18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kukla rüzgârı esecek Pazar 13 Eylül 2015 Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl 18. kez düzenleniyor. Dünyanın dört bir yanından en seçkin kukla sanatçılarını biraraya getiren etkinlik ,13 25 Ekim tarihleri arasında İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor. Merakla beklenen festivalin bu yılki resmi açılışı 14 Ekim’de Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan “Poli Degaine” özel gösterimi ile ya pılacak. Fransız grup La Pendue’nün sahneleyeceği oyun, dünyanın tanınan kuklalarından Polichinelle’in günümüze uyarlanmış modern bir versiyonu. Festival kapsamında sergilenecek oyunların yanı sıra, film gösterimleri ve workshoplar da yapılacak. Sanat Yönetmenliğini İstanbul Karagöz Kukla Vakfı Başkanı Cengiz Özek’in üstlendiği festival, Fransız Kültür Mer kezi, Hollanda Başkonsolosluğu, Akbank Sanat ,Küçük Salon, Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi yanında Forum İstanbul, Marmara Forum, Torium AVM, Mall of İstanbul, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül K.M., Sahne Pulcherie gibi kültür merkezleri, tiyatro sahneleri, üniversiteler ile halkla iletişimin en önemli merkezlerinden olan AVM’lerde yer alacak. Kudüs’te kendi kutsalını aramak CEYDA KARAN EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 3 ‘Kudüs bizim Materyalimiz’ utsal Müzik Festivali’nin Genel Direktörü Naomi Block Fortis, amaçlarını “toplumlar arasında iletişim kurulması” olarak özetliyor. “Kudüs bizim materyalimiz” diyor: “Kudüs çok güzel, lütuf yüklü, antik, dini ve kutsal bir mekân. Ama aynı zamanda çatışmalarla yüklü. Kimi zaman kanayan, çok karmaşık. Tüm bu unsurlar; iyi ve kötü, zorlu, meydan okuyan güzellikleri bizim esin kaynağımız ve yarattığımız sanatın materyalleri.” Her biri Kudüs ile bağlantılı şovlar, performanslar, dans gösterileri de festivalin kapsamında. Yaratıcı olan her şeye yerleri var. Festivallerin mekânları salt Makam Topluluğu’nun konser verdiği YMCA salonu ile sınırlı değil. Kimi etkinlikler evlerin bahçelerinde, çatılarında, parklarda, kiliseler yahut sinagoglarda gerçekleştiriliyor. Yani kente yayılıyor.. K utsal Müzik Festivali” (Sacred Music Festival) her yıl Ağustos sonu Eylül başlarında düzenleniyor Kudüs’te. Beş yıl önce başladığında birkaç gün sürerken, gördüğü ilgi sayesinde artık eylülün ilk haftasına yayılıyor. Bu yıl beşincisi binlerce yıllık insanlık tarihinin yığıldığı Eski Kent’in Yafa Kapısı’nın duvarları altında, binlerce insanın hep birlikte söylediği şarkılarla açıldı. Bir hafta boyunca dünyanın dört bir yanından inanan yahut inanmayan ama her birisi kendi kutsalını arayan sanatçıları, müzisyenleri ve dinleyicileri bir araya getirdi. Kâh konserler, kâh ustalarla çalıp söyleme fırsatı sunan atelyelerde... “K Bu herkesin kendi “kutsalını” aradığı bir festival... Mekânı belki üç semavi dinin merkezi: Yahudilerin Yeruşelayim’i, Hıristiyanların antik Aramcadan gelen Jerusalem’i, Müslümanların el Kuds’u, yani Kudüs’ü... Lakin tüm semavi dinleri aşan bir “kutsal arayışı” festival vesilesiyle bu kutsanmış kentten yükselmekte. bakmaya, yeniden değerlendirmeye ve kutsanmışlık fikrini anlamaya çalışıyoruz. Kutsallık niyet meselesi. Bu yüzden dünyanın her yerinden sanatçılar ve müzisyenleri, tüm dinlerden tüm renklerden dindar olmasalar hatta inançlı olmasalar da kendi kutsal yaratım süreçlerine ve bunu paylaşmaya davet ediyoruz. Müzikle köprüler kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz.” Filistinlilere el uzatıyor Festivalin bu yılki yıldızı genç yaşına rağmen Dünya Müziği’nin “rock star”ı olarak nam salmış İsrailli kemençe ustası Mark Eliyahu’ydu. Babası Piris Eliyahu ile öncülük ettikleri “The Maqam Projesi”, Türkiye’den tanbur ustası Murat Aydeniz’in de aralarında bulunduğu dünya çapında ustaları bir araya getirdi. “Makam Topluluğu” kulaklarımızın adeta pasını açtı. Kudüs’ün batısında bulunan ünlü YMCA Jerusalem’in konser salonunda iki saat boyunca Doğu’nun makam ruhunun binlerce yıllık birikimiyle kimi zaman coştuk, kimi zaman hüzünlendik. 1933’te tamamlanan ve inşasına öncülük etmiş Archi Barış ve makamda bütünleşmek Serena rüyadan gözyaşlarıyla uyandı ORHUN ATMIŞ bald Clinton Harte’nin “Atmosferi barış olan, siyasi ve dini kıskançlıkların unutulduğu ve uluslararası birliğin beslenip geliştirilebildiği bir yer” vurgusuyla insanlığa adadığı salon, “makam”ın tamamlayıcısıydı. Mark Eliyahu bir kemençe ustası, çok güzel bağlama çalıyor. Hayatını “Makam”ı araştırmaya adamış. Babası Piris Eliyahu tar ustası. İki Eliyahu YMCA kubbesi altında dünyadan dört ustayı ve Filistinİsrail topraklarının yerli müzisyenlerini buluşturdular. Azerbaycan’dan Bakü Müzik Akademisi vokalisti Beyim Khanum Mirzoyehva; yine aynı akademide ders veren ve Alim Kasımov topyuluğunun tar ustası üyesi Malik Mansurov; Hindistan’dan sarangi ustası Santosh Kumar Mishra, Türkiye’den “Makam Rehberi”nin de yazarı olan tanbur ustası Murat Aydemir... Ayrıca İsa’nın doğumyeri olan Nazareth’ten vokalist İsrail’in Arap vatandaşı Lubna Salame ile yine İsrailli Arap udi Wasim Ouda’nın yanı sıra perküsyonda Yahudi asıllı Uruguaylı müzisyen Rony Iwryn vardı. Iwryn’nin elleri ve sadece suyu kullanarak yarattığı solo performansı doğrusu büyüleyiciydi. Kontrabasta Hagai Bilitzky, vokalde ise İsrailli Yahudiler için nadir görülen bir başka ses vardı: Haham David Menachem. Sanatçıların birlikte ve solo icra ettikleri otantik ve geleneksel enstrümanlarla batılı enstrümanları kaynaştırdıkları bir müzik geçidine tanıklık ettik. Birlikte “makam dilini” kullanarak Kudüs’ün yerel makamını yakalayacak bir füzyona giriştiler. Doğu’nun makamlarından süzülen tınılar usta sanatçıların enstrumanlarıyla Dünya Müziği’ne evrildi. “Makam Topluluğu”, kökleri Asuriler, Babil, Yunan, Pers ve Kenan ülkelerinin 3 bin yıldan fazladır verdiği sesleri harmanlayarak sundu, iki saat göz açıp kapatıncaya dek geçiverdi. 3 bin yıldan sızan tınılar İnananı inanmayanı... Mark Eliyahu Naomi, “Dünya çapında kaç insanın her gün Kudüs kelimesini fısıldadıklarını bir düşünün. Yahudi olsun, Müslüman olsun, Hıristiyan olsun, Kudüs konsepti bambaşka bir şey” diye anlatıyor. Ona göre, “Normalde bir yer sizin için kutsalsa benim için olmayabilir. Sizin için kutsal olmasa benim için olabilir. Çünkü bizler farklıyız. İşte bizler bu kutsallık mertebesini yeniden yapılandırmaya çalışıyoruz, yeniden Beş yıl geçmesine karşın ilginin çok büyük olduğunu anlattı Naomi. Ancak köprüleri kurmak konusunda henüz yolun başındalar. Zira dünyanın dört yanından performanslara katılan sanatçı ve dinleyicilere rağmen resmi boykot nedeniyle Filistinli dostlarına yaptıkları davetler yanıt bulamıyor. Naomi, “Elimizden gelen bütün çabayı sarf ediyoruz. Katılmaya karar verenler bazen kendi toplumlarından çok büyük baskıyla karşı karşıya kalıyorlar. Çünkü çok hassas bir konu. Anlıyoruz, kabul ediyoruz, başka da şansımız yok. Ama her türlü işbirliğini sürekli aramaya devam ediyoruz” diyor. Ve ekliyor: “Kudüs sorunları ve çatışmalarıyla da bize ilham kaynağı. Bunlar çok kalpkırıcı ayrımlar. Burada birlikte yaşam da ayrımlar da var. Bundan kaçabileceğimiz bir şey değil, hep üzerine gitmemiz gereken bir şey. ir tenis sezonunda ‘Grand Slam’ denilen, yıl içinde 4 büyük turnuvası bulunuyor. Ocak ayında Avustralya Açık ile başlayan bu tenis turnuvaları, Mayıs’ta Fransa Açık, Haziran’da Wimbledon ve Ağustos’ta düzenlenen Amerika Açık tenis turnuvası ile sona eriyor. ABD’li Serena Williams’ın, bu sezon kendi ülkesine, ABD Açık’ın düzenlendiği New York’a en büyük favori olarak gelmesinin nedeni önceki 3 büyük Grand Slam’i de kazanmış olmasıydı. Durdurulamaz gözüküyordu ve hedefleri vardı: Stefi Graff’tan sonra bir sezon içerisinde bütün Grand Slam’leri kazanarak ‘Takvim Grand Slam’i yapan ikinci isim olmak ve 22. şampiyonlukla yine Graff’ın en çok Grand Slam şampiyonluğu kazanma rekoruna ortak olma. ABD Açık’ta yarıfinale kadar sarsılmaz bir görüntü çizen Williams, Grand Slam’lerde oynadığı son 33 maçta da mağlubiyet yüzü görmemişti. Rakibi İtalyan Roberta Vinci seribaşı bile değildi. Aralarında oynanan önceki 4 karşılaşmada Vinci set bile alamamıştı. Yani maç öncesi Vinci’nin Serena’ya engel olamayacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ama sonuç öyle olmadı. Aslında maçın ilk seti beklendiği gibi geçti, 33 yaşındaki ABD’li ilk seti 62 kazandı. İkinci sette direnç sağlayan Vinci, servis kırdı ve kendi servislerine de tutunarak 64’le durumu 11’e getirdi. Yine de bir sorun gözükmüyordu. Çünkü Sere B ABD’li ünlü kadın tenisçi Serena Williams, kariyerindeki tek eksik olan ‘Takvim Grand Slam’ini yapmayı 33 yaşında başaramadı. Bundan sonra yapabilir mi, bilinmez. Maç sonu ve basın toplantısında gözyaşlarını tutamamasının nedeni de işte bu bilinmezlikti. na, bu yıl 3 sete giden 19 karşılaşmanın 18’ini kazanmayı başarmıştı. Karşılaşma sonunda, “3. sete gittiğinizde korktun mu?” sorusuna, “Evet” yanıtı veren Serena, belki de 3. setin başında korkuya kapılan tek isimdi. Bu yenilgiyi tarihin en büyük şoklarından biri haline getiren de bu. Durumunun farkında olan bir tek Serena’ydı. Gerek korttaki seyirciler, gerek televizyon başındakiler deneyimli tenisçinin 3. seti de kazanıp finalin yolunu tutacağına kesin gözüyle bakıyorlardı. Serena kazanacak ve Stefi Graff’ın yanına ismini yazdıracaktı. Olmadı, Vinci 2. sette yaptığını yine yaptı ve 3. seti de 64 kazanarak Serena’nın hayallerine sona erdirmeyi başardı. ABD’li büyük tenisçi, belki şu anda da efsane kategorisinde olabilir. Ama kariyerindeki tek eksik olan ‘Takvim Grand Slam’ini yapmayı 33 yaşında başaramadı. Bundan sonra yapabilir mi, bilinmez. Maç sonu ve basın toplantısında gözyaşlarını tutamamasının nedeni de işte bu bilinmezlik. İşte Serena Williams’ın tarihi şokunun ardından atılan manşetler: SKY Sports (ABD): Serena, tenis tarihinin en büyük acılarından birini yaşadı! BBC (İngiltere): Serena Williams ABD Açık yarıfinalinde muazzam bir şok yaşadı. The Guardian (İngiltere): Serena Williams’ın Grand Slam rüyası Vinci’nin şok galibiyetiyle sona erdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle