16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 4 Ağustos 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Bir görev bitmeden, bir diğeri müjdelendi! Geçen hafta sonu 56 milyon dolarlık ABD hafta sonu hasılatıyla öne çıkan ve Türkiye’de de izlenen ‘Görevimiz Tehlike 5: Rogue Nation’ filminin yankıları sürerken, bir yeni filmin daha müjdesi verildi. Beşinci film için Ali Baba Pictures ile işbirliğine giden Paramount Pictures, dünya genelinde 120 milyon doların üzerinde gişe hasılatı yapan beşinci filmin ardından, yeni bir bölüm için daha yine, ajan Ethan Hunt’ı canlandırması öngörülen 53 yaşındaki Tom Cruise ile çalışma yürütüldüğünü açıkladı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Rob Moore, “Tom ile bu filmi geliştirme aşamasında olduğumuz için çok mutluyuz” diye konuştu. 17 Das Kapital’in ‘ilk’ çevirmeni Bilgi öldü apital’in tamamını ‘inatçı ve programlı’ çabası ile 1970’lerde başlayarak yaklaşık 10 yıl boyu çalıştıktan sonra Türkçeye çeviren isim olarak anılan çevirmen, felsefeci Alaattin Bilgi (1925, Ankara) önceki gün Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Umurbey’de hayatını kaybetti. Bilgi’nin cenazesi dün yine aynı yerde sonsuzluğa uğurlandı. Prof. Gemlik Devlet Hastanesi’nde tedavi gören Bilgi, evli ve iki çocuk, iki de torun sahibiydi. Bilgi, Evrensel gazetesinden Çiğdem Tezel’in hazırladığı haberde yer alan biyografiye göre, Keçiören, Cebeci, Ulus civarında büyüdü. Bir bacağını geçirdiği rahatsızlık sonucu kaybettiği lise hayatını, üniversite ve çalışma hayatı takip etti. 1963 yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümünden mezun oldu. Devlet dairelerinde çalıştı, K yabancı dilini geliştirdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nde geçirdiği çevirmenlik yıllarından sonra emekliye ayrıldı. 1959’da başladığı çevirmenlik hayatını kimi takma isimle çevirdiği eserlerle sürdürdü. Marx’ın Kapital’ini 70’lerin başlarında çevirmeye başlayan Bilgi’nin, üç cildin tamamını çevirmeyi tamamlaması yaklaşık on yıl sürdü. Marksist klasikleri Türkçeye çevirmedeki inatçı ve programlı çabası uzun yıllar devam etti. Yeditepe, Seçilmiş Hikâyeler, Dost, Yarın, Bilim ve Sanat, Evrensel Kültür dergilerinde yazıları yayımlandı. Kapital’i Okuma Kılavuzu hazırlayan ve bir özetini 1990’ların başında tamamlayan Bilgi’nin izlenimlerini kaleme aldığı “Yine de Aydınlık” kitabı, 2007’de Evrensel Basım Yayın tarafından basıldı. l Kültür Servisi ejat Uygur’un uzun yıllar sergilediği, şimdi de sanatçının oğulları Süheyl ve Behzat Uygur tarafından sahnelenen “Marko Paşa” Müzikali, 9 Ağustos’ta Nejat Uygur için perde açacak. Nejat Uygur’un doğum gününde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde seyircilerle buluşacak. Bu vesileyle Nejat Uygur’u bir kez daha anmak istediklerini söyleyen Behzat Uygur, 9 Ağustos gecesi tüm alkışların büyük sanatçı için olacağını ve sanat severleri oyuna beklediklerini dile getiriyor. lKültür Servisi Marko Paşa N tekrar sahnede... Marianne Faithfull, 13 Ekim’de CRR’de konser verecek. İnsanoğlunun ilk şaheseri Paris’te Paris’teki Porte des Versailles fuar alanı, dünyanın en eski duvar resimlerinin röprodüksiyonlarına ev amanötesi, evrensel sahipliği yapıyor. Fransa’nın Lascaux Mağarası’nda, bir sanat eseri” di1940’ta keşfedilen 20 bin yaşındaki resimler arasında yorlar Lascaux’daki duvar resimleri için.. İşte bu re bir tanesi var ki, bilimadamlarının kafasını kurcalamaya simler bugün dünya turuna çık devam ediyor: Mağaranın en erişilmez noktasına mış bir sergiyle Paris’te görücü çizilmiş ve ilk kez sergilenen kuş kafalı, elleri dörder ye çıkıyor. Sergi, 30 Ağustos’a parmaklı, ereksiyon halinde bir erkek figürü! (Altta) kadar her gün, Porte de VersaASLI ULUSOY PANNUTİ “Lascaux” konulu sergide, dönemin eski insanlarını temsil eden gerçekçi heykeller de izleniyor. “Z İstanbul’da bir rock divası ock müzik dünyasının za geçiren ve kalça kemiğini 4 R güçlü isimlerinden Marifarklı yerden kıran sanatçı alanne Faithfull bir kez daha İsbümle ilgili çalışmalarını ise altanbullu müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Cemal Reşit Rey konser salonunda 13 Ekim’deki konserde Faithfull’dan önce ise Hauschka sahnede yer alacak. Avusturyalı bir baronesin kızı olan Marianne Faithfull yakın zamanda müzik kariyerindeki 20. albümünü çıkarmış, geçen yıl 50. sanat yılını kutlamıştı. 2013’te Los Angeles’ta bir ka tı ay boyunca Paris’te iyileşme sürecinde yaptı. Sanatçının “Give My Love To London” adlı albümünün hazırlık sürecinde Adrian Utley (Portishead), Brian Eno, Ed Harcourt,Warren Ellis & Jim Sclavunos (The Bad Seeds), Nick Cave, Roger Waters, Steve Earle, Tom McRae, Anna Calvi gibi isimler yer aldı. lKültür Servisi Tiyatroyla barışı kucaklamak Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Antigone’ adlı oyunu Ayşe Emel Mesci yönetiyor. lke içinde ve dışında, şiddetin, terörün ve savaş çığlıklarının yüreğimizi titrettiği bir dönemden geçiyoruz. Dünya düzeyindeki gelişmelerle hazıryiyici ekonomimizin zor bir sürece girmesi, etnik sorunların çözümünde itiş kakış düzeyine gelinmesi, dış politikamızdaki yersiz çıkışlar ve yönelişler sonucunda vardığımız umarsız noktada, erkekegemen bakışın erk anlayışının, İsviçreli oyun yazarı Friedrich Dürrenmatt’ın ‘para’, ‘güç’, ‘ölüm’ kavramlarıyla belirlediği üçgenin içine hapsolduğunu görüyoruz. Kadınlarımızın geçen cumartesi günü pek çok kentimizde ‘savaşa karşı barış’ı savunan bir duruşla alanlara çıkması, erkekegemen dünya illes fuar alanında, 8 numaralı salonda Fransızca ve İngilizce olarak gezilebiliyor. Bunun için, kentteki 12 numaralı metro hattında, Porte de Versailles durağında inmeniz gerekiyor. Metro sonrası, maketler, interaktif oyunlar, kısa filmler ve bire bir kopyalar aracılığıyla izleyiciye sunulan dünyanın bu en eski resimleri, ‘sanatın doğuşu’ olarak tanımlanıyor. Genellikle hayvan resimlerinden oluşan bu desenlerin yapılış nedenini hâlâ tam olarak çözemeyen bilim dünyasının kafasını kurcalayan ayrıntılardan biriyse, mağaranın en ulaşılmaz noktasındaki, ereksiyon halindeki erkek figürü! Her şey, dört gencin 1940’ta, Lascaux bölgesinde çıktıkları av sırasında bir mağara bulmasıyla başlıyor. Çok sayıda ve arka arkaya sıralanmış yüksek kalitedeki resimlerle Paleolitik dönemin bir çeşit ‘sergisalonu’ mağaranın keşfi, uluslararası bilim dünyasını sarsıyor. 1948’den itibaren toplam 1 milyon kişinin gittiği mağarada resimlerin zarar gördüğü fark edilince, 1963’te ziyaretçi ye kapanıyor. İlginin devam etmesi üzerine, zeminin kalıpları ve resimlerin bire bir kopyaları çıkartılıp, SİT alanının birkaç metre ötesinde, yılda 300 bin turist çeken ‘Lascaux 2’ adında bir müze açılıyor. Üç boyutlu bir film sayesinde, mağarada gezme imkânı da veren ve duvar resimlerinin ‘taşınabilir’ kopyalarından oluşan ‘Lascaux 3’ise bugün, Paris’te! Sanatçıların başyapıtları Paris’teki serginin en çarpıcı bölümlerinden biri, mağaradaki resimlerden beşinin bire bir kopyası! On kadar attan ve bir büyükbaş hayvandan oluşan, üzerinde bir insan el izi bulunan ‘İz’ panosu; üç ayrı zamanda yapıldığı anlaşılan ‘Kara İnek’ panosu; arka arkaya dizilmiş geyik başlarından oluşan ‘Geyik süslemesi’ panosu; üreme dönemin de birbirlerine meydan okumak amacıyla sırt sırta itişen iki bizon deseniyle ‘Sırt sırta vermiş bizonlar,’ panosu ile belki de en ilginci ve ilk kez ziyaretçiye gösterilen ‘Kuyu Sahnesi’ panosu. Mağaranın en ulaşılmaz noktasındaki, yaralı bir hayvan, bir kuş ve ereksiyon halindeki bir erkek figüründen oluşuyor bu pano! İlk dört panodaki bir başka ilginçlikse, söz konusu resimlerin altında bütünlük taşıyan, başka desenlerin kazınmış olması. Çeşitli ışıklandırmalarla her birini ayrıntılarıyla seçebildiğiniz bu desenler, mağaranın farklı zamanların ‘sanatçılarınca’ kullanıldığının göstergesi.. Genel hatlarıyla bugünkü insana çok benzediği düşünülen Kromanyon (Cro Magnon) insanının elinden çıkma bu figürler, tam olarak neyi simgeliyor? Nasıl çizildiler ve ne anlatıyorlar? Dönemin ‘yarı göçmen’ insanı bu mağarada ne kadar süreyle kalıyordu ? Mağarada bulunan av aletleri ya da mutfak gereçleri burada sürekli yaşandığının işareti miydi ? Bu soruların yanıtları, mini filmler ve filozoflar da dahil çeşitli sosyal bilimcilerle yapılan söyleşi kayıtlarıyla bulunmaya çalışılmış. Sergi organizatörleri çocukları da unutmamış, son bölüm interaktif oyunlara ve bulmacalara ayrılmış. Meraklısına; 2016’da, Lascaux tepesinin dibinde açılacak ‘Lascaux 4’ ile tüm mağaranın, tamamen 3 boyutlu gezilmesi tasarlanıyor. l PARİS Kadınlarımızın geçen cumartesi günü pek çok kentimizde ‘savaşa karşı barış’ı savunan bir duruşla alanlara çıkması, erkekegemen dünyanın güçparaölüm odaklı varoluş biçimine getirilmiş bir tepkidir. Büyük oyun yazarları da insanlığı barışa ve yaşama kucak açan başyapıtlarla ödüllendirmiştir. Anlayana... Ü nın güçparaölüm odaklı varoluş biçimine getirilmiş bir tepkidir. Antik Yunan’da kadınlar Kadınların bu tepkisi arketipsel bir özellik taşır. İsa’dan Önce 5. yüzyılda ‘altın çağı’nı yaşayan Antik Yunan’ın 3 büyük yazarının 3 büyük oyunu, ‘kadın duruşu’nun (erkekegemen varoluşun, tanrı Zeus’u örnek alan şiddet bağımlılığına karşı) barışa yönelmede nasıl sağlam bir cephe oluşturduğunu gösterir. Sophokles’in ‘Antigone’ trajedisi Tebai krallığını elde etmek için barışçıl çözüme sırt çevirerek iç savaşa neden olan iki erkek kardeşin ölümü üstüne yapılandırılmıştır. Antigone, iki erkek kardeşinden birinin gömülmesine izin vermeyen siyasal erkin zorbalığına barışçıl tutumuyla karşı çıkarak kardeşini gömecek, sonra da seçiminin bedelini ödeyecektir. Euripides’in ‘Truvalı Kadınlar’ı, 11 yıl süren, hem Yunan hem de Truvalı binlerce erkeğin ölümüne neden olan Truva Savaşı’nın ardından, esir/köle olarak Yunan gemilerine bindirilen, savaş yılgını kadınlara yüklenen acının anlatımıdır. ‘Altın Çağ’ın politik komedi yazarı Aristophanes’in ‘Lysistrata’ (‘Kadınların Savaşı’) oyunu ise savaş bağımlısı kocalarını yataklarına almayan kadınların ‘barış’ eylemini anlatır. Yapıtlarında –‘Romeo ve Juliet’ gibi bir aşk öyküsünü anlatırken bile İngiliz toplumunu ve insanlığı savaşa/iç savaşa karşı sürekli olarak uyaran büyük Shakespeare, ‘tanrılaşma’ tutkusunun peşindeki erkekegemen varoluş biçimine, Hamlet’in sözleriyle, Büyük İskender ve Sezar’ı örnek göstererek en ağır eleştiriyi getirmiştir: ‘Koskoca İskender, dünyayı fethe çıkmışken, dönüp dolaşıp bir gün rasgele bir fıçıya tıkaçlık edeceğini aklından geçirmiş midir (...) İskender öldü (…) İskender toz oldu, toz da toprak, o topraktan da balçık karıldı, o balçıktan da bir tıkaç yapıldı, o tıkaç da bir bira fıçısının ağzına tıkıldı, neden olmasın ha?’ (...) ‘O serdar Sezar toztoprak olunca/Duvardaki gediği kapamaca,/Dünyayı altüst eden o fırtına/ tıkaç oldu bir poyraz rüzgârına.’ (Çev. Can Yücel) Brecht ise, tanrılığını yeryüzünü kana boyayarak ilan eden Adolph Hitler’i öldürmeyip süründürür. ‘Şvayk İkinci Dünya Savaşında’ oyununun sonunda, dünyaya yolunu şaşırtan Adolph Hitler, savaş alanında ‘yolunu yitirince’, çarıklı kurmay, ‘küçük adam Şvayk’ın ‘yol göstericiliği’ne sığınmak zorunda kalacaktır! Büyük oyun yazarları insanlığı barışa ve yaşama kucak açan başyapıtlarla ödüllendirmiştir. Anlayana... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle