Katalog

Pazar 13 Eylül 2015 DUNYA unanistan’da Syriza iktidarı, İspanya’da Podemos’un yükselişi gibi alametlere yenisi eklendi. Finans kapitalin merkezi Britanya’da anamuhalefetteki İşçi Partisi, Marx hayranı bir lider seçti. Mayısta seçim hezimeti yaşamış İşçi Partisi’nde delegelerin 423 bin oyunun yüzde 60’ı “sosyalist köklere geri dönmeyi” savunan Jeremy Corbyn’e gitti. 32 yıllık milletvekiliğinde lidere değil ilkelerine göre oy kullanan ve Irak savaşına baştan karşı çıkan Corbyn, lider adaylığı için son başvuru saatine 5 dakika kala yeterli imzayı topladı. Ama eski lider Tony Blair çizgisindeki üç rakibini yüzde 194.5 oy aralığında bıraktı. Kampanyada Blair’in hakaretlerine uğrayan 66 yaşındaki Corbyn, dün zafer konuşmasında ABD Başkanı Barack Obama’nın “Yes we can” sloganının ismine uyarlandığı “Jez we did!” sloganıyla coşturdu. Medyanın “deli” muamelesi yaptığı, otomobili olmayan, toplu taşıma aracı ya da bisiklet kullanan, sade giyinen ve “Corbynmania” yaratan liderin temel vaatleri şunlar: 1)Eğitimsağlıkta özelleştirme duracak, ücretsiz hizmet, burs geri dönecek. 2) Enerji, demiryolları kamulaştırılacak. 3) Yüksek gelirlilerin vergisi artacak. 4) Nükleer silahlar kaldırılacak. 5) Suriye dahil savaşa katılmak yok. 6) Hamas, Hizbullah muhatap alınacak. 7) Blair savaş suçlarından yargılanacak. Londra’da ilk Müslüman belediye başkanı ihtimali Britanya’nın başkenti Londra’da ilk Müslüman belediye başkanı ihtimali belirdi. Ana muhalelefetteki İşçi Partisi, mayısta yapılacak seçimlerde Londra Belediye Başkanlığı için babanın otobüs şoförü olduğu Pakistan kökenli bir ailenin 8 çocuğunEDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ dan biri olan eski bakan Sadık Han’ı (44) aday gösterdi. Londra’da eşitsizlik sorununu ortadan kaldırma sözü veren Han, İşçi Partisi liderlik yarışına katılması için Jeremy Corbyn’e imza vermişti. Ancak seçimde oyuncu Corbyn’ye atmadığını söyledi. MACARİSTAN ‘3 milyar Avro ver yollamasınlar’ Britanya’da Jeremy Corbyn ‘devrimi’ Y 9 w [email protected] nilgun@ İşçi Partisi, Marx hayranı Corbyn’i başkan seçip sistemi sarstı. Sosyalist Corbyn savaşa, nükleere ve özelleştirmeye karşı İspanya’nın ‘bölünme travması’ asar büyük” diyor El Pais’te “Ertesi Gün” adlı bir yazı ve özetle devam ediyor: “(Yükselen ayrılıkçılık nedeniyle) Kırılan dökülen çok şey oldu, yaralar derin. Dikiş tutmaları uzun zaman alacak. Son yıllarda yitirilenleri telafi etmek çok zor olacak. (Ayrılıkçılığın) Kurbanları meydanda. İlki Katalan toplumu içindeki ayrışma. (Ayrılıkçılık yandaşları ve karşıtları arasında oluşan) ‘Kopukluk’; dostluklara, ailelere, işyerlerine kadar sirayet etti. İkincisi, Katalanlar ve de İspanyol toplumu arasına nifak girdi. Bu durumun sonuçlarından aile bağları,aşklar, arkadaşlıklar, edinilmiş ortak tecrübeler etkilendi. Bu kayıplar çok büyük hüzün yaratıyor. Son olarak demokratik bir sistemin işlemesi için elzem olan ‘yasallığa ve oyunun kurallarına saygı’ yitirildi.” “Bağımsızlık” talebi için Katalonya, 11 Eylül günü 1.5 milyon insanı sokağa döktü. Barselona’yı boydan boya kesen üç ana arterden biri olan 5 kilometrelik Meridiana bulvarını insan seliyle kaplayan “ayrılıkçılık yandaşları”; “Katalan cumhuriyetini” simgeleyen tek yıldızlı sarıkırmızı Katalan bayrakları ve üzerlerinde “An bu andır/Ara es l’hora” yazan beyaz tişörtlerle yürüdüler. “Bağımsızlık” sloganları atan yürüyüşçüler, geçen yılın kasım ayında yapılan “gayriresmi referandumla” yüzde 81 çoğunlukla bölünme talep etmişlerdi. Madrid o referandumu, anayasaya karşı olduğu gerekçesiyle kaale almamıştı. Katalan bağımsızlıkçıları da son kertede şimdi Madrid’i kaale almıyor; “görüyor ve arttırıyoruz!” dercesine “boy ölçüşmeyi” sürdürerek 27 Eylül’de yapılacak yerel seçimleri “bağımsızlık yandaşları ve karşıtları” arasında cereyan eden bir plebisite dönüştürüyorlar. “H Macaristan Başbakanı Victor Orban sınırlara duvar çekip sığınmacıları tutuklamaya yönelik yasalar çıkardıktan sonra bu kez AB’nin sığınmacı selini durdurmaları için Suriye’nin komşularına milyarlarca Avro ödeme yapmasını önerdi. Alman Bild gazetesine Türkiye, Lübnan, Ürdün’e 3 milyar Avro verilmesi talebini anlatan Orban “Gerekiyorsa daha da fazlasını veriririz, yeter ki sığınmacı seli kurusun” dedi. Para için üyelerin birlik bütçesine yüzde 1 ek katkısının yeterli olacağını belirten Orban, sığınmacıların savaş bölgelerinden değil, güvende oldukları sınır ülkelerindeki kamplardan geldiğini, Almanya’da daha iyi bir hayat peşinde olduğunu savundu. Avusturya Başbakanı Werner Faymann ise Orban’ı Nazilerle kıyasladı. Emekli öğretmen tarzı yaşayan, toplu taşıma ya da bisiklet kullanan Corbyn, gençlerin oylarını alıp Blaircilerin pabucunu dama attı. Şii liderler: Türk işçileri bırakın ırak ‘Jez we did’ Şule Bucak, arkadaşı İşçi Partisi yeni lideri Jeremy Corbyn’i yazdı Eski tüfek yeni başkan sol aktivist olarak tanıdım. Sistani Sadr Irak’ta Türkiye’den 18 işçiyi kaçıran ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan siyasi taleplerde bulunan video yayımlayan gruba Şii liderler sert tepki gösterdi. Ruhani lider Ayetullah Ali Sistani Türk rehinelerin bırakılması çağrısı yaptı. Büyük Taklid Merci’i Sistani “Kaçırmaların bitmesini talep ediyoruz. Bunlar genelde İslam, özelde Şiiliğin imajına zarar veriyor. Devletin prestijini azaltıyor ve seçilmiş hükümeti zayıflatıyor” dedi. ABD işgali döneminin isyancı lideri Mukteda Sadr da işçileri kaçıranlara “Eyleminiz IŞİD’in yaptığı pisliklere benziyor. IŞİD’le aynı kefede tutulup yalnız bırakılmanız lazım” tepkisini gösterdi. “Türk işçilerin kaçırılması suç. İnsanlık ve İslam açısından utanç verici. Türkiye ile ihtilaf olsa dahi, ekmek parasını kazanmak için gelen masum işçilerin kaçırılmaması gerek” diyen Sadr, grubun rehinelerle çektiği videoda astığı “Emrindeyiz ya Hüseyin” pankartına da “Bu da işin diğer kötü tarafı. İmmi Hüseyin sizin kötü işlerinizi reddetmiştir” diye çıkıştı. Irak hükümetinin acilen işçilerin kurtarması gerektiğini, buna destek vereceklerini belirtti. Kuzey Londra’da yaşayan Türkiyeli ve Kıbrıslı toplum tarafından yıllardır yakından tanınan ve sevilen Jeremy Corbyn, İşçi Partisi tarihinde bugüne dek görülmemiş bir çoğunlukla liderliğe seçildi. Corbyn’i ben ilk kez, Kuzey Islington milletvekili seçilmesi öncesi dönemde sendikacı ve belediye meclisi üyesi olarak bölgede yoğun yaşayan ve çalışan vatandaşlarımızın sorunlarıyla yakından ilgilenen bir Türkiye’de demokrasi için Corbyn, 1983’te parlamentoya seçildikten sonra Türkiye’nin demokratikleşmesi ve 1980 askeri darbesi sonrasındaki insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması yönünde Türk toplumu ve demokratik örgütlerince yürütülen tüm eylem ve çalışmalara aktif destek verdi. K. Londra İşçi Partisi örgütü içindeki Türkiye Bölümü’nün çalışmalarını da yakından destekledi. Kendisiyle ilk tanıştığımız o yıllardan başlayarak geçen 35 yıl boyunca Türkiye’nin barış ve demokratikleşme mücadelesini yakından izlemiş ve desteklemiştir. Corbyn’in liderliğe seçilmesi, İşçi Partisi’nin ku ruluşundan beri izlediği, 1980’lerde doruğa taşıdığı ama Tony Blair liderliğinde “New Labour” yani “Yeni İşçi Partisi” stratejisiyle sağcılaştırılan temel politikalar ve geleneksel sol değerlere geri dönme isteğinin bir işareti. Liderlik seçimini kazandıktan sonra konuşmasına “Britanya halkı adaletsizlik ve eşitsizlikten bıkmıştır artık” diye başlayan Corbyn, “Gençlerin siyasete ilgilerini kaybettiği görüşü de tamamen yanlış, aslında gençler ilgilerini kaybetmedi, siyasetin bugüne dek yapılış şekli onları siyasetten uzaklaştırdı, şimdi onları yeniden siyasete kazanma zamanı” vurgusu yaptı. Bu amaçla siyasetin yapılış şeklini değiştireceğini söyleyerek İşçi Partisi’nde yeni bir dönemi başlattı. lŞULE BUCAK / LONDRA ‘Emperyal gururu bırakın!’ “11 Eylül” yürüyüşü, bu “plebisit/seçim” için yapılan yeni kampanyanın ilk ayağı. Seçimi plebisite haline getiren “bağımsızlıkçıların” lideri Katalan yerel hükümet başkanı Artur Mas bu kitlesel yürüyüşten hareketle Madrid’e şimdi “İspanyol hükümeti, manzaradan gereken dersi çıkartmalıdır!” diye meydan okumasını şöyle sürdürüyor: “Miyop politikaları ve emperyal gururu bırakın. Bizi krimalleştirmekten vazgeçin. Biz normal ve barışçı insanlarız. Görüntüler kendiliğinden konuşuyor!” Yeni bilek güreşine dönüşen yerel seçimlerin ne sonuç vereceği henüz belirsiz. Yoklamalar, “bağımsızlıkçı” oyların yüzde 40 alabileceğini gösteriyor. Ancak sandığa iki hafta kala yüzde 26 oranında kararsız seçmen var… Sonuç ne olursa olsun, Katalonya ve İspanya’nın gerisi arasındaki mesafeler şimdiye dek görülmemiş ölçüde açılırken Katalanların da aralarında bölündüğü görülüyor. Katalan seçimleri bu nedenle bir “ertesi gün travması” yaratıyor. İspanya, 28 Eylül sabahına nasıl uyanacak? Girişte alıntıladığım “El Pais” yazısı bu soruyu irdeliyor; “ayrılıkçılık” ve “bölünme travmasıyla” “zehirlenen” ortama atıf yapıyor. Benim İspanya’da yaşadığım demokrasiye geçiş yıllarında, İspanyollar ve Katalanlar arasında böyle açık bir “bölgesel nefret/ayrışma/kutuplaşma”nın izi yoktu. Bilakis. Tanıdığım tüm “demokrat aydınlar”; ülkenin “demokratikleşme serüveninde” Basklar ve Katalanlar için özerklikleri güçlü biçimde desteklemişlerdi. “Özerklik mücadelesini”; “demokratikleşmenin” ana direği görmüşlerdi. Bugün o “demokrat dayanışmanın” yerinde yeller esiyor. Aydınlar da, MadridBarselona arasında bölünmüş durumda… İspanyollar ve Katalanlar, fiili bölünmeye dek gitmese de bundan böyle “nasıl bir arada yaşayacaklarını” sorguluyorlar. Bölgesel kutuplaşma zirvede Rus uçaklarının gövde gösterisi SURİYE ABD’nin “Rusya Suriye’ye uçaklarla asker ve yüksek teknolojik silah taşıyor” diye gerilim tam tamları çalarak yaptığı baskıların ardından, Rusya Suriye’nin Lazkiye kentine iki yardım uçağı indirmesinin görüntülerini yayımladı. Rus Savunma Bakanlığı “Lazkiye’ye sivil halkın temel ihtiyaçlarına yönelik yardım malzemesi gönderdiklerini” açıklarken, Lazkiye Valisi malzemeleri Suriye Kızılay’ına teslim ettiklerini duyurdu. Bugüne dek dişe dokunur başarısı olmayan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ise “Suriye’yi Rus askerlerine mezar edeceğiz” tehdidi savurdu. ÖSO sözcüsü Mustafe Ferhat, Türkiye ve Körfez’i Rus askeri müdahalesini durdurmaya çağırdı. vrupa’ya sığınmacı seline her gün binlerce kişi eklenirken, dün yaşlı kıta çapında sığınmacılara destek gösterisi düzenlendi. “Avrupalıların sığınmacılar için eylem günü” yürüyüşlerine on binler katıldı. Sosyal medyada “#EuropeSaysWelcome” (#Avrupa Hoşgeldin Diyor) inisiyatifi “Bizim adımıza çekilen ölümcül sınırlara karşı çıkmanın zamanı. Tüm Avrupa’da Yürümekle sınırlar aşınıyor A insanlar kendi kentlerinde direniş ve dayanışma sergiliyor. Tüm sığınmacılar bilsin istiyoruz: Hoşgeldiniz!” açıklaması yaptı. Britanya’nın başkenti Londra’da İşçi Partisi liderliğine seçilen Jeremy Corbyn’in kurduğu “Savaşı durdurun” hareketinin düzenlediği yürüyüşe on binlerce kişi katıl Aylan’ın babasına suçlama Bodrum sahiline vuran cansız bedeni dünyayı sarsan 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin babasına ağır suçlama yöneltildi. Aynı kazada iki çocuğunu kaybedip Irak’a dönen Zeynep ve Ahmed Hadi Cevad çifti, Abdullah Kurdi’nin de insan kaçakçısı olduğunu ve ölümlerden sorumlu olduğunu iddia etti. Çift, botu kullanan Kurdi’nin hızı artırmasıyla devrildiklerini ve Kurdi’nin çocuklarının ellerinin arasından kaydığına dair sözlerinin yalan olduğunu ileri sürdü. Bu yönde başka tanıklıklar da var. Kurdi ise “İddialar yalan. Türk kaptan, motorun durmasından hemen önce denize atladı” dedi. Corbyn katıldı dı. Corbyn de zafer konuşmasının ardından yandaki The Sanctuary pubında dostlarına içki ısmarlayıp partinin Kızıl Bayrak marşını söyledikten sonra yürüyüşte yerini aldı. Muhafazakâr Parti hükümetine nispet, “Sınırları Açın”, “Sığınmacılar içeri, Muhafazakarlar dışarı”, “Hiçbir insan yasadışı değildir”, “Sığınmacı hayatı önemldir” sloganları atıldı. Hükümetin sığın macılara kapıları tümüyle kapadığı Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da 30 bin kişi “Suriye’nin en yakın komşusu Avrupa” sloganı attı. 800 bin sığınmacı almaya hazırlanan Almanya’da özellikle sığınmacılara saldıran neo Nazilere karşı yürüyüş yapıldı. İstanbul’un Taksim Meydanı’nda “Dur De” hareketi sığınmacı sorunlarına dikkat çekti. C M Y B