23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 9 Ağustos 2015 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Sınırda şov  Davutoğlu, devletin tüm gücüyle sınırdaki yurttaşlarla selamlaştı, sanki seçim akşamı gibi balkon konuşması yaptı aşbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa’nın Suriye sınırındaki Ceylanpınar ilçesini ziyaret etti. Normal şartlarda en geç sabah saatlerinde o günün programını paylaşan SİNAN Başbakanlık, TARTANOĞLU Davutoğlu’nun dünkü programını son dakikaya kadar duyurmadı.  Ceylanpınar’da adeta sıkıyönetim vardı. Sınır kasabasının tüm sokakları kapatıldı. Yüzlerce polis sokak başlarını tuttu. Başbakanlık korumalarının tamamının gömleklerinin altındaki tişörtlerinin içine çelik yelek giydikleri görüldü. Belediyenin zabıtaları bile güvenlikten sorumlu tutuldu. Çok sayıda keskin nişancı görev yaptı.  2 sikorsky helikopter ilçe semalarında uçtu. Sokakları tur atarak koruyan yunus polislerinin ellerinde çift şarjörlü tüfekleri ile şov yaptıkları görüldü. İlçedeki tüm çöp konteynerleri kaldırıldı. AKP’li belediye başkanı Menderes Atilla ve kardeşi Mehmet Atilla’nın çok sayıda koruması dikkat çekti.  Davutoğlu, ilçeye gelir gelmez uykularında şehit edilen iki polisin görev yaptığı Ceylanpınar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret etti. Daha sonra yürüyerek evlere girdi, çocuklara oyuncak da haber 5 Benim ülkemde salt cezaevlerinin taş duvarları yok... Ülkeyi yöneten ya da yönetmek isteyen taş yürekli siyasetçileri de var... Bilinçli insan yaşamı boyunca o duvarları yıkmak, özgürlüğü kucaklamak, mavi aydınlığın içinde, beyaz çiçeklerle yüreğini rüzgâra vermek ister. Bir ömür düşünün acıyla yoğurulmuş! Hep o anlayışsız duvarları yıkmak isteyen, zindanlarda yatan, hücrelere konulan, nice aydın, edebiyatçı, sanatçı vardır... Bilincinin altındaki bir soruya yanıt ararken, toplumun unuttuğu Suruç katliamı, Ceylanpınar, Şemdinli, Doğubayazıt, Silopi... Kör teröre tutsak bir toplum mu olacağız yoksa demokrasisi gelişmiş özgür bir toplum mu? Cihatçılık denilen şey bir yağmacılık... Amaçlarından biri dini kullanarak kadını aşağılamak, evinden çıkarmamak... Egemenliğini sömürü ilişkilerinin girdabında sürdürüp biat kültürüyle toplumu ötekileştirmek... HHH Geniş bir zaman dilimi içinde yaşamı güzelleştirmek, çocuklarımızı, o aydınlık mavilerin, beyaz çiçeklerin arasında büyütmek, köleleştirmeye, biat kültürüne yenik düşmemek... Bunları yaparken, düşler kurmak, doğan güneşi selamlamak, gecenin bir saatinde yıldızlarla konuşup dostlar sofrasında mutluluğu paylaşmak. Başınızı göğe kaldırdığınızda, “Nerede benim o avarelik günlerim” diye haykırmak! Başımın üzerinden beyaz bir bulut geçiyor... O anda aklıma Orhan Veli’nin “Dalgacı Mahmut” adlı şiiri geliyor: “İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken Uyanır bakarsınız ki mavi .................. Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem...” Yıllar geçip gidiyor işte... Şimdilerde mavilerimizi, beyazlarımızı, yeşillerimizi çaldılar bizim... Kapkaranlık bir coğrafyanın içine attılar... Sularımızı kirlettiler, dağlarımızı, ovalarımızı delik deşik ettiler... Hayatımızı çaldılar! B Fatiha okuttu Hırsızlar hayatımızı da çaldılar... lçaklık nereye kadardır; hayatın içinde ve kıvrımlarında? Ahlaksızlık, satılmışlık, düzenbazlık, yalancılık, doğruluk nerede başlar nerede sonlanır? Yaşam, bayağılaşmış bir ak ve kara arasında gidip gelmekse eğer, üçkâğıtçılık, ikiyüzlülük kirli düzenin vazgeçilmeziyse... Renklerin birbirine geçtiği bir yelpazeye benzer hayat! Sahtekârlığın tezgâhında böceğe dönüşen yaratık asla insan değildir. Beyazla siyah arasında tükenmez bir alan, hayatın kendi döngüsü içinde soytarılar pazarına dönüştüğünde, nice düzenbazlar çıkar karşınıza... O zaman namus tam burada biter, ahlaksızlık başlar... Korkaklığın adresini arar birileri, faşizm boy vermeye, ötekileştirme, kin, nefret peş peşe sıralanmaya başlar... Akla kara arasındaki evrensel yelpaze, sayısız insancıl geçişleri, duyarlılığı sağlar insana. O zaman bir soru size: “Mavi nerede biter beyaz nerede başlar?” Siyahın bittiği yerde mavi bir aydınlık beyazı kucaklar... Sanatsal yetkinliğin varsıllaşması, bilimsel keskinliğin bıçak ağzından da keskinleşmesi, hayatın gerçek varoluşudur... Bu, bir resim, fotoğraf, yontu, şiir, öykü, roman, deneme, film, tiyatro, opera, bale, müzik olabilir... İnsanlık 2015 yılında uygarlaşmayı unutmuş, vahşetin çarklarında dönmeyi yeğlemiş. Baskı, şiddet, faşizan söylemler benim güzel ülkemin vazgeçilmezi olmuş. HHH İnsan yalnızlaşınca, ahlaksızlığın, vahşetin, hırsızlığın, yobazlığın toplumu nasıl kuşattığını daha iyi anlar ve kavrar... A Zabıta da sorumlu Davutoğlu, “Allah Suriye’den ve Irak’tan kardeşliği eksik etmesin. Bütün Müslümanları kardeş kılsın. Okan, Feyyaz için hepinizden birer Fatiha istiyorum” dedi. ğıttı. Davutoğlu polis telsizinden polislere görevlerini eşitlik çerçevesinde yapması gerektiği talimatını verdi. Davutoğlu karakolda ayrıca şehit iki polisin ailesini aradı. Başbakan Davutoğlu, büyük caddelerin bir bölümüne Şehit Feyyaz, bir bölümüne de Şehit Okan ismini vereceklerini açıkladı. Davutoğlu daha sonra Ceylanpınar belediyesine sınır hattından yürüyerek geldi. Davutoğlu Ankara’da seçim akşamları görülen balkon konuşmasını sınır ilçesi Ceylanpınar’da gerçekleşti. Davutoğlu özetle şunları söyledi:  Tepelerine bineriz: Bir şehidimizin kanına girenlerin hesabını mutlaka sorarız. Bir daha DEAŞ örgütü veya herhangi bir örgüt. Ülkemize tehdit teşkil ederse tepelerine biner cezalarını veririz. Şehit Okan, Şehit Feyyaz kardeşiniz mi? Onlara hakkınızı helal ettiniz mi? Okan’ın, Feyyaz’ın annesi diyor ki, “Onları öldürenler bu ülkenin evladı olamaz insan olamaz”. Ceylanpınarlı yiğitler başlarını eğmezler. Türk Kürt kim olursa olsun bu vatanın evlatları birdir, kardeştir. DEAŞ ile PKK’nın farkı yok: DEAŞ ile PKK arasında kardeş kavgası anlamına hiçbir fark yoktur, biz de aynı şekilde cezalandırdık, gerekirse aynı şekilde cezalandırırız. Yüzleri yok: Brüksel’e gidiyorlar. Ceylanpınar’ın yüzüne bakmaya yüzleri yok. Biz kıyamete kadar buradayız. Davutoğlu, ardından Şanlıurfa’ya geçti. Demirtaş’ın, yaptığı “AKP, erken seçim için çözüm sürecini bitirdi” yönündeki açıklamlarını hatırlatan Davutoğlu, “Kendileri cinayeti işleyecekler millete meydan okuyacaklar. Sonra da arkalarındaki odaklarla birlikte okları Cumhurbaşkanı’na AKP’ye yöneltecekler... Suruç’tan bir gün önce ayaklanma çağrısı yapıtlar. Zannediyorlar ki onlar çağrı yaparken biz bunlara gözümüzü kapatıp sessiz kalacağız” diye konuştu. Suruç’ta yaşananların sonrasında “alarmı hissetmeye başladık” diyen Davutoğlu, gizli bir elin olayları ateşlediğini iddia etti. Demirtaş’ın Brüksel ziyaretine ilişkin Davutoğlu, “Hangi avrupa ülkesinde bir örgüt dağda ve insanları baskı altında tutuyor. Bütün Avrupa’ya gitti Türkiye’yi şikayet edeceğine Türkiye’ye gelsin hesap versin. ‘İllegal hiçbir yapılanmanın olmaması gerektiğini düşünüyorum’ desin. Seçim sonrasında küstahça, kaleşnikoflarla sokağa çıkılıp seçim zaferi kutlanan bir avrupa ülkesi var mı” dedi. l CEYLANPINAR / ŞANLIURFA Sikorsky, çift şarjör Balkon konuşması  Avrupa’da var mı? Demirtaş’a eleştiri Telsizden anons Dershane bitti ‘kurs’la devam SİNAN TARTANOĞLU MEB’in yaptığı yönetmelik değişikliğine göre lise öğrencileri ‘özel öğretim kursları’na, mezunlarsa ‘takviye kursları’na gidecek nayasa Mahkemesi’nin “dershane” kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) merakla beklenen yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi. AYM’nin dershaneleri kapatan yasayı iptalinin ardından bakanlığın yaptığı yeni yönetmelik değişikliği ile dershanelerin geleceği belli oldu. Yeni yönetmelikle, dershanelerin yerine lise öğrencileri için benzer bir modelin uygulanacağı “özel öğretim kursları” ve mezunlar için “temel lise takviye kursları” getirildi. Sistem şöyle işleyecek: Özel öğretim kursları, kişisel gelişim kursları, meslek edindirme ve mesleki gelişim kursları ile yetenek kursları başlığında 4 yeni “kurs” türü belirlendi. Buna göre, eski sistemdeki dershanelerin yerini bundan böyle “özel öğretim kursları” alacak. Bu kurslarda ise Türk dili ve edebiyatı, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya ve felsefe başlıkları altında 8 bilim grubunda ders verilecek. Her bilim grubu da kendi içerisinde 5 kategoriye bölündü. Dershanelerin yerini alacak “özel öğretim kursları” yeni yönetmelikte, “Kişilerin, bakanlıkça belirlenmiş bilim gruplarına uygun eğitim ortamlarında öğrenim seviyelerine, ilgi ve isteklerine uygun öğretim programları doğrultusunda, bilgi, beceri, yetenek ve deneyimlerini ge A 8 ders 5’er katagori liştirdiği, serbest zamanlarını değerlendirdiği ve benzeri eğitimlerin verildiği kurslar” şeklinde tanımlandı. Yeni sisteme göre özel öğretim kursları yalnızca lise öğrencileri ve mezunlarına yönelik olacak. Liselere geçiş sınavı olan TEOG’a hazırlık için ise öğrenciler, bu kurslara değil, etüt eğitim merkezlerine başvuracak. Etüt merkezlerinde ilkokul öğrencileri de ders alabilecek. Özel öğretim kursu olarak yollarına devam etmek isteyen kurumlar, MEB’in belirlediği 8 bilim grubunun, Talim Terbiye Kurulu (TTK) tarafından onaylanan çerçeve programına uyacak. Kurumlar, en fazla 3 bilim grubunu seçerek, bu alanlarda kurs verebilecek. Kurs programını kurum kendisi hazırlayacak ancak onaylaması gerekecek. TEOG’a yasak Özel öğretim kursları aynı binada birden fazla bilim grubundan kurs açabilecek. Ancak bu kurslara devam eden lise öğrencileri ile mezunları aynı binanın ayrı katlarında ders görecek Öğrencileri ‘kat’ ayıracak En fazla 3 ders Yönetmelikle sadece yeni kurslara değil; öğrencilere de alacakları kurs hizmeti ile ilgili sınırlama getirildi. Öğrenciler hafta içi ders saatleri dışında ve/veya hafta sonları sadece cumartesi günleri kursa gidebilecek. Okulla herhangi bir nedenden dolayı ilişiği kesilen lise öğrencileri kursa da gidemeyecek. Programlar sabah saat 07.00 ile 19.00 saatleri arasında olmak zorunda olacak. Pazar yok C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle