16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9370 1.7 kuruş TASARIM: SERPİL ÜNAY 3.3490 0.4 kuruş 11.10 0.03 puan 73.615 105 puan 694.64 17.66 lira 105.40 1.25 lira EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ Perşembe 27 Ağustos 2015 Vergi cennetinde devlet şirketi Devlet kurumu EÜAŞ, vergi ve denetimden kaçanların sığınağı Jersey Kanal Adaları’nda şirket kurmaya hazır evletin bir vergi cennetinde kamu şirketi kurma kararı yürürlüğe girdi. Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla, Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), vergi ve hesapların denetlenmesi yükümlülüğü olmayan, Manş Denizi’nde İngiltere ve Fransa arasında bulunan Jersey Kanal Adaları’nda şirket kuracak. Bakanlar Kurulu kararında 50 milyon dolar sermayeli şirketin bu parayı ve kazançları yurtdışında tutabileceği belirtiliyor. Şirketin büyük olasılıkla nükleer santrallarla ilgili faaliyet yürüteceği anlaşılıyor. Kararda “atık yönetimi”nden söz HDP neyi başardı? uran Kalkan’ın “HDP siyasette yeterince yaratıcı ve başarılı olamadı. Başkalarına çağrı yapıyorlar, ama kendileri neyi başardılar da çağrı yapıyorlar” sözleri önemli bir sorunu nihayet gündeme taşıdı. Önce soruyu tersine çevirmek istiyorum: PKK neyi başardı? Maliyeti bir yana (ki bunu öyle, kolayca söylemek olanaklı değildir), PKK uzun yıllar inkâr edilen, şiddetle bastırılan bir sorunu toplumun, egemen sınıfların, devletin önüne yadsınamaz biçimde koydu. Ancak PKK benimsediği yöntemin (gerilla savaşı) doğası gereği, sorunu bu noktadan öteye götüremedi. Götürmesi de olanaklı değildir. Herkesin bildiği bir şey ama yine de anımsayalım: Gerillanın, düzenli ordu karşısındaki başarısının ölçütü, nihai bir zafer değil, ayakta kalabilmek, yenilmeyeceğini kanıtlayarak karşı tarafta bu sorunu çatışmanın dışında yöntemlerle çözme arzusu uyandırmaktır. PKK bu anlamda da başarılıdır. Ancak bu başarı, gerilla savaşının fiziki sınırlarına ulaşmış olmasından kaynaklanan bir tıkanıklık yaratır. Bu tıkanıklığın aşılabilmesi için siyasi alana geçmek, sorunu düzenin verili yapısı içinde bir yere oturtmak gerekir. Burada sorun olarak tanımlanan şey, bir etnik grubun ulus olma iddiası, buna ilişkin haklar ve özgürlüklerin elde edilmesidir. Bu iddianın bir ucunda, birlikte yaşayabilmek için gerekli haklar ve özgürlüklerin elde edilmesi, öbür ucundaysa ayrılma, ayrı devlet kurma talebi vardır. PKK ayrı devlet kurma talebinden vazgeçtiğini söylediğine göre geriye haklar ve özgürlükler talebi kalıyor. Bu noktada bu talebin başarılı olabilmesi için öncelikle üç koşulun yerine getirilmesi gerekiyor. Birincisi, devletin, egemen sınıfların ve halkın bu “ayrılmak istemiyoruz” sözünün samimiyetine inanması sağlanmalıdır. İkincisi, haklar ve özgürlükler talebine, ülkedeki genel haklar ve özgürlükler mücadelesi içinde bir yer bulunmalıdır. Üçüncüsü, silahlı mücadeleden müzakere, pazarlık sürecine geçişin dili, araçları, yolları inşa edilmelidir. Kürt hareketi bu koşulları yerine getirmeyi 1990’lardan bu yana birçok kez denedi, ama HDP’ye gelene kadar başaramadı. HDP’nin önemi, liderliğinin bu alandaki başarısında yatmaktadır. Bu başarının HDP öncesinde bir askeri ve siyasi tarihsel zemini olduğu, HDP’nin bir evrimin içinde bu noktaya geldiği inkâr edilemez. Bu anlamda, HDP, bir sürecin başarısıdır da denebilir. D PKK neyi başardı? D Nükleer şüphesi edilmesi önemli bir ipucu oluşturuyor ve nükleer santral pazarlıklarında karşı tarafa söz verilmiş olabileceği belirtiliyor. Bakanlar Kurulu kararında, “EÜAŞ, yurtiçinde uluslararası anlaşmalar çerçevesinde belirlenen faaliyetlerle yurtdışında elektrik enerjisi üretimi ve ticaretiyle yakıt ve atık yönetimine yönelik; elektrik santralı kurulması, işletilmesi, bakımı, onarımı ve rehabilitasyonu, elektrik ticareti, yakıt ve atık yönetimi ile elektrik ticareti gibi faaliyetleri yerine getirmek amacıyla, ilgili ülke mevzuatına göre yurtdışında şirket açacak” deniliyor. Şirketin teşkilat yapısı, yöneticileri, çalışma usul ve esasları, denetimi, iç denetimi, bağımsız denetimi ve EÜAŞ ile ilişki leri, tabi olduğu ülke mevzuatı ve ilgili şirket esas sözleşmesi dikkate alınarak şirketin genel kurulunca belirlenecek. Yönetim kurulu üyelerinden biri Kalkınma Bakanlığı adına, biri Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu bakanlık adına, biri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına ilgili bakanların önerisi üzerine genel kurulca atanacak. Şirketin yönetim kurulu üye sayısı, üyelerin atanma usül ve esasları, görev süreleri ile ücret ödeme esaslarına ilişkin konular sözleşmede belirlenecek. Gündemden düşmüyor Jersey Kanal Adaları, G20 toplantıları dahil uluslararası platformlarda sık sık gündeme gelen, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hakkında uyarılar yayınladığı bir yer. Maliye’nin kayıtdışı ekonomi için strateji planları hazırladığı bir dönemde, bir kamu kurumunun vergi ödemekten kaçınmasına Cumhurbaşkanı ve hükümetin onay vermiş olmasına dikkat çekiliyor. Şirket yönetimine kimlerin atanacağı ve dolar üzerinden ödenecek maaşlar da merak konusu. Devlet kuruluşları Botaş ve TPAO da, Jersey Kanal Adaları’nda şirket kurmuşlar ve tartışmalara neden olmuşlardı. “Botaş International”ın harcamaları ve keyfi kadrolaşması Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına da girmişti. l ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) İSO: Durgunluk için ciddi uyarılar var stanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, artan siyasi belirsizlik sonucu TL’deki sert değer kaybı, jeopolitik gelişmeler ve zayıf değerlerde seyreden tüketici güveni nedeniyle sanayicinin arzu ettiği büyümeyi gerçekleştirmekte zorlandığına dikkat çekti. Bahçıvan, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ağustos ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şöyle: 4 TL’deki sert değer kaybı, istikrarı sarsan jeopolitik gelişmeler ve tarihinin en zayıf değerlerinde seyreden tüketici güveni nedeniyle sanayinin performansını sürdürmesi kuşkulu görünüyor. 4 Doğrudan yatırımların zayıflığı ve rezervlerdeki erime sağlıklı bir görünüm arz İ etmiyor. Yerli mevduat sahiplerinin tasarruflarını giderek yüksek oranda yabancı para birimlerine kaydırıyor olması, ekonomideki durgunluk için ciddi bir uyarı olarak görülmeli. Kanaat önderleri ve karar vericiler durumu doğru okumalı ve doğru kararlar vermeli. 4 Olan, üretmenin sorumluluğunu ve yükünü taşıyan, işvereniyle, çalışanıyla birlikte biz üreticilere oluyor. İşte bu nedenle üretenin aklı, çalışanın aklı, istihdam yaratanın aklı, polemik ve kısır tartışmalar yerine çözümlere odaklanmayı tercih ediyor. 4 Silahların sesi, sözcüklerin sesini ve gücünü maalesef gölgeliyor. Sorumluluktan kaçmadan, herkesin üzerine düşeni yapması gereken bir dönemdeyiz. l Ekonomi Servisi Ama şimdi başka bir yerdeyiz Büyüme ilk çeyrekte yüzde 2.3 olurken, Türk Lirası bu yıl yüzde 20’ye yakın değer kaybetti. Türkiye ekonomisi resesyona girecek Türkiye ekonomisi ile ilgili ardı ardına uyarılar geliyor. Capital Economics: Türkiye 12 yıl içinde resesyona girebilir. TİSK: Yatırımlar ve ekonomideki gelişmelerden kaygı duyuyoruz. iyasi belirsizliğin olumsuz etkilediği Türk ekonomisine dair olumsuz tahminlerin sayısı artıyor. Capital Economics Başekonomisti Neil Shearing, Türkiye’nin önümüzdeki iki yıl içinde resesyon yaşayabileceğini söyledi. Shearing geçen yıl yüzde 2.9 büyüyen Türkiye için “Siyasi açmazın büyümesiyle gerekli politika değişikliklerinin yapılma ihtimalini azaltırken, sıkıntılı bir düzeltmeye girilme ihtimalini artırıyor. Ekonomi yavaşlayacak ve finans krizinden bu yana yürütülen çok gevşek politikaların bedelini ödeyecek” ifadesini kullandı. Türkiye finans krizinin ardından 2010’da yüzde 10 büyüme rakamlarını yakalasa da, 2012’den itibaren yüzde 5’in altında rakamlar gelmeye başladı. Morgan Stanley de Türkiye’nin 2015 ve 2016’daki görünümüne ilişkin hazırladığı raporunda Türkiye’de büyümenin 201516 yılında potansiyelinin altında kalacağı ifade Santral arazileri çantacıların elinde PINAR YILDIZ S zinç Grup Genel Müdürü Mahmut Ezinç, özellikle güneş enerjisi sektöründe çok sayıda çantacının bulunduğunu belirterek bu yapılanmanın sektörü zarara uğrattığını söyledi. “Güneş enerjisi santralı (GES) kurmak için öncelikle o bölgenin tarıma uygun olmaması gerekiyor. Çantacılar köyün muhtarıyla anlaşıp tarıma uygun olmayan arazileri sahiplerinden çok düşük fiyata alıyorlar. Aldıkları bu arsaları da güneş enerjisi santralı kurmak isteyen yatırımcılara 15 katına satıyorlar. Özellikle Konya ve Kayseri’de bu tür alım satan 40’a yakın şirket var” diyen Ezinç, “satılık GES arazileri” ilanlarıyla artık her yerde karşılaşılabildiğini söyledi. Ezinç, aynı zamanda elektrik dağıtım şirketlerinin güneş enerjisini rakip olarak gördüklerini söyleyerek kimi zaman izinler konusunda sıkıntıların yaşanabildiğinin de altını çizdi. Ezinç Grup’un Kayseri’de Avrupa’nın en büyük lavabo E fabrikası için 57 bin m2 alan üzerine kurduğu, 3.432 MWp kapasiteli ve 4 milyon dolara mal olan Turkuaz GES hizmete girdi. Ekim ayında Nevşehir’de 7 MWp’lık yeni bir santralı daha hizmete açacaklarını söyleyen Ezinç, bu yatırımın da 9 milyon dolara mal olacağını belirtti. 6 Keban karşılar Türkiye’nin yıllık enerji tüketiminin 260 milyon megawatt olduğunu söyleyen Ezinç, “Bu ihtiyacı karşılayabilmek için 180 bin MW’lık kurulu güce sahip GES’e ve 360 bin hektar alana ihtiyacımız var. Altı adet Keban Barajı büyüklüMahmut ğü kadar bir Ezinç alana kurulacak GES, Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacını karşılayabilecektir” dedi. l KAYSERİ Not düşebilir edildi. Raporda, gıda fiyatlarına rağmen, TL’nin değer kaybından dolayı enflasyonun üst hedef bandının yukarısında seyretmesi beklenirken, enerji fiyatlarının mevcut seviyelerde kaldığı sürece cari açık/GSYİH oranının yüzde 5’in altında kalması öngörülüyor. Morgan Stanley aynı zamanda gelecek yılın risk faktörlerine bağlı olarak inişli çıkışlı olabileceğini düşünüyor. Raporda Türkiye’nin 2016’da izlemesi gereken risk faktörlerinin başında Türk Lirası’nın değer kaybetmesi geliyor. TL’nin değer kaybetmesinin enflasyonun artması ve şirketlerin döviz pozisyonları bakımından risk yarattığı belirtildi. İkinci risk olarak Merkez Bankası’nın rehavetine vurgu yapıldı. Kredi notlarının azaltılması olasılığı, politik alanda var olan sorunlara yenilerinin eklenmesi ve ekonomik büyümedeki yavaşlama da diğer risk unsurları olarak sayıldı. l Ekonomi Servisi İş dünyasında kaygı artıyor Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), terör, döviz kuru artışı ve siyasi belirsizlik risklerinin birleştiği çoklu risk ortamında ekonominin, kamu yönetimi gündeminin ancak alt sıralarında yer bulabildiğine dikkat çekti. “Hükümetin kurulamaması ve yeni bir seçim sürecine girilmesi, ekonomik alanda önümüzdeki aylara dair olumlu dönüşüm beklentilerini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır” tespitinin yapıldığı TİSK’in ekonomi bülteninde “Döviz kurunda son iki haftadır yaşanan hızlı yükselişte, bu olumsuz beklentilerin önemli rolü bulunmaktadır. TL’nin hızlı değer kaybı ve gidişatının öngörülememesi, özellikle enflasyon, yatırım ve işletme bilançoları açısından ciddi kaygılar yaratmaktadır” görüşlerine yer verildi. PKK liderliği, hem bu başarının diyalektiğini, hem de bu başarının HDP ile ortaya çıkardığı yeni durumun özelliklerini ya anlamakta ya da bu duruma uyum sağlamakta zorlanıyor. Bu durumun diyalektiği, PKK’nin artık aşılması gerektiğine ilişkindir. Burada, Kürt siyasal hareketi açısından bir değişim, bir sentez ve “sıçrama” (“aufhebung”) söz konusudur. Bu gerçekleşmediği takdirde, bir “kötü sonsuz”, değişmeden devinmeye devam ederek “canavarlaşma” olasılığı gündeme gelecektir. Burada sorun PKK’nin yok olması değil, Kürt siyasi hareketinin dönüşerek gelişmesidir. Benzer bir duruma örnek olarak, İrlanda tarihine, IRA ve Sinn Fein ilişkisine bakılabilir. HDP bu başarının diyalektiğinin, “aufhebung” anının bugüne kadar ki en önemli ifadesidir. HDP, Kürt siyasi hareketinin hak ve özgürlükler taleplerine, genel hak ve özgürlük talepleri içinde bir yer buldu, daha doğrusu bu yeri açtı. Bunu başarınca, “birlikte yaşamak istiyoruz” iddiası o güne kadar olmayan bir inandırıcılık kazandı. Ne ki bu başarı, HDP’yi, burjuvakapitalist öze sahip bir ulusal hareketin temsilcisi olmaktan daha öteye itmeye başladı. Ülkede hak ve özgürlük taleplerinin önündeki en büyük engel bugün için, neoliberalizm, siyasal İslamın projesi, AKP liderliği olduğu için, Kürt siyasi hareketi, genel haklar ve özgürlükler mücadelesi içinde solsosyalist hareketle birçok noktada örtüşmeye, siyasal İslamın, AKP’nin projeleriyle giderek daha fazla çelişmeye başladı. Kürt siyasi hareketi açısından burada bir sorun varsa, bu sorun HDP’den, Demirtaş’tan değil, PKK’nin aşılmasını (mekanik inkârını değil) zorunlu kılan evrime, PKK liderliğinin uyum sağlamakta zorlanmasından kaynaklanıyor. Sigortacıların fiyat farkı cep yakıyor Mobil sigortacılık hizmeti veren Telesure Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Bredley Du Chenne trafik sigortası firmalarının aynı hizmeti vermelerine rağmen üç kata varan farklarla fiyat verdiğini ve benzer bir durumun kasko hizmetlerinde de görüldüğünü söyledi. 40 milyon lira sermaye ile kurdukları koalay.com ile mobil sigortacılık hizmeti vereceklerini ve tüketicinin en iyi fiyatı almalarını amaçladıklarını belirten Du Chenne, şirket olarak aylık 10 bin poliçeyi aşmayı hedeflediklerini kaydetti. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle