17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 17 Kasım 2016 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK teslim olmayız İmam, emir, sultan ya da cumhurbaşkanı Demek bir bildiğim varmış. Haftalardır Tayyip Erdoğan’dan söz ederken “Cumhurumun başkanı” yazıyordum. Bazı kem gözler, fesat fikirliler bunu dalga geçmek olarak yorumladılar. Asla. Ben “Cumhurumun başkanı” ile dalga geçer miyim hiç? Nitekim “Bahçeli – Erdoğan mutabakatı” artık su yüzüne çıktı. Bundan sonrası sonucu etkilemeyecek cilveleşmelerden ibaret. AKP yeni bir anayasa ya da anayasa değişikliği teklifini Meclis’e getirecek. O oturumu Meclis Başkanı yönetecek. Demek oylamaya AKP bir eksikle yani 316 kemik milletvekili ile katılacak. 330’a varmak için 14 stepne lazım. Ihraçlar hesaba katılırsa MHP’nin 39 milletvekili var. Bahçeli bunların arasından 14 değil, 24 değil, 34 milletvekiline zorlanmadan “Evet” oyu verdirtir. Epey yıpranmış olsa da o “Ikinci Başbuğ”dur ve MHP gibi partilerde Başbuğ bir şey derse o rica değil talimattır, buyruktur. Uymayanın sonu fena olur. Yani 330 “evet” oyu çantada kekliktir. Bunun üstüne ince hesap yapıp “Şu şu kadar, bu bu kadar; peki şu şöyle, öteki böyle olursa ne olur” gibi boş hesapları şimdiden unutabiliriz. O anayasa teklifinde Erdoğan’ın yürütme erkinin başı olacağı bir düzenleme yapıldı. Adı Başkan olmayacak, Cumhurbaşkanı olacak. Keşki benden kopya çekip “Cumhurun Başkanı” gibi bir ad yakıştırsalardı. Çünkü durum “Ha Ali, ha Veli”den ibaret. “Ha Başkan, ha Cumhurbaşkanı, ha Cumhurumun Başkanı”. Cumhuriyet yazıişlerindeki hınzır zekâlı genç arkadaşlarım dün başlığı “CumhurBaşkanı” diye attılar. O tire işareti sayfalarca yazının anlatamayacağını anlatıyor... HHH Haydi dünkü Tırmık’ı hatırlayın. Hani cumhurumun başkanının Avrupa Parlamentosu başkanı Martin Schulz için “Orada bir parlamentonun başkanı, nesin sen” dediği cümleyi aktaran Tırmık’ı... Söz konusu olan Avrupa Parlamentosu. Avrupa Birliği’nin en yüksek karar organı olan parlamento. Erdoğan’ın dilinde ondan “Orada bir parlamentonun başkanı” diye söz edildiğine dikkatinizi çekerim. Bu aşağılayıcı niteleme Erdoğan’ın bilinçaltında (yoksa bilinçüstünde mi?) yatan “parlamento” gibi demokratik kurumlara olan nefreti yansıtıyor. Erdoğan için parlamento, iktidarın köpeksiz köyde değneksiz gezmesini önleyen bir ayak bağı. Çağdaş demokrasilerin hukuk sigortası olan “kuvvetler ayrılığı” da aynı nefretten payını alıyor. O da bir ayak bağı. AKP tayfasının dillerine pelesenk ettikleri “Türk tipi başkanlık sistemi” sadece parlamentoyu etkisizleştirmeyi, silikleştirmeyi hedeflemiyor. Kuvvetler ayrılığının en kilit kurumu “yargı”yı da devre dışı bırakmayı hedefliyor. Siyasal Islam öyle, devleti temsil eden yetkisiz ve sorumsuz cumhurbaşkanı, yürütmenin başı hükümet, yasama erki olan parlamento (Meclis) ve hepsini evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde denetleyen yargı gibi “gâvur” kurumlarından asla hoşlanmıyor, onları asla benimsemiyor. Siyasal Islam, hukuku göksel yasaların oluşturduğu; imam, emir, sultan, padişah gibi sıfatlarla donatılmış, iktidarın mutlak sahibi kişilerin yönetimini adeta Islamın bir emri, ilkesi gibi kabul ediyor ve savunuyor. Şimdi Türk tipi başkanlık sistemi ile o imam, emir, sultanlara bir de “CumhurBaşkanı” ekleniyor. Neredeyse “teoriye katkı” diyeceğim ama ortada “teori” yok. Sadece ortaçağ karanlığı var... Sarıhan ve Altıok’tan destek Gazetemizin yazar, çizer ve yönetici lerine yönelik operasyonun 16. gününde Ankara büromuza destek ziyaretleri devam etti. Cumhuriyet yöneticilerinin tutuklanmasının 12. gününde, CHP milletvekilleri Şenal Sarıhan ve Zeynep Altıok gazetemizin Ankara bürosunda, Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’ı ziyaret ederek destek ve dayanışma mesajlarını iletti. l ANKARA / Cumhuriyet MURAT SABUNCU’DAN MEKTUP VAR ‘Kalbine iyi bak oğlum’ Oğlum, mektubunu okudum. Diyorsun ki; “İftiralar ve yalanlarla kirletmeye çalıştıklarınız, belki öteki dünyada haklarını helal etmeyecek size. Yine de ben, kendim ve benim gibi düşünen arkadaşlarım adına yemin ederim ki, ülkece maruz kaldığımız haksızlıklar bir gün yargılanacak olursa, bu haksızlığı yapanlara biz aynı adaletsizlikle yaklaşmayacağız; koşullar ne olursa olsun haklarını namusumuz bileceğiz.” Çok haklısın. Biz ne istiyorsak sadece kendimiz için istemiyoruz. Özgürlükse hepimiz için özgürlük. Adaletse hepimiz için adalet. Bugünler de geçecek. Unutma bir Meksika atasözü der ki, “Bizi gömmeye çalıştılar. Oysa ki, tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.” Kimseye kırılma, darılma. Kalbine iyi bak... Birlikte bir yaşam kurabileceğimiz, bağımsız, demokrasinin yeşerdiği bir Türkiye’de görüşmek üzere. AP ile ziyaret krizi Ankara’nın, Türkiye Raportörü Piri ile görüşmek istemediğini iletmesi üzerine AP Başkanı Schulz, ‘yetkililere saygı gösterilinceye dek’ ziyareti ertelediğini açıkladı Haber Nöbeti’ni kapatılan İMC TV çalışanları tuttu Zekine Türkeri Ayşe Yıldırım Ayşe Nevroz Oyman Ayşegül Doğan Ankara’ya yönelik eleştirel yayınlar gerekçesiyle bazı yabancı gazetecilere Türkiye’ye giriş yasağı uygulanırken Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri’nin Türkiye ziyaretine Ankara’dan “istemiyoruz” yanıtı geldiği öğrenildi. Bunun üzerine AP Başkanı Martin Schulz da ziyaretini ileri bir tarihe ertelediğini duyururken Ankara’nın AP’nin temsilcilerinden istediğini alıp istemediğini almama yaklaşımına izin veremeyeceklerini söyledi. OHAL sonrası Ankara’ya demokrasiyle ilgili eleştiriler yönelten Türkiye Raportörü Piri, Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok ile birlikte Türkiye’yi ziyarete hazırlanıyordu. Ziyaret, Başbakan Binali Yıldırım ile Schulz arasındaki telefon görüşmesinde planlanmıştı. İlkin AB Bakanı Ömer Çelik AP’yi ziyaret etmişti. Ardından Piri ile Brok’un “AP ile Ankara arasında siyasi diyaloğu yeniden tesis etmek amacıyla Türk yetkililerle üst düzey görüşmeler yapacakları” belirtildi. ‘Alseç’e izin vermeyiz’ Cumhuriyet yaşamalı Gazetemizi susturma operasyonuna karşı meslek örgütleri tarafından başlatılan “Haber Nöbeti” dün de devam etti. Gazetemiz yazarı Ayşe Yıldırım’ın eşlik ettiği Haber Nöbeti’ni dün kapatılan İMC TV çalışanları tuttu. İlk haber nöbetinin Diyarbakır’da başlatıldığını hatırlatan İMC TV’de “Gündem Müzakere” programını sunan Ayşegül Doğan, “Daha önce bölgedeki Kürt gazetecilerin maruz kaldıkları baskılar nedeniyle, buradan gazeteciler gidip Kürt gazetecilerle dayanışmıştı. Şimdi oradan buraya akan, bir dayanışma var. Kürt gazetecilerde, fark lı çevreden gazetecilerde gelip Cumhuriyet gazetesi için nöbet tutuyor. Arada, Özgür Gündem gazetesi nöbeti oldu. Bundan sonra neler olur bilemiyorum. Muhtemelen bu nöbetler artarak devam edecek. Yaşananlar medyanın içinde bulunduğu durumu gösteriyor. Bu dayanışma çok önemli. O yüzden buradayız” diye konuştu. Kapatılan, mağdur edilen bir kurumun çalışanları olarak gazetemize desteğe geldiğini söyleyen Ayşe Nevroz Oyman, “Bu silsile daha öncesinden başlamıştı. Bu, dönem basın olarak sesimizin çıkartılma sı gereken bir dönem. Daha önce Özgür Gündem, İMC TV, Zarok TV gibi basın yayın organları kapatıldı. Baskıların en son halkası ise Cumhuriyet gazetesi. Alt perdede ne olursa olsun en üst perdede buluşmamız lazım. Cumhuriyet gazetesiyle dayanışmayı ve Cumhuriyet gazetesini yaşatmayı önemli görüyorum” dedi. Cumhuriyet gazetesinin okumayazma bilmeyen babasının gazetesi olduğunun altını çizen Zekine Türkeri, “Büyük medya içerisinde kalan yegâne bir ses olduğu için Cumhuriyet gazetesi yaşamalı” diye belirtti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Ancak dün AP’den kaynaklar “Türkler Brok ile görüşmeyi kabul etti ama Piri ile görüşmek istemedi” bilgisini verdi. Ardından Schulz, Piri ve Brok ile konuşup yazılı bir açıklama yayımladı. “AP’nin yetkilerine saygı gösterilinceye dek ziyareti ertelediğini” duyuran AP Başkanı “Brok ve Piri Avrupa Parlamentosu’nu temsil etmektedir. Kimin kiminle konuşacağı konusunda alseç yaklaşımına izin veremeyiz. Samimi, açık ve iyi niyetli diyalogdan yanayız. Ama diyalog için iki tarafın da birbiriyle görüşmek istemesi şarttır” ifadelerini kullandı. Piri’nin yıllık olağan Türkiye raporunun hazırlığı için aralık ayında Türkiye’ye gelmesi planlanıyor. Fakat Ankara’nın bu kriz sonrası Sosyalist Grup’tan Hollandalı parlamentere randevu verip vermeyeceği merak konusu. ‘Müzakereler CHPADALAR dursun’ hazırlığı CHP SULTANBEYLİ TÜSES HEYETİ Baskılar kabul edilemez 10yazar ve yöneticimizin tutuklanmasının ardından Şişli’deki gazetemiz binasına destek ziyaretleri sürüyor. CHP Adalar ve Sultanbeyli örgütleri dün nöbeti devraldı. Soğuk ve yağışlı havaya aldırmadan nöbet tutan çok sayıda okurumuz ve CHP ilçe örgütleri “Cumhuriyet’e yapılan her türlü baskıya karşıyız” dediler. CHP’li Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç: Cumhuriyet’e yapılanlar, faşizme doğru hızla yol aldığımızı gösteriyor. Bu baskının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini düşünüyoruz. Cumhuriyet gazetesi, CHP’liler için çok büyük önem taşıyor. Cumhuriyet’le yaşıt olması, isminin Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilmiş olması, Nadir Nadi’den İlhan Selçuk’a kadar çok önemli yazarlarının yöneticilerinin olması bizim için çok değerli. CHP Adalar İlçe Başkanı avukat Hıdır Delipınar: Cumhuriyet çok önemli bir okuldur. Ortaokula başladığımdan beri Cumhuriyet okuyorum. Üniversitede her eylemden sonra İlhan Selçuk’u ziyaret ederdik, bize akıl verirdi. CHP Sultanbeyli İlçe Sekreteri Turan Döven: Cumhuriyet gazetesine yapılan her türlü olumsuzluğa karşıyız. Yıllarca FETÖ’cü insanlarla boğuşmuş bir gazetenin bugün FETÖ ile anılması çok garip. Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı’ndan (TÜSES) Celal Yıldırım: Yapılanlara evrensel hukuk ve Türkiye’deki yasalar cerçevesinde baktığın zaman, Cumhuriyet haklı tarafı olmayan bir uygulamayla karşı karşıya. Cumhuriyet, yalnızca Cumhuriyet’in bekçisi değil aynı zamanda demokrasinin özgürlüğün ve aynı zamanda huzurun kalesi. Bu kale kalmalı Türkiye’nin buna ihtiyacı var. l İSTANBUL / Cumhuriyet Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tırmanan gerilim, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Türkiye ile üyelik müzakerelerinin durdurulmasının oylanması noktasına geldi. Hafta başındaki AB toplantısında 28 üye ülkenin Türkiye ile müzakerelerin durdurulması konusunda görüş birliğine varamamasına karşın, AP’de Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin durdurulmasına dair önerge hazırlandı. Schulz’un liderliğindeki AP Başkanlık Divanı’nın, bugün bu tasarıyı gelecek haftaki genel kurul toplantılarına sevk etmesi bekleniyor. Liberal Grubu’nun hazırladığı önergeye Sosyalist Grubu’nun ilk kez Türkiye’ye desteği bırakarak “evet” oyu vereceği belirtildi. Konu genel kurul gündemine alınır ve bu yönde bir karar kabul edilirse, müzakerelere başlanan 2005 yılından beri ilk kez bir AB organı müzakerelerin dondurulması çağrısında bulunmuş olacak. Sosyalist Grup Başkanı Gianni Pittella, Financial Times gazetesine “Türkiye’nin hukukun üstünlüğü, demokrasi ve medya özgürlüğü bağlamında dramatik düzeyde geriye düşüşü, geri dönüşü olmayan noktaya ulaşmış gözüküyor. Üyelik müzakerelerini devam ettirmenin minimum şartları bile ortada yok” dedi. AP’nin Türkiye raportörü Kati Piri, AB hükümetlerinin Türkiye’deki duruma karşılık vermeyi başaramadığını dile getirdi. Bağlayıcı değil ama... AP’nin olası durdurma kararının bağlayıcılığı yok, ama büyük bir sembolik önem taşıyacağı düşünülüyor. Financial Times’a göre parlamentonun olası kararı bir dönüm noktası olabilir. Geçen hafta Türkiye hakkında en sert raporunu yayımlayan Avrupa Komisyonu’nun AP’nin girişimine ne tepki vereceği henüz belirsiz. “Avrupa temel değerlerine yönelik ağır ve süreklilik kazanan ihlaller” durumunda müzakerelerin durdurulabileceği şartına dayanarak Komisyon’un bunu önerebileceği konuşuluyor. Öte yandan, 55 AP üyesi, “güvenli ülke” kabul edilemeyeceği gerekçesiyle Ankara ile sığınmacı anlaşmasının sonlandırılması için AB’ye çağrıda bulundu. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle