleriyle dolu insanları ve kurumları aynı örgüte yardım etmekle suçlamaya çalışıyor. Kimi bu zırvaya inandırabilirsiniz?” HHH Hemen belirtelim ki, bütün masum olduğuna inananlar ülkeye dönüp hapse girmiyor... Yukarda açıklamaya çalıştığım neden, hapse geliş nedenlerinden sadece bir tanesi. İnsanoğlu karmaşık, çok yönlü ve üstelik değişken bir mahluk: Tutum ve davranışlarını irdelemek, açıklamak kolay değil... Hele kriz zamanlarında ve baskı altında kimin, nasıl davranacağını kestirmek hiç kolay değil. Ama Allah kimseyi, masumiyetini kanıtlamak için hapis yatmak zorunda bırakmasın! Estetikte 3D teknolojisi 3Dteknolojisi estetik ameliyatlarda da kullanılmaya başlandı. 3 boyutlu yazıcılarla birlikte birçok alanda kullanılmaya başlayan 3D teknolojisi ile estetik operasyon öncesi hastalara nasıl görüneceği gösteriliyor. Ameliyat olacak kişi, operasyon sonrası yüzüne dokunabiliyor. Türkiye’de 3 boyutlu yazıcı tekniğini kullanan plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı Op. Dr. Yakup Avşar uygulama hakkında bilgi verdi. Dr. Avşar, 3 boyutlu tekniği, bilimsel makalelerin yer verildiği, Aestethic Surgery Journal isimli dergide de yayınlandı. Avşar, şunları söyledi: “Ameliyattan önce tasarımını bilgisayar üstünde yapıyoruz. Sonrasında 3 boyutlu yazıcıdan yüzün nasıl bir şekle geleceğini hastalar kendi yüz kalıpları ile görüyor. Ameliyat sonrası yüzünü görmek hastayı rahatlatıyor. Kararını daha kolay verebiliyor. Önceden kullanılan teknikler klasik veya nostaljik teknikler olup kişinin ameliyat öncesi ve sonrası heykellerinin yapılmasıydı. Şimdi ise simülasyon dijital çağını yaşıyor, yüzden kalıp alınmıyor, çamurla uğraşılmıyor. Bunun yerine yüz veya vücut tarayıcıyla taranıyor, dijital görüntü bilgisayar ortamında düzenleniyor ve 3D yazıcıdan basılıyor.” Florürlü diş jeli tartışması Son günlerde bazı okullarda başlatılan florürlü diş jeli uygulaması ile birlikte florürün gerekli olup olmadığı, zararının bulunup bulunmadığı yeniden gündeme geldi. Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Işın Ulukapı, fluoridli ürün uygula malarının diş çürüğü riski artmış çocuk ve yetişkin hastalarda uygulanması gerektiğini söyledi. Ulukapı, “Fluoridli ürünlerle diş minesi asitler karşısında daha dayanıklı hale geliyor ve böylece diş çürüğünün önlenmesine yardımcı oluyor. İnsan sağlığına hiçbir zararı da yok” değerlendirmesini yaptı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle