23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 4 Ağustos 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 7 Ö. Şişman A. Karaca S. Bağrıyanık A. Takçı dana ve Hatay’da MİT’e ait TIR’ların durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı ve eski Adana İl Jandarma Komutanı ile 3 savcı, “ilk derece mahkemesi” sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde yargılanacak. Duruşma tarihinin belirlenmesine az kalmışken, 4 savcı ile jandarma komutanı davanın görüleceği Ankara’ya Mit TIR’LARI savcıları Ankara’ya NAKLEDİLDİ A nakledildi. gileri, siyasal veya as1 Ocak 2014’te keri casusluk maksaHatay’ın Kırıkhan dıyla temin etmek ve ve 19 Ocak 2014’te açıklamak” suçlarınAdana’nın Ceyhan dan soruşturma başlailçesinde MİT’e ait tılmıştı. araçların durdurulaEski Adana Cumrak aranması nedehuriyet Başsavcısı niyle Adana Cumhu Özkan Çokay Süleyman Bağrıyariyet Başsavcılığı tanık, eski Adana İl Janrafından “Devletin güvenliği, darma Komutanı Kurmay iç veya dış siyasal yararları Albay Özkan Çokay, savcıbakımından, niteliği itibarıylar Aziz Takçı, Özcan Şişla gizli kalması gereken bilman ve Ahmet Karaca hak kında hazırlanan iddianamede, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ve “devletin güvenliğine ve siyasal faaliyetlerine ilişkin bilgileri temin edip ifşa etmek” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti. l ANKARA/Cumhuriyet Uygarlık değil rant projesi er ağaç, dokunduğu hayatlarla çoğalıyor. O yüzden sokakta dahi bir ağaç kesilse kuruyor hayat. Serinliğini, göğe resmettiği dallarını alıp sonsuza dek kayboluyor gölge. Aciliyeti olmayan havalimanı uğruna bir ormanın, tarım alanlarının yok edilmesi ise hepimize karşı işlenen büyük bir suç. En çok da yaşam alanına destursuz girilen ve “uygarlık” adına birkaç yıla kalmadan taşeronlaşacak köylüye karşı. Bu köşede bir buçuk yıla yayılan aralıklarla okuduğunuz 3. Havalimanı yazılarını, bu önceliklerle yazdım. Projenin ürettiği diğer sorunlar doğa katliamından sonra geliyordu. (Zaten doğayı bozacak doğada ölçekteki bir işin hukuki, finansal ve teknik sorunlara yol açmaması imkânsız.) 3. Havalimanı bu köşede hangi nedenle yazıldıysa, İGA CEO’su Yusuf Akçayoğlu röportajı da aynı gerekçeyle yapıldı. Taammüden canına kıyılan bir doğa parçası adına projeyi yürütenlere soru sormak, gazeteciliğe dahildi çünkü. Cumhurbaşkanı düzeyinde sahiplenilen, millete küfreden müteahhidin yer aldığı bir projede, sorularımın, Kuzey Ormanları’na dalan hızarları durdurmayacağını bilsem de yanıtların, tartışma zeminini güncelleyeceğini düşündüm. Öyle de oldu. Ağaçları şirket için bir devlet kuruluşu Orman Bakanlığı’nın kestirdiğini öğrendik. Bunun için ayrıca ihaleler açıldığını, ağaç kesimi için kamudan özel kişilere fon transfer edildiğini. İGA’nın uluslararası nitelikte yeni bir ÇED raporu hazırlattığını. Ve şirketin açılan davalardan hiç etkilenmeden işi sürdürdüğünü... Röportaja yazmadığım notu burada paylaşayım: Orada ağaç kesip başka yerde ağaç dikmenin, endemik bitkilerin tohumlarını nakletmenin, kaplumbağa taşımanın, şirkette ÇED birimi oluşturmanın merhamet duygusu, doğa sevgisi değil, proje için ihtiyaç duyulan büyük krediyi bankalardan sorunsuz almakla ilgisi var. (Bu noktada, kreditör kuruluşların Kuzey Ormanları’nın yokoluşunu sorun etmemesini dikkat çekici buluyorum.) HHH Konumuzla ilgili, değerli bilim insanı, mimar, mühendis, antropolog Prof. Bozkurt Güvenç’ten eposta aldım. Röportajı dikkatle okumasına karşın, yanıtlardan bir şey anlayamadığını, Akçayoğlu’nun, “Yaptığı işi, görevinin gereği olarak teknik, mühendislik, ihale ve müteahhitlik kavramlarıyla savunduğunu, ancak konunun ne ekolojik ne de hukuki sorununa değinmediği”ni belirtip, “Umarım ve dilerim okuyucularınız ikna veya tatmin olmamıştır” diyor. Güvenç’in dileği tuttu tabii. Başta Kuzey Ormanları Savunması olmak üzere çevreci platform ve STK’lerden yükselen itirazlar dün birinci sayfamızdaydı. Tartışma sosyal medyaya taşındı. Bu sayede: Akçayoğlu’nun ince gövdeli meşe demecini tekzip eden kalın gövdeli asırlık meşe ağaçlarını fotoğrafları gördük. STK’lerin proje alanına gelip bilgi almadığı tezine karşı, geldiklerinde güvenilk görevlilerince içeriye alınmayıp tartaklandıklarını, Kulakçayırı merasının kuruduğu, tarımsal faaliyetin bitme noktasına geldiğini öğrendik. Sonuç olarak, projenin bir “uygarlık projesi” değil, nihai amacı Free Shop ve otopark gelirleri üzerinden kâr hedefleyen bir rant projesi olduğunu düşünüyorum. Prof. Güvenç’in, doğanın bizi asla affetmeyip şiddetle cezalandıracağı görüşüyle de ne yazık ki hemfikirim. H Devlet borçlu çıktı Binlerce kişinin bağış parasını iç etmekle suçlanan 20 sanık beraat edince mahkeme 12 sanığa tutukluluk süreleri için tazminat yolu gösterdi ALİCAN ULUDAĞ stanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Deniz Feneri davasında beraat kararı vermesiyle, bazı sanıklar devletten alacaklı çıktı. Tüm sanıklar hakkında beraat kararı veren mahkeme; Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın arasında bulunduğu 12 sanığa, soruşturma sürecinde tutuklu kaldıkları için süreye karşılık tazminat davası açma hakları olduğunu anımsattı. Ayrıca beraat eden her sanığa 3’er bin TL vekâlet ücreti ödenmesine karar verdi. Böylece 20 sanığa 60 bin TL İ para ödenecek. Almanya’da yürütülen Deniz Feneri davasının Türkiye ayağında yargılanan 20 sanık, dava sonunda kârlı çıktı. Deniz Feneri soruşZahid Akman turması, 2008’de Ankara’da başlamış, operasyonlar 2011 yılında yapılmıştı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Mayıs 2015’te davayı bitirerek sanıkların beraatine karar vermişti. Mahkeme, gerekçeli kararı nı yaklaşık 2,5 ay sonra açıklayınca kararda ilginç bir ayrıntı yer aldı. Mahkeme, beraat eden 20 sanığın hepsine 3’er bin TL vekalet ücZekeriya Karaman reti ödenmesine hükmetti. Bununla da yetinmeyen mahkeme, kararda 12 sanık için oturduğu yerde bulunan ağır ceza mahkemesine başvurmak suretiyle tazminat isteme hakkının bulunduğunu anımsattı. Tazminat isteme ye hak kazanan sanık sayısı 12 oldu. Bu 12 sanık, 2011’deki operasyon sırasında gözaltılar dahil toplam bin 45 gün tutuklu kaldı. İşte tazminat isteyecekler Bu sanıklar ve tazminat isteyecekleri tutuklu gün sayıları şöyle: Zahid Akman 138 gün, Mustafa Çelik 138 gün, Muzaffer Şafak 119 gün, Zekeriya Karaman 138 gün, Ali Solak 132, Harun Kapıyoldas 119, İsmail Karahan 138, İzzet Kurum 105 , Ahmet Coşar 3, Erdoğan Kara 4, Hakkı Sadal 3 gün, Mehmet Sıddık Balıkçı 8 gün. l ANKARA K ERMENE A D DAVASI’N Y OLA Madenci yakınları ve sanık avukatları birbirine girdi araman’ın Ermenek ilçesinde geçen yıl 28 Ekim’de 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili 3’ü tutuklu 16 sanığın yargılanmasına devam edildi. Faciadan kurtulan işçiler, galeride sürekli su sızıntısı yaşandığını belirterek facianın ardından kendilerine “Önce patronları arayacağız. Ambulansa, jandarmaya haber vermeyin” denildiğini belirtti. Facia anında kurtulan çavuş Mustafa Elibol ise, “Suyun patladı K ğı yerde 15 metrelik bir baca vardı. O baca haritaya işlenmemiş. Kaza, eski bir ocağa çok yaklaşıldığından meydana geldi” dedi. Mahkemeye öğle arası verilmesinin ardından madenci yakınları ve sanık avukatları arasında arbede yaşandı. Adliye binası kapısından aynı anda bahçeye çıktığı sıralarında, madenci aileleri, avukatlara tepki gösterdi. Yaşanan arbede sırasında ölen madencilerden Ömer Cansu’nun balkondan düşmesi sonucu bedensel engelli olan ağabeyi Abdurrahman Cansu (25), koltuk değneklerinden birini sanık avukatların üzerine fırlattı. Bu sırada Cansu’nun yeğeni Sedat Alkan (12) da, kendi avukatlarına, “Dayımı iyi savunamıyorsunuz” diyerek tepki gösterdi, ardından elini adliye kapısına vurdu. Sağ kolunda incilme meydana gelen Alkan, hastaneye kaldırıldı. ÖLEN Ömer l Yurt Cansu’nun UK LT KO i, Haberler y abe ağ NIK DEĞNEĞİNİ SA ATTI RL FI A N AVUKATI Baba mezarında yaş günü araman’ın Ermenek ilçesindeki madende 28 Ekim 2014’te su baskını meydana gelmesinin ardından cansız bedenlerine ulaşılan 18 işçiden İsmail Gürses’in (25) eşi Fatma (20), kocasının acısını çocuklarıyla dindirmeye çalışıyor. Genç kadın, eşini yitirdiğinde henüz iki aylık kızı Hümeyra’nın ilk yaşgününü kutlamak için oğlu Mustafa (4) ile ilçeye bağlı Kazancı beldesindeki mezarlığa gitti. Gürses, kalp şeklindeki pastayı kızı ve oğluyla kestikten sonra kızı adına yazdığı notu eşi K Hümeyra ve babasının tek anısı... nin mezarına bıraktı. Fatma Gürses “İsmail’e sürpriz yaparak hamile olduğumu söylemiştim. Kızımız olacağını duyunca çok sevinmiş, hemen ismini koymuştu. Baba kız birbirlerine doyamadı. Kızımın ağzından çıkan ilk kelime ‘baba’ oldu. İlk kez ‘baba” dediğinde dünyam yıkıldı. Sadece fotoğraflardan ve anlattıklarımızdan tanıyacak babasıyla Hümeyra’nın sadece tek kare fotoğrafı var” dedi. Fatma Gürses, eşinin mezarına kızı adına şu notu bıraktı: “Benim hep saçlarımı seviyormuşsun ‘tatlı kızım’ diye. Ben senin kokunu bile seçememiştim. Biz seni çok seviyoruz. Tatlı kızın Hümeyra.” l ERMENEK/AA Karaca’nın eşinden kıyafet isyanı Şule Karaca, Cumhuriyet’e cezaevinde görüş günü yaşadığı sıkıntıları anlattı aklaşık 9 aydır cezaevinde olan gazeteci Hidayet Karaca’nın eşi Şule Karaca, görüş günleri yaşadıkları sıkıntıları anlatıp “Eteğinde metal var giremezsin dediler eteğimi çıkartıp pardesü ile girdim. Kazağında taş var dediler, çıkarttım mont giydim. Bu stres nereye kadar? Deneyerek bir kıyafetimden hiç ses gelmediğini tespit ettim. Şimdi üniformam oldu o benim. Başka bir şey giymiyor, sadece o ünifor DHA Y Şule Karaca mamla görüşe gidiyorum” dedi. CHP Cezaevi Komisyonu, Taraf yazarı Mehmet Baransu ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu tutuklu gazetecileri ziyaret ederek bu ziyarete ilişkin önceki gün bir rapor yayımladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer tarafından hazırlanan raporda Hidayet Karaca’nın şu ifadeleri de yer aldı: “Eşlerimiz aramada sıkıntı çekiyor. Etekte metal var deniliyor. Etekle giremezsin diyorlar. Eşim eteğini çıkarıp pardesü ile görüşe geldi.” Karaca’nın raporda yer alan bu ifadeleri sonrası eşi Şule Karaca yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlattı: “En son bayramdan önceki açık görüşte böyle bir sorun yaşadım. Eteğimde metal olduğu ve sinyal verdiği söylendi. Defalarca geçtim sinyal verdiği için geçirmediler. Bayağı kalabalıktı beklettiler. En son ne yapacağımı sordum, bu sizin sorununuz bulun çözüm yolunu dediler. E ben de ne yapayım eşimi görmek istiyorum. Eteğimi çıkarttım, pardesümün önünü sıkıca bağlayarak geçtim. Bir kere gittiğimde de içimdeki kazağı çıkarmamı istemişlerdi. 6 nolu cezaevinde 34 ay önce oluyor bu olay. Kazakta bir taş mı ne varmış. ‘Geçemezsiniz, mümkün değil’ dediler. Açık görüşe geç girmek zorunda kaldım hep bu sorunlardan.” l Haber Merkezi Aydın’da pankart rahatsızlığı K apatılan il özel idaresi mallarını geri almak için hukuk mücadelesi yürüten CHP’li büyükşehir belediyesinin “Aydın’ın malları Aydın’da kalmalı” yazılı pankartları valilik tarafından kaldırılmak istendi. Valiliğin çevre kirliliğini gerekçe gösterdiğini belirten Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Pankartlardan kimin rahatsız olduğunu tüm Aydın biliyor. Aydın’ın en değerli mülklerine kıyılmaması için mücadele başlattık. Bunu devam ettireceğiz” dedi. l AYDIN/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle