21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 17 Ocak 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER 4 AYDIN, SANATÇI VE YAZARLAR YENİ BİR BİLDİRİ İMZALADI: HP’nin 35. olağan kurultayı toplandı. SHP olduğu dönemler de dahil olmak üzere, bir zamanlar “aslan sosyal demokratların örgütü”, kurultay partisi olarak anılırdı. Ardı arkası kesilmez genel başkanlık seçimlerinin sucuk ekmek, tükürük köfte, kokoreç kokulu kurultaylarını anımsıyorum. Heyecan dorukta olurdu. Heyecanın bu kadar yüksek olmasının nedeni de, belirttiğim gibi, ardı arkası kesilmez genel başkanlık seçimleriydi. Yıllardır sandık başarısı görememiş olan partide tıkanıklığa çare olarak, kolaycı bir yöntem ile genel başkan değişikliği önerilirdi. Doğrusu, bir zamanlar bu görüş oldukça yaygınlaşmıştı. Nitekim Deniz Bey’in ani gidişi ve Kılıçdaroğlu’nun gelişi partide, sonradan gerçekleşmeyen, büyük umutlar doğurmuştu. Ama Deniz Bey’in gitmesi ve Kemal Bey’in gelmesi örgütü sıkışıp kaldığı yüzde 25 bandından kurtaramadı. Bu olgu da en azından, sorunun genel başkanların kişiliklerinden kaynaklanmadığının anlaşılmasına yaradı, hiç değilse bazı kişiler tarafından... Bu yüzdendir ki, 35. kurultayda genel başkanlık yarışı olmadı, daha doğrusu Mustafa Balbay gerekli sayıda imzayı toplayamadığı için Kılıçdaroğlu rakipsiz genel başkan olarak kaldı. İyi de oldu. HHH “Gitti Deniz Bey, geldi Kemal Bey” ile sağlanamayan sıçrama “gitti Kemal Bey geldi Mustafa Bey” ile de sağlanabilecek değildi. CHP’nin adam değişikliğinden çok, örgütlenme modeli değişikliğine ihtiyacı vardır ki bana da sanki bu gerçek artık görülmüş gibi geliyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmaya hazırlanan Balbay’ın “Üç Y” formülüyle özetlediği yeni örgütlenme mo CHP için son şans C delinin gerekliliği partinin ağır toplarından Ali Topuz tarafından da dile getiriliyor. Parti yönetiminin üst kademelerinde büyük çapta yenilemelerle birlikte önseçimi daha da kurumsallaştıran tüzük değişikliğini de gerçekleştiren CHP, yeni dönemde, bir tür topyekun seferberliği içeren, sorunların tabandan katılımcı yöntemlerle, yerel bazdan başlayarak tartışıldığı, yapısı gereği liyakat esasına dayalı yeni örgütlenme modelini yaşama geçirmek için son şansını kullanmak konumundadır. Tabii yeni örgütlenme modelinin anlamlı bir işlerlik kazanması, yeni modelin önkoşulu olan üye kayıtlarının yenilenmesi ve şeffaflaşması (ki bu alanda bir ölçüde yol alınmıştır) ile birlikte partinin içinde bulunduğu kimlik bunalımından kurtulması ve kim olduğu, hangi değerleri savunduğu, nasıl bir yeni Türkiye öngördüğü konusunun zihinlerde berraklaşması zorunludur. HHH Partinin kimlik bunalımı gibi önemli bir sorununun çözümünde de birinci söz yine yukarıda saydığımız yöntemlere uymak koşuluyla, parti örgütünündür. Yoksa, örgütü bir yana bırakarak, tepeden oluşturulacak kararlarla bu konuda sağlıklı bir çözüme varmak mümkün değildir. Eğer, 35. kurultay bu yolun önünü açabilecek girişimleri yaşama geçirmeye başlayabilirse, CHP, içine sıkıştığı yüzde 25 bandından yüzde 30’lara doğru tırmanma, oradan da iktidar olma konusunda şansını kullanma olanağını elde eder. Bu yalnız iktidar olmak değil, ana muhalefet kalmak yolunda da son şanstır. Bu yazının CHP’nin son şansını vurgulayan kaçıncı deneme olduğunu da bilmiyorum. Ama herhalde daha uzun süre bu mealde yazılar süremeyecektir. Malum siyaset de, yaşam gibi boşluk ve durağanlıktan nefret eder. Devlet zulmedemez PKK teröre kayamaz Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi tarafından imzaya açılan bildiride devletin yanı sıra PKK’ye de “Kör teröre kayarak sivillere zarar veremez ve iktidara baskı uygulama bahanesi yaratılamaz” denerek seslenildi nkara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin imzaya açtığı ve 100’den fazla aydın, sanatçı ve yazarın imzaladığı bildiride Erdoğan’a “Kürtleri öldüremezsin”, PKK’ye de “Kör teröre kayarak sivillere zarar veremez, kenKEMAL di halkını çaresiz GÖKTAŞ bırakamaz, iktidara daha büyük baskı uygulama bahanesi yaratamazsın” diye seslenildi. Bildiriye imza atanlar lAbud Can, lAdnan Cangüder, lAdnan Chalma Kulhan, lAdnan Genç, lAhmet Aykaç, lAkın Atauz, lAli Çimen, lAli Fuat Karaöz, lAli Gökkaya, lArif Ali Cangı, lAttila Tuygan, lAziz Tunç, lBaskın Oran, lBora Kılıç, lBülent Tekin, lCennet Bilek, lDeniz Aslan, lDursun Kahraman, lEflan Topaloğlu, lEmin Keşmer, lErcan İpekçi, lErdal Doğan, lErdal Yıldırım, lErdoğan Aydın, lErgun Kuzenk, lErkan Arslan, lErol Özkoray, lFatime Akalın, lFatma Dikmen, lFerdan Ergut, lFikret Başkaya, lFikri Shakho, lFuat Çelik, lGabriel Oussi, lGarbis Hatemo, lGaro Kaprielyan, lGençay Gürsoy, lGökhan Kaya, lGül Gökbulut, lGülcan Koçer, lGün Zileli, lGüngör Şenkal, lHakkı Aksak, lHaldun Açıksözlü, lHalil Poyrazlı, lHalil Savda, lHanna BethSawoce, lHasan Burgucuoğlu, lHasan Cemal, lHasan Zeydan, lHovsep Hayreni, lHüseyin Habip Taşkın, lİbrahim Seven, lİbrahim Yurtsever, lİsmail Cem Özkan, lİsmail Özşahin, lKadir Cangızbay, lKadriye Barsamian, lKamil Aksoylu, lKazım Genç, lKazım Kalo Altun, lKenan Yılmaz, lLale Dilligil, lMahmut Cantekin, lMahmut Konuk, lMebuse Tekay, lMehmet Aydoğdu, lMehmet Uluışık, lMemik Horuz, lMeral Saraç Seven, lMesut Gerez, lMurat Kuseyri, lMustafa Sütlaş, lMükerrem Peyker, l Nadya Uygun, lNecati Abay, lNecmiye Alpay, lNesrin Korkusuz, lNesrin Nas, lNidal Hawari, lNur Sürer, lOktay Etiman, lOrhan Oğuz Özcan, lMetin Özcan, lSoysal Pınar Ömeroğlu, lRabia Mine, lRaffi A. Hermon, lRamazan Gezgin, lRecep Maraşlı, lRüstem Ayral, lSabri Yıldız, lSait Çetinoğlu, lSait Eser lSennur Baybuğa, lSerdar Koçman, lSerhat Alpar, lSinan Canlı, lSuzan Samancı, lŞanar Yurdatapan, lTuncay Ayaz, lVahan Altıparmak, lYener Orkunoğlu, lYılmaz Demir, lZeynep Tozduman. A Erdoğan Rejimi, bizzat yarattığı bu kargaşayı bahane ederek, resmi ideoloji dışındaki farklı düşüncelerini ifade eden akademisyenler başta olmak üzere Türkiye halkına 12 Eylül’ü aratacak bir baskı asla uygulayamaz. “Hendekler ve barikatlar” denilen olay, bugünkü kargaşanın SEBEBİ değildir. Kürtlere 1919’dan bugüne kadar verilip tutulmayan sözlerin, son olarak da müzakere masasını devirmenin yarattığı hayal kırıklığının ve Kürtlere uygulanagelmiş boğucu baskının günümüz koşullarındaki SONUCUDUR. Erdoğan Rejimi bunları bahane yaparak kendi Kürt vatandaşlarını öldüremez, zulmedemez, onurlarını ayaklar altına alamaz, cenazelerini zırhlı arabaların ardından sürükleyemez, kentlerini harabeye döndüremez. PKK ise Kürtlerin imha edilmesi politikasıyla mücadele ederken kör teröre kayarak sivillere zarar veremez, kendi halkını çaresiz bırakamaz, iktidara daha büyük baskı uygulama bahanesi yaratamaz.” l ANKARA 1 Baskın Oran Hendek ve barikatlar 2 Gençay Gürsoy Bildiriye imza atanlar arasında Hasan Cemal, Baskın Oran, Nur Sürer, Fikret Başkaya, Şanar Yurdatapan, Adnan Genç, Arif Ali Cangı, Ercan İpekçi, Erdoğan Aydın, Ferdan Ergut, Gençay Gürsoy, Gün Zileli, Kadir Cangızbay, Mebuse Tekay, Necmiye Alpay da bulunuyor. Bildiri metni şöyle: “Türkiye toplumu, “korkutulan insanlar otoriteye sığınır” taktiği icabı, planlanan Tek Adam rejimi için gerekli kargaşaya götürülüyor. Biz aşağıda imzası bulunanlar, Türkiye kamuoyuna şunların farkında olduğumuzu ilan ediyoruz: Gazeteci, sanatçı ‘Erdoğan’ rejimi 3 Fikret Başkaya ‘Tek adam rejimi’ 4 Şanar Yurdatapan BİLDİRİYi a imzalayan kızın sahip çıktı ski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız, tartışma yaratan ‘barış bildirisi’ imza atan akademisyen kızı Aslı Iğsız’la ilgili olarak Güneş Gazetesi’nde ‘PKK sevici Paşa kızı’ başlığıyla yer alan iddialara ilişkin olarak avukatı aracılığıyla açıklama yaptı. Iğsız’ın avukatı “Müvekkilim adı geçen bildiriye katılmadığını ve yapılan eleştirilerin önemli bir bölümünü de paylaştığını belirtmekle birlikte, göste Iğsız: Kızımla gurur duyuyorum E F. CH ABD’Lİ PRO OMSKY: rilen tepkilerin üslup ve boyutunun, farklı düşüncelere tahammülsüzlüğün geldiği boyut itibarıyla ülkemizdeki demokrasi anlayışına yeni bir yara eklediğini düşünmektedir” dedi. Ergenekon davası sanığı Iğsız, avukatı Murat Ergün aracılığıyla yapılan açıklamada komutanın kızıyla gurur duyduğunu belirterek “Kızı, haberi yapan gazete tarafından hedef gösterir tarzda adres ve fotoğrafı da verdiği üzere, düşüncelerinde özgür, ailesinin kendisiyle gurur duyduğu başarılı bir akademisyendir. Müvekkilim, çocuklarından, kendisinin doğrularına itaat etmelerini değil inceleyerek, sorgulayarak kendi doğrularını bulmalarını beklemiş, gelişim ve eğitimlerini bu şekilde almalarını sağlamıştır ve bundan da hiçbir pişmanlık duymamaktadır” denildi. Açıklamada, söz konusu bildiriye imza atanlara yönelik tepkilerin, bir eleştiri boyutunu aşıp linç kampanyasına dönüştü belirtildi. ABD kılını kıpırdatmaz Öğrenci Kolektifleri üyeleri pankart açınca görevliler tarafından karga tulumba stüdyodan çıkarıldı. Hasan Iğsız ‘Saray’ın savaşına karşı biz barışı savunuyoruz’ ğrenci Kolektifleri üyeleri önceki gece Beyaz Show programında “Ayşe Öğretmen benim” pankartı açarak ve “Ayşe Öğretmen yalnız değildir” sloganları attı. Programın yayını hemen kesildi, öğrenciler dövülerek gözaltına alındı. Sabaha kadar Yüzyıl Karakolu’nda gözaltında tutulan öğrenciler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Geçen hafta Beyaz Show’a telefonla bağlanan Ayşe Çelik isimli bir öğretmenin “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” sözlerinin ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Yayın sırasında Beyazıt Öztürk Ayşe Öğretmeni alkışlatmış, Ayşe Öğretmen kimi kesimler tarafından terörist ilan edilirken, Beyazıt Öztürk yanlış davrandığını belirterek Ayşe öğretmeni alkışlattığı için özür dilemişti. Ayşe Öğretmen hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade vermişti. BEYAZ SHOW’DA BU KEZ ÖĞRENCİLERİN PROTESTOSU VARDI ilim Akademisi Yönetim Kurulu da yayımladığı bir açıklamayla Barış İçin Akademisyenler İnisayitifi’ne destek verdi. İç hukuk ve uluslararası hukukun konu hakkındaki düzenlemelerine de dikkat çekilen açıklama şöyle: “Bilim Akademisi olarak, bildiri üzerine son günlerde gelişen olayları büyük bir kaygı ve üzüntüyle izliyoruz. Hem anayasa hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri bu durumu teyit etmektedir. Ancak demokratik toplumların diğer bir temel değeri de kamuoyunun özgürce Bilim Akademisi: Kaygı ve üzüntüyle izlemekteyiz B biçimlenmesini sağlayan ve basit ya da yansız düşünce açıklamaları dışında eleştirel nitelik taşıyabilen ifade özgürlüğüdür. İnsani temel değerlere saldıran her türlü şiddetin, kin ve nefretin övgüsünü ya da teşvikini içermediği sürece eleştirel boyutta kalan düşünce açıklamalarının ifade özgürlüğünden yararlanması asıldır. AİHM’nin bu konuda verdiği kararlar da görüleceği üzere ‘Her ne kadar rahatsız edici veya azınlıkta olsa da görüşlerini ifade özgürlüğü her vatandaş için olduğu kadar bilim insanları için de en temel özgürlüktür.’ Ö Geçen hafta yaşanan olayın ardında önceki gün yayımlanan bölümde ise, Öğrenci Kollektifi üyesi 3 öğrenci, “Ayşe Öğretmen benim” pankartı açarak ve “Ayşe Öğretmen yalnız değildir” sloganları ile Ayşe Öğretmen’e karşı yürütülen linç tavrını protesto etti. Öğrenciler karga tulumba gözaltına alınırken, gözaltına alınan öğrenciler Yüzyıl Karakolu’nda alınan ifadenin ardından serbest bırakıldı. Gözaltına alınan öğrencilerden İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü öğrencisi Şilan Delipalta, “Ayşe Öğretmen çocuklar ölmesin dediği için AKP iktidar tarafından hedef gösterilerek terörist ilan edildi. İnsanlar ölmesin diyen akademisyenler gözaltına alındı. Bizler sarayın savaşına karşı Öğrenci Kollektifleri olarak barışı savunuyoruz” diye konuş Karga tulumba gözaltı tu. İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi bölümü öğrencisi Ulaş Ceylan da, “Set çalışanları olduğunu tahmin ettiğimiz kişiler bizi darp ederek stüdyodan çıkardılar. 15 kişi bizi saçlarımızdan tutup, yerlerde sürükleyerek dışarı çıkardılar. Dehşete düşürecek bir şiddete maruz kaldık. Daha sonra ise karakola götürüldük. Orada da polis memurunun fiziksel ve psikolojik şiddeti devam etti” dedi. Yeni Şafak gazetesi, gençlerin canlı yayında attığı slogan gayet net bir şekilde duyulmasına rağmen, öğrencilerin PKK lideri Öcalan lehine sloganı attığını yazdı, montaj videoyu da sitesinden yayımladı. Ancak yalanı bu kez ters tepen Yeni Şafak gazetesi daha sonra söz konusu haberi ve videoyu silmek zorunda kaldı. l İstanbul/Cumhuriyet kademisyenlerin Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasaklarının sona erdirilmesi için hazırladığı bildiriye destek veren ve bu akademisyenleri ‘sözde’ olarak niteleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘yaşananları kendi gözleriyle’ görmesi için ülkeye davet ettiği ünlü ABD’li filozof, dilbilimci ve tarihçi Prof. Dr. Noam Chomsky, ABD’nin bu yaşananlar karşısındaki tutumunu Sputnik’e değerlendirdi. Beyaz Saray’ın halktan büyük bir tepki gelmediği sürece Türkiye’nin Kürtlere yönelik tutumuyla ilgili hiçbir şey yapmayacağını söyleyen Chomsky, “PKK, ABD’nin terör listesinde. Türkiye de değerli bir müttefik. Bu yüzden ne yazık ki ABD hükümeti halk büyük bir baskı yapmadığı takdirde kılını dahi kıpırdatacak gibi durmuyor” dedi. Chomsky, 1990’larda yaşananları ‘dünyadaki en kötü devlet suçlarından’ biri olarak niteleyip “O dönem silahların yüzde 80’ini ABD tedarik etti. Bununla ilgili hiç haber yapılmıyordu ve bunu protesto etmek isteyenlerden bazıları susturulmuştu” ifadelerini kullandı. A ‘Halk baskı yapmalı’ Yeni Şafak yalanı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle