28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 2 Eylül 2015 KULTUR EZGİ ATABİLEN Özgecan Aslan anıt heykeli Mersin’de Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un vahşice katledilen Özgecan Aslan için yaptığı anıt heykel 8 Eylül’de Mersin’e taşınacak. “Bir daha meleklerin kanadı kolunun kırılmaması” için 7 Eylül’de İstanbul’dan otobüslerle yola çıkacak olan anıt heykel 8 Eylül’de Özgecan’ın mezarına yerleştirilecek. Aksoy’un Özgecan Aslan için yaptığı anıt heykel iki parçadan oluşu yor ve heykelde ortada saçları uçuşan bir Özgecan figürü ve iki yanında da kanatlar var. Hareket yeri ve saatleri ise şöyle: İstanbul Avrupa yakası için saat 21.00’de Beşiktaş Conrad Otel önünden, Anadolu yakası için 21.30’da Kozyatağı Metro İstasyonu Carrefour otoparkından yapılacak. Tören sonrası aynı otobüslerle İstanbul’a hareket edilecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 17 Sanatı ‘sıfır’lamaya davetlisiniz S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan ‘ZERO Geleceğe Geri Sayım’ sergisi, II. Dünya Savaşı sonrası yıkıntıları içindeki Almanya’da doğup, 10 yıllık kısa ömrü boyunca uluslararası çağdaş sanat ortamını dönüştürmeyi başarmış olsa da, aradan geçen onca yıl ardından yeni yeni anlaşılmaya başlanan ZERO akımını konu alıyor. ZERO’NUN KURUCU SANATÇISI HEİNZ MACK er ne kadar Türkiye’de adına aşina olmasak da, ZERO, 20. yüzyılın en büyük uluslararası sanat akımlarından bir tanesi. Tüm Avrupa’yı büyük bir yıkıma sürükleyen II. Dünya Savaşı sonrasında, savaşın en derin izler bıraktığı Almanya’da doğan bir akım. ZERO, sanatçılar Otto Piene ve Heinz Mack’ın “karamsarlıktan silkinip, her şeye sıfırdan başlama” önerisine Günther Uecker’in de katılmasıyla başladı. Heinz Mack, 1967 yılındaki son sergide ZERO’nun sona erdiğini ilan edene kadar, sadece 10 sene uluslararası çağdaş sanatı etkilemiş olsa da, ZERO akımı Avrupa 20. yüzyıl çağdaş sanatının bir dönemine damgasını çoktan vurmuştu. Bugün New York, Berlin ve Amsterdam’ın ardından, İstanbul’da, S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan ‘ZERO Geleceğe Geri Sayım’ sergisi, ABD ve Avrupa’nın 19 farklı müze, galeri ve özel koleksiyonundan eserle H re yer veriyor. Akımın kurucuları Otto Piene, Heinz Mack ve Günther Uecker’in eserlerine yoğunlaşan sergide, ZERO’ya ilham veren Yves Klein, Lucio Fontana ve Piero Manzoni gibi isimlerin farklı tekniklerde ürettikleri yapıtlarıyla da karşılaşacaksınız. 100’ün üzerinde eserin gösterildiği serginin omurgası ‘Işık’, ‘Zaman’, ‘Boşluk’, ‘Renk’ ve ‘Hareket’ temaları üzerine oturtulmuş. Sergiyi, 10 Ocak tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz. Çünkü sanata ‘sıfır’dan başlamak için asla gecikmiş sayılmazsınız! SABANCI MÜZESİ MÜDÜRÜ NAZAN ÖLÇER: Türkiye’nin iyimserliğe ihtiyacı var “...Zero her şeyi sıfırlayıp, yeniden başlamak gibi bir umut verebiliyor insanlara hâlâ. Bu biraz da dünyanın o sorunlarını ‘sıfır’layamamasından kaynaklanıyor. O yüzden Zero hep geçerli olmak zorunda galiba. Türkiye’nin de iyimser olmaya çok ihtiyacı var. Haberlere baktığımız zaman, keşke bütün bu sıkıntılar bitse, umutla geleceğe bakabilsek, diyesi geliyor insanın. Bence ZERO sergisi hepimize neşe ve iyimserlik verecek, iyi gelecek.” ‘ZERO Geleceğe Geri Sayım’ sergisi, ABD ve Avrupa’nın 19 farklı müze, galeri ve özel koleksiyonundan eserlere yer veriyor. ero’nun bu kadar yıl sonra hâlâ güncel olması beni çok etkiliyor. Bu ilgiden çok mutluyum. Zero’nun yeniden gündeme gelmesi, New York’taki Guggenheim Museum’da açılan büyük bir sergiyle başladı. O sergiyi 262 bin kişi gezmişti. Ziyaretçilerin büyük çoğunluğu genç insanlardı. Sonra Berlin’de bir sergimiz oldu. O serginin bir kısmı daha sonra Amsterdam’da gösterildi. Bir kısmı da şu an burada, Sabancı Müzesi’nde. 1959’da Washington’da yaptığımız bir sergide, toplam 43 uluslararası Zero sa ‘Hepsini temsilen İstanbul’dayım’ “Z natçısı vardı. Ama şu an Zero’nun birçok sanatçısı şu an hayatta değil. Bir tek Günther Uecker hayatta; ama o da sağlık problemleri sebebiyle sergiye gelemedi. Günther dışında ben hayatta kalan tek Zero sanatçısı olarak, hepsini temsilen burada, İstanbul’dayım.” Otto Piene, Günther Uecker ve Heinz Mack. ET CUMHURİY İLM VENEDİK F DE FESTİVALİ’N Bienalde ‘dikenli Kudsi Ergüner, Le Monde’da... tel’ eylemi... M N Türk sinemasının uçuş sahası ido Adası’nın topografyası dümdüzdür. Her sinema rüzgârına, her yenilikçi dalganın estetik soluğuna kucak açan yassı bir adadır Lido. Son yıllarda, Türk sinemasının , özellikle de ilk filmlerini gerçekleştiren genç yönetmenlerimizin uluslararası düzeyde kalkışa geçtikleri eşsiz bir uçuş sahası oluverdi Venedik’in Lido Adası... Bu güz yine iki genç Türk yönetmen seçkilerde yer alıyor. Emin Alper, ikinci filmi “Abluka” ile Altın Aslan yarışına katılırken, geçen yıl aynı yarışta ilk filmi “Sivas” ile Jüri Özel Ödülü kazanan Kaan Müjdeci’nin başarısını yenilemeye çalışacak. Festivalin yan bölümü “Eleştirmenlerin Haftası”seçkisine ilk filmi “Ana Yurdu” ile katılan Senem Tüzen ise, 2010’da Seren Yüce’nin “Çoğunluk”, 2012’de de Ali Aydın’ın “Küf” ile aldıkları En İyi İlk Film Altın Aslanı’nı bir kez daha sinemamıza kazandırma umuduyla geliyor Lido’ya... Festival bu akşam İzlandalı yönetmen Baltasar Kormakur’un yarışma dışı sunulacak filmi “Everest [3D]” ile açılacak. acaristan’ın Sırbistan sınırına göçeyzen Kudsi Ergüner, Le Monde’un menlere önlem adına konuşlandırdığı “Hikmetli İnsanları”arasında dikenli teller, kasım ayına dek izlenen 56. dünyaca ünlü ney sanatçısı Kudsi Uluslararası Venedik Bienali’nde bir proErgüner, Le Monde’un “Dinler” ekinin testoya yol açtı. Kendilerine #fenceforeu“Asrımızın en hikmetli insanları” özel rope ismini veren bir sayısında yer aldı. grup aktivist, bienal Geleneksel mevlevi önüne kimi politik mesufı müziğin ustası ve sajlı billboard panolaney enstrümanının rı ve dikenli teller koybilinen en iyi du. Billboardlar üzeicracılarından olan rinde, “Macaristan’a sanatçının hayatı gelirseniz, kanunlarıve sanatı hakkında mıza saygı duymalısıbilgilere, özel sayının nız,” ve bir diğerinde Bir grup aktivist, bienal önüne İslam başlığı altında yer de, “Yasadışı göçmen kimi politik mesajlı billboard istemiyoruz,” mesajla panoları ve dikenli teller koydu. verildi. 70’li yıllardan beri Paris’te yaşayan rı dikkat çekti. Dikenneyzen Kudsi Ergüner, tasavvuf li teller ve billboardlar önünde de, öncemüziğini evrensel boyutlara taşıyarak ki gün yapılan eylemde kimi sivillerin kodünya genelinde geniş kitlelere ulaştı. nuyu protesto eden el ilanları dağıttığı gözl Kültür Servisi lendi. l Kültür Servisi 72. Venedik Film Festivali bu akşam başlıyor L kuşkusuz sinemaseverler için bulunmaz bir fırsat oluşturuyor. 1 Eylül gecesi, 72. Venedik Festivali’nin ön açılışında iki büyük sanatçının, William Shakespeare ile, doğumunun 100. yılı kutlanan sinema dehası Orson Welles’in (19151985) Venedik’te kesilen yollarını gündeme geldi. Orson Welles’in yok oldu sanılan bitmememiş filmi “Venedik Taciri”nin (1969) sinema tarihine kazandırılan 35 dakikalık yeni kopyasıyla, “Otello”nun (1951) restore edilmiş temiz kopyasını izlemeden önce, “Venedik Taciri”nin özgün müziği, orkestra eşliğinde ilk kez bütünüyle seslendirildi... Festivallerde ön açılış yapma modası, son on yıl içinde giderek gelenekselleşti. Hatta, ön açılıştan önce ‘ilk ön açılış’ yapıldığı bile oldu. Aslında iyi de oldu. Yarışma heyecanı, yıldız furyası başlamadan önce sinema tarihine dingin gözlerle bakmak Orson Welles 100 yaşında Bu akşam, İzlandalı yönetmen Baltasar Kormakur’un yarışma dışı sunulacak filmi “Everest [3D]” ile açılışı yapılacak olan 72. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışacak 21 yönetmen arasında, alfabetik sıralamaya göre önde gelen Emin Jüri olmanın zorlukları üzerine... Alper’in ardında, Marco Bellocchio, Atom Egoyan, Xavier Giannoli, Amos Gitai, Jerzy Skomolowski ve Aleksandr Sokurov gibi usta adlar da yer almakta. Üyeleri arasında Nuri Bilge Ceylan’ın da görev alacağı, Alfonso Cuaron başkanlığındaki jüriye kolay gelsin demek kalıyor geriye... Büyük festivallerin ana jürilerinde görev alan sanatçılarımızın sayısı çok az aslında. Hatta, farklı dallarda sergiledikleri uluslararası başarılar gözönüne alındığında çok yetersiz olarak nitelenebilir. Sadece üç büyük film festivalinin ana yarışma jürilerini göz önüne alırsak, Nuri Bilge Ceylan, Cannes’dan sonra Venedik’te de jüri üyesi olarak, Berlin ve Cannes’da jüri üyeliği yapmış olan Fatih Akın’ı yakalıyor. Gerçek bir sinefil olan Orhan Pamuk, Cannes’dan sonra Venedik ya da Berlin’de de bu görevi üstlenebilecek başka bir ad. Birkaç yıl önce, Ömer Hayyam aşkına hapse girme tehlikesi yaşayan Fazıl Say’ın da Cannes jürisi için adı düşünülmüştü ama, müzisyen kimliğiyle bu yarışta marjinal kalan bir sanatçı Say. Bu arada, 2002 yılında Venedik’te Altın Aslanı belirleyen jüride görev alan Yeşim Ustaoğlu’nun, Fatih Akın’ın Berlin’deki ilk jüri üyeliğinden hemen sonra, bu alanda kapıları aralayan ilk yönetmenlerimizden olduğunu da anımsayalım. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle